Ecevit Merve Kavakçı'ya önceden hazırlandı!

Ecevit Merve Kavakçı'ya önceden hazırlandı!
7 Mart 2012 14:21

Bülent Ecevit’le ilgili uzun süre tartışılacak iddia!

28 Şubat’ın yıl dönümü nedeniyle tekrar gündeme gelen Merve Kavakçı’nın yemin etme olayıyla ilgili yorumlar devam ediyor.

Son olarak Habertürk yazarı Balçiçek İlter konuyu yazısında dile getirdi.

Kavakçı’nın yemin etme olayıyla ilgili TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile konuyla ilgili yaptığı görüşmeyi de aktardı.

İşte Balçiçek İlter’in o yazısı..

“Merve Kavakçı yemin etseydi olağanüstü bir durum olacaktı”

Meclis Başkanı Cemil Çiçek ile Dolmabahçe’deki ofisinde bir saat kadar görüştük. Malum gündem 28 Şubat ifşaatı; önce Merve Kavakçı’nın “O dönemi Cemil Çiçek’e sorun” cümlesini hatırlattım. Aramızda şöyle bir diyalog geçti.

– Yemin krizi döneminde, “Merve Hanım, bugün size anlatamayacağım şeyler var!” demişsiniz. Nedir onlar?
Aslında o gece yarısı gelip yemin edecekti.

– “Partinin bir stratejisi yoktu, adım okunduğunda kapı kilitliydi çıkamadım” dedi. Sonrasında şikâyetini Sayın Kutan’a da iletmiş.
Ben Merve Hanım’la bir kez görüştüm, orada kastettiğim şuydu: Eğer yemin etseydi olağanüstü bir durum olacaktı.

– Darbe mi?
Ben olağanüstü durum diyeyim.

– Darbe hazırlığı mı varmış?
Hazırlıklar varmış. Merve Hanım gece yarısı yemin edecekti, ne oldu da sonradan salona girdi bilmiyorum. Nazlı Hanım’ın bilgisi vardır herhalde… Ya da belki de iyi niyetinden aldı yanında götürdü, bilemiyorum. Ama Ecevit’in onun salona gireceğini haber aldığı, ona göre konuşma hazırladığı, tepkinin çok önceden belli olduğunu duyduk.

– “Bu hanıma haddini bildiriniz” önceden planlanmış bir konuşma yani… Masalara vurmalar, tepkiler…
Ecevit biliyormuş Merve Kavakçı’nın geleceğini, hazırlıklar yapılmış.

Cemil Çiçek’in anlatası var anlatmasına ama hayatımda ilk defa kendini bu kadar tuttuğunu gördüm. Şaşkınlığımı gizlemeyince, “Bu makamda konuşamıyorum” diye cevap verdi: “Meclis Başkanlığı çok farklı bir makam… Tarafsız olmanız gerekiyor, hissettiklerimi, düşüncelerimi tartarak anlatıyorum.”

“Gün gelir hepsini daha detaylı konuşuruz.”

Onun gibi düşünmüyorum, geçmişi, duruşu, siyasetçi kişiliği bilinen bir isim Çiçek. “Şimdi konuşmayacak da ne zaman konuşacak?” diye düşünüyor insan. Yine de filtrelenmiş aktarımlarının ilginizi çekeceğini düşünüyorum. Çiçek ile AKP kapatma davasını da konuştuk. Çiçek, kapatma davasının 28 Şubat ruhunun devamı olduğu görüşünde.

– Geçtiğimiz günlerde dönemin Anayasa raportörü Doç. Dr. Osman Can ile konuştuk. Kapatma davasını anlatırken delil üretiminden bahsetti. Önce meşhur kriptoyla başlayalım. Dışişleri Bakanlığı’nın kriptosunun içeriğinde tahrifat mı yapıldı? Sadece iddianameye delil olarak konulabilsin diye?
Onu pek bilmiyorum.

– Nasıl?
Zaten davanın açılışı problemli. Savcıların gereğini yapması gerekirdi o kripto mevzusu hakkında.

– Siz niye yapmadınız? Niye savunmada bile yok?
Ben o konuyla ilgilenmedim. Bakın Sayın Can o röportajda diyor ki, AK Parti doğru dürüst savunma yapmadı, uyudu. Tamamen yanlış bir tespit… Yazılı savunma da yaptık sözlü savunma da… Örneğin biz savunmada şöyle demişiz: “Medyanın ortaya koyduğu delillere bakarak araştırma yapılmadan ‘Doğrudur, budur’ dediğimiz zaman Türkiye’de kapatılmayacak parti kalmaz. Partinin laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline getirildiği söylenen delillerin önemli bir kısmı aslı astarı olmayan haberler. 400 delilden 17 ana başlığa indirmişiz.

– 28 Şubat’ın devamı yani…
Ruh aynı ruh…

– Gazeteler manipülatif haber yapmış, delil onlardan üretilmiş.
Cumhuriyet, Milliyet ve Hürriyet Gazetesi haberlerini iddianameye koymuşlar. O gün şöyle demiştim savunmada. Türk basınının bir bölümü tamamen ideolojiktir. Bazılarının arkasında ise büyük holdingler var.

