'CHP'nin figüran olmasına izin vermeyeceğiz'

'CHP'nin figüran olmasına izin vermeyeceğiz'
1 Şubat 2013 08:36

Halkın Habercisi’ne konuk olan CHP Uşak milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, ‘CHP’nin figüran olmasına izin vermeyeceğiz’ dedi.

 

 

H&H RÖPORTAJ

 

 

Halkın Habercisi‘ni ziyaret eden Yılmaz, sorularımıza tüm samimiyetiyle yanıt verdi. Türkiye’nin siyasi gündemine, CHP’li belediyelere soruşturmaya, İmralı ile görüşmelere, Kürt açılımına ve Anayasa değişikliğine dair konularda açıklamalar da bulunan Yılmaz, ‘ulusalcılık’ konusunda da çarpıcı yorumlar da bulundu.

 

 

İşte Dilek Akagün Yılmaz ile yaptığımız röportajın detayları…

 

 

Sayın Yılmaz, Eskişehir’de Büyükşehir Belediyesi’nde Cumhuriyet Savcılığının ihaleye fesat karıştırdığı iddiasıyla yürüttüğü soruşturmada gözaltına alınan 22 kişiden, 7 kişi ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde yaşananları da hatırlıyoruz, son olarak Eskişehir Belediyesi’nde yapılan operasyondan sonra sosyal medyada çok paylaşılan bir resim var. Türkiye Haritası. AKP’li belediyeler kırmızıyla gösterilmiş. AKP’li olmayan Belediyelerin hepsi sarı renkle gösterilmiş ve bu haritanın altında sarı renkteki tüm belediyelerin yolsuzluk soruşturması geçirdiği yazıyor. AKP’li olmayan belediyelere ya da CHP’li belediyelere yapılan bu operasyonları nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

 

 

AKP bu belediyelere operasyon yaparak onların itibarlarını düşürmeye çalışıyor. Osman Sanal’ın yapmak istediği çok açık ve net. Eskişehir ve Antalya Büyükşehir Belediyelerine daha önceden yapılan operasyonlar var. Burada savcı bu operasyonlara gerek olmadığını vurguluyor ve böyle bir karar alındığı halde hala ısrarla operasyon yapılıyor. Eskişehir Belediyesi çok güzel şeyler yapmış artık çok değişti. Dünya kenti haline geldi aynı zaman da Antalya’da bu konuda çok başarılı. Yapılanlar çok açık, muhalif olanları ortadan kaldırmak. Pek çok AKP’li belediyeler ile ilgili  yolsuzluk var ama bu konularda ciddi bir çalışma yapılmıyor. Belediyecilikte sadece sosyal demokrasiye yönelip diğerlerine kulaklarınızı tıkıyorsunuz. Ankara’da da Melih Gökçek hakkında bir çok şikayetler var. Bu iddialarında gündeme getirilmesi lazım.

 

 

Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında da yolsuzluk iddiaları vardı  Cumhurbaşkanı Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanına ‘Ben kefilim’ dedi ve konu kapatıldı. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

 

Evet konu kapatıldı. Kayseri’de bir milletvekili ile görüştüm bana ‘Alt düzeyde bir kaç memur yargılanıyor fakat pek çok şey görmezlikten geliniyor’ dedi. Bir dinlemede de Mustafa Elitaş ve imamın konuşması var. Elitaş, ‘Eskişehir’de hakim şeker fabrikası hakkında durdurulma kararı vermiş, nasıl durdurulma kararı verir’ diyor, imam da ‘Ben hakim ile konuştum nasıl istiyorsanız öyle karar verecek’ diyor. Sonra bakın, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı’na ‘ben davaları kazanıyorum’ diye sucuk dağıtıyor lakin 30 tane dava kaybetmiş. CHP bu yolsuzluk konularında direnişini sürdürecek ve onların gerçek yüzünü ortaya çıkaracak.

 

 

 

 

 

Sayın Yılmaz, şimdi de yasa dışı dinlemelerden bahsetmek istiyoruz. Bu konu çok defa gündeme geldi. Önlenmesi için bir şey yapılmadı ne yazık ki… Sonunda Başbakan dedi ki ‘Ben de dinleniyorum’ Sayın Yılmaz eğer Başbakan da şikayetçiyse bu durumdan neden hiçbir şey yapılmıyor? 

