CHP’li Gök: Şimdi ne yapacaksınız? Bir yandan eylem planı, mülkiyet hakkı, Atatürk Orman Çiftliği..!

CHP’li Gök: Şimdi ne yapacaksınız? Bir yandan eylem planı, mülkiyet hakkı, Atatürk Orman Çiftliği..!
21 Nisan 2021 10:04

Meclis Genel Kurulu’nda CHP’nin, Atatürk Orman Çiftliğine (AOÇ) ilişkin araştırma önergesi de ele alındı.

 

 

CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, Mustafa Kemal Atatürk’ün 11 Haziran 1937’de tarım, ziraat gelişsin diye hazineye şartlı bağış olarak devrettiği AOÇ arazisinin 52 bin dönüm tapulu, 50 bin dönüm kullanım hakkı olmak üzere 102 bin dönümden 33 bin dönüme kadar düşerek üçte ikisini kaybettiğini söyledi.

 

 

CHP’li Gök konuşmasında şunları kaydetti:

 

“Bundan bir süre önce iktidar partisinin açıklamış olduğu eylem planı çerçevesinde bir cümleyi sizlerle paylaşıyorum: “Eylem planı, mülkiyet hakkının dokunulmazlığını idarede hatırlatıcı bir üslupla ele almış bulunmaktadır.”

 


Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mustafa Kemal Atatürk’ün 11 Haziran 1937’de tarım, ziraat gelişsin diye hazineye şartlı bağış olarak devrettiği Atatürk Orman Çiftliği arazisi, 52 bin dönüm tapulu, 50 bin dönüm kullanım hakkı olmak üzere 102 bin dönümden 33 bin dönüme kadar düşerek üçte 2’sini kaybetmiştir. Atatürk Orman Çiftliği’nde özel yasalar, -yürütme eliyle- özel yöntemlerle, satışlarla, kiralamayla yasaya aykırı devir işlemleri gerçekleştirilmiştir. Bu önerge, bugüne kadar kim ne yaptıysa ortaya çıkması açısından verilmiş bir önergedir.

 


Değerli milletvekilleri, son zamanlarda en çok tartışma konusu olan konulardan bir tanesi Cumhurbaşkanlığı sarayı olmuştur, Atatürk Orman Çiftliği arazisi üzerinde ve ANKAPARK. Atatürk Orman Çiftliği arazisi üzerine kurulmaya başlanılan Cumhurbaşkanlığı sarayı üzerinde tartışmalar devam ederken iktidar partisi çevreleri sürekli olarak bunların bir kamu binası olduğundan bahisle bir savunma içerisine girdiler ve bir dayanak bulunamayınca 2014 yılında Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu bir karar aldı hukuka aykırı olarak “Birinci derece sit alanı içerisinde kamu hizmet binaları yapılabilir.” dedi değerli arkadaşlarım. Bunun üzerine -Koruma Kurulunun almış olduğu bu karar üzerine- odalar ve duyarlı yurttaşlarımız dava açtılar bu Koruma Kurulunun ilke kararının kaldırılması için.

 

 

Ve o anda bir şey oldu: O zaman Başbakanlık -daha sonradan Cumhurbaşkanlığı oldu- davaya müdahil oldu ve Başbakanlık, Koruma Kurulunun almış olduğu “Kamu hizmet binaları yapılabilir.” şeklindeki ilke kararı üzerine açılan davaların hepsine müdahil oldu ve şunları söyledi o zamanki Başbakanlık: “Başbakanlığa ait mevcut hizmet binasının yeterli olmaması, kamu hizmetinin fiziki yetersizliklerden arınmış olarak daha sağlıklı yapılabilmesi amacıyla yeni bir Başbakanlık hizmet binası yapılmaya başlanmıştır. Böyle bir projeyi yürütürken Kültür Bakanlığı Koruma Kurulunun almış olduğu kararla ilgili olarak açılan dava doğrudan bu binayı ve Başkanlığımızı -Başbakanlığı- ilgilendirmektedir.” diyerek müdahil oldular değerli arkadaşlarım ve dediler ki: “Bu çerçevede mahkemenizce görülen davada verilecek karar, yapılacak Başbakanlık hizmet binasının yapımını doğrudan etkileyecektir.” Bu hangi bina? Şimdiki Cumhurbaşkanlığı binası.

 


Değerli arkadaşlarım, mahkeme önce reddetti, dosya Danıştaya gitti; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararı bozdu ve dedi ki: “Koruma Kurulunun almış olduğu bu ilke kararı yanlıştır.” Ve bunu üzerine Danıştay 6. Dairesi, Koruma Kurulunun almış olduğu Atatürk Orman Çiftliği’ndeki kamu hizmet binası ibaresini iptal etti; değerli arkadaşlarım, tam şah mat bir durum. Bakın, bir idarenin sığındığı kamu hizmet binası yapmak için -Başbakanlık, şimdiki Cumhurbaşkanlığı sarayı için- dayandığı koruma ilke kurulu kararı Danıştay 6. Dairesi kararıyla iptal edilmiştir. Şimdi ne yapacağız değerli arkadaşlar, ne yapacaksınız?

 

Bir yandan eylem planı, mülkiyet hakkı… Atatürk Orman Çiftliği’nde, hepimizin gözümüzden daha çok sakınması gereken bir alanda şu anda işgal durumunda olan bir saray var. Değerli arkadaşlarım, Danıştayın kararı ortada, ilke kararı ortadan kaldırılmış. E, peki, Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakanlığı döneminde bu saray gündeme getirildiği zaman hep şu sözleri kullandı, dedi ki: “Kaçak saray kadar başınıza taş düşsün.” Değerli arkadaşlarım, bu taş düştü, 83 milyon vatandaşın üzerine düştü. (CHP sıralarından alkışlar) Ya hukuk ya taş. Bakın, değerli arkadaşlarım, bunlardan kaçınmak durumunda değiliz. Hukuka uygun davranmak durumundayız. Bu karar geçtiğimiz ay tebliğ edildi değerli arkadaşlarım. Şimdi “kaçak saray” diye tabir edilen saraya gönderilmiş bir tahliye emri vardır. Ne diyordu Sayın Cumhurbaşkanı? “Kaçak saray kadar başınıza taş düşsün.” Ben de şöyle söylüyorum: Ayıklayın pirincin taşını.”

