Ekrem İmamoğlu güya Cumhurbaşkanı olmak için Kürtçülük kartını kullanıyor!

Ekrem İmamoğlu güya Cumhurbaşkanı olmak için Kürtçülük kartını kullanıyor!
17 Ocak 2020 18:34

Türkiye kamuoyunun son günlerdeki en önemli gündemlerinden biri İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun eşinin terör suçlarından hapiste bulunan ve yine hapishanede yazdığı bilinen Selahattin Demirtaş’ın ‘’Devran’’ adlı kitabından uyarlanan tiyatroyu onun eşi Başak Demirtaş, Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu, CHP İstanbul il başkanı Canan Kaftancıoğlu ve Kadir İnanır ile birlikte seyretmesidir.

 

 

Dr. İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

 

Şimdi hemen konuya dalış yapacağım .

 

Selahattin Demirtaş terör suçlarından hapis yatan Kürtçülük ideolojisine sahip birisidir.

 

Selahattin Demirtaş ‘’Diyarbakır’a Apo’nun heykelini dikeceğiz” diyen bir terör teşvikçisidir.

 

Selahattin Demirtaş ‘’Kandil barışın merkezidir…’’ diyerek Kandil’deki terörist yuvalarını kutsayan bir Kürtçü’dür.

 

 

Selahattin Demirtaş ‘’PKK terör örgütü değildir’’ diyerek kandırılmış kitleleri sokağa döktüren ve onların çocuklarının dağa kaçırılarak terörist yapılmasına zemin hazırlayan bir Kürtçü’dür.

 

 

Selahattin Demirtaş’ın kardeşi Nurettin Demirtaş şu anda dağda olan azılı bir PKK teröristidir.

 

 

Yukarıda verdiğim Selahattin Demirtaş hakkındaki prototip tanımlamalardır.

 

 

Selahattin Demirtaş geçen yıllar içinde Türkiye sathında süregelen yüzlerce Kürtçülük olay ve eylemlerinin baş mimarlarından en önemlisidir.

 

 

Selahattin Demirtaş Kürt kökenli yurttaşlarımızın oylarını devşirmek isteyen uyanık siyasetçilerin sembolü haline gelmiştir.

 

 

Önce bir hususun kaydını yapalım.

 

 

Maalesef Türk oylarını garanti altında gören cingöz siyasetçiler ulusal değerleri ve ülkenin milli güvenlik sorunlarını arsızca bir yana atarak seçim kazanmak için Kürt oyları için entrikalarda bulunuyor ve bunu da yurtsever halkımıza yutturarak yapıyor.

 

 

Bu tür siyasetçiler Kürt kökenli yurttaşlarımızın duygularına algı operasyonları yaparak ülkemizi tehlikeye atıyor.

 

 

Canımı çok sıkmasına rağmen ben bu konuyu aslında yazmayacaktım.

 

 

Ama Ekrem İmamoğlu’nun bu konu ile ilgili haber videosunu izledikten sonra gerçekten sinir krizi geçirip yazmaya karar verdim.

 

 

Ekrem İmamoğlu bu videoda ‘’Eşinin bu etkinliği gerçekleştirdiğini, bu konuda kendisinin bir payı olmadığını, kendisinin üniversite bitirdiğini, yüksek lisans ve doktora sahibi bir Türk kadını olduğunu ve bunun da sürece katkı sağladığını…’’ ballandıra ballandıra anlatıyordu.

 

 

Ekrem İmamoğlu’nun süreç dediği bir zamanlar kendisinin iktidara geldikten sonra sıfır seviyesine inmiş PKK terörünü durdurmak için Recep Erdoğan’ın adlandırdığı ‘’Barış süreci’’ veya ‘’Çözüm süreci’’nden bahsettiğine çok eminim.

 

 

Daha sonra adına ‘’İhanet süreci’’ dediğimiz bu süreci Recep Erdoğan bile zihninden sileli yıllar oldu ama Ekrem İmamoğlu bunu yeniden hortlatma gayretinde.

 

 

Freud’un ‘’Bir insanın ağzından bir anda çıkan sözler onun bilinçaltındaki gerçek düşünceleridir’’ saptamasını dikkate alırsak Ekrem İmamoğlu niyetini ortaya ne yazık ki koymuştur.

 

 

Ne uğruna?

 

 

Cumhurbaşkanı olma uğruna Kürt oylarını devşirmek için.

 

 

Buna ülke ve millet aleyhine olmasına rağmen kendi çıkarları ile Kürtçülerin çıkarlarını Atatürk’ün ifadesiyle tevhit etme(birleştirme) denir ki bu durum çok büyük felaketlere neden olabilir.

