Din tüccarı iktidar mensupları neden yolsuzluk batağındadırlar?

Din tüccarı iktidar mensupları neden yolsuzluk batağındadırlar?
23 Nisan 2013 17:03

Bu makalemin başlığındaki ifade merkez sol veya merkez sağ iktidar mensuplarının (tabiî ki istisnaları hariç tutuyorum) yolsuzluk yapmadığı veya yapmayacağı anlamına gelmiyor.


İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

Yani onlar sütten çıkmış ak kaşık gibi değiller.

Ama din tüccarı zihniyetler ülkeyi yönetirken çok farklı paradigma ve psikoloji ile yolsuzluk, hırsızlık ve adam kayırma yaparlar.

Ve nokta kadar vicdanları sızlamaz.

Çünkü şeytan fetvası ile kendileri için dinsel bir altyapı oluşturmuşlardır.
Bütün dinler, tarihsel süreç içerisinde bünyelerinde, içerisine sokulan uydurmalarla sahte inanışlar oluşturmuşlardır.

Gerçi 13-02-2013 tarihinde yayınlanan “DAR-UL HARPÇİ HIRSIZ,KATİL VE UÇKURCULAR’’ adlı makalemde din tüccarı yöneticilerin dinsel bir paradigmaya dayanarak nasıl katmerli yolsuzluklar ve her türlü pisliği yaptıklarını açıklamıştım.

Dar-ül Harpçi; Hırsız, katil ve uçkurcular

Şimdi farklı bir açıdan din tüccarı sahtekar siyasal iktidar mensuplarının neden deveyi hörgücü ile yutarcasına yolsuzluk yaptıklarını ve çamura battıklarını dinsel altyapıları ile açıklayacağım.

Hz.Osman Hulafa-i raşidin denilen 4 halife döneminin üçüncüsü ve onun zamanındaki yönetimde en çok kendi adamlarını, akrabalarını, yakınlarını kayırmaların olduğu bir dönemdir.

Hz.Osman’ın soyuna Ümeyyeoğulları denir.

Hz.Osman halife olunca devletin çeşitli kademelerine ve askeri teşkilatların başına getirilen yöneticilerin çoğu Ümeyyeoğulları’ndandır.

Öyle ki en büyük vilayetlerin valilerine ve daha alt teşkilatlardaki devlet birimlerinin başlarına kendi akrabaları olan Ümeyyeoğulları mensupları getirilmiştir.

Ayrıca sadece Ümeyyeoğulları devlet teşkilatlarına getirilmekle kalınmamış, bu sülalenin mensupları bugünkü devlet imkanlarını dahi kıskandıracak ölçüde dudak uçuklatan parasal ve mülksel imkanlara kavuşturulmuştur.

Hatta kendi sülalesine mensup bu yöneticilerin bir kısmı da halktan önemli ölçülerde rüşvet de yiyip servet edinmişlerdir.

Bu nedenlerle Ümeyyeoğullarının dolayısıyla Hz.Osman’ın muhalifleri isyan etmiş, bu dönem de çok kanlı olaylara sebep olmuştur.

En sonunda Hz.Osman’ın katledilmesi ile yolsuzluk ve sülale kayırma işlerine karşı çıkan olaylar durmuş ama daha sonra iktidarı elde etme mücadelesi başlamıştır.

Hz.Osman dönemindeki bu olumsuzluklara onun muhalifleri o kadar intikam duygusu biriktirmişlerdir ki kendisini katlettikten sonra cesedini bile Müslüman mezarlığına değil Yahudi mezarlığına defnetmişler, korkudan kimse cenaze namazını kılmaya gitmemiş yine Hz.Ali ve yanındaki iki üç kişi birlikte şefkat ve yiğitlik duyguları ile gece karanlığında cenazeyi gizlice defnetmiştir. Daha sonra kimse Hz.Osman’ın cesedini Yahudi mezarlığından korkudan dolayı Müslüman mezarlığına taşıyamamıştır.

Ancak daha sonra mezarın bulunduğu bölüm duvarla kesilerek Müslüman mezarlığına aktarılmıştır.

Peki bugünkü din tüccarı iktidar mensuplarının katmerli yolsuzluk yapmasının Hz.Osman ile ilişkisi nedir?

İşte paradoks burada ve din tüccarı yöneticilerin çıkış noktası bu olaylardadır.
Hz.Peygamber’in kendileri hayattayken Cennet ile müjdelediği 10 kişi vardır ki bunlara “aşare-i mübaşere’’ denir ve bunlardan birisi de Hz.Osman’dır.

Ayrıca daha sonra Hz.Osman taraftarları ve o günkü iktidar nimetlerinden yararlanan din tüccarları, halife hakkında onu övücü hadisler uydurmuşlardır.

