Burası bağımsız bir cumhuriyettir

Burası bağımsız bir cumhuriyettir
16 Ocak 2012 09:19

“BURASI BAĞIMSIZ BİR CUMHURİYETTİR!..”

“Annan Planı” (1) konusunda AKP iktidarı ile ters düştüğü için siyasetten çekilen KKTC’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, çok kötü bir zamanda veda etti. Fenerbahçe’nin “ordinaryüs” lakaplı efsane futbolcusu Lefter de aynı gün yaşama veda etmişti. Bu nedenle onun “Herkes Akritas Planı’nı (2) okusun” öğüdü futbol amigoları ile holiganların şamatasına karışıp gitti. Oksijen tüpüne bağlanmadan önce, “Hristofyas” diye bağıran Denktaş, Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas ile diğer Rum liderler için, kızı Ender Vangöl’e “Söyle kendilerine burası bağımsız bir Cumhuriyettir” demişti… Talat Paşa Komitesi’nin(3) de kurucu başkanı olan Denktaş’ı çok arayacağımız kesin… O gerçek bir düşünce ve inanç adamıydı. Öyle olduğu için de son cümlesinde “bağımsızlık” vurgusunu yapmadan gitmedi…
Bu olay nedeniyle bir kez daha gördüm ki, “holigan”ların sayısal çokluğu, siyaset dünyamızı her zaman tehdit etmiştir. Futbolumuzun ünlü ismi Lefter için Şükrü Saraçoğlu Stadyumu’ndaki törenlerde, hasta haliyle Başbakan bile saatlerce beklemek zorunda bırakıldı. O tören bütün ulusal kanallardan gün boyu canlı veriliyordu. Rauf Denktaş ile ilgili haber ise, birkaç satır sadece. Futbol taraftarının gönlünü almak için özenle kurulan cümleler, sanki bir kurtarıcıyı uğurlar gibiydi. Bu hassasiyet, siyasi parti liderlerinin yayınladıkları mesajlarda da bütün çıplaklığı ile kendini gösteriyordu. Sonuç itibariyle Lefter, centilmenliği öne çıkan, iyi bir futbolcuydu. Hepsi o kadar… Centilmenliğin hayal olduğu ülkemizde, bir centilmene bu kadar değer verilir işte!.. O kadar da olsun…
Geri kalmış ülkelerin baskıcı yönetimleri, futbola, futbolcuya ve taraftara boşuna değer vermiyor!.. Zamanı geldiğinde, ülkeyi onlarla yöneteceklerdir! Yoksa siyasette futbolcuların, şarkıcıların işi ne? 1970 yılında yaşama gözlerini yuman, mantık ve matematik alanında çığır açmış çalışmalar gerçekleştiren ve bu çalışmalarını felsefe alanına da yayan Britanyalı ünlü filozof Bertrand Russell’in, İngiliz toplumu için söylediği; “Bir toplum at yarışı ve futboldan başka bir şey düşünmüyorsa; o topluma başkan olacağıma av köpeği olmayı tercih ederim” şeklindeki sözleri, (4) tarihin solmuş sayfalarında kalmıştır. Futbol ayakla oynansa da hala pek çok ülkede baş tacıdır. 70’li yıllarda, Portekiz’in diktatörü Salazar’ın 3f (fado; arabesk müzik, fiesta; eğlence ve futbol) olarak bilinen, halkı uyuşturma formülünde, futbol üçüncü sırada da olsa yerini her zaman almıştır…
Yıllardır beynimi kemirip duran bir soru kalmıştır aklımda. Şimdi paylaşmanın sırası mı bilmem. Ama paylaşacağım sizinle: Şöhretli bir futbolcu olmak, genç delikanlıların rüyası olabilir, bu anlaşılır bir şeydir. Peki, babalar erkek çocuklarının futbolcu olmaları için, neden maçlara götürüp, daha bebek iken, şartlandırmaya başlarlar? Her çocuk futbolcu olabilecek yetenekte değil ya! Sonra futbolla bir ülke ne kadar kalkınabilir? Sporun ülke ekonomisindeki yeri nedir? Acaba taraftar olmak da sporla ilgilenmek midir? Bu tür sorulara kendi başıma bulduğum yanıtlar, beni hiçbir zaman tatmin etmemiştir!..
