Büyük Türkiye

Büyük Türkiye
26 Kasım 2012 19:27

Başbakan Erdoğan pazar günü Muhteşem Yüzyıl dizisine saldırdı.


Safile USUL H&H YORUM

“O diziyi yapanları ve yayınlayan televizyon kanalını kınıyorum ve bu konuda da ilgilileri uyarmamıza rağmen yargının da gerekli kararı vermesini bekliyorum” dedi.  
 
Sansür istiyor.
 
O tv kanalı ne kadar çekinecek ve ne yapacak göreceğiz ama ben bugün 19 Ekim 2011’de yayınlanan, “Büyük Türkiye” başlıklı yazımı tekrar aktarmak istiyorum. biraz kısalttım, o yazı şu:
 
Medya Tava’da okudum. AB raporunda denmiş ki, “Hükümet dizilerle uğraşıyor, uğraşmamalı.”
 

“Bravo” dedim içimden ve klavye oraya, yani Türk dizilerine, daha doğrusu bazılarına aktı.
 
Ben o Türk dizileri ile felaket gurur duyuyorum. Onlar çünkü Büyük Türkiye’nin yumuşak gücü. Yumuşak güç öyledir ki… En kalın duvarları eritir ve aşar. Tüm Ortadoğu’da, İran’da, İsrail’de, İran’da, bazen de gizli ve yasak çanaklar yoluyla izlenen bu dizilerin izlenmesinin öyle bir sebebi var ki… O sebebin adı Büyük Türkiye… Büyük Türkiye’yi oluşturan tüm faktörler işte bu dizileri de oluşturuyor. Bu faktörleri anlatacağım şimdi. Bu dizilerin bir kısmı dizi değil sinema, önce bundan başlayalım. Yeni bir sinema son olarak İtalya’da oluştu; 70’lerde. Onun sonrasında yeni bir sinema oluşmadı dünyada, taaa ki Büyük Türkiye’nin sinemasına kadar. Hollywood hep vardı. Bir sinemanın, yeni bir sinemanın oluşması için o toplumun çoook uzun yıllar içinde geçtiği dehlizler vardır. Büyük Türkiye bu dehlizlerin hemen tamamından geçti işte ve sonunda en belirgin olarak da 2000’li yılların başından itibaren yeni sinema çıkardı ortaya. Yeni bir sinemanın doğabilmesi için… Bir toplumun mazisinde siyasal bir temel oluşmalı… O siyasal temel dogmaları yıkmalı… Rönesans kadar olmasa bile her zaman, ona benzer özelikler taşımalı. O temel üzerinden birkaç isyankar, devrimci siyasi kuşak geçmeli. O mazide herşeyin ama herşeyin sorgulandığı dönemler olmalı. Sorgulamaya izin vermeli. İnsan psikolojisi üzerinde espri yapılabilir, konuşulabilir bir şey haline gelmeli. Refleksiyona izin veren bir atmosfer oluşmalı. Katı, hoşgörüsüz engeller aşılmalı. İdealizm en az bir dönemin üzerinden geçmeli ve idealist kuşaklar bir dönemin ızdırabını çekmiş olmalı… O ızdırapların üzerinden yıllar geçmiş olmalı ve ızdırabın demlenmiş halinin üzerine canlı renkler oturmalı. Estetik o renkleri başka biçimlerle sarmalı. Temiz bir dil kıvrak ve esnek biçimlerle rafine şekiller almalı… İşte… Bazılarını izleyin, göreceksiniz Büyük Türkiye’nin mirasını. İşte, o galebe çalan dizilerin galebe çalma nedeninin insan olduğunu, özgür bir ruh arayan insan olduğunu… Ahlakın sahtekarlık çöplüklerinde değil, samimi bir insan ruhunun özgürlüğünde yatan bir tercih olduğunu… O galebe çalanın aynı zamanda siyasl bir tercih olduğunu… Halktan insanların bunun tam farkında olmasa bile… Büyük Türkiye dizilerinin Samanyolu cemaatçiliğine galebe çalmasının sebebinin Büyük Türkiye’nin her yerden aşan soft gücü olduğunu… Bu halk yüzde bilmem kaç kime oy verirse versin Büyük Türkiye’nin soft gücünü aldığını ve içinde şekillendirdiğini, hazmettiğini… Göreceksiniz. Bir şey daha… Erdoğan anayasa masasında atacağı tokatları hesaplıyor ama… Büyük Türkiye’nin soft gücünü hiç anlamadan gidecek birgün. Ben insanların bir yerden anlamadan gitmesine hep üzülürüm. Bu benim humanizmamın bir parçası belki de… Bu arada… Siz benim bu yazdığımı unutmayın, emi Büyük Türkiye’nin soft gücünü de hep görün ve hissedin. Büyük Atatürk’le başlayan… Uzun ızdıraplı yıllardan akan… Pes etmeyen… Maddenin sabit halinde şekil alan ve yok edilmesi mümkün olmayan… O Büyük Türkiye’nin o soft gücünü hiç akıldan çıkarmayın.”
 
Bugün de diyorum ki, Erdoğan dizileri ve sinemayı yenemeyecek.
 
Büyük Türkiye’yi de kimse yenemeyecek.


Yazarın Son Yazıları:
Özel daha o gün tepki vermiş Köksal’a
Galiba bu iş tutacak
AKP seçmeninden oy alacak