Din devletine doğru yol alıyoruz

Din devletine doğru yol alıyoruz
14 Haziran 2016 14:30

Anayasa Mahkemesi’nce laiklik karşıtı hareketlerin odağı olmaktan mahkum edilen AKP iktidarı döneminde toplum ve devlet yapılanması yavaş/yavaş din devletine doğru yol alıp mesafe kat etti.

 

 

 

 

Yunus BÜLBÜL H&H YORUM

 

 
Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni her yanından hırpalayan, yıpratan radikal İslamcı AKP iktidarının 14-15 yıllık laiklik karşıtı tüm faaliyet ve söylemleri o kadar çok ki bu yazıda yazmamız elbette imkansız.

 

 
AKP’nin radikal İslam’a doğru sürüklediği Türkiye gündemine oturan son üç eylem, niyetlerinin ne olduğunun görülmesi için kör gözlerin dahi açılması için yeterlidir.

 

 
Kısa bir süre önce iflah olmaz şeriatçı yobaz kimliği tescilli TBMM başkanı İsmail Kahraman 25 Nisan 2015 günü,İslam Ülkeleri Akademisyen ve Yazarlar Birliği’nin (AY-BİR) İstanbul’da düzenlediği “Yeni Türkiye Konferansları”nın altıncısında konuştu.

 

 

 

Kahraman, “Türkiye’de mevcut anayasasının değişmesi gerektiğini” söyledikten sonra devamında kısaca şöyle dedi. “Gerek 61 gerek 81 anayasaları dindar anayasalardır. Resmi tatiller, Kurban Bayramı, Ramazan Bayramı’dır. Din dersleri mecburidir. Laiklik tarifi de ona göre olmalıdır. Laiklik bir kere yeni anayasada olmamalıdır.Dindar anayasa meselesinden anayasamızın kaçınmaması lazım. Dini olarak bahsetmesi lazım.Yeni ve dindar bir anayasa olmalı.” İsmail Kahraman bu konuşmasını kürsüye gelirken TBMM Başkanı olarak tanıtıldığı bu kimliği ile ön plana çıkarılarak yaptı.

 

 
Tepki gelince kişisel görüşüdür denilerek bir geri adım atıldı. Acaba atılan geri adım mıdır? Bunu geri adım olarak algılamak büyük hatadır.

 

 
Radikal İslami gelenekten gelen tüm ömrünü laik Türkiye Cunhuriyeti’ni yıkıp yerine İslami şeriat esaslarına dayalı bir devlet kurmaya dönük bir ekipten, bir anlayıştan gelen Kahraman’ın geri atması,düşüncesinden vaz geçmesi olası mı. Asla. İki adım ileri bir adım geri taktiği ile hedefe doğru ilerleyen AKP, Meclis Başkanı’nın bu konuşması ile anayasadan laikliğin çıkarılması gerektiğini günlerce topluma tartıştırarak toplum aklının bir ucuna konuyu yerleştirmeyi başardı.

 
Ne İsmail Kahraman ne AKP bu konularda geri adım attı. İki adım ileri bir adım geri mantığı ile sürekli olarak bir adım ilerlenildi.

 
Ramazan ayı dinsel faaliyetlerin zirve yaptığı, radikal dincilerin oluşan dinsel hava ile niyetlerini içlerine hapsetmeye gerek duymadıkları bir dönemdir.

 
Ankara Büyükşehir Belediyesi diğer tüm AKP belediyeleri gibi yıllardan beri dinci kişilerin makam mevki sahibi oldukları,dinci vakıfların ve örgütlerin belediye imkanları ile palazlandıkları bir kurum.Üstelik Cumhuriyet’in başkenti modernleşmenin baş şehri Ankara’nın belediyesidir. Her hareketi ile ileriye dönük işler yapmaya çalışırken ne kötü ki, başkan Melih Gökçek sözüm ona kadınları tacizden kurtarmak adına metro vagonlarını kadınlar ve erkekler için ayırmak adına anket yapıyor.

 
Bu niyetin kadınları korumaya dönük niyet olduğunu düşünmek için saf, aptal, dünyadan bir haber olmak gerekir.Bu niyet İslam’da kadının haremlik selamlık olarak adlandırılan yaşam şekline toplumun sokulmak istenmesidir. İslami yaşama geçişte bir adım da benden olsun mantığını topluma tartıştırmak istenmektedir. Gelişmişliğin zirve yaptığı toplumları yönetenler bu tür cinsel ayrımcılığı körükleyen zırva önerilerini anket yaparak topluma sormazlar.

 

 

Çünkü onların hiç birinin hedefinde dinsel kurallarla yönetilen devlet yoktur. Bu tür yobaz çağdışı önerilere tepki geldiğinde, Gökçek gibi AKP’liler “eee ne var kardeşim bir fikirdir anket yaptım o kadar” der geri adım atarlar. Bu da geri adım olmaz, Gökçek ve AKP, iki adım ileri bir adım geri mantığı ile hayallerindeki haremlik selamlık yaşama bir adım daha ilerledi.

 
İki gün önce kartında Profesör Doktor Mustafa Aşkar yazan bir yaratık laik Türkiye Cumhuriyeti’nin televizyonu sandığımız TRT’ye çıkarak aynen “ insan dışında bir varlığın alnının secdeye gelmediğini, insanın ‘namaz ergonomik’ yaratıldığını ve bu yüzden secde eder” dedikten sonra,”Ben düz söyleyeyim, ayette de bunu söylüyor, ağır gelmesin, yani namazı hayvanlar kılmaz, namaz kılmayan hayvandır” sözünü tamamladı.

 
Bu mahluk, bu yaratık dünyadaki milyarlarca insana namaz kılmadığı için “hayvan” diyor hem de bunu din adına İslamiyet adına söylüyor. Söylediği yer laik Türkiye Cumhuriyeti’nin televizyonu TRT’de “Ramazan sevinci” adlı program.

 
Bu mahlukta diğer tüm radikal İslamcılar gibi gelen tepkiler üzerine yanlış anlaşıldım diyor. Neyi yanlış anlayacağız lağım faresi, içinde taşıdığın pisliği dışarı aktardın.Kullandığın kelimelerin tekrar tercümeye izahı mı var?

 
Hedef radikal din devletidir konuyu ortaya at, tartıştır, iki adım ilerle, tepkiyi görünce bir adım geri çekil. Ama ilerle. Bunların kuracağı, kurmaya yaklaştıkları İslamcı din devletinde namaz kılmayanlar inanın hayvan muamelesi görecektir.

 
Konu ile ilgili görüşü sorulan Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli’nin bu mahlukun bu düşüncesini kınamak, yermek, ayıplamak yerine “ben bu soruyu pas geçeyim suç varsa savcılar bakar” demesi aynı görüşte olduğunun kanıtıdır.

 
Son üç olay bizim hızla din devletine doğru yol aldığımızı göstermiyorsa neyi gösteriyor.

 

 

Yunus BÜLBÜL Twitter

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Partilerde ideoloji çöktü
Milli Eğitim Bakanı’nın sivil toplum kuruluşları olarak gösterdiği tarikat ve cemaatler
Salim Çoruk Mamak Belediye Başkan aday adayı oldu