Coronavirüs ve sığınmacılar

Coronavirüs ve sığınmacılar
13 Nisan 2020 16:33

Değerli okurlarım, Coronavirüs felaketine karşı ulusça savaşım verirken, bu felaketle doğrudan bağlantısı olan ve ülkemizde 6 milyon Suriyeli, 2 milyon da diğer Ortadoğu ülkelerinden olan en az 8 milyonluk kesimi AKP’nin de üstün gayretiyle gündeme getirmiyoruz.

 

 

Dr. İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

 

Coronavirüs felaketi ile doğrudan ilgisi bulunan bu sayıdaki sığınmacılara rağmen, bir taraftan da delik deşik olan sınırlarımız ve AKP’nin arkaik/ilkel ümmetçilik uygulaması sonucu açık kapı politikası ile her gün binlerce Ortadoğulu, güney Asyalı, Afrikalı damızlık boğalar yurdumuza akın etmektedir.

 

 

Örneğin, güney Asya ülkelerinden gelen, Afgan, Hint, Pakistan, Bangladeş vesaire gibi ülkelerden insan sürüsü şeklindeki aç, hastalıklı damızlık boğalar İran üzerinden gelip bu sınırdan Türkiye’ye geçmektedirler.

 

 

Zaten İran mal bulmuş mağribi gibi AKP’nin akıl dışı ilkel ümmetçilik politikasını bildiği için gelen göçmenleri çok rahat bir şekilde Türkiye’ye geçirmektedirler.

 

 

Bu bağlamda olmak üzere spesifik bir durumu anlatacağım.

 

 

Yurdumuza giren Afganlıların kahir ekseriyatı(büyük çoğunluğu) benim de memleketim olan Erzurum’a yerleşiyor.

 

 

Erzurum tipik bir Afgan şehri olmuş.

 

 

Caddelerinde tipleri ve karakterleri bizimle hiç uyuşmayan Afgan damızlık boğaları pardon gençleri ile dolu.

 

 

Bunun nedeni ne?

 

 

Erzurum’da Erzurum ve Erzurumluya hizmet etmesi için kurulmuş bir vakıf artık Afganlılara hizmet veriyor, onlara yer yurt buluyor, evlerine eşya ve yiyecek sağlıyor, çalışması için iş buluyor.

 

 

Bunu bilen Afganlılar atını ipini satarak her gün binler halinde yollara düşüyor.

 

 

Sadece doğu sınırlarımız değil, güney sınırlarımız da delik deşik; bitli yorganlarını alanlar yallah Türkiye’ye diyorlar.

 

 

Afrika’nın orangutanları da hakeza aynı şekilde her çeşit hastalıkları ile Anadolumuz’a doluyorlar.

 

 

Ülkemize akın etmiş olan tüm sığınmacıların ve her gün binler halinde dalış yapanların tek argümanları Erdoğan’ın ilkel ümmetçilik uygulamasıdır.

 

 

Halbuki başta Araplar olmak üzere onların hiçbiri ümmetçilik kavramına inanmıyorlar, sadece şark kurnazlığı ile kullanıyorlar.

 

 

Ve şu da bir gerçektir ki, Türklerin de içine dahil olduğu İslam tarihi boyunca ümmetçilik kavramına bizden başka bir Müslüman topluluk inanmamıştır.

 

 

Bir sosyologun dediği gibi, dinleri Araplar icat eder ama ona sadece Türkler riayet eder saptaması ne kadar da doğrudur.

 

 

Milyonlarca sığınmacı nedeniyle Türkiye milli güvenlik tehlikesi ile karşı karşıyadır.

 

 

Yakın gelecekte Türkler azınlıkta kalacaktır bir.

 

 

Bir toprak parçasında uzun süre kalan insan gruplarında kitle psikolojisine göre zilliyet duygusu uyanacak ve onları bir daha oralardan çıkaramayacaksınız.

 

 

Şimdi sığınmacıların her türlü hastalık ve Coronavirüs ile ilgili hastalık boyutuna bir göz atalım.

