CHP çok büyüyecek ama…

CHP çok büyüyecek ama…
10 Mayıs 2013 10:51

Ben sağ gelenekten gelen bir siyasetçiyim.

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

Genel başkanlık hariç, siyasal parti organizasyonlarının hemen her aşamasında görev yaptım.

İl yönetim kurulu üyeliği, il başkan yardımcılığı, il başkanlığı, milletvekilliği ve genel başkan yardımcılığı görevlerinde bulundum.

Sağ gelenekte siyasal kulislerin nasıl yapıldığını, en alt kademeden en üst kademeye kadar siyasetle ilgilenenlerin ne tarz taktikler yaptıklarını ve rakiplerini nasıl harcadıklarını bizzat gözlemlerim ve  edindiğim deneyimler nedeniyle çok iyi bilmekteyim.

Ama parlamenterlik yapmış bir siyasetçi olarak, en uçtaki soldan ”sosyal demokrasi’‘nin temsilcisi olan CHP’ye kadar tüm siyasal partilerdeki kulis etkinliklerini hep gözlemlemişimdir.

Bilhassa milletvekilliği dönemimde Meclis’te muhalefet kulisini ortak kullanmamız nedeni ile CHP’deki didişmeleri biraz daha fazla gözlemleme olanağım olmuştur.

Bu makalede, bana göre CHP’nin büyümesi önündeki en büyük handikapı ortaya koymuş olacağım.

Öncelikle CHP ile sağ siyasal parti örgütlerindeki parti içi kulislerin ve mücadelelerin temel bir farkını tez olarak ortaya koymam gerekiyor.

Buradaki en büyük fark, sağ siyasal partilerde kulis etkinlikleri ve rakip didişmeleri kamuoyuna sızmadan, kapalı kapılar ardında, aynı zamanda çok insafsızca çalışır.

Yani kamuoyu bu didişmelerin zerre kadar farkında değildir.

CHP’deyse parti içi kulis etkinlikleri, rakiplerin didişmeleri, çok açıktan, yüksek sesle ve kamuoyu ile paylaşılarak bu mücadeleler sürdürülür.

İşte CHP’nin bir türlü yeteri kadar büyümemesinin ve iktidar olamamasının en büyük nedeni ”parti içi demokrasi” denilerek mindere çıkan siyaset pehlivanlarının etrafını saran yığınların karşısında kıyasıya güreş tutmalarıdır aynı kulübün elemanları olarak.

Anlatmak istediğim husus gayet basit ve anlaşılır şeyler.

Halkın karşısında, kamuoyunun önünde rakip kulübün elemanları yani karşıt siyasal parti ile güreş yapılır ve kitlelere karşı güçlü olduğunuzu tescil etmiş olursunuz.

Olması gereken ve partinizi büyüten budur.

Ama aynı siyasal kulübün pehlivanları kendi aralarındaki demokratik mücadele dedikleri kavgaları kamuoyu önünde, medya desteği ile 75 milyon insana duyuracak şekilde yaparsanız güçsüzlüğünüzü ve acizliğinizi kitleler önünde, seçmen karşısında tescil etmiş olursunuz.

Bakın nedeni nedir, CHP’de en alttan en yukarıya kadar siyaset yapan aktörler.

Şunu iyi bilelim ki, halk öncelikle kendi çıkarlarını düşünür.

Çıkarlarının korunabilmesi içinde olmazsa olmazın ”yönetimde istikrar” olduğunu çok iyi bilir.

Olayı anlamak için tümevarım yöntemi ile devam edersek, seçmenin değerlendirmesini rahatlıkla şöyle sonuçlandırabiliriz.

Bugün kendi içinde çatışan ve açıktan koltuk kavgası veren bir ”Cumhuriyet Halk Partisi” yarın iktidar olduğunda yöneticiler kendi aralarında çıkar savaşına girişecekler ve böylece ülkede koyu bir istikrarsızlık, buna dayalı olarak da işsizlik, pahalılık başını alıp gidecektir.

Hanımefendiler, beyefendiler; yukarıda yazdıklarıma ister inanın ister inanmayın ama seçmenin ezici çoğunluğu böyle düşünür ve oylarını seçim günü götürüp istikrarı algıladıkları partiye oy verir.

Ülkeyi bölme noktasına getirmesine rağmen seçmen tercihini neden AKP’den yana kullanıp onu 3 dönemdir iktidar yapıyor?

İnanın tek nedeni Tayyip Erdoğan’ın despotizmi nedeni ile AKP’de gördükleri istikrar algısından başka bir şey değildir.

Tamam, siyasal partilerdeki faşizan baskıya da karşıyız ama ”parti içi disiplin”de bir gerçektir.

Şunu da çok iyi biliyoruz ki, CHP’nin gerek örgüt yöneticileri gerekse seçmen tabanı daha bir mürekkep yalamış ,okumuş, dünyayı anlamaya çalışan ve aydın olarak niteleyebileceğimiz kitlelerden oluşmuştur ama bu bile ”parti içi demokrasi” diye kamuoyu önünde partinin gücünü eriten kavgalar yapma nedeni değildir hiçbir zaman.