 

 

Bunun örneğini 18 senedir tepemizde bulunan ve Türk oyları garanti olduğu için sürekli olarak Kürt kartını kullanarak terörü yeniden alevlendiren Recep Erdoğan’dan biliyoruz.

 

 

Recep Erdoğan siyasette en katı şekilde oportünist, pragmatist ve makyavelist bir kişiliğe sahiptir ve bu nedenlerle Cumhuriyet ve ülke yıkılmanın eşiğine geldi.

 

 

Maalesef ki Ekrem İmamoğlu’da siyasette tarz olarak Recep Erdoğan’ın yolunda olan birisidir.

 

 

Oportünist(çıkarcı)tir.

 

 

Pragmatist(faydacı)tir.

 

 

Makyavelist(hedefe vardıran her yol mubahtır)tir.

 

 

Bunu Selahattin Demirtaş’ın ‘’Devran’’ adlı kitabından uyarlanan tiyatro olayı ile ilgili tavrı ve sarf ettiği düşünceleri ile ifade etmiştir.

 

 

Bakın şu anda yaşadığımız örnek ensemizde boza pişirmektedir.

 

 

Recep Erdoğan Atatürk’ün ifadesiyle müstevlilerin çıkarlarıyla kendi çıkarlarını tevhit etmeye emperyalist ülkelere söz verdikten sonra siyasete soyunurken 2000 senesinde Avustralya’da yaptığı radyo konuşmasında ki bu konudaki ses kasetleri sosyal medyada dolaşmaktadır, şehitlerimize ‘’kelle’’, ‘’Apo’’ya sayın ifadelerini kullanarak siyasi atraksiyonlarına başlamıştır.

 

 

Recep Erdoğan’ın Kürt oylarını sürekli kapmak için bu konudaki affedilmez vukuatları çok olmakla beraber bunlardan en önemlilerinden biri de ‘’Valilere, emniyete, askerlere talimatlar verdik ki, giren PKK teröristlerine müdahale etmeyin, silah kullanmayın’’ itirafıdır.

 

 

Oslo’da Türk devletini terör örgütü ile anlaşma masasına oturtma acısını da anımsattıktan sonra gelinen nokta itibariyle 2015 senesinde güvenlik güçlerinin müdahalesine izin verilmeyen Güneydoğu’da cadde ve sokaklarda eştikleri hendeklerde yuvalanan alçak teröristleri temizlemek için yoğun piyade savaşının yanında tanklar ve toplar kullanılarak yüzlerce PKK’lı leşi toplanmış ve bu kanlı boğuşmada 800 vatan evladı şehit oldu.

 

 

Bunu neden anlatıyorum?

 

 

Oy uğruna Kürtçülüğe pirim vermek sonuç itibariyle her zaman kanlı bir arenaya sürüklüyor çok acı bir şekilde yaşadığımız gibi.

 

 

Ve gelelim konunun bamteline.

 

 

Ekrem İmamoğlu’nun Kürtçüler veya onların yakınlarıyla can ciğer kuzu sarması olması aynen Recep Erdoğan’ın Kürt oylarını almak için yaptığı siyasi atraksiyonlarla birebir örtüşüyor.

 

 

Recep Erdoğan’ın Apo’ya sayın ve şehitlerimize kelle demesi Türk ulusu ve şehitlerimizin kemiklerini ağır şekilde sızlatıcı ve terörü hortlatıcı bir durum ise Ekrem İmamoğlu’nun ‘’Apo’nun heykelini dikeceğiz’’, ‘’PKK terör örgütü değildir’’, ‘’Kandil barış merkezidir’’ diyerek terörün hortlamasına zemin hazırlayan Selahattin Demirtaş’ın ‘’Devran’’ adlı kitabından tiyatroya uyarlanan gösterinin eşi ve diğer CHP’li zevat tarafından izlenmesi Recep Erdoğan’ın Kürtçülere verdiği pirimle aynı derecede ulusumuzu ve şehitlerimizin kemiklerini sızlatan bir olaydır, aynı zamanda sonu hüsrandır, ülkenin Recep Erdoğan’dan sonra kanlı bir arenaya doğru sürüklenmesidir.

 

 

Bu işler böyle başlar ve yavaş yavaş büyüyerek ülke kana boğulur.

 

 

Ekrem İmamoğlu yukarıda bahsettiğim videoda bir de mealen ‘’Bu tiyatroyu tertipleyen eşimdir, benim bir müdahalem olmamıştır, iyi de olmuştur, sürece katkı sağlamıştır’’ diyor ve halkın aklı ile alay ediyor.

 

 

Ekrem efendi bilmeli ki bunu kimse yutmaz ve bu bir şark kurnazlığıdır.