 

 

Korkunç tablo ortaya çıkmasın ve Türk halkı tepki göstermesin diye 8 milyon sığınmacının Coronavirüs ile ilgili bilgiler, rakamlar hiç gündeme getirilmiyor liderlerinin talimatı ile AKP tarafından.

 

 

Türkiye’ye giren sığınmacıların büyük çoğunluğu, yoksul, hastalıklı ve hiçbir işe yaramaz insan molozlarından oluşmaktadır.

 

 

Böyle toplulukların Coronavirüs taşımaması olası mı?

 

 

Ya, Türkiye’de ve dünyada Coronavirüsten doktorlar, devlet adamları ölüyor en iyi şekilde koruyucu hekimlik kurallarına göre yaşadıkları halde, sürü halinde yaşayan ilkel şark grupları mı ölmeyecek, hastalanmayacak.

 

 

Dünya tarihindeki salgın hastalıkları değerlendiren bilge bir tarihçimiz salgınların tarih boyu hep doğudan yayıldığını anlattı.

 

 

Bunun en önemli nedeni doğuda, güney Asya’da, İslam coğrafyasında insan kitlelerinin bireysellik kavramı ile tanışmadıkları için sürü halinde yaşamaktadırlar.

 

 

İbadetleri bile bireysel düzlemde değil, kitleseldir.

 

 

Kitlesellik, cemaat yaşamı, toplu ibadet zorunluluğu Coronavirüs için bulunmaz Bursa kumaşıdır.

 

 

Bu nedenle tüm İslam ülkelerinde camiler ibadete kapatıldı, Hac ve umre yasaklanarak, tarihte ilk defa Kabe boş kaldı.

 

 

Rakam daha artmıştır ama Arabistan’ı yöneten hırsız, katil ve despot Suudi sülalesinden 150 kişi Coronavirüse yakalandı ki bu alçakların toplam sayısı 7 bin civarında.

 

 

Tüm İslam coğrafyasından, güney Asya ülkelerinden ve Afrika’dan Coronavirüs ile ilgili bilgi akışı yok dünyaya.

 

 

Bunun nedeni uygar varlıklı uluslar da kendi başlarının çaresine bakmalarından dolayıdır.

 

 

Şimdi mantık yoluyla çıkarsamamız şudur ki, Türkiye sürü halinde ve sürü psikolojisi ile yaşayan yukarıda adlarını ve bölgelerini zikrettiğimiz ülkelerden göç aldığı için Coronavirüse daha geniş açıdan muhataptır ve ağır, potansiyel tehlike ile karşı karşıyadır.

 

 

Bu gerçekler ortada dururken, AKP’nin sığınmacılarla ilgili Coronavirüs olaylarını gizlemesi iktidarlarının devamını sağlamaktan başka bir şey değildir.

 

 

‘’Koyun can derdinde, kasap bıçak derdinde!’’

 

 

Hiçbir dünya hükümeti ulusunun sağlığını iktidar kaygısı ile tehlikeye atmaz.

 

 

Şimdi Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın geçtiğimiz Şubat ayında attığı bir tweeti ele alalım: ‘’Suriyeli misafirlerimiz için 50 milyon muayene, 1 milyon ameliyat ve 2 milyondan fazla yatarak tedavi gerçekleştirdik. Bu çalışmalarımız DSÖ tarafından birçok kere takdir edilmiştir.. Trajik bir durumun iyi yönetimine dair başarı hikayesi olarak nitelendirilmiştir.’’

 

 

Sağlık Bakanı’nın Suriyeli sığınmacıların sağlıkları ile ilgili verdiği bilgi bir vahamettir.

 

 

Neden?

 

 

Ne kadar Suriyeliye her çeşit sağlık hizmeti verildiyse aynı oranda Türk halkı bu hizmetlerden yoksun kalmıştır.

 

 

Üstelik bu rakamlara kuluçka makinası gibi her yıl doğum yapan Suriyeli kadınlarla, özel hastanelerde tedavi görenler hariçtir.

 

 

Zaman zaman muayene için gittiğimiz özel hastanelerde Arap ve Afrikalı hastalardan geçilmiyor.