En geç bu akşam, sarı lacivertli formalar sandıklardan çıkartılıp ütülenecek biliyorum. Beni duymadınız galiba, Bayanlar, Beyler! Koskoca Rauf Denktaş’ı uğurluyoruz!.. Asıl ay yıldızlı, kırmızı çizgili, beyaz bayraklarınızı çıkartmanız gerekmez mi? Çünkü, Başbakan’ın dediği gibi Rauf Denktaş “bitmiş biri” değildir!..
O, son ana kadar, “Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir” diyen Ulu Önderimizin peşinden gitti. Doğru bildiği yoldan hiçbir zaman sapmadı rahmetli. Son cümlesini dahi “bağımsız” sözcüğü ile taçlandırmıştır. 82 yaşındaki delikanlı, 2000’li yıllarda bile; karda, kışta, çamurda ve soğuğa aldırmadan, pek çok Avrupa ülkesinin sokaklarında, ülkesinin onuru için mücadele vermiştir. Yürüyüş kolunun en başında hep o vardı. Talat Paşa sanki mezarından çıkmıştı!.. Vurulduğu noktaya gelip dikildi. Yanında yürekli ve inançlı dava arkadaşları da vardı. Elini havaya kaldırdı ve:”Biz soykırım yapmadık, vatan savunduk. Ermeni soykırımı yalandır” diye avazı çıktığı kadar bağırdı…
Bu sözleri nedeniyle anavatanında “örgüt” üyeliği ile suçlanmıştır!..
Veda ederken söylediği “…burası bağımsız bir cumhuriyettir” sözü, KKTC için değil, asıl bizim içindir!.. Ay yıldızlı, kırmızı çizgili, ak bayrağı çıkartın şimdi!..
Anısı önünde saygıyla eğilelim!.. Belki affeder bizi!..
Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:
(1) Annan Planı, Türk ve Rum kesimleri halinde bölünmüş Kıbrıs Adası’nın bağımsız bir devlet olarak birleştirilmesini öneren Birleşmiş Milletler planıdır. Adını, planı ortaya atan Kofi Annan’dan alır.
Plan, Kıbrıs adasının İngiliz üsleri bölgesi haricinde kalan kısımlarının bağımsız ve federal nitelikte bir devlet olacak şekilde birleştirilmesini öngörüyordu. Plan gereğince Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki bakanlıkların en az üçte biri Türklerden oluşacaktı. Devlet başkanlığı ve başbakanlık makamları on ayda bir Türkler ve Rumlar arasında değişecekti.
Nisan 2004’de KKTC ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde yapılan referandumlar ile oylamaya sunulan plan, Türk tarafından % 65 kabul gördüğü halde Rum oylarının % 76 ret şeklinde olduğundan hayata geçirilememiştir. http://tr.wikipedia.org/wiki/Annan_Plan%C4%B1
Annan Planı Özeti: http://www.abbulteni.org/pdf/ANNANPLANItrOZET.pdf
(2) Akritas Planı, 1963 yılı başlarında Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetinde çoğunluğa sahip Kıbrıs Rumlarının, Kıbrıs Türklerini yönetimde zayıflatarak daha sonra Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Yunanistan ile birleştirmeyi amaçlayan plandır. Enosis fikrinde olduğu gibi Yunanistan ile Kıbrıs’ın birleşmesi şeklinde anılır.
Akritas Planı Özeti: http://zafersen.com/kibris_meselesi13.htm
(3) Talat Paşa Komitesi: Talat Paşa Komitesi “Ermeni Soykırımı” yalanlarına karşı Türk tezlerini savunmak ve dünyaya duyurmak ve ulusal güçler içinde ortak bir enerji üretmek için vatansever aydınlarca kurulan bir mücadele platformudur.
Talat Paşa Komitesi, koşulların dayatması sonucu, var olan bir boşluğu doldurmak amacıyla kuruldu. Sivil diplomasiyi yürütüyor da denebilir. http://www.talatpasakomitesi.org/
(4) Onbaşı’dan mektup var: http://www.ulusalbakis.com/onbasidan-mektup-var.html/


“BURASI BAĞIMSIZ BİR CUMHURİYETTİR!..”



