Çetin hesabını da vereceksin, başkan da olamayacaksın!

Çetin hesabını da vereceksin, başkan da olamayacaksın!
25 Şubat 2016 09:01

Dünya çapında eşi bezeri olmayan çok acı bir pişkinlikle karşı karşıyayız.

 

 

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

Bu pişkinliğin adını ”Bir kişi için bir devleti yıkma projesi” adını verebiliriz.

 

Tabii ki, RTE’den bahsettiğimi çok iyi anlıyorsunuz.

 

Nedir bu proje?

 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 1923 kuruluş esaslarına dayalı anayasal düzeni tarumar edilip çöp sepetine atılacak, yerine ülkeyi federasyonlara ayırıcı, Türklüğün çıkarıldığı, başkanlık sisteminin esas alındığı bir anayasa getirilecekmiş!

 

Bunu hangi devletlu istiyor?

 

Recep Tayyip Erdoğan hazretleri.

 

Neden istiyor?

 

Türkiye sorunlarını başkanlık sistemi ile çok daha iyi halledermiş, hem de parlamenter sistem dönemi bitmiş-çok üstün zeka ürünü bir düşünce-

 

Yerseniz tabi!

 

Türk milleti ona anayasaları kurucu irade yapar gerçeğini öğretecektir, anımsatmasını yaptıktan sonra şimdi Türkiye’yi terör bataklığına kimin çektiğini yeniden işleyelim.

 

AKP iktidara geldiğinde PKK terörü sıfırlanmıştı ki, bunu her yurttaşımız çok iyi anımsar.

 

Ama RTE başbakan olduktan sonra terör adım adım tırmandı ve bugünkü korkunç seviyeye geldi.

 

Bunun nedeni RTE’nin iktidarı alma ve bunu devam ettirme uğruna yaptığı cürümlerdir.

 

İktidara gelmeden önce niyetini belli eden ilk cürmü ne idi?

 

2000 senesinde Avustralya’da katıldığı bir radyo programında Öcalan’a ”Sayın”, şehitlerimize de ”Sayın Öcalan’ın aldığı kelle sayısı” diye bahsetmesi.

 

Yenilip yutulacak türden olmayan bu cürmü neden işlemişti?

 

Küresel güçlere, beni destekleyin mesajı göndermişti.

 

Evet, düşündüğü gibi oldu ve küresel güçlerin desteğini aldı.

 

Sonra PKK terör örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni anlaşma masasına oturttu.

 

Askerin elini kolunu bağlayıp kışlasına tıktı.

 

Askere hiçbir şekilde operasyon izni vermedi.

 

Teröristlerde Güneydoğu’yu bu süre içinde silah ve mühimmat deposu haline getirdi.

 

RTE aylar önce ”Barış sürecinde Güneydoğu’yu silah deposu haline getirmişler.”

 

Bu ifadesi ile hem ağır suçunu itiraf ediyor, hem de güya halkı kandırma uğruna saf numarasına yatıyor.

 

Amet Davutoğlu’da ”Barış sürecinde bölgeyi hendeklerle doldurmuşlar” beyanında bulunmuştu.

 

Bu itiraflar çok ağır cürümler ve kesinlikle yargılanması gerekiyor.

 

Sadece bunlar mı?

 

PKK terör örgütünün vergi daireleri, tapu müdürlükleri, karakollar, askere alma daireleri, mahkemeler vs kurması ve güvenlik, trafik kontrolleri yapması da ‘‘Barış süreci” denilen ‘‘İhanet süreci’‘nin zehirli meyveleridir.

 

”Barış süreci”nin mimarı RTE’dir çünkü BOP Eşbaşkanı olarak uhdesindeki görevleri de yerine getirmiştir.

 

AKP iktidarında binlerce şehidin ve bugün hala daha devam eden şehitlerimizin tek nedeni ”Barış süreci” denilen ”İhanet süreci”dir.

 

RTE neden parlamenter sisteme düşman ve neden başkanlık sistemini istiyor?

 

RTE’nin tek derdi yukarıda saydığımız-kriminal cürümlerden hiç bahsetmedim bile-cürümlerden kendini kurtarmak için.

 

Bir gün olur iktidar değişirse, yeni gelen hükümetin bu cürümlerden dolayı kendisini yargı önüne çıkarmaması için.

 

Ama başkanlık sisteminde tüm bakanları, yüksek yargı mensuplarını, HSYK üyelerinin ve diğer üst kurumların yöneticilerinin hepsini kendi atayacağı için yargılanma endişesi ortadan kalkmış olacak.

 

RTE bugün bile tüm kurumları baskı altına aldığı ve Türkiye’yi bir başkan gibi yönettiğini bimeyen var mı?

 

Türkiye’nin üzerini kapkara bulutlar sarmış, her gün vatan evlatları canlarını feda ediyor, beyefendi ise illa başkan olacağım, anayasayı değiştirip ülkeyi bir padişah gibi yöneteceğim diye yanıp tutuşuyor.

 

Bu hususta oluşturduğu ekiplerle durmadan çalışıyor, havuz medyasında algı operasyonları yapıyor.

 

Peki anayasayı değiştirip başkan olur mu?

 

Hiçbir şekilde böyle bir ihtimal yok.

 

Bir defa bu durumda bile halkın yüzde 65’i başkanlık sistemine karşı.

 

Milli güçlerin elindeki diğer önemli bir koz ise ”Barış süreci” denilen ”İhanet süreci” ile PKK teröristlerinin depoladığı yoğun silah ve mühimmat ile vatanı işgal etmesini çok iyi işlemek gerekiyor.

 

Diğer önemli bir nokta ise vatan işgali ile işlenen cürümlerin mutlaka yargı masasına yatırılacağını, suçluların yargıdan kaçamayacağını yüksek sesle haykırarak halka güven vermektir.

 

Halk korkutularak ağır baskı altına alınmıştır.

 

Bundan kurtuluşun tek çaresi cürüm sahiplerinden daha yüksek sesle bağırmaktır.

 

Milli güçler, cürüm sahiplerinin yargılanacağını işlerse, halka güven gelir ve asla başkanlğa geçit vermez.

 

Eli kalem tutan, ağzı laf yapan mürekkep yalamışların mesailerinin büyük bölümünü bölücü anayasaya dur demeye ayırmaları yaşamsal önemdedir.

 

Tüm sivil toplum örgütleri dehal harekete geçerek bölücü parçalayıcı anayasa ve başkanlığa karşı demokratik mukavamet sergilemelidirler.

 

Bölücü anayasa ve başkanlığa karşı platform oluşturan gruplara tam destek verilmesi gerekmektedir.

 

Suçlu psikolojisi şudur:İşlediği suçları örtmek için toplumdan çok büyük isteklerde bulunur; bundaki tek amaç suçlarını örtmek ve yok hükmünde sayma algısını oluşturmak içindir.

 

Şu anda muhatabımız bu algı operasyonu ile meşgul.

 

Bu algı operasyonuna karşı en güçlü silah, mücrimin(suçlu) cürümlerinden dolayı bırakın arzuladığı hedefe kavuşmasını, muhakkak en ağır şekilde yargılanacağı algısını sürekli tekrarlarla işlemektir.

 

Topluma güven verilirse hiçbir mücrim zorbalıkla hedefine varamaz.

 

Tüm vatanseverler Türkiye’nin beka meselesi olan milli göreve.

 

 

İbrahim ÖZDOĞAN Twitter

 

 

 

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!