Bu kadar şehit vermeye mecbur muyuz?

Bu kadar şehit vermeye mecbur muyuz?
7 Nisan 2016 08:00

”Çözüm süreci” denilen ”ihanet süreci”nde Güneydoğumuzun alenen PKK’lı alçak teröristlere sayısız silah/mühimmat ile işgal ettirilmesinden sonra 22-Temmuz-2015’te başlatılan temizlik harekatında bugüne kadar en az 500 şehit verdik ki son derece vahim bir tablodur!

 

 

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

 

Neden vahim bir tablo ve/veya azap verici bir sayıdır?

 

 

PKK’lı teröristlerle savaşırken, evlerde bulunan sivillerin burnu kanamasın diye elde tüfeklerle yerleşim birimlerine tek tek girildiğinde ya kanı bozukların keskin nişancılarınca askerimiz/polisimi vurulup şehit ediliyor, ya da yerleştirilen tuzak patlayıcılar patlatılarak vatan evlatlarımız toprağın kara bağrına gömülüyor ki, bu tamamen akıl dışı bir uygulamadır.

 

 

Bakın nedenlerini açıklayacağım

 

 

Birinci neden orada yaşayan sivillerin burnu kanamasın mantığı ile kahpe teröristlerle savaşırken, askerimizin/polisimizin canları can değil mi; onları neden düşünmüyoruz?

 

 

İkinci neden, bugünkü gibi hiç şehit vermeden veya çok az şehit vererek yapılacak sokak muharebeleri taktikleri/usulleri varken her gün düzinelerce şehit vermek saflığın, iyi niyetin dik alası değil mi?

 

 

Türk milleti olarak tarihin akıp giden seyri içerisinde biz ne kaybettiysek hep saflığımız yüzünden kaybettik.

 

 

Oğuzlar, Türk milletinin çok önemli bir boyudur ve devletler kurmuşlardır-Osmanlı Devleti dahil-

 

 

Burada size bir anekdot anlatmak istiyorum.

 

 

Ben hem babaannemi hem de büyük babaannemi-babamın babaannesi- gördüm; onlar ”eski zaman Oğuz”u tabirini çok sık ve ”saf” anlamında kullanırlardı.

 

 

Şimdi bu yalın gerçeği kısaca bir anekdotla anlattıktan sonra, bu dehşet verici konuyu bir soru ile aydınlığa kavuşturmak istiyorum.

 

 

Herhangi bir Avrupa ülkesinin topraklarını kendi teröristleri işgal etseydi-aslında çözüm süreci diye bir ihanet bu ülkelerde sergilenip te topraklarını işgal ettirmezlerdi-bu ülkeler, örneğin Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya vs. teröristleri temizlerken tüfeklerle sokak muharebeleri mi yaparak çok fazla asker/polis zayiatı mı verir di yoksa başka bir askeri taktik uygulayarak zayiat vermez veya zayiatı en aza mı indirirdi?

 

 

İsrail bu durumda olsa ne yapardı?

 

 

İran’ın topraklarını kendi teröristleri işgal etseydi ne yapardı?-teröristlerini 15 dakikalık yargılamanın ardından vinçlerde sallandırdığını ve bu nedenle onların teröristlerinin kıpırdamadığını biliyoruz-

 

 

Suriye kendi teröristlerine ne yapıyor?

 

 

Rusya ne yapardı?-Çeçenistan’da ne yaptığını biliyoruz; lütfen anımsayın-

 

 

Bakın hemen ne yapacaklarını yanıtlayayım.

 

 

Tüm sivil halka bulundukları yerleşim birimlerini en geç 48 saatte terk ederek çıkmalarını ve teröristlere de teslim olmalarını iki gün boyunca hoparlörden anons eder, sonra da tüm binaları toplarla, tanklarla, uçaklarla yerle bir ederlerdi.

 

 

Türk devletinden başka hiçbir devlet sivilleri kullanan kendi teröristleri ile asker ve polisini bol keseden telef edercesine piyade tüfekleri ile sokak muharebeleri yapmaz, riski sıfıra yakın olan yukarıda bahsettiğim taktiğini uygulayarak kısa sürede sonuca ulaşıp, ülkesini rahatça nefes aldırırdı.

 

 

Böyle bir saflık olabilir mi?

 

 

Vatanı için çarpışan askerin/polisin hayatını düşünme, sivil halkın aman burnu kanamasın mantığı ile kahramanları ahirete uğurla?

 

 

Bundan öncelikle kim yararlanıyor?

 

 

Öncelikle alçak teröristler yararlanıyor.

 

 

Bakın Güneydoğu’da çarpışan bin kadar özel harekat polisi, düz polis olmak için dilekçe vermiş.

 

 

Bu çok vahim durumdur.

 

 

Halbuki bugüne kadar asker ve polisimizi riske sokmadan, yukarıda yazdığım gibi toplar, tanklar, uçaklar devreye girseydi ne bu kadar şehit verirdik, ne de kahramanlarımıza yılgınlık gelirdi!

 

 

Üstelik şimdiye kadar çoktan Güneydoğumuz teröristlerden temizlenmişti.

