Eğer bu doğruysa, AKP Karadeniz’de oy kaybeder

Eğer bu doğruysa, AKP Karadeniz’de oy kaybeder
22 Nisan 2013 04:00

Bilgisayarın başında sakin sakin oturuyordum, hatta biraz fazla sakindim.


Safile USUL H&H YORUM

Okuduğum bir haberle ama birden dalgalandım, o kadar ki, haberi okumayı bitirdikten sonra sigara içmeye gittim, ki, günde 3’i çok düşük nikotinli olmak üzere 6 sigaradan fazlasına kendime yasak koymuştum, sigaranın 7’ye çıkması tehlikesine maruz kaldım.

Haber şuydu, “Suriyeli sığınmacılar Karadeniz’e yerleştirilecek.”

“Fakat Rize hariç, çünkü orası Erdoğan’ın memleketi.”

Rize’yi Erdoğan’ın memleketi olma özelliğine indirmeyecek kadar yeterli derecede Karadenizli olmakla beraber haberin bu kısmına da kızdım.

Ama beni dalgalandıran asıl haber Hükümetin Suriye’yi karıştırıp, yarattığı sorunu hiç olmayacak bir biçimde Karadeniz’e taşımasıydı.

Olmayacak şey çünkü Karadeniz hem istihdam sorununun Türkiye’de en yüksek olduğu yerlerden biri, hem de sosyal yapısı Suriyeli yerleştirmek için bilhassa da şu dönemde hiç uygun değil.

Karadeniz’de istihdam sağlayacak, yerleşim sağlayacak ve sosyal olarak bunun absorbe edileceği bir ortam kesinlikle yok, coğrafyası bile uygun değil buna.

Bu durum ayrıca da çok sayıda siyasal sorunun ve güvenlik probleminin Karadeniz’e taşınması demek.

Sosyal barışı biraz daha bozmak demek.

Şimdi…

Haber tam olarak doğru mu, önce bunu anlamak lazım.

Biraz daha takip edelim.

Ama bu haber hakikaten doğruysa o zaman AKP Karadeniz’de buna bağlı olarak oy kaybı yaşar.

Muhakkak yaşar.

Muhalefet bağdaş kurup otursa bile yaşar.

Ama CHP için bu Karadeniz’de bir fırsattır.

Eminim.


PAZARCI İLE ÇÖZÜM SÜRECİ SOHBETİ

Dün bir semt pazarından domates alırken (domates meselemiz de var ama onun çözümüne dahi Hükümetin zihniyeti ters) domatesi aldığım pazarcının ben para çıkarmaya çalışırken Kürtçe bir türkü söylediğini fark ettim ve hemen lafa girdim…

“Siz Kürtsünüz galiba, hani çözüm süreci deniyor ya, o konuda ne düşünüyorsunuz?”

Adam birden benim Karadeniz hassasiyetim gibi dalgalandı.

Tabii ki destekliyoruz, buna kim karşı çıkabilir ki…” dedi ama çok dolu ve daha devam etmek istiyor sözlerine, belli.

Biraz durdu ve devam etti…

“Barışa kim karşı çıkabilir ki, siz karşı çıkar mısınız, hepimiz Müslümanız, Müslümanın Müslümanla kardeşliğine karşı çıkılır mı?”

Ben güler yüzle dinlemeye devam ettim ama tepki vermedim.

Oysa pazarcı kardeş benden muhakkak bir tepki almak istiyor.

Ne düşündüğümü ve ne hissettiğimi bilmek istiyor.

Ne hissediyorum?

Pazarcılara büyük saygım var çünkü sebze ve meyve satıyorlar, onları tezgaha pırlantalar gibi diziyorlar, bu benim için çok değerli.

Küçük, gonca yapraklı maydanozları olmadan bir hayat düşünmek çok zor.

Çözüm meselesi? Ona girmeyeyim şimdi 2 dakikalık domates alımında.

Ama benden bir tepki almak muhakkak istiyor.

Baktı benden tepki gelmiyor doğrudan sordu…

“Sizin benimle bir probleminiz var mı?”

Gülümseyerek yine, “Yok” dedim, “hiçbir problemim yok, tam tersine sebze-meyve satıyor olmanız benim için çok önemli.”

“Tamam, tabii yok problem” dedi.

Sonra, “kolay gelsin, hayırlı işler” deyip, ayrıldım.

not: ona sen diye mi siz diye mi hitap ettiğimi hatırlamıyorum ama şu anda kendime soruyorum, hangi hitap tarzı daha iyi?


Yazarın Son Yazıları:
AKP seçmeninden oy alacak
Mütekabiliyet
Kuyruğundan iyi tutuyor