 

 

Erkek veya kadın bir insan, hele politikacılar eşine rica edemez mi yapacağımız bu etkinlik ülkeye ve bize zarar verir diye?

 

 

Aslında bu tür etkinliklerin Ekrem İmamoğlu’nun eşi değil bizzat kendisi eşine yaptırarak halktan ve aydınlardan bir tepki geldiğinde çağdaş bir aile yaşamı görüntüsü vererek bizzat kendisi yaptırıyor.

 

 

Aslında Ekrem İmamoğlu’nun bu siyasal atraksiyonlar kendi düşüncesi değil, akıl hocasının empoze ettiği ve bunları yaparsan gelecek seçimlerde cumhurbaşkanı olursun telkininde bulunan kişidir ki bu da Kürtçülük ve Ermenicilik düşünceleriyle, onların toplu katliamları ile ilgili Türk devletine hakaret etmiş ve bu nedenle ağır hapis cezası almış İstanbul CHP il başkanın Canan Kaftancıoğlu’dur.

 

 

Şunları belirtmemde yarar var.

 

 

Ben önceki dönem ve milletvekillerinden ve siyaset yazarı olarak Atatürk’ün partisi CHP’nin düşmanı değilim.

 

 

Şu anda yakamda hiçbir partinin rozeti yoktur.

 

 

Doğru bildiğim her şeye düşüncelerimle destek vermeye çalışıyorum.

 

 

Türk ulusunun çıkarlarını düşünen, teröre asla destek vermeyen her siyasetçiyi destekler, kendi çıkarları için oportünist, pragmatist, makyavelist siyasetçileri kamuoyu nezdinde düşünsel olarak hacamat etmeye çalışırım.

 

 

Nitekim ‘’Halkınhabercisi.com’’ arşivleri buna tanıktır Ekrem İmamoğlu’nun İBB başkanı seçilmesi için Hz.İbrahim’in yakıldığı ateşi söndürmek için su taşıyan karınca örneğinde olduğu gibi defalarca bu köşede makale yazdım.

 

 

Bunu neden yaptım?

 

 

17 yıldır yenilmeyen Recep Erdoğan’a tüm halkımızla, yurtseverlerle, aydınlarla birlikte yenilgiyi tattırmak için.

 

 

Son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP adayı, kendisini 22.Dönemde milletvekilliğinden yakından tanıdığım Muharrem İnce’ye de yazılarımızla destek verdim.

 

Ama geldiğimiz nokta itibariyle Recep Erdoğan sultasından kurtulmak için CHP tabanının ve sağ-milliyetçi tandanslı oylarla İBB başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu kerameti kendinden menkul olarak cumhurbaşkanı olmak için Kürtçü bölücülerle can ciğer kuzu sarması olmayı seçiyor.

 

 

Daha önceki bu konuda yazdığım bir makalemde de belirtmiştim ki İBB seçimlerinde aday olarak ‘’langa hıyarı’’ konulsa Recep Erdoğan’a yenilgiyi tattırmak isteyen seçmen onu da seçecekti.

 

 

İBB iştirakler dairesine bağlı İstanbul Kitapçısı’nda Fransa’da öldürülmüş olan azılı terörist Sakine Cansız’ın bir kitabı’da satılıyormuş.

 

 

Bu meydana çıkınca kitabın yasak olmadığını ve yasağı ancak yargının getirebileceğini savunan Ekrem İmamoğlu sonradan Diyarbakır Sulh Ceza Hakimliğince 27 Haziran 2016’da yasaklandığı ortaya çıkınca çark ederek ‘’Gelen haklı tepkiler üzerine ’İstanbulkitapçısı.com’ sitesinden kaldırdık’’ diyor ki özürü kabahatinden büyük.

 

 

Bu alçak teröristin kitabı yargı tarafından yasaklanmamış olsa bile ulusumuzun haysiyetini ve şehitlerimizin kemiklerini sızlatan bir paçavra nasıl satılabilir.

 

 

Böyle bir tavır kompleksli entelektüel bir fantezi ve şehitlerimizi, gazilerimizi yok sayma uğruna Kürtçü bölücülere şirin görünme çabasıdır.

 

 

Ekrem İmamoğlu hakkında yukarıda Recep Erdoğan’ın Kürtçü bölücülere verdiği ve ülkeyi bölünme noktasına getirdiği ağır ödünler noktasında değerlendirdiğimiz zaman maazallah cumhurbaşkanı olduğu taktirde ki bu düşünce onun kafasında oluşturduğu bir fantazidir, film şeridini yeniden başa sararız ve ülkemiz Recep Erdoğan’dan kurtulduktan sonra ağır Kürtçülük kaosuna girer.