 

 

Devletin tüm idare birimleri onların elinde değilmiş gibi Başbakan mağdurları oynuyor. Tüm MİT, teşkilat kendisine bağlıyken böyle bir anlayış olamaz. Bu konuda düzenlemeler yapıldı ama Türkiye Cumhuriyeti yasalarını uygulayabilecek yargıçlar yok. Bunlarla ilgili hiçbir işlem yapılmıyor. Işık Koşaner ile ilgili basında haberler oldu ama hiçbir işlem yapılmadı. Soruşturmalar var ama asılsız bunlar uydurma CD ve digital verilerle ortaya iddialar atılmış fakat gerçek yargıçlık yok. Yargıçlar görevlerini kötüye kullandıkları için bu durumlar söz konusu. Ergenekon davasında insanlar neyle suçlandıklarını bilmiyor, yargıçlar görevlerini yapmadığı için yasaların da hiçbir anlamı yok. Başbakan TSK’nın moralinin bozulduğunu söyledi. Dün TSK ile ilgili ne diyordun bugün ne diyorsun! İşte bunlar gündemi saptırmaya yönelik. Öcalan ve PKK ile görüşmelere başladı ve insanlara bunu çok normalmiş gibi anlatıyor.

 

 

 

 

 

1982 Anayasası için hep darbe anayasası değiştirilmesi lazım denildi. Yürürlükteki 1982 Anayasası bugüne kadar toplam 16 kez değiştirilmiştir. 5 defa da referandum konusu yapılan Anayasamızın bu şekilde 108 maddesi değiştirilmiştir. Geçici maddeler dışında yürürlük maddeleriyle birlikte toplam 177 maddesi bulunan Anayasamızın, AB’ye uyum adı altında önemli maddelerinin çoğu değiştirilmiştir. En son 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan halkoylaması ile Anayasamızın 23 maddesi değiştirilmiştir. Sayın Yılmaz, böyle bir Anayasa için ‘ Darbe Anayasası’ demek ne derece doğrudur? 

 

1982 Anayasasının çıkartılma koşulları sırasında çok baskılar oluştuğunu biliyoruz. 2010 yılına gelinceye kadar yapılan değişikliklerin pek çoğu olumlu. Anayasamızın bazı maddeleri yine değiştirilebilirdi ama dikkat edin hep yeni anayasa denildi. Zaten ilk 4 madde değiştirilemiyor ama aslında asıl amaç burada bir beyin yıkama referandumu yürütüldü. Teokratik sisteme , Başkanlık Sistemine dönülmeye çalışılıyor. Anayasamızda uzlaşma komisyonu kuruldu biliyorsunuz. Bunlar çalışmalarını yapacak ve hiçbir Anayasa maddesi değişikliği olmayacak denildi ama AKP’nin istediği başka şeylerdi. Laiklik ilkesinin kaldırılmasını istiyor. Atatürk ilkeleri ve dil konusunda bir direnç var sürekli önergeler getiriliyor. BDP’de 20 özerk yer diye önerge getiriyor. Altan Tan ‘biz doğrudan hayır demiyoruz siz 20 özerk yere evet deyin bizde sizinle bu konuları tartışalım’ diyor.

 

Bu Meclis seçilirken, yasama görevini yerine getirecek diye seçilmiştir. Milletvekilleri Kurucu Meclis üyeleri olarak yetkilendirilmiş değillerdir. Dolayısıyla yapabilecekleri Anayasa değişikliklerini, yine anayasa da belirtilen kurallara uygun olarak yapabileceklerdir. Örneğin değiştirilmesi dahi teklif edilmeyen 4 maddeyi değiştiremeyeceklerdir. Milletvekili yemini de zaten bu Anayasaya bağlı kalınacağına göre yapılmıştır. Bu durum karşısında, Anayasa’yı toptan değiştirme yetkilerinin bulunmadığı son derece açık değil mi?  Bu TBMM size göre Kurucu Meclis gibi sıfırdan bir Anayasa yapabilir mi?

 

Kesinlikle yapmaması lazım. İlk 4 madde asla değiştirilemez, içi boşaltılamaz eğer bu 4 madde değiştirilirse laiklik ilkelerine aykırı olur. Biz şunu ısrarla söyledik, biz bunlara asla izin vermeyiz. İstanbul Barosu’nun Anayasa değişikliği ile ilgili bir çalışmaları var. Her şey gündeme gelir yeniden kurucu Meclis olacak şekilde halka gider onay alınır sonra anayasaya gider ve yeniden halka gidilip onay alınır. Bu şekilde olur. Şöyle de bir şey var bir devrim yapılarak da bunun olabileceği söyleniyor. Avrupa ülkeleri nasıl kesin çizgi koyuyorsa bizimde o çerçeveler içinde hareket etmemiz lazım ama tabi bunların hepsinin de üstü örtülüyor.