 

 

Öte yandan CHP’li Gök CHP Grubu adına Meclis Başkanlığı’na verdiği önergede şunları ifade etti:

 

 

Atatürk Orman Çiftliği(AOÇ) Türk tarımının gelişimine öncülük etmesi amacıyla 1925 yılında Mustafa Kemal Atatürk tarafından parça parça ve farklı bireylerden satın alınan araziler üzerine yine Atatürk’ün talimatıyla kurulmuştur. Satın alınan arazilerin birleştirilmesinin ardından 52.000 dekarı tapulu 50.000 dekarı da kullanım hakkı olmak üzere 102.000 dekar boyutunda bir büyüklüğe ulaşan “Orman Çiftliği” işletme planlarının oluşturulmasının üzerinden geçen kısa bir süre içerisinde kıraç toprakların yeşile dönüşümüne sahne olmuştur. Atatürk Orman Çiftliği alan olarak Ankara Kent Çanağı olarak tabir edilen coğrafi yapıyı ifade eder. AOÇ, Ankara vadilerinin, derelerinin toplandığı, Ankara çayının katıldığı bu geniş alan aynı zamanda bir hava koridoru olarak Başkentimizin akciğeri olarak kabul edilmektedir.

 
Türkiye’de tarım ve hayvancılık alanlarında çığır açan bu zenginliği halkına armağan eden Mustafa Kemal Atatürk, Orman Çiftliği’nin Hazine’ye devri amacıyla yazdığı feragat mektubunda “…Çiftliklerin yerine göre araziyi islâh ve tanzim etmek, muhitlerini güzelleştirmek, halka gezecek, eğlenecek ve dinlenecek sıhhi yerler hilesiz ve nefis gıda maddeleri temin eylemek, bazı yerlerde ihtikârla fiili ve muvaffakiyetli mücadelede bulunmak gibi hizmetleri de zikre şayandır… Artık milletin! ” ifadeleriyle Çiftliğin misyonunu açıklamaktadır.

 
Atatürk Başbakanlığa yazdığı 11 Haziran 1937 tarihli tezkere ile hayvan varlığı ve demirbaşları ile birlikte bütün tesislerin, Hazine’ye bağışlandığını bildirmiş, bu aşamadan sonra Gazi Orman Çiftliği’nin, yeni bir statüye ve işletme yapısına ihtiyaç kavuşturulması gereği ortaya çıkmıştır. 13 Ekim 1938 tarihinde -diğer ziraat işletmelerinin de bir üst yapısını oluşturan- Devlet Ziraat İşletmesi Kurumu’na bağlanmıştır. Devlet Ziraat İşletmesi Kurumu, 28 Şubat 1950 tarihinde kapatılınca, Çiftlik, Devlet Üretme Çiftlikleri bünyesine alınmıştır. Bundan kısa bir süre sonra yeni bir kanun tesis edilmiş ve 1 Nisan 1950 tarihinde yürürlüğe giren, 5659 sayılı Kanun ile çiftliğin adı Atatürk Orman Çiftliği olarak değiştirilmiştir.

 
2011 yılında AOÇ’nin koruma statüsünün değiştirilmesiyle başlayan Çiftliğin yok edilme süreci Cumhurbaşkanlığı Sarayı inşası ve Ankapark projesiyle devam etmiştir

 
11 Şubat 2021 tarihinde Özelleştirme İdaresi’nin Resmi Gazete’de yayınlanan ilanı ile AOÇ’nin 1. Derece doğal ve tarihi SİT alanı statüsündeki 74 dönüm arazisinin, 22 Şubat 2021 tarihinde yapılması planlanan ihaleler ile otopark, rekreasyon ve tarım üretim alanı olarak kiraya verileceği öğrenilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına ve ilgili koruma ve mahkeme kararlarına rağmen Atatürk Orman Çiftliği’nin kamusal alan niteliğine saldıran rantçı anlayış bu ilan ile sözü geçen arazileri metrekaresi yaklaşık 1.5 lira bedelle kiraya vermeyi amaçlamaktadır.

 
Bütün bu işlemler, Mustafa Kemal Atatürk’ün şartlı bağışına aykırılık taşımakta, Ata mirası yok pahasına elden çıkartılmaya çalışılmaktadır. 1938 yılında 52.000 dekarı tapulu 50.000 dekarı da kullanım hakkı olmak üzere 102.000 dekarlık arazi üzerine kurulmuş olan bu kamusal mülkün alanı son 10 yılda gerçekleşen tasarruflar sonrasında 33 bin 98 dekara kadar gerilemiştir. AOÇ, ülkeyi yönetemeyen iktidarın ekonomik krizde satarak kar elde edeceği bir alan olarak kullanılamaz. Mustafa Kemal Atatürk’ün gelecek nesillere bıraktığı bu büyük mirası korumak her yurtseverin birinci derecede görevidir.

 
Bütün bu nedenlerle, Atatürk’ün vasiyetine ve Hazineye hibe etme amacına aykırı düzenlemelerin tamamının tespiti ve yapılması mümkün düzeltmelerin saptanabilmesi amacıyla Anayasa’nın 98. ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105. Maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.