Dindar sizsiniz

Dindar sizsiniz
13 Şubat 2012 09:21

Başbakan’ın “Dindar nesil yetiştireceğiz” açıklaması ile devirdiği çamı ayağa kaldırmak için Diyanet İşleri Başkanlığı da devreye girdi. Başkan Mehmet Gözen;”Dindarlık en başta içtenlik ve samimiyettir. Görsel ve gösterişçi dindarlık gerçek dindarlık değildir” diyerek, din bezirganlığı yapan dincilere aldanmamaları hususunda halkı uyarmak zorunda kaldı!..

 Başbakan’ın “Dindar nesil yetiştireceğiz” açıklaması ile devirdiği çamı ayağa kaldırmak için Diyanet İşleri Başkanlığı da devreye girdi. Başkan Mehmet Gözen;”Dindarlık en başta içtenlik ve samimiyettir. Görsel ve gösterişçi dindarlık gerçek dindarlık değildir” diyerek,  din bezirganlığı yapan dincilere aldanmamaları hususunda halkı uyarmak zorunda kaldı!..



 Devleti yönetirken ve bu işi yaparken hangi inançtan olursa olsun herkese eşit mesafede duracağı sözünü vererek iktidar olanların, iktidarlarını sürdürebilmek için bir süre sonra “din ticaretine” başlamaları ve kendi kötü icraatlarına dinsel öğeler eklemeye kalkışmaları, özünde eleştirilerek yıpratılmaktan korktukları içindir. Dinci iktidarlar genellikle, bu tür icraatlarını eleştirenleri din hizmetlerine karşı gelmekle suçlayarak kendileri için “dokunulmaz” ayrı bir alan oluştururlar. Örneğin cami restorasyonlarındaki yolsuzlukları eleştirenleri,kolaylıkla  “camilerin  restorasyonuna karşı gelen kişiler” olarak suçlayabilirler!.. Böylece muhalefete bırakılan alan iyice küçültülmüş olur.  Ana muhalefet partisi CHP’nin 60 yıldır bir türlü kurtulamadığı hain tuzak budur!.. Bu nedenle de hiç gerekmediği halde yıllardır “İmam Hatip Liselerini biz açtık” diyerek, din karşıtı olmadıklarını anlatmaya çalışıyorlar!.. Laik ülkelerin Ortaçağda bıraktığı bu tartışmalar, anlaşılan bir süre daha bizde devam edecek!..  Hiç kuşku yok ki, laiklik ilkesine bağlı olan antiemperyalist gençliğin karşısına,  “dindar” bir gençlik örgütleyip çıkartanlar da, antiemperyalist mücadeleyi, dine karşı bir mücadele imiş gibi gösterip, zayıf düşürmek amacıyla hareket etmişlerdir…



 “Dindar nesil” yetiştirmek övünülecek bir şey midir? Dindarlığın karşıtı, “dinsizlik” veya “laik olmak” mıdır? Bu  soruların yanıtını “dinsizlik” olarak verirseniz, yaptığınız iş doğrudan bölücülüğe hizmettir. Zira, tarih baba bize öğretti ki,  laiklik ilkesinden (ve demokrasiden) uzaklaşan bütün yönetimler, sonunda teokratik bir düzene geçmek zorunda kalmışlardır…
 70’li yılların “dindar” gençliği, 3 dönemdir hükümet olup, devleti yönetmektedir. Şimdi de ellerinde bulundurdukları devlet olanaklarını kullanarak, gelecek nesillerin kendileri gibi “dindar” yetişmesini istemektedirler!.. Söylemek istediğim, önümüzde bir  “dindar” nesil örneği bulunuyor!.. Ona bakarak “dindar nesil”in nasıl olduğunu daha kolay anlayabiliriz…
 Cumhuriyet döneminde yaşadığımız bütün darbelerden her zaman kazançlı çıkan, darbecilerle kol kola giren “dindar gençlik” olmuştur!..



 İktidar olmak uğruna, emperyalizmle açıktan işbirliği yaparak, son yüz yılın en büyük emperyalist projesi BOP’un içinde yer alanlar, her zamanki gibi “dindar gençlik” içerisinden çıkmıştır!..



 Bugün gibi hatırlıyoruz; 12 Eylül faşist yönetiminin, yoktan yere idama mahkûm ettiği gençlerin, asılmaması için başlatılan kampanyaya, o gün imza vermeyenler “dindar gençliğin” önde gelenleriydi!..



