Bu saygısından çok etkileniyorum
26 Şubat 2013 00:01

Alman Başbakanı Merkel Türkiye’ye bundan önceki gelişinde de Anıtkabir’i ziyaret etmişti.

Safile USUL H&H YORUM

Anıtkabir’i birçok yabancı devlet başbakanı vs. ziyaret ediyor ve bu birçok durumda da sadece bir prtokol ve formalite işlemi ama…

Merkel’in Anıtkabir ziyaretleri biraz farklı.

Şöyle ki…

Geçen sefer geldiğinde çok dikkatimi çekmişti.

Anıtkabre gitti ve mozolenin önünde yüzünde büyük bir saygı ifadesi ile, hani İngiltere Kraliçe’sinin önünde dururlar ya, tıpkı öyle, boynunu bükerek, zarifçe öne doğru eğerek durdu.

Beden dilinde de içten bir saygı duruşu ve anma vardı.

BU sefer Türkiye’ye geleceğine dair haberleri okuyunca programına dikkat ettim.

Ankara programına dair en başta Anıtkabir yazıyordu haberlerde.

Bunu kanımca, hissimce bana öyle geliyor ki, Merkel gelemden önce kendi bürosunun yetkilerine söylüyor; yani Ankara’da önce Anıtkabr’e gitmek istediğini söylüyor.

Şimdi, bugünkü (pazartesi) Anıtkabir ziyaretlerinin fotoğraflarına baktım çok dikkatlice.

Şu anda da tekrar bakarak yazıyorum…

Geçen sefer gördüğüm fotoğraflarda Merkel mozolenin tam önünde duruyordu başı öne ağik biçimde.

Bu seferki fotoğraflarda böyle bir yakın duruş yok ama çelenk taşıyan iki askerin arkasında mozolenin yaklaşık 1.5 metre gerisinde mozoleye doğru ilerlerken bir fotoğrafı var en yakın mesafelesi olarak.

Ve, bu fotoğrafında da çok saygılı, yakın ve çok alakalı.

Bu sefer neden geçen sefer ki kadar mozoleye yaklaştırılmadı veya yaklaşamadı veya yaklaşmadı bilmiyorum.

Ama ben daha ziyade yaklaştırılmadığını veya buna meyyal bir ortam oluşturulmadığını düşünüyorum.

Belki de, biraz fazla spekülatif olacak ama Başbakan Erdoğan’ın “azamiyetini”, “raconunu” gölgeleyecek birşey istenmedi.

Yani, “Türkiye’yi kurtaran kişi ancak ve ancak Erdoğan olabilir” filan gibi.

Biliyorsunuz insanların fantezileri vardır ve bazı fanteziler acaiptir.

Şimdi, onu diyeceğim…

Merkel’in Atatürk’e bu saygısı hakkında geçen sefer de düşünmüştüm, şimdi de…

Bu saygının sebebini şöyle yorumluyorum…

Merkel Avrupa tarihini, onun acılarını, vatan bölünmesini, vatan kaybını, işgalleri vs. çok iyi bilen, bu konularda kendisi de çok duyarlı birisi.

Ki, geçen gelişinde Anıtkabir ziyaretinden hemen sonra Atatürk ile ilgili olarak, şu an tam sözlerini hatırlayamıyorum ama, “Atatürk bir devlet kurmanın ne olduğunu çok iyi biliyordu.” gibi birşey söylemişti.

Merkel, bilindiği gibi, Doğu Almanya kökenli ve 1989’da Berlin duvarı yıkılana kadar Batı Almanya’dan mahrumlardı, Alman Hristiyan Demokrat Helmut Kohl’ün çok cesur ve devlet adamsal adımları ile birleştiler.

Merkel vatan ve devlet konularında bu nedenle de bilhassa, benzetmek caiz olursa bir Namık Kemal gibi duyarlı birisi.

Ve, Doğu coğrafyasında Atatürk’ün taaaa o zamanlar toprağının insanına çağdaş bir devlet vermiş olmasının manasını ve zorluğunu çok iyi anlayabilecek birisi.

Türkiye’deki birçok politikacının anlamadığı kadar anlıyor bunu.

Çünkü işgal de dahil, vatanını kaybetme de dahil herşeyi yaşamış.

Bu sebeplerle, ayrıca da, karnından Doğu coğrafyasına bağlı Türkiye’de, 20. yüzyılın başında Avrupa tipi bir devlet kurmuş olması nedeniyle Atatürk’e gerçekten de hayranlık ve saygı duyuyor.

Ben de, onun Anıtkabir’deki o zarif duruşundan ve içten saygısından çok etkileniyor ve AB’nin motor gücü olan bir ülke başbakanının Atatürk’ü anlamasından keyif duyuyorum.

Çünkü bu anlayış kolay bir anlayış değil, kolay olsaydı kimler de anlardı, kimler, di mi?

Bu arada, Merkel’in ziyaretinin siyasi yönüne dair bir değerlendirme yapmayı gerekli görmüyorum çünkü değerlendirilecek birşey yok.

Biz önce Türkiye olarak şu çemberden bir çıkalım, o zaman bunların sırası gelir.

Belki sadece, o da bir komiklik olarak, Merkel tutuklu gazeteciler deyince, bir gazeteci Erdoğan’a bu konuyu sordu, Erdoğan da yine, “Onlar gazeteci değil, banka soyguncusu, darbeci ve kaçak silah taşıyorlar.” gibi birşey dedi ve buna bütün kargalar yine güldü.

Türk ve Alman kargaları ezcümle…