Çelik: Tek çare erken seçim talebini güçlendirmek!
4 Eylül 2024 09:18
CHP, bu hafta tüzük değişikliği için 20. Olağanüstü Kurultayı’nı toplayacak. 4-9 Eylül tarihlerinde önce Sivas, ardından Ankara’da düzenlenecek olan kurultay öncesi öne çıkan kritik başlık “değişim” oldu. CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik “Ön seçim” ve “Üç dönem kuralı” gibi tartışmaların da masaya yatırılacağı kurultaya ilişkin Birgün’den Mehmet Emin Kurnaz’ın sorularını yanıtladı.
CHP bu kurultayı “Hükümet programının bir provası” olarak niteliyor, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu “CHP değişirse Türkiye değişir” dedi. Bu değişim söyleminden ne anlamalıyız, kurultay sizin için ne ifade ediyor?
31 Mart seçimlerinde bir değişim gerçekleşti. CHP seçimlerden birinci parti olarak çıkmayı başardı ancak değişimi derinleştirmek gibi yeni görevlerimiz var önümüzde. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’nun da Sayın Genel Başkanımız Özgür Özel’in de benim de sıklıkla ifade ettiğimiz bir cümle aslında, “CHP değişirse Türkiye değişir” sözü. Bir Genel Başkan değişimi yaşandı ancak değişimin sadece bununla sınırlı kalmayacağını ifade ediyoruz.
Önümüzde tüzük kurultayı var. Türkiye’nin en demokratik tüzüklerinden bir tanesi mevcut CHP tüzüğü ama bunu daha demokratik hale getirmek gibi bir görevimiz var. Çünkü şunu biliyoruz ki bir partinin içinin demokratikleşmesi demek, partinin yönetiminin demokratikleşmesi demektir. Bu da o partinin ülkeyi demokratik bir biçimde yöneteceğinin teminatıdır. Parti programı nedir? Bir siyasi partinin ülkeyi gelecekte nasıl yöneteceğinin anayasasıdır. Dolaysıyla biz bu kurultayda sadece tüzüğü konuşmayacağız, tüzükle ilgili tartışmaları, maddeler üzerindeki görüşmeleri yaptıktan sonra parti programımızı da konuşmaya başlayacağız. Bunu kurultayla da sınırlı bırakmayacağız. 6 aylık süreçte, parti programında yeniden sosyal devletin inşasını konuşacağız, tarımda, sanayide her alanda üreten Türkiye’yi konuşacağız. Bu süreçte akademiden sendikalara, meslek örgütlerinden sivil toplum örgütlerine, çeşitli kuruluşları da içine katarak çeşitli çalıştaylar gerçekleştireceğiz.
YÜZDE 15 KOTASI
Kurultayda şu ana dek ön seçim ve üç dönem kuralının gelip gelmeyeceği tartışılıyor. Bu iki tartışma özellikle demokrasi kanallarının inşa edilmesi açısından sizce ne ifade ediyor?
Siyasi partilerin tüzükleri bir kere o binanın temelidir. Bu binanın temeli ne kadar demokratik olursa ne kadar parti içi demokrasiyi güçlendirirse o kadar ülke yönetiminin demokratik olacağını gösterir. Demokratik bir siyasi parti tüzüğü toplumu kapsayıcı, toplum sorunlarına çözüm üretecek bir parti programını vadetmesi konusunda, bir süreci doğru planlayabilirse, o ülkede yaşayan insanlar günün sonunda daha eşit daha özgür daha aydınlık geleceğe hep birlikte yürümüş olurlar. Bu nedenle CHP tüzüğü konuşulmalı ve tartışılmalıdır. Biz istanbulunsesi.org web sitesini kurduk, toplumun taleplerini topladık, burada üç binin üzerinde insan görüş bildirdi. Bunun yanında çok geniş çevrelerin de çalıştaylar üzerinden görüşlerini aldık.
Bu görüşlerde öne çıkan konulardan bir tanesi ön seçim konusu. Sizin de ifade ettiğiniz gibi bu ön seçim her yerde mi uygulanacak yoksa belli yerlerde mi uygulanacağı meselesi tartışılıyor. Özetle “ön seçimin yapıldığı yerlerde yüzde 15 genel merkez kontenjanı kullanılsın” gibi bir tartışma var, o da 600 milletvekilinde 90 kişiye denk geliyor. İşte bu 90 kişi nasıl belirlenecek? Sorusu devreye giriyor. Mesela büyükşehirlerde kullanılırsa, bu sefer ön seçimi yapmanın anlamı ne? Denilebilir. Örneğin İstanbul 3. Bölgede, diyelim 35 milletvekili seçiliyor. Ön seçim yapıldı, “genel merkez burada yüzde 10 kontenjan kullanabilir” gibi bir ifade tüzüğe eklendiğinde, o 35 kişinin içerisinden üç ya da dört kişi, genel merkez kontenjanı ile belirlenmiş olacak. Geri kalanı ön seçimle belirlenmiş olacak.
