CHP’li İnce: İkinci Ekmeleddin vakası yaşanmasın!

CHP’li İnce: İkinci Ekmeleddin vakası yaşanmasın!
29 Mayıs 2017 13:43

CHP’li İnce, 16 Nisan sürecinde ‘Hayır’ cephesini büyütmek için Türkiye’yi karış karış dolaştı. Şimdi de ‘cumhurbaşkanı adayını CHP’lilerin seçeceği kurultayı toplamak için’ adım attı.

 

 

 

Muharrem İnce, kritik zamanlarda verdiği “ince” ayarlarla, siyasetin en renkli isimlerinden biri oldu hep. Ama bu defa farklı… Türkiye’nin yakın tarihinin en kritik döneminde öyle bir çıkış yaptı ki; “Sırası mı şimdi” bile dedirtti. Muharrem İnce ile neden Olağanüstü Kurultay istediğini, CHP Genel Başkanlık iddiasını ve önümüzdeki süreçte bizi ve CHP’yi nelerin beklediğini konuştuk.

 

 

İşte o röportaj:

 

 

‘DÜZGÜN YÖNETİLMEDİ’

 

 

– Meşru ya da gayri meşru; 16 Nisan referandumundan çıkan sonuca ne diyorsunuz?
Bir; biz bu ülkede azınlık değiliz. İki; artık toplumu sağcı ve solcular diye sınıflandıramayız. Bu tarihe karıştı. İnsanlar Kürtlüğünden, Aleviliğinden, Sünniliğinden, İslamcılığından, Ülkücülüğünden vazgeçmedi. Yeni bir büyük şemsiyenin altına girdiler. O da demokrasi ve cumhuriyet şemsiyesi. Özellikle genç seçmenlerdeki ‘Hayır’ oranının yüzde 65’lerde olmasını çok önemsiyorum. O nedenle ben umutluyum. Ancak, bu kampanya nasıl yürütüldü derseniz; süreç doğru yönetildi, sonuç düzgün yönetilemedi. 16 Nisan günü 16.10’da Recep Özel’in verdiği mühürsüz oyların kabulü yönündeki dilekçeden sonra, CHP yönetimi de işi iyi yönetemedi. Sandık başındaki CHP’liler uyarılmalıydı.

 

 

SOKAĞA DAVET ÇAĞRISI

 

 

– Uyarıldılar!…
Onlara sadece “YSK mühürsüz oyları kabul edecek” diye mesaj atıldı. Eğer, “YSK böyle bir karar aldı. Sandıklarınızdaki mühürsüz oyları tutanak altına alın” denseydi, elimizde belge olurdu. Şimdi böyle bir belge yok. Dolayısıyla sonucu iyi yönetemediler. Bakın; 15 Temmuz bir darbeydi. YSK’nın yaptığı da bir darbedir. Tam hukuksuzluktur. 15 Temmuz’da darbe anında, insanlar sokaklara dökülüyorlarsa, şimdi de sokaklara çıkmalıydılar. CHP insanları sokağa davet etmeliydi.
– Kılıçdaroğlu, ‘Sokaklarda sopalı, silahlı kişilerin olacağına ilişkin ciddi duyumlar vardı’ dedi…
80 öncesinde Ecevit, Taksim’de miting yapacaktı. Demirel dedi ki; “Taksim’e gitme. Güvenliği sağlayamam!” Ecevit; ‘Gideceğim’ dedi. 1 milyon kişi gitti! Yine 80 öncesinde Nevşehir İl Başkanımız avukat Zeki Tekinel öldürüldü. Ecevit 100 milletvekili ile birlikte o cenazeye gitti. Tabutu taşırken ateş açıldı. Ecevit, ‘Kalleşler gelin beni de vurun’ diye bağırdı. Bakın; CHP Genel Başkanı ‘Sokakta çeteler var’ derse, ben ona inanırım. Eninde sonunda bu çeteler meydana çıkacak demektir! Bu referandumda sokağa çıkmadığımız için bizi öldürmedilerse, önümüzdeki seçimde sokağa çıktığımızda bizi yine öldürecekler demek ki! Peki bu konuda biz suç duyurusunda bulunduk mu? Bulunmadık. Genel Başkan’ın bu açıklamasına hükümet bir cevap verdi mi? Vermedi. Bu ülkede hukuk bitmişse, sokağı örgütlemek görevimizdir. Ortada hak hukuk tanımayan bir parti devleti var.
– CHP’nin sorunu genel başkan sorunu mu?
Yapısal sorunları var CHP’nin. Mesela Türkiye’de artık birileri idamı mı konuşuyor? Biz üretimi konuşmalıyız. Sevgiyi konuşmalıyız. Türkiye’nin dilinden idamı kaldırıp, yerine kardeşliği, sevgiyi, barışı, üretimi, ekonomiyi, sanatı getirmeliyiz. Türkiye’nin yeni durumunu doğru anlamalıyız. Dilimizle birlikte mantığımızı değiştirmeliyiz. Örgütlenme biçimimizi değiştirmeliyiz. Bu iş artık bu örgütlenme biçimi ile yapılamaz. 1 milyon 200 bin üyemizin tamamını işin içine katmalıyız. Özgüvene sahip olmalıyız. Yoksa 130 MYK üyesi değişti, 130 genel başkan yardımcısı değişti. Bunlar genel başkan değişse de çözüm değil!