 

 

 

 

Yeni Anayasa da ‘Türk’ sözcüğünün yerine ‘Türkiyeli’ sözcüğünün getirilmek istenmesi, hangi ihtiyacımızı karşılayacaktır? Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesi ‘Türk milliyetçiliği’ Atatürk milliyetçiliğine dayanır. Türk milliyetçiliği tam bağımsızlıkçı ve anti emperyalisttir. Vatandaşlık bağıyla TC’ye bağlılığı ifade eder. Böyle bir değişikliği doğru buluyor musunuz? Zira Mustafa Kemal Atatürk ‘Ne mutlu Türkiyeliyim diyene’ demedi ‘Ne mutlu Türküm diyene’ dedi.

 

 

Başbakan ‘Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı getireceğiz’ dedi. Türkiye Cumhuriyeti Ulusu diye bir kavram yoksa Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı olmaz. Neden bu yapılıyor? Toplumun varlıklarını gündeme getirip Türkiye Cumhuriyeti coğrafyasında yaşayan toplulukların etnik kökenlerini ortaya çıkarmaya çalışıyorlar. Özerklik, Federasyon sistemi getirmeye çalışıyorlar adına artık ne derseniz deyin. Türkiye Cumhuriyetinde çok farklı yapıda değişik etnik kökenli insanlar var şuan yapılmak istenen sadece bu Cumhuriyette yaşayan değişik toplumların rahatça yaşayabilmeleri için yapılan çalışmadır. Küçük devletçikler oluşturup Sevr Antlaşmasını yeniden hortlatmaya çalışılıyor. Bu arada şunu da söyleyeyim, Birgül Ayman Güler’in dediği çarpıtıldı ve Güler zaten bu konuda açıklama yaptı . BDP’de 20 özerk yerden bahsediyor. Fethullah Gülen bir makalesinde ‘neden çok dilli bir Türkiye olmasın?’ diyor. Bunu açıkça yapan kim; AKP, BDP, PKK ve Fethullah Gülen. İşte Türkiye Cumhuriyeti’nin gerçek düşmanları, emperyalizmin uşaklığını yapan bunlar.

 

 

 

 

 

CHP’li Birgül Ayman Güler’in TBMM ve Genel Kuruldaki sözleri çok tartışıldı ve Ulusalcılık nedir ne değildir diye konuşuldu. Sayın Yılmaz, sizin bu konuda ki görüşlerinizi alalım Türkiye Cumhuriyeti ulusal çıkarlarına sonuna kadar sahip çıkmalı ve emperyalizme karşı mücadele etmeli. Irkçılıkla ilgili şunları da ekleyim Fettullah Gülen, Abdullah Öcalan, Tayyip Erdoğan Ve BDP asıl ırkçılığı yapan kişilerdir. Bunlar etnik temel üzerinde örgütlenmek istiyorlar. Biz ise ırkçılığa karşı birleşelim diyoruz. Birgül Hanım’ın gerçeği söylemesiyle bu konular gün yüzüne çıktı. Tayyip Erdoğan biran önce referanduma gitmek istiyor peki neden vatandaşlar gözünü açmadan işlerini halletmek istediği için. Başkanlık ya da yarı başkanlık sistemine geçmek için iktidarın Anayasa’yı değiştirmek istediği anlaşılmaktadır. Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen maddeler arasında ‘Devletin şekli Cumhuriyettir’ hükmü de vardır. Başkanlık sistemine geçilmekle bu hüküm de değiştirilmiş oluyor mu?

Getirilmek istenen Başkanlık sistemiyle, Kuvvetler Ayrılığı ortadan kaldırılmak isteniyor. Yapılanların tümü Anayasa’ya aykırıdır. 2007 yılında yapılan değişiklik ile Cumhurbaşkanını halk seçiyor. Yetkisini halktan alıyor. Şimdi seçilen başkan’ın partisinden ayrılmaması isteniyor sonra artık başkan gensoru ile düşürülemeyecek, başkan meclisi feshedecek ve kendi istediği şekilde yeniden seçim yapacak. Ayrıca ülkeyi yönetebilmek için başkan ne istiyorsa onu yapacak işte böylesi bir sisteme götürülmeye çalışılınıyor. Bunun neresi demokrasi olur. Bunun adı demokrasi değil  bizi böyle bir sistemle karşı karşıya tutmaya çalışıyorlar.