Aydın olmak demek aynı zamanda ”parti içi mücadele”nin de gerekli zaman, gerekli zemin ve gerekli koşullarda yapılmasını gerektirir.

Bu kavgaları bilhassa iktidar mensupları ile kamuoyu önünde ve medya desteği ile kıyasıya yapmalıyız ama asla ve kata kendi aramızda halkın haberdar olabileceği bir kavga yapmamalıyız.

Şunu da diyebilirsiniz ki, sağ partilerdeki yönetim ”biat kültürü”ne dayandığı için onların arasında bu tür kavgalara yer yoktur, alttaki bir üsttekine itaat eder.

Dediğiniz ”biat kültürü”nün açıktan mücadele etmeye önemli ölçüde engel teşkil ettiği bir gerçek.

Ama şunu çok açık olarak bildirmeliyim ki, ”biat kültürü”nün olduğu topluluklarda komplikasyonlar ve çirkin kavgalar çok sinsi ve had safhada yapılır.

Bunu bizzat yaşamış bir siyasetçi olarak biliyorum.

Bu tür topluluklarda dedikodu, iftira, yüze gülüp arkadan hançerlemeler en yüksek seviyelerdedir ama kamuoyuna sızmaz.

Rakiplerin birbirlerine yaptıkları tüm korkunç kötülükler halktan uzak kapalı devre olur ve meydana gelen bu olaylar oracıkta toprağa gömülür.

Size, çok ironik başımdan geçen ”biat kültürü”nün berbatlığına ait bir anımı anlatmak istiyorum: ”AKP Erzurum İl başkanıyım, partide odamda otururken parti mensubu bir yönetici geldi; başka bir yöneticinin aleyhinde atıp tutmaya, dünyada ne kadar çirkin işler varsa üzerine yıkmaya ve arkasından ana-avrat da dahil olmak üzere çok çirkef sinkaflı küfürler etmeye başladı.Tam bu sırada birden, aleyhinde konuştuğu, küfürler savurduğu partili içeri girdi.Bu kişi içeri girer girmez az önce aleyhinde konuşan adam birden ayağa kalkıp ‘hürmetler’ diyerek karşısında iki kat oldu. Aleyhinde konuşulan adam diğerine nasılsın dediğinde yine ‘hürmetler, ellerinden öperim’ tümceleri ile yanıt verdi.”

İşte ”biat kültürü” böyle çirkef bir tutum ama bu kötü şeyler kapalı devre çalıştığı için kamuoyu bunlardan sıfır derecede habersiz oluyor ve halkta o parti ile ilgili ”istikrar” algısı oluşturuyor.

CHP mensup ve yöneticilerine siz de ”biat kültürü”ne göre davranış sergileyin mi demek istiyorum?

Asla ve katiyetle böyle bir şey demiyorum.

Elbette ki uygar bir dünyada bu tür ortaçağ davranışlarının yeri olmamalı.

Ama bunlar olmamalı diye kamuoyu önünde ve medya desteği ile ”parti içi demokrasi” adına kavga etmekte savunulacak uygar bir davranış değildir.

Üstelik CHP’yi güçten düşüren ve ”müebbet muhalefet”e mahkum eden bir davranıştır.

CHP’yi Mustafa Kemal Atatürk kurmuştur.

CHP, Türk Milleti’ni çağdaşlaştıran ve Türkiye’nin yüzünü modern dünyaya döndüren Cumhuriyet devrimlerinin hazırlandığı bir okul olmuştur.

CHP aynı zamanda gericilikle ve karşı devrimle mücadele etmiş bir kaledir.

Bu nedenle Cumhuriyet Halk Partisi Atatürk’ün partiyi kurduğu felsefi genler doğrultusunda korunmalıdır.

Eğer CHP’nin tarihsel ilkelerinden sapmalar olmuşsa, hızla genetik mirasına dönüş yapılmalıdır.

Cumhuriyet Halk Partisi, her gelenin üzerinde kendi arzularına göre gecekondu yapacağı sahipsiz bir alan olmamalıdır.

Bunun en birincil yolu kamuoyu önünde Battalgazi destanlarını aratmayan boş kıyasıya kavgaların bırakılması, fikirsel mücadelelerin ”kapalı devre” yapılmasıdır.

CHP ve yöneticileri tüm enerjilerini belli bir disiplin dahilinde kamuoyu önünde iktidarı devirmek için harcamalıdırlar.

Disiplini olmayan bir siyasal parti yenilmeye mahkumdur.

Disiplinli olmak demokratik teamüllere asla aykırı değildir.

Son söz : ”Cumhuriyet Halk Partisi, ya kamuoyu önünde medya desteği ile açıktan kendi aralarındaki kavgayı bırakıp seçmene istikrar algısı vererek iktidar olur, ya da buna aldırmayarak müebbet muhalefete mahkum olur.”


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!