CHP’li Ateş: Açıklanan yeni OVP ekonomik başarısızlığın itirafı
5 Eylül 2024 16:49
CHP Bolu Milletvekili Türker Ateş, bugün açıklanan yeni Orta Vadeli Program’ın (OVP) ne iş dünyasına ne de dar gelirlilere umut vermekten uzak olduğunu ifade etti. Ateş, “Ekonomik büyüme hedeflerinin daraltıldığı, ihracat hedeflerinin azaltıldığı bir programın kime faydası olabilir. Cari açıktaki düşüş, ekonomik başarının değil, çarkların durduğunun göstergesi. Yeni OVP, ekonomik başarısızlığın itirafı” dedi.
CHP Bolu Milletvekili Türker Ateş, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından bugün açıklanan yeni Orta Vadeli Program (OVP) ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Yeni OVP’nin laf kalabalığından öteye geçmediğini söyleyen Ateş, “Asgari ücretlinin, emeklinin, ücretli çalışanların gelirlerini kırparak, iç talebi öldürerek enflasyonu düşürmek maharet değil. 2024 enflasyon hedefinin yüzde 41,5’a yükseltilmesi ise, hükümetin kendi dezenflasyon programına inanmadığın itirafı” ifadelerini kullandı.
Sürekli revize edilen hedeflerin ekonomi yönetimine olan güveni sarstığına dikkat çeken Ateş, şunları söyledi:
“2025-2027 Orta Vadeli Program’da büyüme ve ihracat hedeflerinin aşağı yönlü revize edilmesi, ekonomik performans açısından ciddi endişeler doğuruyor. Özellikle 2024 yılı büyüme tahmininin yüzde 4’ten yüzde 3,5’e, 2025 ve 2026 yıllarındaki büyüme oranlarının da sırasıyla yüzde 4 ve yüzde 4,5’e çekilmesi, Türkiye’nin ekonomik dinamizminin zayıfladığını açık göstergesidir. Ekonomik yavaşlamayı dengelenme diyerek cilalamanın kimseye faydası yok. Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülke için sürdürülebilir yüksek büyüme oranları, ekonomik kalkınmanın ve istihdamın temel taşlarıdır. Ancak bu revizyonlar, ekonomik yönetimin büyüme potansiyelini yeterince destekleyemediğini ve yapısal reformların yeterince etkili olmadığını işaret ediyor.
“Sadece üretim değil, rekabet gücümüz de zayıflıyor”
İhracat hedeflerinin de aşağı çekilmesi, dış ticarette beklenen performansın gerçekleşmeyeceğini ortaya koyuyor. 2024 yılı için ihracat hedefi 267 milyar dolardan 264 milyar dolara düşürülürken, ithalatın daha büyük bir oranla azaltılması hedefleniyor. Bu durum, Türkiye’nin dış ticaret açığını azaltmaya yönelik bir adım olarak sunulsa da ihracat hedeflerinin düşük tutulması, küresel rekabet gücünde zayıflama ve küresel ticaretten beklenen payın azalması anlamına gelir. Türkiye’nin ihracata dayalı büyüme stratejisi, bu hedeflerle zayıflayabilir ve rekabet gücünü artırmak için gerekli adımların atılmadığını düşündürür.
Sonuç olarak, büyüme ve ihracat hedeflerindeki bu düşüşler, Türkiye ekonomisinin daha yüksek ve sürdürülebilir bir büyüme patikasına oturması için gereken reformların yetersiz kaldığını gösteriyor”