CHP’li Girgin: Özelleştirmeler Cumhuriyet ekonomisinin bağrına saplanan hançerdi!

CHP’li Girgin: Özelleştirmeler Cumhuriyet ekonomisinin bağrına saplanan hançerdi!
24 Ekim 2022 16:54

Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bugün görüşülmeye başlanan 23 maddelik Vergi Usul Kanunu’nda değişiklik öngören torba kanununun geneli üzerine bir konuşma yapan CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin “daha önce stokçulukla ilgili cezaları düzenleyen torba yasa teklifinin içinden Katar’a ve kamu ihalelerinin gözde şirketlerine limanların peşkeşi çıkmıştı.

 

 
Şimdi de torbadan yine Katar’a ve gözde şirketlere liman peşkeşi çıktı” diyerek 3.ncü kez komisyona getirilen bu teklifi eleştirdi.
ADETA KAPİTÜLASYON İMTİYAZI
Girgin şunları söyledi; “Antalya Limanı’ndan Marmaris Limanı’na, İskenderun Limanı’ndan Hopa Limanı’na kadar özelleştirilen limanların tamamının adeta kapitülasyon imtiyazına dönüşebilecek şekilde özelleştirme sürelerinin 49 yıla çıkarılmak istenmesindeki ısrar nedir?
“Devlet et mi satar, süt mü satar, basma mı satar, şeker mi satar” diye diye her şeyi haraç mezat satan iktidara sormak isterim;
Şu basit gerçeği görmemek mümkün mü:
Son yapılan şeker fabrikaları özelleştirmelerinde dahi, özelleştirme sonrası, şeker fiyatlarının “ucuzlayacağı” ileri sürüldü. Peki, gerçek ne? O kadar özelleştirmeden sonra, ucuzlayan tek bir ürün, hizmet fiyatı oldu mu? Hayır.
Tüpraş, Tekel, Türk Telekom, Seka, Termik Santraller, Limanlar ve daha niceleri…
Ne demiştiniz?
“Ne banka bırakacağız, ne fabrika, ne liman, ne enerji dağıtımı, hepsini özelleştireceğiz”
“Stratejik bölgeymiş hiç önemli değil, önemli olan müşteri bulmak. Parayı veren düdüğü çalar”
İşte bu anlayışla iktidarınız Türkiye’nin en stratejik, en kârlı kurumlarını özelleştirerek, bu kurumları uluslararası sermayeye ve onun yerli işbirlikçilerine hızlıca peşkeş çekti.

 
ELEKTRİK Mİ UCUZLADI, ŞEKER Mİ UCUZLADI?
Bu ülkenin öz kaynaklarıyla yaratılan birbirinden önemli, birbirinden değerli kurumlarını haraç mezat sattı, nicelerini de satmaya devam ediyor.
Hem de on binlerce emekçiyi kapı önüne koymak, onları çoluğuyla çocuğuyla açlığa ve yoksulluğa mahkûm etmek pahasına!
Sonuç; elektrik mi ucuzladı, şeker mi ucuzladı, kağıt mı ucuzladı? Tam tersi oldu.Özelleştirmeler Cumhuriyet ekonomisinin bağrına vurulan hançere dönüştü.
ANAYASA MAHKEMESİ KARARINA RAĞMEN LİMANLAR NİÇİN 3.NCÜ KEZ YENİDEN GETİRİLİYOR?
2021 yılı itibariyle Türkiye’de değişik formda ve özellikte (iskele, şamandıra, dolfen, platform vb. dahil) 197 adet kıyı tesisi bulunmaktadır.
Söz konusu kıyı tesislerinin 89 adedi Marmara Bölgesinde, 45 adedi Akdeniz Bölgesinde, 35 adedi Karadeniz Bölgesinde ve 28 adedi ise Ege Bölgesindedir.
3 tarafımızdaki denizlerimiz âdete liman ve iskele ağı ile çevrilidir. Bu kapasite ülkemizin bir değeridir. Limanlarımızı daha verimli kullanmak yerine satışını, elden çıkarılmasını tartışıyoruz.
Daha önce “ekonomide verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamak” iddiasıyla limanların özelleştirilmesi yapılmıştır.
Bu iddia temelsizdir. Limanlarımız işlevsiz değildir, ancak yanlış uygulamalar ile limanlar kâr etmeyen kuruluşlar haline getirilmiş ve adeta özel sektöre peşkeş çekilmiştir.
Günümüzde gerek paylaşım savaşları, gerekse gıda ve enerji krizinde, yeryüzünde hammadde ve ürünlerin dolaşımının ne denli önemli olduğu ortaya çıkmıştır.
Örneğin Ukrayna – Rusya savaşında ortaya çıkan enerji ve tahıl sorununda limanların önemi ortaya çıkmış hem de limanlarımızın stratejik açıdan ne kadar kıymetli olduğu anlaşılmıştır.
SAVUNMA HATTI İÇİN LİMANLARIN ÖNEMİ BÜYÜK

