“Çatışan Taraf” demek aslında doğru değil

“Çatışan Taraf” demek aslında doğru değil
3 Eylül 2013 17:30

Son günlerde klasik Türkiye’nin kalitelerinden birine yeniden şahit oldum.

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 

CHP’li ve tecrübeli diplomat Faruk Loğoğlu’ndan söz ediyorum.

 

Loğoğlu’nun bir tv programında söylediği ve beni etkileyen iki cümlesi şunlardı… (tam kelime kelime olmayabilir, aklımda kalanla yazıyorum)

 

1-“Biz Irak’daki temaslarımızı rapor haline getirip, hem Cumhurbaşkanı’na hem de Dışişleri Bakanı’na sunacağız. Bizde devlet geleneği budur.”

 

2-“TSK’nın, “Misliyle karşılık veriyoruz.” açıklamaları ciddiyetsiz ve komik. Karşılık vermek sadece size yapılan atışa mukabele etmek değil, onun kaynağına inmektir.”

 

Şimdi, önce birinci cümleden başlarsak…

 

Bu cümlede aslında olağanüstü birşey yok ama AKP gibi bir hükümetten sonra, savaşı bile Meclis’e sormaya tenezzül etmeyen bir başbakandan sonra, Loğoğlu’nun bu cümlesi bana kurulması, yaşatılması ve dünya 1. ligine uygun bir nitelik kazanması başarılmış Türkiye Cumhuriyeti’nin ciddiyetini hatırlattı. Ve içimden, “Tabii ya, biz 3 günlük boş teneke değiliz.” dedim.

 

İkinci cümlesine gelince…

 

Bence aslında Loğoğlu da tecrübeli bir devlet adamı olarak, TSK’nın ağzından çıkan sözlerin bu Hükümet konjonktürüne göre şekil alıyor olduğunu ve TSK’nın bu Hükümeti idare ederek bir dönemi atlamaya çalıştığını düşünüyordur sanırım. Yoksa TSK aslında böyle değil, daha farklı şekilde konuşup, davranırdı, yani kimsenin devletini yok etmeye çalışmaz ama buna rağmen bir ülkeden saldırı olursa da, buna mukabelesi, “O 1 mermi attı, ben de 5 atayım” şeklinde olmazdı herhalde. Ciddi bir devlet ne başkasının egemenlik hakkını kalleşçe yok etmeye çalışır ne de kendisi ile oynanmasına müsaade eder. TSK’da esasen ciddi bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu unsuru olduğuna göre, o da olsa olsa, şu anda mevcut Hükümet’i idare ederek, şu dönemi atlatmaya çalışıyor olabilir ve her sözüne de bu açıdan yaklaşmak gerekir. Ama yine de, Loğoğlu’nun bu çıkışı hoşuma gitti.

 

Şimdi bir başka noktaya daha gelebiliriz.

 

Loğoğlu dün yaptığı basın toplantısında Suriye için, “BM taraflara ateşkes çağrısı yapmalı.” dedi.

 

Neticede doğru tabii ancak Loğoğlu’nun, “Çatışan taraflar” ifadesi esasen pek doğru olmayabilir.

 

Çünkü Suriye’de akan kanın ve dağılan halkın (BM bugün açıkladı; 2 milyon Suriyeli mülteci var artık) en belirleyici sebebi orda bir devlet egemenliğinin sağlanamaması.

 

Ve, eski Dışişleri Bakanı Yakış’ın da bir tv programında belirttiği üzere, Suriye’de şu anda 32 ayrı örgüt var ve bunların çoğu aşırı radikal ve mezhepçi örgütler.

 

Şimdi böyle bir durumda çatışan taraf demek, bu grupların tekmilini devlet egemenliğine ortak kabul etmektir ki, bu durumda Suriye’de akan kan çok daha fazla artar.

 

Şu anda Suriye’de en gerçekçi çözüm devlet egemenliğinin fiziki olarak mevcut devlet çekirdeği tarafından sağlanmasıdır.

 

Sayın Loğoğlu elbette bu tür açıklamalarda hep olan siyasi dile dikkat ederek bu kavramı kullanmıştır.

 

Yani, dünyanın mevcut Suriye tablosunda, Türkiye’nin de genel dile uyum sağlayıcı bir jargon seçmesi gereklidir tabii.

 

Fakat ben bunun ötesine geçerek hakiki duruma dikkat çekmek istedim.

 

FEYZİOĞLU’NDAN ÇOK ETKİLENMİŞLER

 

Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun dün adli yıl açılışında yaptığı ve yine bir klasik Türkiye kalitesi olan konuşması Adalet Bakanı Sadullah Ergin’i komplekse sokmuşa benziyor.

 

Çünkü devamlı bu konuşmaya cevap vermekle ve onu didiklemekle meşgul.

 

Ama konuşmanın içeriğindeki evrensel hukuk konularına vermiyor cevabı.

 

Böyle garip bir biçimde çekiştirmek gibi söyledikleri.

 

Oysa bir adalet bakanı biraz vakarlı olur normalde ve yapılan konuşmaya onun teorik hizasından bir yanıt verir, eğer verecek bir cevabı varsa tabii.

 

Ve de…

 

Sadullah Ergin’in böyle ordan burdan çekiştirmesi bana aynı zamanda Feyzioğlu’nun konuşmasından epeyce etkilendiğini gösteriyor.

 

Ama tabii uygulamak için filan değil, o zaten olmaz başındaki Başbakanla ama böyle içten bir ilgi ve Feyzioğlu’nun hukuk nosyonunun kendisininki ile mukayese edilmeyecek başka bir düzlemden olduğunu bilir gibi.

 

Bu arada, Erdoğan da bugün yaptığı, “Yeşile hastayım” konuşmasında Feyzioğlu’na, “Şu anda hukukçui akademisyen, avukat neyse, birisi” şeklinde laf attı.

 

Galiba Feyzioğlu’nun konuşması onun da midesine oturmuş.

 

 


Yazarın Son Yazıları:
AKP seçmeninden oy alacak
Mütekabiliyet
Kuyruğundan iyi tutuyor