Dünya için iyi, bizim için de iyi

Dünya için iyi, bizim için de iyi
7 Temmuz 2022 13:41

Toplumlarda aslında inanılmaz olması gereken şeyler de hep oluyor.

 

Fotoğraf: EPA

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 

Mesela Boris Johnson gibi biri İngiltere Başbakanı oluyor.

 

 

Detay verirsem ne demek istediğime dair, Avrupa’da ceza yasalarında olmayan, Türkiye’de ama halen yürürlükte olan hükümler, daha doğrusu uygulamalar kapsamında kavramlar kullanmak zorunda kalabilirim.

 

 

Neyse işte, adam gitti çok şükür.

 

 

Böyle aniden iyi şeylerin olduğu günler vardır ya, inanın bugün de öyle birgün.

 

 

Çünkü Boris Johnson gitti.

 

 

Çünkü Rusya-Ukrayna savaşını artık kaşıyamayacak.

 

 

Çünkü ABD’ye fren olmak bir yana, her işine koşan bir dahi kafalı yok oldu dünya siyaset sahnesinden.

 

 

Çünkü Rusya-Ukrayna savaşı sürdükçe bizdeki iç siyaset dengelerinin yerine oturması da gecikecek.

 

 

Çünkü Zelensky kışkırtıldıkça hata yapmaya devam edecek, bu savaşta sonuç da alamayacak.

 

 

Ukrayna halkı daha da mahvolacak.

 

 

Demokrasisini kurtarmak ve bir hukuk devleti düzenine dönmek isteyen Türkiye’de de işler gecikecek, çünkü Rusya-Ukrayna savaşı mevcut iktidara ekonomik kriz konusunda gerekçe veriyor. Doğru değil tabii bu gerekçe ama bunu kullanabiliyorlar seçmen nezdinde.

 

 

O nedenle, Boris Jonhsun’un ardından, “Gidişin olsun, dönüşün olmasın” diyorum.

 

 

Özel hayatını yaşasın güzel güzel, mutlu da olsun, ama siyasete dönüşü olmasın.

 

 

Tabii, hele bakalım yerine kim gelecek ama ki olursa olsun Johnson’dan daha kötü olamaz.

 

 

TÜRK OCAKLARI FİKRİ HARİKAYMIŞ

 

 

Üstünden biraz zaman geçti ama unutmadım, unutmam da artık.

 

 

Ben olayı ilk olarak şöyle duydum basından…

 

 

“Türk Ocakları İstanbul Şubesi Başkanı görevden alındı.”

 

 

Haberde benim için ilginç olan ise, görevden alınma sebebinin Kılıçdaroğlu’na Türk Ocakları’nda konuşma yaptırmış olması idi.

 

 

İlk etapta tepkim, Kılıçdaroğlu Türk Ocakları’na davet edilmiş ve konuşmuş, ilginç, Allah Allah, oldu.

 

 

Ve, şunu merak ettim.

 

 

Kılıçdaroğlu ile Türk Ocakları arasındaki bağlantı nasıl kuruldu…

 

 

İki güne bu sorunun cevabını basında buldum.

 

 

Bağlantıyı İmamoğlu sağlamış. İmamoğlu’nun geçmişte Türk Ocakları’nda aktif olan yakınları da varmış.

 

 

Ayrıca da İmamoğlu’nun yıllardır Türk Ocakları ile tanışıklığı, teması varmış.

 

 

Bunu tam yeni anladığım günde, iktidar cephesinden acaip tepkiler geliyordu Türk Ocakları’na.

 

 

Küplere binmişlerdi.

 

 

Ve, işte merakım yerini keyfe bıraktı o anda.

 

 

Yok, yok, iktidar küplere bindi diye değil.

 

 

Kılıçdaroğlu’nun Türk Ocakları’nda konuşması ve İmamoğlu’nun bu bağlantıyı sağlamasının ne kadar harika bir fikir olduğunu düşünmeye başladığım için.

 

 

Ki, görevden alınan Türk Ocakları İstanbul Başkanı’nın yaptığı açıklamada mealen, “Biz kimlerin Türklüğe karşı kimlerle yürüdüğünü de biliyoruz” demesi bu düşüncemi daha da pekiştirdi.

 

 

Hatırlarsınız tabii….

 

 

Bu siyasi iktidar özellikle ilk geldiği zamanlarda Türk kelimesine acaip illet oluyordu.

 

 

Türk yoktu, ümmet vardı.

 

 

Bazıları da zaten hiç Türk değildi ve Türk olmaya da karşıydı.

 

 

Gerçi sonra cumburlop Türk Ordusu’nun kollarına girdiler ama asıl ideolojileri bu değildi. (Bu, mecburiyetten oldu)

 

 

Türk kelimesi sevilmiyordu, Rabia vardı. Ümmet vardı, İslam dünyası vardı.

 

 

İslamcılık vardı.

 

 

Kaderin işine bakın ki, MHP de ömrünü Türk kelimesine alerji duyarak geçirenlerle epeydir ortak.

 

 

Neyse, neyse….

 

 

Kılıçdaroğlu lütfen bol bol gitsin Türk Ocakları toplantılarına.

 

 

İmamoğlu da arayı hiç açmasın onlarla.

 

 

Safile USUL Twitter

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Köfteden de gitti birkaç puan
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz
Gökhan Zan ve ses kaydı