 

 

 

 

 

Yapılmak istenenler bu anayasa’nın bölünme anayasası olduğunu gösteriyor. CHP’nin Anayasa Komisyonun da yer almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Figüranlık oyunlarına izin vermeyeceğiz. Bir hukukçu ve milletvekili olarak görüşüm bu.
Sayın Yılma sizinde araların da bulunduğunuz ulusalcı milletvekillerinin CHP’den istifa edip İşçi Partisin geçeceğiniz yönündeki iddialara karşı açıklama yayınladınız. Bu iddialar nasıl ortaya çıktı ve bu istifa haberleri CHP bölünüyor şeklinde yorumlandı. Bu konuda ki düşüncelerinizi alalım. Bir tek güç kaldı o da CHP. Her şey etkisiz hale getirildi bunları görüyoruz. Bizi bölmeye çalışıyorlar ama CHP 90 yıllık bir partidir biz böyle oyunlara asla gelmeyiz. CHP hiçbir şekilde kopamaz çünkü biz büyük bir aileyiz. Bu asılsız şeylerin hepsi bir oyundur biz bunu bozarız.

 

 

 

Terörün bitmesi adı altında Oslo’da yapılan görüşmeleri ve İmralı’yla  yapılan görüşmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Önceden görüşmeler gizliydi artık açık seçik yapılıyor. Oslo ve Kandil’den açıklamalar geliyor. AKP hükümeti bir pazarlık masasında görüşme yapıyor. ETA ile ilgili bir araştırma yaptım ETA marjinal bir örgüt durumuna getirildi komşu ülkelerle olan bağlantısı kesildi ETA’ya maddi destek sağlayan yardım eden kaynaklar engellendi. Peki biz şimdi ne yapıyoruz? Oslo’da PKK’nın istekleri doğrultusunda görüşmeler yapıyoruz.

PKK finans kaynaklarını kesmeden terörle mücadelede başarıya ulaşmak mümkün mü?

 

Aslında PKK organize bir suç örgütüdür. Avrupa Polis Birliği’nin bir yorumunu okudum. İnsan, mazot, uyuşturucu ve sigara kaçakçılığının kaynağı PKK’dır. Siz bunun kaynaklarını kesmezseniz PKK ile nasıl mücadele etmiş olursunuz? Para orada her türlü dış destek orada bunlar çok açık seçik bu durum da siz oyun oynuyorsunuz AKP ve BDP başrolde.

 

 

 

 

 

 

TBMM Genel Kurulu’nda anadilde savunma hakkı ve hükümlerin ceza evinde eşleriyle birlikte olmasına imkan tanıyan yasal düzenlemeler 41 ret oyuna karşı 238 oyla kabul edildi geçen hafta. Sayın Yılmaz CHP Milletvekilleri bu yasal düzenlemede anayasa ihlali yapıldığı söylendi. Yapılan anayasa ihlali nedir?

 

Biz şunu söyledik. Türkiye meramını yeterince bilmeyenlere tercümanlık yapılır. Mahkeme dilini bilmeyen kişilere de tercüman verilir. AKP ise şöyle diyor ‘Türkçe biliyorsa dahi istediği dilde savunma yapabilir’ bu bir pazarlığın sonucun da getirilmiş. O komisyonda ki bütün hocalarımız: ‘Bizim düzenlemelerimizde hiçbir sorun yoktur. Anayasamızın 3. Maddesi’nde Türkiye’nin Dili Türkçe’dir’ diyor. Bu değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez bu ilkelere aykırıdır dediler. Bizde aynen bunu söyledik. Sizin amacınız Türkiye   Cumhuriyeti’ni bölmek siz yargılama ve eğitim dilini değiştirirseniz işte o zaman anayasaya aykırı bir düzenleme yapmış olursunuz. Bakın İsviçre, Fransa, İngiltere Kanunlarından örnek verdik mahkeme dilini bilmiyorsa bu kişilere tercüman veriliyor. Biz istiyoruz ki, bütün vatandaşlarımız olup bitenlerin farkında olsun.