  “Annan Planı” (1) konusunda AKP iktidarı ile ters düştüğü için siyasetten çekilen KKTC’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, çok kötü bir zamanda veda etti. Fenerbahçe’nin “ordinaryüs” lakaplı efsane futbolcusu Lefter de aynı gün yaşama veda etmişti. Bu nedenle onun “Herkes Akritas Planı’nı (2) okusun” öğüdü futbol amigoları ile holiganların şamatasına karışıp gitti. Oksijen tüpüne bağlanmadan önce, “Hristofyas” diye bağıran Denktaş,  Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas ile diğer Rum liderler için, kızı Ender Vangöl’e “Söyle kendilerine burası bağımsız bir Cumhuriyettir”  demişti… Talat Paşa Komitesi’nin(3) de kurucu başkanı olan Denktaş’ı çok arayacağımız kesin… O gerçek bir düşünce ve inanç adamıydı. Öyle olduğu için de son cümlesinde “bağımsızlık” vurgusunu yapmadan gitmedi…



 Bu olay nedeniyle bir kez daha gördüm ki, “holigan”ların sayısal çokluğu, siyaset dünyamızı her zaman tehdit etmiştir. Futbolumuzun ünlü ismi Lefter için Şükrü Saraçoğlu Stadyumu’ndaki törenlerde, hasta haliyle Başbakan bile saatlerce beklemek zorunda bırakıldı. O tören bütün ulusal kanallardan gün boyu canlı veriliyordu.  Rauf Denktaş ile ilgili haber ise, birkaç satır sadece. Futbol taraftarının gönlünü almak için özenle kurulan cümleler, sanki bir kurtarıcıyı uğurlar gibiydi.  Bu hassasiyet, siyasi parti liderlerinin yayınladıkları mesajlarda da bütün çıplaklığı ile kendini gösteriyordu. Sonuç itibariyle Lefter,  centilmenliği öne çıkan, iyi bir futbolcuydu. Hepsi o kadar… Centilmenliğin hayal olduğu ülkemizde,  bir centilmene bu kadar değer verilir işte!.. O kadar da olsun…



 Geri kalmış ülkelerin baskıcı yönetimleri,  futbola, futbolcuya ve taraftara boşuna değer vermiyor!.. Zamanı geldiğinde, ülkeyi onlarla yöneteceklerdir! Yoksa siyasette futbolcuların, şarkıcıların işi ne?  1970 yılında yaşama gözlerini yuman, mantık ve matematik alanında çığır açmış çalışmalar gerçekleştiren ve bu çalışmalarını felsefe alanına da yayan Britanyalı ünlü filozof Bertrand Russell’in,  İngiliz toplumu için söylediği; “Bir toplum at yarışı ve futboldan başka bir şey düşünmüyorsa; o topluma başkan olacağıma av köpeği olmayı tercih ederim” şeklindeki sözleri, (4) tarihin solmuş sayfalarında kalmıştır. Futbol ayakla oynansa da hala pek çok ülkede baş tacıdır. 70’li yıllarda, Portekiz’in diktatörü Salazar’ın 3f (fado; arabesk müzik, fiesta; eğlence ve futbol) olarak bilinen, halkı uyuşturma formülünde,  futbol üçüncü sırada da olsa yerini her zaman almıştır…



 Yıllardır beynimi kemirip duran bir soru kalmıştır aklımda. Şimdi paylaşmanın sırası mı bilmem. Ama paylaşacağım sizinle: Şöhretli bir futbolcu olmak, genç delikanlıların rüyası olabilir, bu anlaşılır bir şeydir. Peki, babalar erkek çocuklarının futbolcu olmaları için, neden maçlara götürüp, daha bebek iken, şartlandırmaya başlarlar? Her çocuk futbolcu olabilecek yetenekte değil ya! Sonra futbolla bir ülke ne kadar kalkınabilir? Sporun ülke ekonomisindeki yeri nedir? Acaba taraftar olmak da sporla ilgilenmek midir? Bu tür sorulara kendi başıma bulduğum yanıtlar, beni hiçbir zaman tatmin etmemiştir!..