 

 

Beyler, başkomutanlar böyle mücadele olmaz.

 

 

Bakı Silopi’yi teröristlerden temizledik dediniz, yine bir yerlerden çıkıp kanlı terör yaptılar.

 

 

Halbuki yazının içinde açıkladığım savaş stratejisi/taktiği uygulansaydı teröristlerin tamamı şimdiye kadar çoktan çukurlarında yerlerini almışlardı.

 

 

Bir yurtsever olarak sadece uyarı görevimi yaptım.

 

 

KURNAZCA BİR DOLAP DÖNÜYOR!

 

 

Birkaç gün önce Ahmet Davutoğlu Diyarbakır konuşmasında ‘’Çözüm sürecini biz bitirmedik, barikat kuranlar, çukur kazanlar, bomba ve mayın döşeyenler bitirdi.Milletin çözüm sürecinden beklediği silahların tümüyle terk edilmesi ve PKK tüm silahlı unsurları Türkiye dışına çıkarırsa her şey konuşulabilir’’ sözlerini sarf ederek ‘’çözüm süreci’’ denilen ‘’ihanet süreci’’ne yeşil ışık yaktı ama RTE’de Kızılay Genel Kurul’unda Başbakan’a ‘’Biz çözüm süreci dedik, onlar aldattılar.Onların hiçbir sözüne güvenilmez artık bitti.Terörle mücadele son terörist imha edilene kadar, son tehdit ortadan kalkana kadar sürecek.Zaman zaman müzakere lafı ediyorlar.Ortada müzakere edilecek, görüşülecek bir konu da yoktur, bunun böyle bilinmesi lazım…’’ ifadeleri ile yanıt verdi.

 

 

Fakat ben bunun bir siyasal oyun olduğunu, bir dolap çevrildiğini düşünüyorum.

 

 

Kısaca iyi polis-kötü polis rolleri oynanıyor gibime geliyor.

 

 

Bir defa Davutoğlu, RTE’den izinsiz ‘’çözüm süreci’’ denilen ‘’ihanet süreci’’ne yeşil ışık yakacağını hiç sanmıyorum.

 

 

Üstelik ABD’den geldikten sonra RTE’nin bu tür atraksiyona girerek Davutoğlu’’na laf yetiştirmesi sizce anlamlı değil mi?

 

 

Reza Zarrab, ABD yargısı tarafından tutuklandıktan sonra, RTE ile görüşmeyi kabul eden Obama ‘’çözüm süreci’’ne başlanılması hususunda aba altından sopa göstererek asrın liderimize bir dayatmada bulunmasın mı?

 

 

Sadece bir alicambaz oyunu oynanabileceğine dair kuşkularımı açıklıyor ve tüm yurtsever aydınlarımızı bu konuyu dikkatle takip etmeye lütfen davet ediyorum.

 

 

AKP OĞLANCILIĞI TBMM’NE AK’LATTIRDI!

 

 

Bir süre önce Ensar Vakfı’na ait Karaman’daki yurtta kalan 45 erkek yavrucağımıza aşağılık sapık bir öğretmen tarafından tecavüz/taciz edildikten sonra eleştiri yağmuruna tutulan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu verdiği bir yanıtta ‘’Bir defadan bir şey olmaz…’’ sözlerini sarf ederek oğlancılığa pirim vermiş ve geçmişi tecavüz olayları ile dolu bu mide bulandırıcı yeri aklamaya çalışmıştı.

 

 

Bu söz üzerine Sema Ramazanoğlu hakkında gensoru verildi ama AKP’nin oyları ile reddedildi ve güzide bakanımız Aklanarak, anasından doğduğu gündeki gibi pir-ü pak oldu!

 

 

TBMM tarihinde ilk defa tecavüz sapıklığını aklamaya çalışan bir bakan AKP milletvekilleri tarafından vicdanen aklandı.

 

 

Şimdi buradan oğlancılığı AK’layan o milletvekillerine soruyorum:Sizin oğullarınıza, torunlarınıza, yeğenlerinize vs. bir sapık tecavüz etse-Allah korusun-siz kendinizi nasıl hissedersiniz?

 

 

Bakın milletvekilleri size bir anımsatma yapayım:Dünya yansımalardan ibarettir, eden bulur!

 

 

Hele oylamadan sonra AK’lanan Sema Ramazanoğlu’nu tebrik kuyruğuna giren milletvekilleri gerçekten göz yaşartıcı bir tablo sergilediler.

 

 

Bilhassa tebrik kuyruğundaki AKP’nin türbanlı milletvekilleri bir harikaydılar!

 

 

Tecavüzcülüğü AK’layanı AK’lamakla türban/başörtüsü sizce nasıl uyuşuyordu?

 

 

Türban/başörtüsü namus için örtülmüyor muydu?

 

 

Oğlancılığı AK’layanı AK’lamak namusluca bir iş miydi?

 

 

Altı kebap, üstü şişhane!

 

 

İslam’ı hoyratça kullanmak şahane!

 

 

İbrahim ÖZDOĞAN Twitter

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!