Bunun haricinde öne çıkan konulardan bir tanesi kadın temsili. Burada cinsiyet kotası devreye giriyor mevcut tüzükte cinsiyet kotası yüzde 33, bunun yüzde 50’ye çıkartılması çok yoğun bir biçimde tartışılıyor. Bunun dışında üç dönem kuralı. Pek çok yerde bir sınırlama getirilmesi talep ediliyor. Biz dönem kuralı getireceğiz, bunu getirirken de mesela 15-20 yıl milletvekilliği yapmış birisi, o seçim bölgesinde ön seçime girerse dönem kuralından etkilenmiyor. Zaten on beş yıl yirmi yıl milletvekilliği yapmış birisi ön seçimden çıkamıyorsa orada bir problem var demektir. Dolayısıyla herkesin hakkını korumuş oluyoruz.
CHP’de Cumhurbaşkanı adaylığı meselesi de sürekli gündemde tutuluyor. Bu tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cumhurbaşkanı adayı bu dönem özellikle en çok tartışılan konulardan bir tanesi, asıl mesele kim tartışıyor? Bunu en çok iktidara yakın medya organları tartışıyor. Amaçları ne? İsimler üzerinden CHP’de bir tartışma yaratalım, CHP’liler de o tartışmaya dahil olsunlar, CHP’nin toplumda dağınık bir görüntüsü olsun, ivme kaybetsin gibi strateji izliyorlar. CHP’nin tüzüğünde cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi ile ilgili maddede cumhurbaşkanı adayı seçmen yoklaması, ön seçim aday yoklaması, merkez yoklaması yöntemlerinden birisi ile belirlenir. CHP, adayı günü ve zamanı geldiğinde partinin iç organlarında konuşarak, tartışarak sonra en demokratik biçimde toplumu dinleyerek belirleyecektir.
REJİMİ İFŞA ETTİK
CHP’nin 31 Mart’tan birinci parti çıktığı halde “yumuşama, normalleşme” tartışması ile fazla zaman kaybettiği şeklinde eleştiriler var. Ne düşünüyorsunuz?
Biz mevcut siyasi iktidarın herhangi bir konuda yürüttüğü bir sürecin, söylediği bir sözün samimi olmadığını çok net bir biçimde biliyoruz. Ülkenin tüm sorunlarının kaynağı tek adam rejimidir. Mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir. Biz o görüşmeleri yaparak topluma, “Sorunların kaynağı mevcut siyasi iktidardır, biz bu sorunları onlarla konuşuyoruz, mesela Can Atalay konusunda yapılan iş hukuksuzdur, düzeltilmesi için gelin hep beraber elimizi taşın altına koyalım” diyoruz. Sonra oranın bir çözüm noktası olmadığını gösterip, vatandaşa dönüyoruz. Çiftçi ile emekli ile tematik mitingler yapıyoruz. Toplum adına mücadeleyi geliştiriyoruz, toplum da dolayısıyla bizim yaptığımız görüşmelerden sonra rejimin gerçek yüzünü görmüş oluyor.
Tematik mitinglerden bahsettiniz. Bugün işçiler fabrika önlerinde, çiftçiler sokaklarda isyan ediyor. Yani sokak birbirinden kopuk da olsa hareketli. Ama rejime karşı mücadele ortaklaştırılabilmiş değil. CHP’nin burada daha kritik bir rol üstlenmesi gerekmez mi?
CHP yaptığı tematik mitingler ile her alandaki sorunlara karşı sahalarda ve meydanlarda bir mücadeleyi örgütleme gayreti içerisinde. Elbette toplum da doğal olarak kendi tepkisini dile getiriyor. Çiftçiler meydanlara, sokaklara çıkıyorlar. Üreticiler ürünlerini yerlere döküyor, emekliler, emekçiler kendi isyanını hayatın her alanında dile getiriyorlar. Biz de CHP olarak az önce saydığım grupların tamamıyla birlikte bir mücadeleyi örgütleme gayreti içerisindeyiz ancak tek bir çözüm var Mehmet Bey, o tek çözüm de erken seçim olmak zorunda. Biz erken seçim talebini dillendiriyoruz. Ancak toplumsal talep olarak da erken seçimin öne çıkması gerektiğini belirtiyoruz ve buradan sizin aracılığınızla topluma bir çağrı da bulunmak istiyorum. Herkes hayatın her alanında erken seçimi talep etmeli. Çünkü iktidarın yönetme becerisi hiçbir şekilde kalmadı.