CHP’li Özdemir: İktidarın AB yasal mevzuatına uyum gibi bir önceliği yok!

CHP’li Özdemir: İktidarın AB yasal mevzuatına uyum gibi bir önceliği yok!
17 Ekim 2022 10:52

CHP’li Sibel Özdemir, “AKP ve MHP’nin oylarıyla TBMM’de kabul edilen ve aslında doğrudan bir ‘sansür yasası’ olan sosyal medya düzenlemesi Avrupa Konseyi kriterleri, Venedik Komisyonu Raporu ve AB müktesebatıyla çelişiyor. Teklif sahiplerinin, aynı yasanın ABD’de uygulandığı iddiaları ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından da yalanladı” dedi. Avrupa Birliği Komisyonu’nun 2022 Türkiye Raporu’nu da değerlendiren Özdemir, “Siyasi iktidar, önceki Raporlarda olduğu gibi 2022 Türkiye Raporu ile ortaya koyduğu tespitleri tümden reddetmek ve görmezden gelmek yerine gerçekten bir özeleştiri yaparak gerileme yaşanan alanlarda yapısal reformlar yapmalıdır” dedi.

 

 

CHP İstanbul Milletvekili ve Avrupa Birliği (AB) Uyum Komisyonu Üyesi Sibel Özdemir, bugün yaptığı yazılı açıklamasında, Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilen ‘sansür yasası’ ile ilgili olarak “Denetimi altında olduğumuz Avrupa Konseyi ve resmi aday ülkesi olduğumuz Avrupa Birliği’nin uyum kriterleri ve ilkesel kararları yok sayıldı. Söz konusu bu mevzuat uyumsuzlukları ‘geriye gidişler’ olarak sonraki raporlara yansıyacaktır” ifadesini kullandı.

 

 

“AVRUPA KONSEYİ VE AVRUPA BİRLİĞİ’NDEN BİRAZ DAHA UZAKLAŞTIK”

 

 

Sibel Özdemir, “Kurucu üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi, resmi aday ülkesi olduğumuz AB ve altına imza atarak bağlı olmayı taahhüt etiğimiz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesindeki ilgili hükümlerine aykırılıklar teşkil ettiğini Komisyon aşamasından itibaren gündeme getirdik. Ancak bu uyarılarımız ve önerilerimiz siyasi iktidar tarafından hiçbir şekilde dikkate dahi alınmadı” dedi.

‘Sansür yasası’ ile birlikte AB Komisyonu 2022 Türkiye Raporu üzerine değerlendirmelerde bulunan Özdemir’in açıklaması şöyle:

 

 

“VENEDİK KOMİSYONU GÖRMEZDEN GELİNDİ, ABD ‘DEZENFORMASYON’ DEDİ”

 

 

“Avrupa Konseyine üye ülkelerin yasalarının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve Konseyin ilkelerine uygun olup olmadığını denetlemekle yükümlü olan Venedik Komisyonu bir acil görüş raporu yayımladı. Yayımlanan raporda, teklifte yer alan bazı düzenlemelerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesindeki ifade özgürlüğünü güvence altına alan bazı maddelere aykırı olduğu ve bazı düzenlemelerin ifade özgürlüğü üzerinde olası keyfî kısıtlamalar içerdiği kaydedildi. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Denetim Komitesi tarafından hazırlanan raporda ise ‘Dezenformasyon yasası ifade özgürlüğüne engel’ denildi. Bu tespitler, özellikle teklif sahiplerinin ileri sürdüğü gibi veya bilgi kirliliği yaptığı gibi, diğer Avrupa ülkelerinde de benzer yasaların olduğu iddialarının gerçeği yansıtmadığını ortaya koymuştur. ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından da yapılan açıklamada ‘ABD’de böyle bir yasa bulunmadığı’ ve kendilerine atfedilen bu ifadelerin ‘dezenformasyon’ olduğu belirtildi. Yasa teklifinin hazırlanmasından yasalaşama sürecine kadar teklif sahiplerinin ortaya koyduğu iddiaların gerçeği yansıtmaması ülkemizin uluslararası alanda da itibar kaybına neden olmuştur.

 

 

“İKTİDARIN AB YASAL MEVZUATINA UYUM GİBİ BİR ÖNCELİĞİ YOK”

 

 

Ülkemizin bu tür eleştirilerle bir daha karşı karşıya kalmaması için, üyesi olduğum TBMM AB Uyum Komisyonu’nda bu yasa görüşülerek uluslararası kurumlar ya da uluslararası imzalamış olduğumuz sözleşmelere karşı bu mevzuatın uygun olup olmadığını denetleyebileceğimizi tavsiye ettik. Ancak önerimiz de kabul görmedi. İşte bu durum, siyasi iktidarın aslında gündeminde gerçekten AB yasal mevzuatına uyum olmadığını bir kez daha göstermiştir. Yasalaşan sansür yasası AB üyelik sürecimizdeki geriye gidişleri hızlandıracak bir düzenleme olmuştur.

 

 

“GERİLEMELER DEVAM EDİYOR”

 

 

2022 Türkiye Raporu, önceki yıllarda olduğu gibi, birçok alanda ülkemizde ciddi gerilemelerin yaşanmaya devam ettiğini kaydetmiştir. AB’nin kendi sorumluluklarını ve çifte standartlarını bir yana koyarsak, bu yılki raporda, demokratik kurumların işleyişinde ciddi eksiklikler olduğu ve etkin bir güçler ayrılığı mekanizmasının olmadığı ifade edilmektedir. Yargı alanındaki gerilemenin devam ettiği kaydedilen raporda, özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişle birlikte yürütme organının demokratik hesap verebilirliğinin seçimlerle sınırlı kaldığı, sivil toplum kuruluşlarının baskıyla karşı karşıya kaldığı, insan hakları ve temel hakların kötüleştiği, özgürlüklerin keyfi olarak kısıtlandığı ve yolsuzluklarla mücadelenin çok yetersiz olduğu belirtilmektedir. Özellikle ekonomideki geriye gidişlere dikkat çekilmektedir. Uygulanan ekonomik politikasının güvenilir olmadığı ifade edilmektedir. Gümrük Birliği’nin güncellenmesine yönelik bir ilerleme kaydedilmediği ifade ediliyor.

 

 

“ÖZELEŞTİRİ YAPILARAK YAPISAL REFORMALARA ÖNCELİK VERİLMELİ”

 

 

Yine raporda, Türkiye’nin AB müktesebatına uyumunun çok sınırlı kalmaya devam ettiği kaydedilmektedir. ‘Sansür Yasasının’ da Avrupa Konseyi kriterleri ve AB müktesebatıyla çeliştiğini defalarca gündeme getirdik ve dikkate alınmayan uyarılarımız da bu raporlara yansıyor. AB uyum Komisyonunda görüşerek ülkemizi uluslararası alanda raporlara da yansıyan itibar kaybını önleyebilirdik. Fakat bu önerimiz dikkate alınmadı. Siyasi iktidar, AB Komisyonu’nun tespitlerini tümden reddetmek ve görmezden gelmek yerine gerçekten bir özeleştiri yaparak gerileme yaşanan alanlarda yapısal reformlar yapılmasına yönelik somut adımlar atmalıdır.”