 
Ayrıca denizlerimizde savunma hattımızın güçlendirilmesinde tersane ve limanların önemi her gün gözümüzün önüne serilmektedir.
Özelleştirmeler tam da bu sebeplerden dolayı tehlikelidir.
Ne yazık ki, bu hatadan ders çıkarmak ve geri dönmek yerine;, özelleştirilen işletmelerin işletme sürelerinin 49 yıllığa uzatılması tekrar gündeme getiriliyor.
Üstelik Anayasa Mahkemesinin iptal kararına rağmen..
Anayasamızın 138. Maddesi “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”,
153. Maddesi ise “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” hükmündedir.
Dolayısıyla, Anayasa Mahkemesinin Resmî Gazetede yayımlanma tarihi itibariyle kesinleşen kararına aykırı olarak bu düzenlemenin Meclis’e aynen yeniden getirilmesi Anayasa’nın 138 ve 153. Maddelerine de aykırıdır.
KAMU YARARI GÖZETİLMEDİ DEVLET ZARARA UĞRATILDI
Özelleştirme süresi Türkiye Denizcilik İşletmelerine ait limanlarda 30 yıl, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’na ait limanlarda 36 yıl olarak belirlenmiştir.
Bu süreler nasıl işliyor dersek; Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş. tarafından limanda verilen barınma, yükleme, boşaltma, şifting, limbo, terminal, kılavuzluk (pilotaj), römorkaj, palamar, gemilere su verme, atık alma, yolcu salonu işletmeciliği ve bakım onarım, iaşe vb. diğer hizmetleri kapsar.
Bu süre içerisinde işletici firma, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlar ile bunların altyapı tesisleri, yer üstü yapıları ve bütünleyici parçalarını kullanma yetkisine sahip olurlar.
Yani işletme hakkını alan firmaların altyapı ve üst yapı hizmetlerini de devlet sağlamaktadır.
Özelleştirilen tüm limanlar bugün yaklaşık günlük 1 milyon TL ciro yapmaktadırlar.
Bu kadar kârlı bir sektörde limanların satışı nerede ise yıllık cirolarına yapıldı.
Görülüyor ki, kamu yararı gözetilmeyip devlet zarara uğratılmıştır!
Limanlar özelleştirilirken ülke ekonomisi ve güvenliği zarara uğratılıp zayıflatılırken, üstüne ihalesiz süre uzatımı bu tutumda ısrar etmek anlamına gelmektedir.
Kamu limanları zarar eden limanlar değildir, zarar ettirilen limanlardır. Kamu limanlarına yeterli yatırımın yapılmaması ve gerekli önemin verilmemesi sonucu bu limanlar zarar ettirilmiştir.
Zira 2004-2012 döneminde, TCDD’ye bağlı limanların gelirlerinin giderlerini büyük oranda karşıladığı görülmektedir.
Limanlarımızın dünya ticaretinde ürün ve hammadde dolaşımında stratejik bir öneme sahip olduğunu söyledik.

 
Liman sektörünün devlerinin ellerini ovuşturarak ülkemize yönelmesi gerçeği gün gibi ortada iken kamu limanlarının veriminin düşüklüğü iddiası düşündürücüdür.
Örneğin Haydarpaşa limanı bugün konumu itibari ile Dünya limanları arasında nadide bir yerde dururken sürekli personel azaltılmakta ve iş olmadığı gerekçesi sunulmaktadır.
Yine Alsancak Limanı gibi liman ve iskelelerimizde de işletilme konusunda sorunlar yaşanmaktadır. Oysa bu limanları kapasitesine uygun kullanmak mümkündür.
Yapılması gereken özelleştirme değil doğru ve çağımızın kurallarına uygun limanların desteklenmesi ve gerekli yatırımların yapılmasıdır.
KAMU LİMANLARINA PERSONEL ALIMI YAPILMALIDIR

 
1-Kamu limanlarına personel alımı yapılmalı ve işletme yönetimleri güçlendirilmelidir.
2-Kamu kurumlarına da gerekli altyapı yatırımları yapılmalı ve kamu limanlarının tanıtımı yapılmalıdır.
3-Kamu limanlarının saha ve ekipmanları yenilenmeli ve teknolojisi günün ihtiyaçlarına uygun hale getirilmelidir.
Özelleştirilen limanlara dönük bir yasal düzenlemeye ihtiyaç vardır. Ancak bu düzenleme Anayasa’ya aykırı bir şekilde devleti zarara uğratarak özelleştirmelerde ısrar etmek değildir.
LİMANLARDA SENDİKAL ÖRGÜTLENMEYE SAYGI DUYULMALIDIR
Şayet, bir düzenleme yapılacaksa özel sektördeki limanlarda sendikal örgütlenme özgürlüğünün fiilen engellenmemesi yönünde yapılmalıdır.
Özel sektör limanlarında birçok işletme sahibi çalışanların sendikaya üye olma haklarına engel olmakta ve üye olan çalışanları hukuksuz bir şekilde işten çıkarmaktadır.
Gelin, devleti zarara uğratacak, yasalara aykırı düzenlemeler yerine; iş cinayetlerinin yaşanmadığı, sendikal hakların özgürce kullanılabildiği, kayıt dışı çalışmanın önüne geçildiği ve insan onuruna yakışır ücretlerin olduğu bir çalışma hayatının düzenlenmesi için çalışmalar ve düzenlemeler getirelim.
Girgin, son olarak, limanları 49 yıllığına özelleştiren maddenin, muhalefetin mücadelesi ve itirazları sonucu geri çekildiğini söyleyerek, bundan sonra da limanların özelleştirilmesine karşı mücadeleyi büyüteceklerini vurguladı.