 En geç bu akşam, sarı lacivertli formalar sandıklardan çıkartılıp ütülenecek biliyorum. Beni duymadınız galiba, Bayanlar, Beyler! Koskoca Rauf Denktaş’ı uğurluyoruz!.. Asıl ay yıldızlı, kırmızı çizgili, beyaz bayraklarınızı çıkartmanız gerekmez mi?  Çünkü, Başbakan’ın dediği gibi Rauf Denktaş “bitmiş biri” değildir!..



 O, son ana kadar, “Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir” diyen Ulu Önderimizin peşinden gitti.  Doğru bildiği yoldan hiçbir zaman sapmadı rahmetli. Son cümlesini dahi “bağımsız” sözcüğü ile taçlandırmıştır. 82 yaşındaki delikanlı, 2000’li yıllarda bile; karda, kışta, çamurda ve soğuğa aldırmadan, pek çok Avrupa ülkesinin sokaklarında, ülkesinin onuru için mücadele vermiştir. Yürüyüş kolunun en başında hep o vardı. Talat Paşa sanki mezarından çıkmıştı!.. Vurulduğu noktaya gelip dikildi. Yanında yürekli ve inançlı dava arkadaşları da vardı. Elini havaya kaldırdı ve:”Biz soykırım yapmadık, vatan savunduk. Ermeni soykırımı yalandır” diye avazı çıktığı kadar bağırdı… 



 Bu sözleri nedeniyle anavatanında   “örgüt” üyeliği ile suçlanmıştır!..
 Veda ederken söylediği “…burası bağımsız bir cumhuriyettir” sözü, KKTC için değil, asıl  bizim içindir!..  Ay yıldızlı,  kırmızı çizgili, ak bayrağı çıkartın şimdi!..
 Anısı önünde saygıyla eğilelim!.. Belki affeder bizi!..



 HH – Av. Cemil Can


 


DİPNOTLAR:



(1) Annan Planı, Türk ve Rum kesimleri halinde bölünmüş Kıbrıs Adası’nın bağımsız bir devlet olarak birleştirilmesini öneren Birleşmiş Milletler planıdır. Adını, planı ortaya atan Kofi Annan’dan alır.



Plan, Kıbrıs adasının İngiliz üsleri bölgesi haricinde kalan kısımlarının bağımsız ve federal nitelikte bir devlet olacak şekilde birleştirilmesini öngörüyordu. Plan gereğince Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki bakanlıkların en az üçte biri Türklerden oluşacaktı. Devlet başkanlığı ve başbakanlık makamları on ayda bir Türkler ve Rumlar arasında değişecekti.



Nisan 2004’de KKTC ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde yapılan referandumlar ile oylamaya sunulan plan, Türk tarafından % 65 kabul gördüğü halde Rum oylarının % 76 ret şeklinde olduğundan hayata geçirilememiştir. http://tr.wikipedia.org/wiki/Annan_Plan%C4%B1
Annan Planı Özeti: http://www.abbulteni.org/pdf/ANNANPLANItrOZET.pdf
(2) Akritas Planı, 1963 yılı başlarında Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetinde çoğunluğa sahip Kıbrıs Rumlarının, Kıbrıs Türklerini yönetimde zayıflatarak daha sonra Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Yunanistan ile birleştirmeyi amaçlayan plandır. Enosis fikrinde olduğu gibi Yunanistan ile Kıbrıs’ın birleşmesi şeklinde anılır.



Akritas Planı Özeti: http://zafersen.com/kibris_meselesi13.htm
(3) Talat Paşa Komitesi: Talat Paşa Komitesi “Ermeni Soykırımı” yalanlarına karşı Türk tezlerini savunmak ve dünyaya duyurmak ve ulusal güçler içinde ortak bir enerji üretmek  için vatansever aydınlarca kurulan bir mücadele platformudur.
Talat Paşa Komitesi, koşulların dayatması sonucu, var olan bir boşluğu doldurmak  amacıyla  kuruldu. Sivil diplomasiyi yürütüyor da denebilir.  http://www.talatpasakomitesi.org/
(4) Onbaşı’dan mektup var: http://www.ulusalbakis.com/onbasidan-mektup-var.html/


 


Yazarın Son Yazıları:
‘Bağımsızlık’ mı ‘hırsızlık’ mı?!..
Devletin ‘özel’i olmaz!..
‘Cesaret ödülü’nün bedeli!..