– Osman Can’ın anlattıklarından “Anayasa Mahkemesi, partiyi kapatmaya hazırmış” izlenimi aldım.
Ben hiç inanmadım partinin kapatılacağına. Çünkü iktidarda olan bir parti bu, geçmişe benzemez. Üstelik ülkenin her tarafında olan bir parti… Partinin varlığına tahammül edemeyenler yokluğunda ortaya çıkacak problemleri hesaba katmalılar demiştim ben o gün. Tecrübe deyin, öngörü deyin, kapatılacağını düşünmedim hiç. Yeterli delil ilkesi bile ihlal edildi. Önce dava açıldı, ardından delil toplanmaya çalışıldı. Dürüst işlem ilkesi de çalışmadı. Ve son bir ilke, “vakıaların basit ve muhakkak addedilmesi” gerekliliğine ilişkin kural… İhtimal tamamen tahmine dayanıyorsa, bu kuralın uygulanma şansı da yoktur.

– Demin “28 Şubat ruhu devam ediyor” dediniz…
Seçimle partiyi başarısız yapamamışlar, başka yollardan önünü kesememişler, partiyi kapatmaya çalışmışlar, olmamış, bu sefer Cumhurbaşkanlığı seçimiyle işi zorlamışlar… Sonra işi dönüp dolaşıp başörtüsüne kilitlemişler. Daha ne sayayım? Baktılar ki imtiyazlar, konumlar gidiyor…

– Suçlusu kim?
Türkiye’de siyasetin bir kısmı, medya, meslek örgütleri, aydın çevreler ve anayasal kurumlar iyi bir sınav veremedi, orası kesin. Ama özellikle şunu söylemek istiyorum ki, AK Parti o davada kesinlikle çok iyi bir savunma yaptı. Zaten savunmayı yakında kitap olarak çıkaracağız, herkes yakından görsün.

Not: İktidardaki bir partiyi kapatma davasında, neredeyse ana delil olarak sunulan Dışişleri kriptosu içeriğinde tahrifat yapılıp yapılmadığına dair, dönemin Cumhuriyet Başsavcısı, iddianameyi hazırlayan, kriptoyu kozmik odada gören isim Ömer Faruk Eminağaoğlu ile de konuştum. Onun söyledikleriyle devam edeceğim.

Bülent Ecevit’le ilgili uzun süre tartışılacak iddia!

 

Türban krizi önceden mi planlandı?

 

“Ecevit’in onun salona gireceğini haber aldığı, ona göre konuşma hazırladığı, tepkinin çok önceden belli olduğunu duyduk.”

 

 

 

 

28 Şubat’ın yıl dönümü nedeniyle tekrar gündeme gelen Merve Kavakçı’nın yemin etme olayıyla ilgili yorumlar devam ediyor.

 

Son olarak Habertürk yazarı Balçiçek İlter konuyu yazısında dile getirdi.

 

Kavakçı’nın yemin etme olayıyla ilgili TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile konuyla ilgili yaptığı görüşmeyi de aktardı.

 

İşte Balçiçek İlter’in o yazısı..

 
“Merve Kavakçı yemin etseydi olağanüstü bir durum olacaktı”

 
Meclis Başkanı Cemil Çiçek ile Dolmabahçe’deki ofisinde bir saat kadar görüştük. Malum gündem 28 Şubat ifşaatı; önce Merve Kavakçı’nın “O dönemi Cemil Çiçek’e sorun” cümlesini hatırlattım. Aramızda şöyle bir diyalog geçti.

 
- Yemin krizi döneminde, “Merve Hanım, bugün size anlatamayacağım şeyler var!” demişsiniz. Nedir onlar?

Aslında o gece yarısı gelip yemin edecekti.

 
- “Partinin bir stratejisi yoktu, adım okunduğunda kapı kilitliydi çıkamadım” dedi. Sonrasında şikâyetini Sayın Kutan’a da iletmiş.

Ben Merve Hanım’la bir kez görüştüm, orada kastettiğim şuydu: Eğer yemin etseydi olağanüstü bir durum olacaktı.

 
- Darbe mi?

Ben olağanüstü durum diyeyim.

 
- Darbe hazırlığı mı varmış?

Hazırlıklar varmış. Merve Hanım gece yarısı yemin edecekti, ne oldu da sonradan salona girdi bilmiyorum. Nazlı Hanım’ın bilgisi vardır herhalde… Ya da belki de iyi niyetinden aldı yanında götürdü, bilemiyorum. Ama Ecevit’in onun salona gireceğini haber aldığı, ona göre konuşma hazırladığı, tepkinin çok önceden belli olduğunu duyduk.

 

 

 
- “Bu hanıma haddini bildiriniz” önceden planlanmış bir konuşma yani… Masalara vurmalar, tepkiler…

 

Ecevit biliyormuş Merve Kavakçı’nın geleceğini, hazırlıklar yapılmış.
 

