‘Bugün Marmara Denizi’nde yaşanan şey, yıllarca evsel ve sanayi atıklarını arıtmaktan kaçmanın bir sonucu’

‘Bugün Marmara Denizi’nde yaşanan şey, yıllarca evsel ve sanayi atıklarını arıtmaktan kaçmanın bir sonucu’
11 Haziran 2021 09:41

Hürriyet gazetesi yazarı Yalçın Bayer, Marmara Denizi’nde görülen müsilaja ilişkin olarak, “Bugün Marmara Denizi’nde yaşanan şey, yıllarca evsel ve sanayi atıklarını arıtmaktan kaçmanın bir sonucu” düşüncesini dile getirdi.

 

Fotoğraf: Reuters

 

Bayer yazısında, “Marmara, tüm çevresi bir ülke sınırları içinde kalan dünyadaki tek deniz. Yüzeyi 11 bin 350 kilometrekare… Adalarında bol miktarda mermer bulunması yüzünden bu isim verilmiş. Yunanca Marmaros, mermer anlamına geliyor. Marmara’ya kıyısı olan yedi ilde (İstanbul, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir, Bursa, Yalova ve İzmit) vahim bir durum yaşanıyor. Marmara’nın sadece binde biri salya ile kaplı olsa, 11 kilometrekarelik bir alan; yani 11 milyon metrekare anlamına geliyor. Araştırmalarda, sadece deniz yüzeyinde ‘müsilaj’ değil, 15-20 metre derinliğe kadar jelimsi bir yapının olduğu söyleniyor. Gelişmeleri detaylı tekrara gerek yok. Alınan su örneklerinde bir litrede 0,8 milimetreküp oksijen ölçülmüş. Halbuki deniz içindeki yaşamsal faaliyet için alt sınırın 2 milimetreküp olduğu söyleniyor. Açıklamalara göre, oksijenin azalmasına ve müsilaja neden olan iki şey “azot ve fosfor” yükleri. Sebebi de yıllardır denize akıtılmış yükler.” ifadesini kullandı.

 

 

Bayer şunları kaydetti:

 

“New York Şehir Üniversitesi’nden Prof. Andre Aciman, ‘Proust okumak insanı okumaktır’ diyor. Yalnız Fransa’nın değil dünya edebiyatının bir ustası olan Fransız yazar Marcel Proust’un şu sözünü hiç unutmamalıyız: ‘İnsan en çok kaçtığı şeyden asla kurtulamıyor.’ İşte bu bugün Marmara’da yaşanan şey, yıllarca evsel ve sanayi atıklarını arıtmaktan kaçmanın bir sonucu. Proust’un dediği gibi bundan kaçış yok, kurtuluş da yok. Şimdi acı gerçekle yüzleşiliyor. Her kaçılan gerçeğin altında bir başka gerçek daha var. O da gerçeğin sıkı bir takipçi olması. Sorun kaçtıkça kartopu gibi daha da büyüyor. Çevreyi kirletenler, kirletilmesine seyirci kalanlar aslında bugüne ve geleceğe ihanet ediyor.”