CHP Ankara milletvekili Yıldırım Kaya, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirdiği hain darbe girişiminin 5’nci yıldönümünde TBMM’de bir basın toplantısı düzenledi.

 

 

Kaya şunları kaydetti:

 

 

15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin 5. yılındayız… Dönüp geriye baktığımızda yaraların sarılmadığını, gerçek suçluların büyük bir bölümünün elini kolunu sallayarak kaçtığını, tutuklananlarının da kurulan “FETÖ borsaları” ile serbest kaldığını görüyoruz.

O gün adına “mağdurlaralar” dediğimiz darbeyle uzaktan yakından alakası olmayan insanların ise adalet arayışının sürdüğüne tanıklık ediyoruz.

20 Temmuz 2016’da OHAL ilan edilip, hiçbir gerekçe gösterilmeden bir gecede binlerce insan işlerinden ihraç edildiğinde, bu mücadelenin gerçek darbecilerle değil, muhalefetle yapıldığını söylemiştik.

Bugün söylediklerimizin doğrulandığını görüyoruz. Eline silah almayan, ömrünü FETÖ ile mücadeleye adayan herkes kamudan tasfiye edilip, baskı altına alındı.

Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu (OHAL Komisyonu) kurularak insanların kendilerini savunma hakları ellerinden alındı.

Normal yargılama yapılmadığı için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru hakları da ellerinden alındı.

Suçun şahsiliği ilkesi kaldırıldı. KHK ile işlerinden ihraç edilen ancak haklarında beraat ve takipsizlik kararı verilenler işlerine dönemedi. Hatta haklarında hiçbir soruşturma açılmayanlar da işlerine dönemedi.
İnsanlar fişlenerek başka işlerde çalışma hakları ellerinden alındı. Yüzbinlerce insan aileleriyle birlikte açlığa mahkum edildi. “Bu insanlar aç.” dediğimizde “Ağaç kökü yesinler” dediler…

 
DARBEYİ SİVİLLER Mİ YAPTI

 
Eylül darbesinde; 30 bine yakın kişi işten atıldı. Bunlardan, 3.854 öğretmen, 120’si öğretim üyesi 47’si ise hakim ve savcı idi. 20 Temmuz OHAL sürecinde ise Milli Eğitim Bakanlığından 34 bin 393 kişi, Yükseköğretim Kurumlarından 6 bini akademisyen olmak üzere 7 bin 312 kişi ihraç edildi. Kamudan ihraç edilenlerin sayısı 150 bin kişiyi aştı… Açığa alınan sayısı 50 bine ulaştı. Tutuklu sayısı 50 bine yaklaştı. İhraç edilen hakim/savcı sayısı 3.500’ü geçti. Tutuklu gazeteci sayısı 150’ye yaklaştı.

 

 

OHAL KOMİSYONUNU 3 DEFA ZİYARET ETTİM

 
OHAL Komisyonu kurulduğunda itiraz etmiştik. Komisyonun, bağımsız yargının yerine geçemeyeceğini, insanların kendilerini savunma hakkının ellerinden alındığını, siyasi baskılarla alınan kararların geçerliliğinin olmadığını söylemiştik.
Ben OHAL Komisyonunu üç defa ziyaret ettim…

 
 125 bin 678’i kamudan ihraç olmak üzere toplam 131 bin 922 kişinin savunma haklarının ellerinden alındığını hatırlattım.
 KHK ile ihraç edilen ancak, haklarında beraat ve takipsizlik kararı verilenler ile haklarında hiçbir soruşturma açılmayanların, dosyalarının öne alınarak işlerine iade edilmeleri gerektiğini söyledim.
 Anayasa Mahkemesinin “hak ihlali” kararının dikkate alınarak, Barış Akademisyenlerinin ivedilikle göreve iadelerinin sağlanması gerektiğinin altını çizdim.
 OHAL Komisyonu tarafından göreve iade edilmelerine rağmen, kurumları tarafından göreve başlatılmayanlar konusunda da komisyonun gerekli takibi yapılması gerektiğini söyledim.
 Her defasında geciken adaletin adalet olmayacağı hatırlatmasını yaptım.

Ancak bunların hiç biri dikkate alınmadı.

 

 

Peki ne yapıldı?

 
FETÖ borsası kuruldu!
Parası olan adaleti satın alıp, özgülüğüne kavuştu…
Başka ne oldu?
251 vatandaşımız şehit oldu, binlercesi gazi…
Şehit aileleri ve gaziler için toplanan 338 milyon liraya da çöktüler. Hala paranın akıbeti belli değil…
Başka ne oldu?
Bank Asya’yı kurdelelerle açanlar saraylarda, yalılarda, köşklerde yaşarken; Bank Asya’dan kredi çekip ev alanlar, kirasını yatıranlar, havale yapanlar sülale boyu terörist ilan edildi.

 

 
KESK ÜYELERİ CEZALANDIRILIYOR

 
OHAL Komisyonu, KESK’e bağlı sendikaların üyelerini kurum görüşüyle işe iade etmiyor. Madem karar vermek için kurum görüşü alınacaktı, zaten kurum görüşüyle ihraç edilen bu insanlar neden 5 yıl bekletildi?
CHP ADALETİN PEŞİNDE
15 Temmuz 2016’da CHP Genel Merkezinde tüm ışıklar açıktı… O gece ve sonrasında darbeye ve darbecilere karşı “adalet” duygumuzu hiç kaybetmeden büyük bir mücadele yürüttük.

CHP Genel “Merkezinde Darbe Girişimi Sürecini İzleme Komisyonunu” kurduk. Ben de o dönem bu komisyonda görev aldım. CHP Genel Merkezinde 25 bini aşkın kişiyle yüz yüze görüştüm. Yüz bini aşkın insan partimizin il ve ilçe örgütlerine başvurarak mağduriyetlerini bize ulaştırdılar. Yargısız infazlara, büyük dramlara tanıklık ettik.

Olaya insan hakları çerçevesinde, masumiyet karinesiyle yaklaştık. Bağımsız yargının karar vermesi gerekiyordu, ancak yargı devre dışı bırakılmış ve insanların kendilerini savunma hakları ellerinden alınmıştı.

Bugünden o güne dönüp baktığımızda, AKP’nin FETÖ darbe girişimini, 20 Temmuz sivil darbesini gerçekleştirerek tek adam rejimini kurmak için fırsata çevirdiğini çok daha net görüyoruz.

OHAL ilan eden AKP 16 Nisan 2017’de Anayasa değişikliğini referandumdan geçirerek bugünün temellerini attı.

Artık mızrak çuvala sığmıyor… FETÖ ile dün kol kola girip hain darbe girişimine zemin hazırlayan AKP bugün de FETÖ’ye eski günlerin özlemini çektiğine ilişkin mesajlar gönderiyor. OHAL’i 3 yıl daha uzatmak istiyor…

Ancak demokrasi güçlerinin karşısında tek adam dikta rejimi duramaz. Adaleti yok edip yüzbinlerce mağdur yaratanlar, sırça saraylarından halkın oylarıyla gideceği günler yakındır…

Halkından adaleti esirgeyen bir devlet ayakta kalamaz! Halkın iktidarında, “Yargısız infaza uğradım.” diyen herkes bağımsız yargı önünde hakkını arayacak.

Çünkü halkın iktidarı “adalet” için geliyor!