 Ortadoğu’daki enerji kaynaklarının yağmalanması projesi kapsamında Irak’ı işgal eden ve sonunda 1,5 milyon Müslüman’ı öldüren emperyalistlere, 1 Mart Tezkeresi ile yol açmak isteyenleri de  “dindar nesil” olarak tanıdı bu millet!.. Elinden “Kaddafi İnsan Hakları Ödülünü” aldıktan birkaç ay sonra, kendi silahlı kuvvetlerini emperyalistlerin emrine vererek, 100 binlerce Müslüman Libyalının katledilmesine iştirak edenleri de “dindar” olarak biliriz!..
 Daha birkaç ay öncesine kadar, Suriye ile bakanlar kurulunu birlikte toplayanlar, iki ülke arasında bir sorun olmadığı için de sınırdaki mayınların toplatılmasına karar almıştı. Bunu da unutmuş değiliz. Hiçbir şekilde “iç”  işimiz olmadığı halde,  sırf Amerika istedi diye, Suriye’ye savaş ilan etmeye hazırlanan bu hükümeti yönetenler, gençliklerinde “dindar” değil miydiler?..
 Wikileaks belgelerinden anlaşıldığına göre, “İsviçre’de 8 ayrı hesapta 8 yüz milyon doları var” diyerek,  dava arkadaşı Erdoğan’ı, ABD’ye ihbar eden ispiyoncu önderler,  “dindar” da;
 Zaman, Sabah, Vakit, Akit ve Taraf gibi “tarafsız”(!) gazeteler, hamdolsun hala  “dindar” gençliğin elinde değil mi?.. Televizyonların tamamına yakınının da durumu aynı maalesef!  “Masumiyet ilkesini” de çiğneyip, insanların özel yaşamını ortalığa dökerek, adaleti yolundan saptıran, yandaş medyanın mensupları “dindar” değil mi?..



 Emperyalizmi dünyada ilk kez dize getiren ve Osmanlı’nın küllerinden bir devlet kuran Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Gençliğe Söylev”ini, “ayet değildir” diyerek, kaldırmak isteyenler “dindar” da;



 Zarar etmediği halde Telekom’u İsrailliye satıp, 74 milyonu Yahudi’ye söğüşletenler, “dindar” değil mi?..



 Geçmişte birkaç kez engellendiği halde, orman arazilerini yandaşlarına peşkeş çekmek için ısrarla yasalar çıkaranlar “dindar” da;



 Başbakan’a dokunmayı ibadet sayan, onun için şükür namazı kılan, “Tayyib’i üzmek, Allah’ı üzmektir” diye şiirler yazanlar  “dindar” değil mi?..



 Kendileri gibi düşünmeyenleri, “domuz bağı” ile bağlayıp, canlı canlı toprağa gömen Hizbullahçılar, “dindar” da;



 Amerika istedi diye, hutbelerden ayetleri kaldıranlar “dindar” değil miydi?.. “Medeniyetler ittifakı”, “Dinler arası diyalog” ve “Ilımlı İslam” gibi yıkıcı projeler içerisinde yer alanlar, “dindar” da;



 Sivas’ta ozanları yakanlar, “dindar” değil miydi?..



 Velhasıl lafı daha fazla uzatmayalım. El fenerinin yerine,  “Deniz Feneri”ni kullanarak, inançlı insanları dolandıranlar da  “dindar”dı!..



 Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz!.. Uzatıp da gerçek dindarların canını sıkmayalım isterseniz!..



 Başbakan iyi ki “tinerci nesil” yerine “dindar nesil”  yetiştirmek istediğini söylemiş… Bu vesile ile “tinerci çocukların” sorunları birazcık dile getirilmiş ve başlatılan tartışmalar nedeniyle, “laiklik ilkesi”nin önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır… Demek kendiniz yetmezmiş gibi bir de gelecek nesilleri  “dindar”  yetiştireceksiniz!.. Bizim dünyamızı karartmak tatmin etmedi galiba. Allah’tan korkun ve hiç değilse, gelecek neslin yakasından düşün!..



 Sonuç bellidir:Laik bir ülkede, “dindarlık”  ve  “dinsizlik” gibi kavramlar asla tartışma konusu yapılamazlar!.. Dini değerlere dayanarak iktidar olmak, Ortaçağ’da kalmış bir yöntemdir!..
 “Din” yukarıda sıraladıklarımızı yapmak için izin veriyorsa ve “dindarlık” bunları yapmaksa eğer, biz “dindar” değiliz ve “Ilımlı İslam” dininize de asla girmeyeceğiz!..  Bilesiniz. Hazır olanak var elinizde, dilerseniz “mahkum numarası” yerine; “Bu adam dindar  değildir!” sözlerini, gömleklerimizin sırtına yazın!.. Umurumuzda bile değil!..
 Artık dünya alem bilsin ki, “dindar” olan  sizsiniz, biz değiliz!..



 Av. Cemil Can – H&H Yorum


Yazarın Son Yazıları:
‘Bağımsızlık’ mı ‘hırsızlık’ mı?!..
Devletin ‘özel’i olmaz!..
‘Cesaret ödülü’nün bedeli!..