CHP’li Emir: İki doz Biontech olanların başka aşıyı olmalarına dönük herhangi bir bilimsel çalışma yok!

CHP’li Emir: İki doz Biontech olanların başka aşıyı olmalarına dönük herhangi bir bilimsel çalışma yok!
23 Temmuz 2021 06:00

CHP’nin tıp doktoru ve hukukçu vekili Emir, vekillerde göz kuruluğu, yüksek tansiyon, şeker, obezite ve buna bağlı kalp hastalıklarının yaygın olduğunu belirterek, “Düzensiz yaşam bunun temel sebebi” dedi.

 

 

Milliyet’ten Mehtap Gökdemir’in haberine göre CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, milletvekillerinde en çok görülen hastalıklara ilişkin, “Göz kuruluğu çok yaygın. Hemen hemen her vekilde var. Ayrıca vekillerde yüksek tansiyon, şeker, obezite ve buna bağlı kalp hastalıklarının yaygın olduğunu görüyoruz” dedi.

Tıp doktoru ve hukukçu olan Emir, TBMM’deki makamında sorularımızı yanıtladı. Sağlık Bakanlığı’nı pandemi sürecinde özellikle aşı temini konusundaki soruları ve iddiaları ile ‘gölge bakan’ gibi takip eden Emir, özetle şunları söyledi:

 

 

HER VEKİLDE VAR: Branşım göz olduğu için, göz kuruluğunun çok yaygın olduğunu söyleyebilirim. Hemen hemen her vekilde var. Özellikle Genel Kurul çok alerjen dolu bir ortam. Aydınlatması da sorunlu. Ayrıca vekillerde yüksek tansiyon, şeker, obezite ve buna bağlı kalp hastalıklarının yaygın. Düzensiz yaşam aslında bunun temel sebebi.

 

 

BAKANLIK SÖYLEYEMEDİĞİ İÇİN: (3. doz tartışmaları) Sinovac’ın etkililiğinin Biontech kadar olmadığı; özellikle varyant virüslere karşı etkisiz olabileceği kaygıları var. Dolayısıyla iki doz Sinovac olanların bir doz Biontech olması isabetli olur. İki doz Biontech olanların başka aşıyı olmalarına dönük herhangi bir bilimsel çalışma yok. Sağlık Bakanlığı maalesef bunu söyleyemediği için ‘Herkese üçüncü doz’ demek durumunda kaldı.
ÖNCE AŞIYA ÖDÜL TARTIŞILMALI: (Aşı zorunluluğu) Şu anda herkesi aşılayacak bir noktada değiliz. Aşı zorunluluğu, herkesin aşılanabileceği bir noktaya geldiğimizde tartışılabilir. Yaptırım olabilir ama yaptırımdan önce aşı olanlara ödülü tartışsak daha doğru olur. Aşı karşıtlığını önleme konusunda hepimiz sorumlu davranmak zorundayız. Belli toplantılara katılma, belli yerlere giriş yapabilme hakkı gibi belirli sınırlamalar getirilebilir. Yepyeni bir varyant ile karşılaşmazsak ben eylül-ekimden sonra dünyada da Türkiye’de de önemli bir rahatlama bekliyorum.

 

 

‘Cumhurbaşkanı sigorta vazifesi görmelidir’

 

(Cumhurbaşkanını Meclis mi halk mı seçmeli?) Cumhurbaşkanının, yetkileri nispeten daraltılmış, yürütme gücü sınırlandırılmış ve devletin yasama, yürütme ve yargının uyumlu bir şekilde çalışmasını sağlayacak bir sigorta vazifesi görmesini öneriyoruz. Dolayısıyla böyle bir cumhurbaşkanının halk tarafından mı, yoksa parlamento tarafından mı seçileceği bizim açımızdan ikincil bir tartışma. İkisi de mümkündür. Çifte meşruiyet tartışmalarını büyüttüğü için parlamenter sistemlerde cumhurbaşkanını parlamentonun seçmesi işin doğasına uygundur ama Türkiye’de cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi referandumda kabul edildi. Dolayısıyla önümüzde böyle bir gerçeklik de var.

 

DOKUNULMAZLIKLARIN KALDIRILMASI: Kürsü dokunulmazlığı mutlaka olmalı. Milletvekilleri görüşlerinden, ifadelerinden dolayı yargılanmamalı, cezalandırılmamalı. Dokunulmazlık, milletvekillerini korumaya dönük bir ayrıcalık değil, görevlerini hakkıyla yapmaları için halk adına verilmiş bir ayrıcalıktır. Türkiye’de dokunulmazlıkların kaldırılması, hukuki sebeplerin ötesinde siyasi mühendislik hedefiyle yapılıyor; biz buna karşı tutum alıyoruz.