 

 

 

 

 

Cemil Çiçek’in anlatası var anlatmasına ama hayatımda ilk defa kendini bu kadar tuttuğunu gördüm. Şaşkınlığımı gizlemeyince, “Bu makamda konuşamıyorum” diye cevap verdi: “Meclis Başkanlığı çok farklı bir makam… Tarafsız olmanız gerekiyor, hissettiklerimi, düşüncelerimi tartarak anlatıyorum.”

 
“Gün gelir hepsini daha detaylı konuşuruz.”

 
Onun gibi düşünmüyorum, geçmişi, duruşu, siyasetçi kişiliği bilinen bir isim Çiçek. “Şimdi konuşmayacak da ne zaman konuşacak?” diye düşünüyor insan. Yine de filtrelenmiş aktarımlarının ilginizi çekeceğini düşünüyorum. Çiçek ile AKP kapatma davasını da konuştuk. Çiçek, kapatma davasının 28 Şubat ruhunun devamı olduğu görüşünde.

 
- Geçtiğimiz günlerde dönemin Anayasa raportörü Doç. Dr. Osman Can ile konuştuk. Kapatma davasını anlatırken delil üretiminden bahsetti. Önce meşhur kriptoyla başlayalım. Dışişleri Bakanlığı’nın kriptosunun içeriğinde tahrifat mı yapıldı? Sadece iddianameye delil olarak konulabilsin diye?

Onu pek bilmiyorum.

 
- Nasıl?

Zaten davanın açılışı problemli. Savcıların gereğini yapması gerekirdi o kripto mevzusu hakkında.

 
- Siz niye yapmadınız? Niye savunmada bile yok?

Ben o konuyla ilgilenmedim. Bakın Sayın Can o röportajda diyor ki, AK Parti doğru dürüst savunma yapmadı, uyudu. Tamamen yanlış bir tespit… Yazılı savunma da yaptık sözlü savunma da… Örneğin biz savunmada şöyle demişiz: “Medyanın ortaya koyduğu delillere bakarak araştırma yapılmadan ‘Doğrudur, budur’ dediğimiz zaman Türkiye’de kapatılmayacak parti kalmaz. Partinin laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline getirildiği söylenen delillerin önemli bir kısmı aslı astarı olmayan haberler. 400 delilden 17 ana başlığa indirmişiz.

 
- 28 Şubat’ın devamı yani…

Ruh aynı ruh…

 
- Gazeteler manipülatif haber yapmış, delil onlardan üretilmiş.

Cumhuriyet, Milliyet ve Hürriyet Gazetesi haberlerini iddianameye koymuşlar. O gün şöyle demiştim savunmada. Türk basınının bir bölümü tamamen ideolojiktir. Bazılarının arkasında ise büyük holdingler var.

 
- Osman Can’ın anlattıklarından “Anayasa Mahkemesi, partiyi kapatmaya hazırmış” izlenimi aldım.

Ben hiç inanmadım partinin kapatılacağına. Çünkü iktidarda olan bir parti bu, geçmişe benzemez. Üstelik ülkenin her tarafında olan bir parti… Partinin varlığına tahammül edemeyenler yokluğunda ortaya çıkacak problemleri hesaba katmalılar demiştim ben o gün. Tecrübe deyin, öngörü deyin, kapatılacağını düşünmedim hiç. Yeterli delil ilkesi bile ihlal edildi. Önce dava açıldı, ardından delil toplanmaya çalışıldı. Dürüst işlem ilkesi de çalışmadı. Ve son bir ilke, “vakıaların basit ve muhakkak addedilmesi” gerekliliğine ilişkin kural… İhtimal tamamen tahmine dayanıyorsa, bu kuralın uygulanma şansı da yoktur.

 
- Demin “28 Şubat ruhu devam ediyor” dediniz…

Seçimle partiyi başarısız yapamamışlar, başka yollardan önünü kesememişler, partiyi kapatmaya çalışmışlar, olmamış, bu sefer Cumhurbaşkanlığı seçimiyle işi zorlamışlar… Sonra işi dönüp dolaşıp başörtüsüne kilitlemişler. Daha ne sayayım? Baktılar ki imtiyazlar, konumlar gidiyor…

 
- Suçlusu kim?

Türkiye’de siyasetin bir kısmı, medya, meslek örgütleri, aydın çevreler ve anayasal kurumlar iyi bir sınav veremedi, orası kesin. Ama özellikle şunu söylemek istiyorum ki, AK Parti o davada kesinlikle çok iyi bir savunma yaptı. Zaten savunmayı yakında kitap olarak çıkaracağız, herkes yakından görsün.

 
Not: İktidardaki bir partiyi kapatma davasında, neredeyse ana delil olarak sunulan Dışişleri kriptosu içeriğinde tahrifat yapılıp yapılmadığına dair, dönemin Cumhuriyet Başsavcısı, iddianameyi hazırlayan, kriptoyu kozmik odada gören isim Ömer Faruk Eminağaoğlu ile de konuştum. Onun söyledikleriyle devam edeceğim.