Örneğin bu uyduruk hadislerden birisi “Osman’ın şefaati sayesinde Cehennem’i hak etmiş 70 bin kişi hesapsız Cennet’e girecektir’’ sözleridir.

Diğer bir uydurma hadis ise “Yarabbi Osman’ın geçmiş gelecek, gizli açık; Kıyamet’e kadar bütün günahlarını affet’’ sözleridir.

Ve böyle düzinelerce bu konuda hadis uydurulmuş, katmerli hortumculuk yapmak için ve maalesef başarıya da ulaşmışlardır.

Şimdiki din tüccarı hortumcu siyasal iktidar yöneticileri de dinsel masturbasyonla “mademki hayatında Cennet ile müjdelenmiş ve Peygamber’in övgülerine mazhar olmuş Hz.Osman döneminde devlet görevleri ve her türlü parasal maddi olanakları kendi yakın akrabalarına aktarılıyor ve Allah onu Cennetlik kul yapmışsa bizim yaptığımız hortumlamalar ile her türlü devlet olanaklarını kendi yakınlarımıza aktarsak bile biz de Cennet’e gireriz’’ diye düşünerek devletin malını kendi üstlerine geçiriyorlar, yakınları ile siyasal taraftarlarına aktarıyorlar.

Halbuki, şu bilinen bir gerçek ki Hz.Peygamber hayatında ganimet ve devlet malından bir şey aşıran kişler ile borçluların cenaze namazlarını kılmamıştır.

Ama yukarıdaki düşünce biçimi din tüccarı hırsızların inançsal kılıfından başka bir şey değil.
Birde din tüccarı katmerli hırsız yöneticiler İslam’da geçen af kavramlarına güvenerek ve onu kılıf yaparak hırsızlık yaparlar.

Yine bu konuda da yığınlarca uydurulmuş hadis var ki gerçek İslam ile ilgisi yok, sadece Emevi uydurma İslam’ı ile ilgili.

Örneğin, “Bir Müslüman 5 vakit namazını kılarsa her iki vakit arasında işlediği günahları affolur’’, “Bir Müslüman Cuma namazını kılarsa,iki Cuma arasında işlediği günahlar affedilir’’, “Bir Müslüman abdest alırsa her organını yıkadığında akıttığı su ile o organ ile işlediği günahlar affedilir’’, “Kim Allah için oruç tutarsa onunla Cehennem arasında genişliği yer ile gök arası kadar hendek kazılı’’, “Hacca gidip de haccı kabul olmuş bir Müslüman anasından doğduğu gündeki gibi (günahsız) olur’’ uydurma hadislerine baktığımız zaman din tüccarı hortumcu-hırsız yöneticilere Allah tarafında güneş doğdurulmuş.

Bu alçak hırsızların, yukarıdaki uydurma hadisleri bir daha incelersek saatlik, günlük, haftalık, aylık, yıllık, ömürlük (Hac dolayısıyla) günahları affolunuyor.

Yeme de yanında yat, adamlar hem dünya nimetlerine hem de ebedi Cennet nimetlerine kavuşuyorlar!

Hac’da Arafat dağı sanki günah deposu, ömür boyu işledikleri herzeleri ve yetim hakkı günahları oraya gömüp geliyorlar!

İşte yukarıda yazı boyunca sıraladığım sahte dinsel güvenceler bu adamları ve etkili tüm taraftarlarını birer hırsızlık makinesi yapmıştı.

Devletin bütün olanaklarını kendi adamları ve yakınlarına tahsis ediyorlar.

Deniz kıyılarını işgal etmeler, gemicikler, villalar, yabancı bankalardaki katrilyonlar, ihalelerden sürekli aldıkları katmerli paylar, şehirlerdeki arsa rantları vs, böylece yüzlerce binlerce din tüccarı siyasal iktidar mensuplarının hırsızlık versiyonları var.

Böyleler var ya, Yüce İslam’a göre gerçek kafirlerdir.
Neden mi?

Bunu ilahiyatçı hadis uzmanları çok iyi bilir ve ben de epeyce hadis bilirim.
Hz.Peygamber bir hadisinde “Bir kişi hırsızlık yaptığı anda Müslüman değildir’’ diyor.

Müslüman değilse ne olduğunun adını siz koyun.
Ben başka ne söyleyeyim.

Hırsız din tüccarı iktidar sahiplerinin uyduruk dinsel alt yapılarını açıklarken Kuran-ı Kerim’deki “ihtiyacınızdan fazlasını dağıtın’’ ayetini anımsatmak istiyorum.

Demek ki Proudhon “mülkiyet hırsızlıktır’’ sözünü boşuna söylememiş.
Dinci tüccarı hırsız yöneticilerin edindikleri pis servet yetim, fakir ve açların malıdır;  milletin malıdır.


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!