Deprem bölgesinde asbest sorunu

Deprem bölgesinde asbest sorunu
13 Şubat 2023 10:58

Depremde yıkılan binlerce binanın hafriyatlarından yayılan asbest, sağlık felaketine zemin hazırlıyor. Uzmanlar, bölgede bulunanların, havada uçuşan asbestten korunabilmek için süzme gücü yüksek FFP2 ve FFP3 tipi maske kullanmasını öneriyor.

 

 

Fotoğraf: Diken

 
Asbest, kansere kadar varan ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor.

 

 

Diken’den Mesude Erşan’ın haberine göre Akciğer Kanseri Çevresel Koruma Ajansı ve Dünya Sağlık Örgütü, 1980’de asbestin akciğer kanserine kesin olarak yol açtığını duyurmuştu. Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC-The International Agency for Research on Cancer) sınıflamasına göre insanlar üzerinde kesin kanserojen (Grup 1) sınıfında yer alıyor. Asbest, tek başına akciğer kanseri gelişimi için beş kat risk oluşturuyor.

Binalar yıkıldığında sadece asbest değil, solunan havayı kirleten pek çok kimyasal ortama salınıyor. Organik, inorganik tozlarla moloz ve hafriyatlardan ortama salınan kimyasalların tepkimeye girmesiyle toksik gazlar açığa çıkıyor.

 

 

Kullanımı yasak

 
Asbest (amyant), beyaz toprak olarak da bilinen, ısıya, aşınmaya, kimyasal maddelere dayanıklı, yapısal özellikleri açısından esnek, lifli yapıda bir mineral. Mineral içeriğini magnezyum silikat, kalsiyum-magnezyum silikat, demir-magnezyum silikat veya sodyum-demir silikat oluşturuyor. Asbest lifleri 3-3.5 mikron uzunluğunda, bir mikron kalınlığında. Yani gözle görülmeyecek kadar küçük. Yerçekimi etkisiyle yere çökmüyor. Rüzgar, yağış, fırtına gibi meteorolojik olaylarla çok uzaklara taşınabiliyor. Türkiye’de 2010’dan beri asbest kullanımı yasak.

Havaya saçılan asbest liflerinin solunması hastalıklara neden oluyor. Maruziyet yoğunluğu, süresi, yapısı ve bireysel faktörlere bağlı çeşitli hastalıklar ortaya çıkabiliyor.

 

 

Cerrahi maske yetmez

 
Halk sağlığı uzmanı Dr. Ahmet Soysal, 2010’dan önce yapılan tüm binalarda asbest kullanıldığını söyledi: “2010’dan sonra da kaçak kullanımı devam etti. Çok ucuz ve iyi bir yalıtkan olduğu için elektrik, kalorifer, ısıtma, soğutma sistemlerinde, hatta duvar boyalarında bile var. Son afette, domino taşı gibi bir durumla karşı karşıyayız. Birbirini tetikleyen yeni afetler sırada. Bu da onlardan biri. Basit cerrahi maske asbestten korumaz. Arama kurtarma ekipleri, enkazı kaldıracakların, çevrede yaşayanların enkazın kaldırılması süresince kesinlikle FFP2 veya FFP3 türü gelişmiş maskeler kullanmak lazım.”

Enkazların nasıl kaldırılacağı, nerelerde ve hangi koşullarda depolanacağının şimdiden ve süratle planlanması gerektiğini belirten Soysal, “Enkazın çok profesyonel ekipler tarafından kaldırılması lazım. Sıradan bir işçiyi dozer üzerine koyup enkazı kaldırmaya kalkarsanız, asbesti bütün çevreye yayarsınız. Çok büyük bir enkaz yığını var bölgede. Enkaz, profesyonel ekiplerce kaldırılmalı. Ekiplerin sadece maske değil, koruyucu elbise de giymesi gerekir. Asbest solunduğunda solunum yetmezliğine yol açabilir. Daha ileride 10-20 senede akciğer kanseri, 25-30 senede akciğer zarı kanseri (mezotelyoma) ortaya çıkar” dedi.

 

 

‘Umarım yanılıyordum’

 
Soysal, ideal yöntemin, profesyonel ekiplerce, aspestli bölümlerin öncelikle temizlenerek, Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı tarafından akredite edilmiş depolama merkezlerine götürülmesi olduğunu söyledi. Ancak mevcut koşullarda bunun yapılması çok zor: “Hafriyatı olduğu gibi belli noktalara taşıyacaklar gibi hissediyorum, umarım yanılıyordum. Bakanlığın bu atıkların kaldırılması konusunda bir hazırlık yapması ve belli depolama merkezleri seçmesi belirlemesi gerekiyor. Depolama merkezleri yerleşim bölgelerine, yeraltı ve yerüstü sularına uzak olmalı. En ideali depolanacak yerin üzeri ve altının memranla geçirgenliğinin kaldırılması. Üzerinin mebranla kapatılması. Toprak bile atmanız bazen yetebilir.”

 

 

Hem öldürüyor hem de süründürüyor

 
Göğüs hastalıkları uzmanı Prof. Dr. İbrahim Akkurt, enkazlar kaldırılırken ıslak çalışmanın asbest ve tozların çevreye yayılmasını bir nebze olsun önleyebileceğini söyledi.

Ülkemizde milyonlarca asbestli bina ve mesleki maruziyetin olduğu iş kolu bulunuyor. Asbestin bir zehir olduğunu vurgulayan Akkurt şunları anlattı:

“Hem ‘iyi huylu hastalık’ yoluyla süründürerek öldürür; hem de ‘kötü huylu hastalık’ yoluyla can çekiştirerek öldürür. Asbestin neden olduğu ‘iyi huylu hastalıklar’ akciğerlerde birikmesi sonucu ciğerlerin nasırlaşmasıyla oluşan asbestozis hastalığı ya da ciğerlerin üzerindeki zarlarda kalınlaşma ve kireçlenmeler. Asbestin yol açtığı bu hastalıkların ilk işaretleri en erken beş yıl ancak ortalama 10-20 yıl sonra kendini belli eder. Belli ettikten sonra da yapacağı hasar çok yavaş ilerler, yıllar içinde ciğerlerimizin vücut için gerekli olan oksijeni alabilme kapasitesini ortadan kaldırır. Hasar daha da ilerlerse solunum yetmezliği gelişir. Bu yıllarca ama yıllarca sürer, normal seyrinde en az bir 20 yıl daha süründürerek yaşama son verdirir.”

Asbestin yol açtığı ‘kötü huylu hastalıklar’ ise akciğer kanseri, mezotelyoma, lenfoma, mide kanseri. Asbeste maruz kalanlarda kalmayanlara göre kanser riski en az 30 kat daha fazla. Akkurt, “Kişi sigara da içiyorsa bu risk 90 kata kadar çıkıyor. Asbeste bağlı bu kanserler hemen ortaya çıkmaz, en erken 15-20 yıl sonra olmak üzere 71 yıl sonraya kadar bu riskin devam ettiği gösterildi” dedi.