Demokrasi bu toprakların ıskalanması göze alınmayacak kadar değerli tek umududur

Demokrasi bu toprakların ıskalanması göze alınmayacak kadar değerli tek umududur
28 Ekim 2014 02:08

Güç söz konusu olduğunda, insanlara hiçbir zaman güvenme ve onları kötülük yapmamaları için anayasanın zincirlerine bağla.  Thomas JEFFERSON

 

Çağların IŞIK H&H YORUM

 

Yer aldığı akil insanlar heyetinden kendi isteğiyle çekilen Baskın Oran geçen hafta Radikaldeki köşesinde, geçen yıl koşarak gittiği akiller heyetinden hukuk adına hiçbir şeyin bırakılmadığı gerekçesiyle ayrıldığını açıkladı.

 

Yazısında kronolojik bir sıralamayla iktidarın demokrasi karşıtı yasa ve uygulamalarından örnekler vererek neden artık iktidarı güvenilmez bulduğunu ve heyetten çekildiğinin gerekçelerini açıklıyor.

 

“Eğer bu anlattıklarımdan sonra yine o zavallı ‘Aklın başına şimdi mi geldi’ ezberini okuyan bir müsamere çocuğu çıkarsa, pes”. diye de ekliyor.

 

Baskın Oran gibi iktidarı daha önce desteklemiş onlarca liberalin atladıkları ya da anlamadıkları şey “demokrasinin amaç değil araç” olarak kullanıldığı gerçeği.

 

Yine atladıkları ya da anlamadıkları diğer bir şey “Demokrasi bizim için bir trendir, istediğimiz durağa gelince ineriz” sözlerinin gerçekliğini küçümsemiş olmalarıdır.

 

Liberaller akıllarınca hangi amaçla yapılmış olursa olsun demokratik her yasanın demokrasi adına kazanılmış bir mevzi olduğunu düşündüklerinden ardındaki asıl amacı önemsemediler.

 

Bu adımları atan iradeyi kendilerince küçümsediler

 

Demokratik olgunluğa sahip olmadığı gibi, zaten bu düşünceyi içinde barındırmak dahi istemeyen bir siyasi hareketin, içinde bulunulan koşulların da zorlamasıyla demokrasiyi sahiden geliştirebileceği yanılgısına düştüler.

 

Bu konuda kendilerini uyaran çevreleri bu yüzden demokrasi düşmanı ve gerici olarak itham etmişlerdi.

 

Ancak bugün hepsi de, dün suçladıkları insanlarla aynı noktalara geldiler.

 

Ahmet Altan “bütün askeri darbeleri gördüm, hiçbir dönemde bu kadar baskıya şahit olmadım” diyor

 

Bu yüzden Baskın Oran’ın bu müsamere çocuğu tanımlamasının ardında yatan düşünce bu konudaki suçluluk duygusu ya da öngörüsüzlüğün savuşturulması olarak yorumlanmalı.

 

Tarih toplumsal desteği arkasına alabilmek için eşitlik ve demokrasi söylemlerinden yararlananların ele geçirdikleri iktidar gücünü halk yararına kullanmak yerine sahip oldukları yeni konumlarını korumak için kullandıkları örneklerle doludur.

 

Sahip oldukları ayrıcalıklı konumlarını korumak isteyenler doğal olarak hukukun, demokrasinin güçlü olmasını istemezler.

 

Çünkü demokrasi ve hukuk devletinde hiçbir güç yoktur ki yasalardan üstün ve demokrasiden güçlü olsun.

 

Bu yüzden içselleştirilmemiş bir demokrasi anlayışının yasaları umursamayacağı ve belki de bu yasaları ortadan kaldırmak isteyebileceği her zaman ihtimal dahilindedir.

 

Niyet okumaların çok insaflı olmayabileceği muhakkaktır, fakat tasfiye edilen bir devlet gücünün yerine kurulan düzende demokrasinin geleceğinin şüphe içinde takip edilmesi gerekmez miydı?

 

Liberaller ve 2. Cumhuriyetçiler bunu yapmayı ihmal ettiler.

 

Bu yapılmadığı içindir ki liberallerden hükümete gelen en büyük eleştiri, getirilen demokratik yasaların kaldırılarak önceki antidemokratik uygulamaların dahi gerisine düşülmüş olmasıdır.

 

Bugün bunu ihmal eden başkaları da çıkıyor üstelik.

 

İmralı heyetinin demirbaş ismi Sırrı Süreyya Önder’de geçen günkü yazısında “Ne iyi bir savaş vardır ne de kötü bir barış” diye yazmıştı.

 

Çözüm sürecini her şekilde –demokrasi zafiyetlerine rağmen- desteklemelerinin kendileri için tarihi bir sorumluluk olduğunu, çünkü süreci yöneten iktidarın devrilmesi halinde yerine ne konacağının bilinmemesinin süreci ve dolayısıyla barışı tehlikeye atabileceğini savunuyor.

 

Peki ama demokrasiyle taçlandırılmamış bir barışın hiçbir dayanağının olmayacağının ve hatta dayanağı olmayan geçici bir barışın daha tehlikeli sonuçlara yol açabileceği nasıl göz ardı edilebiliyor?

 

Savaş ya da barış ortamlarını yaratan şeyin hak ve özgürlüklerin kaynağı ve teminatı olan demokrasiyle doğrudan ilişkili olduğu bilinmiyor mu?

 

Bu süreci başlatan ve yöneten iktidarın alternatifi, süreci aynı şekilde devam ettirecek bir iktidar mı olmalı?

 

Aksine, demokrasi hamiliği yapacak bir iktidar olmalı.

 

Çünkü ancak demokrasi isteyen bir iktidar kardeşliği, barışı ve birlikte bir gelecek inşa etmeyi yürekten isteyecektir.

 

Başka kaygılar ve öncelikler barındıran göstermelik barış çubuklarının içinde aslında neyin ve hangi umutların yandığını kimse bilemez.

 

Ve demokrasi bu toprakların ıskalanması göze alınmayacak kadar değerli tek umududur.
Twitter @caglarinisik

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Seni başkan yaptıracağız
Yarının gülüşleri bugünün gözyaşlarında boğuldu
Dağlıca saldırısının Cizre’yle ilgisi var mı?