Derin Devlet ABD'dir
10 Ocak 2013 10:28

“Türkiye, Irak'ı bölmeye çalışıyor” başlıklı haberin “Irak Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Sami el-Askeri, Türkiye'nin Irak'ı bölmeye çalıştığını öne sürdü” paragrafını okuduğumda, güldüm.

Baki KARAKOL H&H YORUM

Türkiye ile Türkiye'deki hükümeti aynı tutan Iraklı Askeri, Irak'ı bölmekte suçladığı Türkiye'de yığınların, AKP hükümetinin Türkiye'yi böldüğünü, bölmeyi sürdürdüğünü haykırdığını bilseydi, çok daha doğru, çok daha gerçekçi tümce kurardı, diye düşünüyorum.
….

Aydınlık Gazetesi yazarı Sabahattin Önkibar'ın 9 Ocak 2013 Çarşamba günlü yazısının başlığı “Fetullah Gülen, Türkiye'nin Ayetullah'ı mı?” idi.

Türkiye'nin o kadar Ayetullah'ı var ki!.. Hangi birini sayayım?!. Saymaya, ad vermeye kalksam, Ayetullahlar birbirlerine düşerler. Zaten kavga edip duruyorlar…

Türkiye'deki Türkiye'nin Ayetullahları, “Amerika'daki”ne aralarında yer verirler mi, verirlerse kaçıncı sırada verirler, bilemem.

Öngörüm, İslam Halifesi özlemiyle yanıp tuştan, bu yanıp tutuşmada Başbakanla yarış içinde olan Fetullah Gülen'nin, Amerika'nın etki alanında ve Amerika'nın sesi olduğu yönündedir.
….

Gülen'in, AKP hükümetinin, bölücü PKK terör örgütünün başı Abdullah Öcalan'la görüşmeler başlatmasına ilişkin söyledikleri, Amerika'nın düşüncesi, söylemek, kamuoyuyla paylaşmak istedikleridir.

Fetullah Gülen, dünya lideri Kemal Atatürk'ün yıllar öncesinde “Yurtta sulh, cihanda sulh” dediğini bilmezden geliyor, “Hayır sulhtadır, sulh her zaman hayırlıdır” diyor. Sanki, barışın (sulhun) yeryüzünde en yüce değer olduğunu bilmeyen var!..
….

Bir de demiş ki: “Bence, el de öpülebilir, etek de öpülebilir…”

Böyle bir sözü, koşullar ne olursa olsun, anca el etek öpenler söyler!..

Böyle bir sözü, anca, el etek öpmeye alışkınlara söyletirler!..

Fetullah Gülen “Bence, el de öpülebilir, etek de öpülebilir” sözünün öncesinde, “Milli onur, milli gurur ayaklar altına alınmama kaydıyla, o mefkureye saygı devam ettiği müddetçe…” diyor, sonrasında “Heyet-i İslamiye, heyet-i milliye arasında huzurun temini adına katlanılabilecek her şeye katlanmak lazım” diyor. “Hayır sulhtadır, sulh her zaman hayırlıdır” sözü, bunların arkasından geliyor.
….

Sormak gerek: El etek öpüldükten sonra, milli onur, milli gurur vs ayaklar altına alınmaz mı?!. El etek öpüldükten sonra, milli gurur, milli onur vs diye bir şey kalır mı?!. Kalsa da, değeri olur mu?!. Milli gururu, milli onuru olan, milli onur, milli gurur vs için de olsa, hiç el etek öper mi?!.

Benim milli gururum, milli onurun, mili ve dini değerlerim asla ve asla el etek öpme nokrasına gelmeme ve el etek öpmeme izin vermez…
….

“TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu Başkanı Nimet Baş, derin devletin askeriye olduğunu söyledi” tümcesi Sözcü Gazetesi'nde gözüme ilişti.

AKP hükümetlerinin Milli Eğitim eski Bakanı Baş (Çubukçu), bu sözü, siyasi yaşamında ulusa dokuz doğurtan 9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'den alıntılamış.

