“Erdoğan askerlere çekici şeyler sundu”

“Erdoğan askerlere çekici şeyler sundu”
19 Haziran 2013 17:27

“Türkiye Başbakanı iktidar döneminde Türk ordusunu geri plana itti ama aynı zamanda orduyu kendine bağlamak için onlara atraktif (çekici) bazı şeyler sundu”

Safile USUL H&H YORUM

Yazının başlığı ve ilk cümlesi Alman Frankfurter Allg. Gazetesi’nin dünkü (18.06.2013), “Erdoğan’ın sadık askerleri” makalesinden.

Size şimdi bu makalenin özet bir tercümesini yapacağım ama şunu da hemen belirteyim; bu makaledeki analize temel olarak katılmıyorum yalnız içinde bazı bilgiler var, aktarmaya değer gördüm…

İşte makalenin özet bir tercümesi…

“Türk Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç göstericileri, gerektiğinde Türk ordusunu onlara karşı kullanmakla tehdit etti. Böyle bir tehdidin, iktidarını orduyu geriletmek için kullanan Adalet ve Kalkınma Partisi’nden gelmesi çok ilginç. Türk Silahlı Kuvvetleri Erdoğan karşısında kaybetmiş ve bu sürede çok sayıda ordu subayı darbe teşebbüsü iddiası ile birçok tutuklama ve kovuşturmaya uğramış ve hapise atılmıştı.

Peki, Erdoğan böyle muamele ettiği bir orduya güvenebilir mi?

Bu sorunun cevabının, “Evet, güvenebilir” olduğuna dair emareler var.

Şöyle ki, Erdoğan ve generaller bazı ortak çıkarlar etrafında birleştiler.

Ve, ordu meslektaşlarının hapse atılmasına karşı bir tepki göstermedi, bunu kabul etti. İç politikaya artık karışmamayı da kabul etti.

Erdoğan da buna karşılık olarak orduya bazı çekici şeyler sundu.

Ve, şu anda Erdoğan orduya güvenebilir çünkü Erdoğan ile ordu arasında iyi bir işbirliği var ve Erdoğan ordunun birçok isteğini karşılıyor.

Buna örnekler ise, şunlar:

1-Erdoğan ordunun silahlanmanın ve altyapı donanımının artırılması isteğine olumlu cevap verdi

2-Erdoğan’ın 12 Eylül 2010’da olumlu olarak sonuçlandırdığı referandum maddelerinden biri de askerin sivil denetime girmesi idi. Bu kapsamda askeri yargıda da yeni düzenlemeler olacaktı. Fakat Erdoğan sivil yargıyı kendine bağlayacak tüm yasal düzenlemeleri yapar ve uygularken, askeri yargı alanındaki düzenlemeleri bugüne kadar yapmadı ve bu konuları hiç gündeme getirmedi. Örneğin, Askeri Temyiz Mahkemesi kaldırılacaktı ama bu yapılmadı ve bir daha da konu olmadı.

3-Erdoğan Türk Ordusunun iç hizmet kanununun 35. maddesini kaldırmaktan söz ediyordu ama bu da unutuldu. Bunun dışında yine ordu harcamalarının Sayıştay kontrolüne girmesi öngörülüyordu ama Erdoğan bundan da vazgeçti. Ordu harcamaları parlamentonun da kontrolüne girmedi. Yani, Erdoğan orduyu parlamentonun değil, kendi kontrolü altına soktu.

Öyle görünüyor ki, Erdoğan ordu ile bir ortak yaşam tarzı ve anlaşma yolu buldu. (Modus Vivendi: yazıya dökülmeyen anlaşma hali)”

Frankfurter Allg. Gazetesi’nin makalesinden aktaracaklarım bu kadar.

Dediğim gibi makaledeki temel analize katılmıyorum ama bu makaleyi aktarmak istedim.

ALLAH AŞKINA ŞUNA BAKAR MISINIZ

Yargıtay’ın dün basına yansıyan şu Balyoz dava gerekçesinin muhtevasına Allah aşkına bir bakar mısınız…

Gezi Parkı eylemlerinde yönelik olduğu belli olan bu gerekçeden bazı cümleler aktarıyorum:

“Darbeler 4 aşamada yapılır, yasadışı gösteri ve yürüyüşler ile hükümetin icraatlarının protesto edilmesi darbenin ikinci aşamasına dairdir…. Hükümeti ortadan kaldırma maddesi açısından vatandaş, yabancı, belirli bir görevle yükümlü kimsenin suç faili olabilmesi bakımından bir ayrıcalık yoktur. Madde siyasi iktidarın devamını esas alır. Bu menfaatleri ihlal eden her kimse, vasfına bakılmaksızın suç faili olabilir. Ortada bir örgüt olması da gerekmez darbe suçu için. Suçun gerçekleşmesi için eylemlere katılanların nitelikleri ve sayısının ise, neticeyi gerçekleştirmeye elverişli olması gereklidir. Dolayısıyla herhangi bir kimse tekil olarak bu suçu işleyemez. Bu suç, çok failli suçlardandır. Amaç suçun yerine getirilmesi konusunda çok iradenin belirlenmesi gereklidir. Darbe suçunun oluşumu için terör örgütünün varlığı şart değildir. Yapının elverişli bulunması yeterlidir. Suçun mahiyeti, aşamalarda görev alacak kişilerin sayısı ve nitelikleri, disiplin, gizliliğe riayet, özel iletişim metotlarının kullanılması ve sahip olunan araç ve gereçler açısından aranmalıdır. Sonucu elde etmeye elverişli yapıdaki tüm oluşumlar, askeri cunta, sendika, kulüp, dernek gibi oluşumlarda yer alan tüm kişiler diğer koşulları sağlamak kaydıyla bu suçun faili olabilir.”

Şimdilik bu konuda bu kadarını aktarayım, gerisini Beşiktaş Çarşı’ya yöneltilen suçlamalar kapsamında ele alacağım.

Ama, görüyorsunuz di mi, adamlar toplumda muhalefet olgusundan Katar Şeyhi kadar anlıyorlar.


Yazarın Son Yazıları:
AKP seçmeninden oy alacak
Mütekabiliyet
Kuyruğundan iyi tutuyor