 

 

Türkiye için Coronavirüs kaynakları başta sürü içgüdüsü ile gidilerek toplu ibadet yapılan Kabe’deki umreciler, Avrupa’ya seyahat edenlerin getirdikleri Cobid-19 ve en korkuncu da yukarıda açıkladığım nedenlerden dolayı milyonlarca sığınmacıdır.

 

 

Siz adalete bakın hele, sığınmacılar en iyi şekilde vergilerimizle yapılan hastanelerden tedavi alırken, Türk halkı bu aşamada yatak yokluğundan sağlık kuruluşlarına kabul edilmiyor.

 

 

Dünyanın hangi ülkesinde böyle bir adalet görülmüş, dünyanın hangi ülkesinde bir hükümet kendi yurttaşlarını ihmal edip yabancılara en titiz şekilde sağlık hizmeti ve her çeşit hizmet vermiş?

 

 

Türk halkından mendil açıp dileneceğinize, şu sığınmacılara vergilerimizden ödediğiniz ödemelerin tümünü kesin ey AKP hükümeti!

 

 

Bu şekilde ulusça sağlayacağımız yararlar, başta sığınmacıların yurdumuzu yavaş yavaş ta olsa terk etmesi, yardım yapılmadığı için yeni göç dalgalarının önlenmesi, bu aşamada çalışmayan yoksul insanımıza para kanalize edilmesi, bir ferahlama sonucu insanımızın sağlık hizmetlerinden tatmin edici bir şekilde yararlanması, sosyo-kültürel-ekonomik dokumuzun bozulmaktan kurtarılması ve en önemlisi de yukarıda belirttiğim gibi milli güvenlik tehlikesinden kurtulmamız olacaktır.

 

 

Şehirlerimizin cadde ve sokaklarında tipleri, karakterleri, davranışları bize hiçbir şekilde benzemeyen canlı gruplarını görüyoruz.

 

 

Pandeminin tam ortasındayız dünyanın her tarafından gelen sürü halindeki sığınmacılar nedeniyle.

 

 

Pandemi veya pandemik hastalıklar bir kıta hatta tüm dünya yüzeyi gibi çok geniş bir alanda yayılan ve etkisini gösteren salgın hastalıklara verilen addır.

 

 

Pandeminin bu tarifine baktığımız zaman, yoksul coğrafyalardan gelen ve sosyal mesafe kavramını asla kabul etmeyecek sürü içgüdüsü ile hareket eden ve geldikleri memleketlerinde sürü halinde ibadet etmiş olan kitlelerden oluştuğu için biz ulus olarak ayrı bir potansiyel tehlike altındayız.

 

 

Sığınmacılar çok ilkel bir şekilde ya kamplarda yaşıyor, ya da kalabalık nüfus halinde tuttukları evlerde yaşıyorlar.

 

 

Tüm bunlar Coronavirüs pandemisine katalizör etkisi yaparak geometrik düzeyde artış gösterecek şekilde ivme katıyorlar.

 

 

Artık bugünümüz ve geleceğimiz her yönüyle tehlikeye maruzdur, bu nedenle göçleri önlemek için doğu ve güney sınırlarımız mayınla döşenmelidir.

 

 

Mayınlar bu konuda kesinlikle caydırıcı olacaktır.

 

 

Yunanistan gazetelerinde geçtiğimiz günlerde çıkan haberlerde mealen ‘’Türkiye bize Coronavirüslü sığınmacıları gönderiyor…’’ diye.

 

 

Türkiye’nin Coronavirüslü sığınmacılar Yunanistan’a gönderiyor iddiası gerçek dışıdır ama bir hususu çok açık olarak ortaya koyuyor.

 

 

O da sığınmacılar arasında Coronavirüsün yukarıda sıraladığım nedenlerden dolayı çok yaygın olduğunu.

 

 

Tüm bu gerçekler ortada iken AKP ve/veya onun lideri sığınmacılar konusunda köklü önlemler almayacak mı?

 

 

Yoksa kılıcının arkası da, önü de kesen Türk ulusunun gerçek sahibi milli/güçlü bir hükümeti mi bekleyeceğiz?

 

 

En kötü milli/güçlü hükümet böyle bin tane AKP hükümetinden iyidir.

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!