Demirel'e de, Baş'a da, onlar gibi düşünenlere de katılmıyorum. Türkiye'de derin devlet “ABD”dir!..

Yalnız Türkiye'de değil, ABD'nin pençe attığı her ülkede derin devlet vardır ve o derin devlet ABD'dir!..
….

Kasım 2012'de, emperyalist ABD'ye ikinci defa “Başkan” seçilen Barack Obama, Savunma Bakanlığı'na “Chuck Hagel”i aday göstermiş.

Hagel'in özelliklerinden biri de, “sıkı Atatürk hayranı” olmasıdır.

“Türk-Amerikan ilişkileri iki ülke arasındaki ilişkilerin çok ötesinde, dünya için de kritik bir ilişki. Türkiye sadece Asya ile Avrupa arasında bir geçiş yolu değil, kültürel, sosyal, ekonomik, güvenlik, ilişki köprüsü. Böyle bir rol oynayan başka bir ülke bilmiyorum. Türkiye ile ilişkilerimizi güçlendirmeliyiz. Her seferinde Ankara'ya gittiğimde Anıtkabir'i mutlaka ziyaret ederim. Atatürk bana göre, 21'inci yüzyılın en değerli liderlerinden biridir. ABD'de çocuklar bu büyük lider hakkında hiçbir şey bilmiyor; okullarda okutulmalı, tarih kitaplarında yer almalı. Atatürk, bugün yaşadığımız dünyanın şekillendirilmesinde önemli rol oynadı…”

Bu sözler, Türkiye hakkında da ciddi bilgilere sahip Hagel'indir.

Hagel'in, Başkan Obama tarafından “ABD Savunmanlığı”na aday gösterilmesine, İsrail ile Ermeni lobisi fena içerlemiş, öfkelenmiş, paniklemiş. Şimdi, Hagel'in Savunma Bakanlığına onay verilmemesi için ellerinden geleni yapıyorlar.

Kanım o ki… Türkiye içindeki ve dışındaki “Atatürk karşıtları” da, Atatürk hayranı Hagel'in, Savunma Bakanlığı'na aday gösterilmesine İsrail ve Ermeni lobisi kadar karşıdırlar, aday gösterilmesinden rahatsızlardır ve Bakanlığının onaylanmaması için ellerinden geleni yapacaklar, gece gündüz demeden Tanrıya yakaracaklardır!..
….

Başbakan'la “Dolmabahçe görüşmesini mezara kadar taşıma” sözbirliği içine giren Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt, bir televizyon kanalında, Başbakan'ı “can evinden vuracak” sözler etmiş.

Başbakan'ın kol kanat gerdiği, övgüler dizdiği ve övgülere boğduğu Hamas'ın, dünyada birçok ülkede “terör örgütü” sözcükleriyle tanındığını, bilindiğini ve İsrail'in, Filistin'e saldırılarına “gerekçe” olduğunu söylemiş…

Sırdaş, sırdaşa bunu yapar mı?..

E şimdi Başbakan, Afrika gezisinden döner dönmez, sırdaşı Büyükanıt'a kızıp söylenmekte, yargı yolunu açmakta vb haksız mı?..
….

Başbakan'ın, Afrika'nın diktatörlerinin ülkelerine gitmesini merak etmiyorum. “Diktatörlerden, diktatörlük dersleri mi almak peşinde?” diye de bir soru usuma getirmiyorum. Ama… Bu gezide ilgimi çeken bir gelişme oldu:Nijer'de, Başbakan'a “deve” armağan edildi.

Bilmek istediğim, devenin sonu…

Başbakan, deveyle mi dönecek? Yoksa deveyi orada mı bıraktı, bırakacak? Orada bıraktıysa, bırakacaksa, kime, nereye ne koşulda bıraktı, bırakacak? Bırakmayıp Türkiye'ye mi getirecekse? Getirecekse, armağan deveyi Türkiye'de ne yapacak?..

Soruların yanıtını bilmeyi o kadar çok istiyorum ki…

NOT: Amcam Hacı Şevki Karakol'un vefatından dolayı taziyede bulunan okurlara, dostlara içten teşekkür ediyorum.

[email protected]