Emin Çölaşan; Özal'ın mezarı

Emin Çölaşan; Özal'ın mezarı
19 Eylül 2012 08:51

Bir cumhurbaşkanının mezarının “Onu zehirlediler, o yüzden öldü” safsatasıylâ açılacak olması, Türk milleti adına bir utanç sayfasıdır.

Özal, 1993 yılında vefat etti. Hemen ardından ailenin bütün bireyleri medyada boy gösterip ağlaşmaya, yakınmaya başladılar.

Semranım, birader Korkut Özal ve oğlu Ahmet Özal!..

Hepsi aynı sakızı çiğniyordu: “Onu zehirlediler!..”
Semranım konuşuyordu: “Öldükten sonra saç tellerini aldık. Zehirlendiği bu tellerden ortaya çıkacaktır!..”
Ahmet konuşuyordu: “Babamın bana emanet ettiği bazı ses kasetleri var. Orada her şey açık seçik belli!..’

Öylesine bir yaygara kopardılar ki, Ankara Cumhuriyet Savcılığı bu konuda soruşturma başlatmak zorunda kaldı. Çok sayıda tanıklar ifade vermeye çağrıldı.
Onlardan biri de bendim.

Savcıya aynen şunları söyledim: “Bu aile, isimleri gündemde kalsın diye ve kendilerini acındırmak için tantana yapıyor.”

Her şey o kadar belliydi ki.
Geçenlerde Özal’ın en yakınlanndan olan Cumhurbaşkanlığı Basın Sözcüsü Büyükelçi Kaya Toperi ile rastlaştığımızda ona sordum: “Abi nedir bu olayın aslı?” Toperi öldüğü gün bile Özal’ın yanındaydı. Aynen şöyle dedi: “Aile tamamen masal okuyor. Normal, kalpten bir ölümdür. Asla zehirlenme falan yoktur.” Hacettepe’nin, öldüğü gün yanında olan bütün hocaları da savcılara aynı şeyi söylemişti.

Savcılık ne yapsın, bunca tantanadan sonra ister istemez mezann açılmasına karar verdi. Mezar yakında kameralar önünde açılacak, Cumhurbaşkanının kemikleri alınacak, Adli Tıp Kurumuna gönderilecek ve üzerlerinde inceleme yapılacak.

Bu arada dün ortaya çıkan acı bir gerçek daha oldu: Meğer aile, ısrarla istenmesine karşın, Semranımla ve Ahmet’in sözünü ettiği saç tellerini ve ses kasetlerini savcılığa vermeyi reddetmiş!

Üstelik şimdi mezarın açılmasına da karşı çıkıyorlarmış! Şimdi o tantanayı yapan aile bireylerine zordur. Tepki gelir.

“Rahmetlinin zehirlendiği iddiaları bu durumda nasıl kanıtlanacak?”

Bir halt ettiler, yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. Adamcağızı mezarında bile rahat bırakmadılar.
Hele mezar bir açılsın, kemikleri naylon torbalara konulup götürülsün, en acıklı manzaralar karşımıza o zaman çıkacak ama iş işten geçmiş olacak.

Turgut Özal ve aile bireyleri hakkında yüzlerce yazı yazdım, satış rekorları kıran “Turgut Nereden Koşuyor” kitabımda onların gerçek kimliğini sergiledim… Ama bu kadarını yapacaklarını, onu mezarda bile rahat bırakmayacaklarını doğrusu aklıma bile getiremezdim.
Kim getirirdi ki!