 

 

‘SANDIĞA GİTMEDİLER’

 

 

– Olağanüstü kurultay istiyorsunuz. Türkiye’nin geldiği noktaya bakarak; talebinizde bir zamanlama hatası yok mu?
Ben ‘Olağanüstü kurultay gelsin, yarışalım, ben genel başkan olayım’ demiyorum. Benim söylediğim; olağanüstü tüzük kurultayıdır. Şimdi yeni bir durum var; Cumhurbaşkanı adayı meselesi. Bunun nasıl seçileceği belli mi? Hayır. İşte ben olağanüstü kurultay toplansın, cumhurbaşkanı adayının nasıl seçileceğini kurultay delegeleri belirlesin istiyorum. 2014’te yaşadığımız deneyimden korkuyorum. Sayın Kılıçdaroğlu’nun, “2014’teki adayımız Ekmeleddin İhsanoğlu doğruydu. Bugün olsa yine aynısını yaparım’ şeklindeki sözleri beni Türkiye’nin geleceği açısından daha da çok korkutuyor. 2014’teki adayımız referandumda ‘Evet’ kampanyası düzenledi. Katılım yüzde 74 oldu. İnsanlar sandığa gitmedi. Adayı bir kişi belirlerse böyle olur. Ama eğer CHP’nin bütün üyeleri adayı belirleseydi, katılım yüzde 90’larda olurdu.Bunu anlatmaya çalışıyorum. ‘Kurultay delegeleri, partinin, Türkiye’nin, Cumhuriyet’in geleceğine sahip çıksın’ diyorum.

 

 

TESTİ KIRILMADAN…

 

 

– Genel başkanlık iddianızdan vaz mı geçtiniz?
İddialı olmak ayrı bir şey. Bir tehlikeyi göstermek başka bir şey. Diyorum ki; 2014’te bu parti yanlış bir iş yaptı. Ben grup başkanvekiliydim. Televizyondan öğrendim cumhurbaşkanı adayımızı. MYK üyeleri, genel başkan yardımcıları da bilmiyordu. Genel başkan tek başına karar verdi. Kurultay delegelerinin buna el koyması gerektiğini anlatmaya çalışıyorum.
– Ocak 2018’de Olağan Kurultay var. Aceleniz ne?
Ya kasım ayında baskın bir erken seçim olursa. AKP kongresini topluyor ayın 21’inde. Onlar bütün hazırlıklarını yaparken, biz niye ocak ayını bekliyoruz? Niye önlem almıyoruz? Kurultayı toplamazsak, ani bir baskın erken seçim olursa, genel başkanımız çıkıp; ‘Cumhurbaşkanı adayımız falanca kişidir. Tıpış tıpış gidecek, oy vereceksiniz’ derse. O zaman derler ki; Muharrem İnce çok haklıymış. Ben testi kırılmadan önce uyarıyorum.

 

 

Kişisel beklentim için değil, ülkem adına çalışıyorum

 

 

– Disipline sevk edilebileceğiniz konuşuldu. Parti Sözcüsü Bülent Tezcan; bir disiplin suçu görmediğini söyledi…
Ben siyasi hayatımın en güzel günlerini yaşıyorum. Çünkü hiçbir kişisel beklentim için siyaset yapmıyorum. İlk dönemimde değilim ki, bir daha seçilmek için uğraşayım. Böyle bir beklentim de yok. Sadece ülkemin geldiği duruma üzülüyorum ve en doğrusunu yapmaya çalışıyorum. Uyarı görevinde bulunuyorum. Memleketin içinde bulunduğu vahim şartlarda, deneyimli bir siyaset adamı olarak doğruları söylemeye çalışıyorum. Tekrar tekrar denenmiş ama başarısızlıkla sonuçlanmış yöntemlerle başarı sağlanacağına inanmak saflık olur. Bunları anlatmaya çalışıyorum.

 

 

 

“O KOLTUK ATATÜRK’ÜN KOLTUĞUDUR”



– Peki Erdoğan'ın karşısındaki adayı bugünden açıklamak doğru mu?

Hiçbir sakıncası yok. Birkaç kişinin bir araya gelip, bir aday belirlemesini doğru bulmuyorum. Ama o kararı da kurultay vermeli. Parti üyeleri seçsin de diyebilir, kurultay delegeleri seçsin de diyebilir, dışarıdan birisi olsun diyebilir, partinin genel başkanı olsun diyebilir. Kurultay karar verecek buna. Benim şu kişi olsun dememle de olmamalı, genel başkanın demesiyle de olmamalı.
– Kılıçdaroğlu aday olursa ne yaparsınız?
CHP Genel Başkanlık koltuğu Atatürk’ün koltuğudur. O koltukta oturan birinin cumhurbaşkanlığına adaylığına hiçbir itirazım olmaz. Ama 2014’teki gibi aday dayatmasına itirazım var.

 

 

“Kaos talimatı Saray’dan geldi sözü ayıptır, kabul edilemez”

 

 

– Selin Sayek Böke’nin istifası polemik konusu oldu. Bu polemikten siz de nasibinizi aldınız…
CHP’de; “Kaos talimatı Saray’dan geldi. Bazı arkadaşlar bilinçli, bazı arkadaşlar bilinçsiz bu projeye imza attı” gibi sözler söyledi. Bu ayıp ve doğru değildir. Bunu söyleyenleri vicdana davet ederim. Bu bizim geleneklerimize ve mantığımıza da aykırıdır. Kaldı ki ben de sorarım o zaman; Saray çok mu rahatsız CHP’nin yönetiminden? Yani CHP’nin şimdiki yönetimi Saray’ı yenecek güçte mi? Gayet de memnunlar. Bakın; bu topraklarda meşrutiyet ilan edildi. Cumhuriyet ilan edildi. Şimdi ciddiyet ilan etme zamanıdır. 133 milletvekilinin 133’ü de üstüne alınmalıdır. Kabul edilebilecek bir laf değildir.

 

 

Nil Soysal / Sözcü