 

 

Çünkü oportünist, pragmatist, makyavelist kişiliği ile Recep Erdoğan gibi sürekli iktidarda kalmak için Kürtçülük kartını kullanacak.

 

 

Model aynı.

 

 

Saftrik Türklerin oyları hazır lokma, önemli olan verilecek ağır ödünlerle Kürt oylarını sürekli elde tutmak.

 

 

Bu ülkede Kürtler ve Türkler bin yıldır kardeşçe yaşıyorlar.

 

 

Kürtçülük sorunu diye birin yok ama bölücülük sorunu var.

 

 

Bunu da oy uğruna çıkarcı politikacıların kaşımasına fırsat vermemek, yani onları seçmemek gerek.

 

 

İşte bu konuda siyasi sicili hayli kabarmış olan Ekrem İmamoğlu için okuyucularımın düşüncelerine bir not bırakarak kamuoyunu etkilemek istiyorum.

 

 

Ekrem İmamoğlu ile ilgili bu değerlendirmeyi geleceğin cumhurbaşkanı olarak lanse eden milli düşüncelerine ve vatanseverliğine güvendiğim cesur gazetecilerin, aydınların görüşlerine de sunarken şu soruyu soruyorum:

 

 

Atatürk’ün ilkelerine ve görüşlerine göre bu şahıs hakkında nasıl bir değerlendirme yaparsınız?

 

 

Yüce Atatürk Türkleri, Kürtleri ve tüm etnik grupları eşit birinci sınıf vatandaş yapmışken ve ‘’Türkiye devletini kuran halka Türk denir’’ demişken Ekrem İmamoğlu’nun süreç dediği ve bir zamanlar adı ‘’Barış süreci’’ ve ‘’Çözüm süreci’’ olan ve sonradan tekrar edile edile ‘’İhanet süreci’’ kabul edilen durum Türkiye’yi yeniden büyük tehlikeler içine sokar.

 

 

Tatlısu Atatürkçülerinin Ekrem İmamoğlu’nu herkes duyabilse ve bizim İstanbul belediyesi çocuklara süt dağıtıyor propagandasına rağmen bunlar gelecekte Türkiye için gerçek tehlikelerdir.

 

 

Zaten biz Ekrem İmamoğlu’nun asli görevlerini yaparak İstanbulluları rahat ettirmesini istiyoruz.

 

 

Genel politikalar Ankara’nın işi.

 

 

Kürtçü bölücülerle oy uğruna can ciğer kuzu sarması olacağına İstanbul’da yüz binlerce yoksul, yeterli beslenmekten uzak Kürt çocuklarına en iyi şekilde baksın hepimiz kendisini alkışlayalım.

 

 

Bir de yukarıda bahsettiğim videoda Ekrem İmamoğlu kendisini Selahattin Demirtaş’ın ‘’Devran’’ itabından uyarlanan tiyatro konusunda ve terörist Sakine Cansız’ın İstanbul Kitapçısı’nda satılmasını eleştirenlere devlet adamlığı dersi vermeye kalkışmış.

 

 

Ekrem İmamoğlu şunu bilmeli ki asli görevleri, çöpleri toplama, su ve kanalizasyon, çevre temizliği, şehircilik hizmetleri, yoksullara ayni ve nakdi yardımlar ve çeşitli kültürel etkinlikler vs. olan belediyecilikten devlet adamı çıkmaz.

 

 

Devlet adamı olmak için öncelikle TBMM üyeliğin ve devamı olarak yürütmenin çeşitli kollarında görev almak gerekiyor.

 

 

Herkes haddini bilmelidir.

 

 

Bugün CHP Atatürk’ün kurduğu parti görünümünde değil ama o yüce önderin düşüncelerinin genleri, DNA’sı yine partinin hücrelerinde bulunmaktadır.

 

 

Modern Türkiye’yi kuran CHP elbet bir gün yine bugünkü Atatürk karşıtı işgalden kurtularak asli hüviyetine rücu edecektir.

 

 

Biz Atatürk’ün CHP’sini kullanarak siyasette belirli bir yere gelmiş olan Ekrem İmamoğlu ve onun gibilerin Kürtçü bölücülerle sarmaş dolaş olarak cumhurbaşkanı olmasını istemeyiz ve demokratik çerçevede engel oluruz.

 

 

 

Elbette Cumhuriyet Halk Partisi ana muhalefet partisi olarak zamanı geldiğinde Kürtçülüğe, bölücülüğe izin vermeyen tüm ulusu Atatürk’ün Türklük potasında eriten ulusal bir kahramanını cumhurbaşkanı adayı olarak gösterecektir.

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!