‘Böyle olur AKP’nin Mahmut Hocası’

‘Böyle olur AKP’nin Mahmut Hocası’
11 Ocak 2022 08:19

AKP’nin TBMM Başkanlığına sunduğu Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi’ni TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda, 10 Ocak 2022 Pazartesi günü itibariyle görüşülmeye başlandı.

 

 

Komisyon toplantısı öncesi TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunu CHP Grubu üyeleri olarak; Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal, Hatay Milletvekili Serkan Topal, Muğla Milletvekili Suat Özcan, Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel ve Yozgat Milletvekili Ali Keven ile birlikte bir basın toplantısı düzenleyerek CHP’nin  görüşlerini kamuoyuyla paylaştılar.

 

 

Düzenlenen basın toplantısında şunlar kaydedildi:

 

 

Öğretmenlerin Beklentilerini Karşılamayan Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi Milli Eğitim Komisyonunda

 
Böyle olur AKP’nin Mahmut Hocası, bizim “Mahmut Hocamız” öğretmenine ve öğrencisine sahip çıkan bir öğretmendi ama bu Mahmut başka Mahmut.
Öğretmenlik mesleği kimi özel günlerde yöneticiler tarafından hamasi nutuklarla göklere çıkarılsa da yaşanan gerçeklik bunun tam tersidir.
20 yıllık AKP iktidarında öğretmenlerin sorunları çözülmek bir yana içinden çıkılamaz bir sorun yumağına dönüşmüştür.
Bu sorunlara bir nebzede olsa çözüm getirmesi beklenen “Öğretmenlik Meslek Kanunu” teklifi tam anlamıyla bir hayal kırıklığı yaratmıştır.
Bu meslek kanunu hazırlayanların öğretmenlerin sorunlarından habersiz oldukları anlaşılmıştır.

 

 

Bir milyon iki yüz elli bin öğretmen;
Düşük ücretlerle çalıştırılmakta,
İş güvencesi kaygısı yaşamakta,
Liyakatsiz atanan yöneticilerin baskısına maruz kalmakta,
Yetersiz donanım, teknik destek ve altyapı ile mesleklerini yapmak durumunda kalmakta,
Bilimsel olmayan öğretim programlarını kullanmak zorunda kalmakta,
Eğitim politikalarının belirlenmesinde söz ve karar hakkı tanınmamakta,
Asıl meslekleri dışında işleri yapmaya zorlanmakta,
Eğitim ortamlarında her türden şiddete maruz kalmakta,
Siyasi kadrolaşma ve siyasi yakınlık öğretmenler arasında eşitsizlik yaratmakta,
Sözleşmeli, ücretli ve kadrolu olmak üzere farklı şekillerde istihdam edilmekte,
Ataması yapılmayan öğretmenler sorunu her geçen yıl artmakta; kamuda veya özelde güvencesiz, açlık sınırı altında ücretlerle çalışma koşulları yaygınlaşmakta,
Atamalarda liyakat tüm eğitim kurumlarında ortadan kaldırılmakta,
Özel okullarda çalışan öğretmenler, öğretmenlik onuruna yakışmayacak koşullarda çalıştırılmakta,
Hukuk dışı uygulamalar ve soruşturmalar sonucunda öğretmenlik mesleği itibarsızlaştırılmakta; öğretmenlerin değer verilme ve güven duygusu yok edilmektedir.

 

 

Hal böyle iken AKP’li 58 Milletvekili tarafından meclise sunulan bir kanun teklifini görüşeceğiz. Bu kanun teklifi öğretmenlerin dağ gibi olan sorunlarına nasıl bir katkı sunmaktadır, bir bakalım;
1- Emekli olmuş ve halen çalışan tüm öğretmenlere 3600 ek gösterge veriliyor mu?
2- Sözleşmeli öğretmenler kadrolu olacak mı? Eşlerine ve çocuklarına kavuşabilecekler mi?
3- Öğretmenlere il emri tayin hakkı getiriyor mu?
4- Atanmayan 700 bin öğretmene çözüm var mı?
5- Engelli, ücretli ve Piktes öğretmenlerinin sorunlarını çözüyor mu?
6- Özel okullarda ve özel rehabilitasyon merkezlerinde çalışan öğretmenlerinin sorunlarına çözüm üretiyor mu?
7- Okul idarecilerinin sorunlarına bir çözüm önerisi var mı?
8- Bakanlık ve ilköğretim müfettişlerinin sorunlarına çözüm var mı?
9- Okul öncesi öğretmenlerine, sınıf öğretmenlerine, Halk Eğitimde çalışan usta öğreticilere çözüm getiriyor mu?
10- Öğretmenlik mesleğine hak ettiği değeri verecek bir öneri var mı?
11- Öğretmenlerin maaşlarında, ders ücretlerinde artış, özlük halklarına, sosyal statülerine iyileştirme mi getiriyor?
Maalesef ki bu sorunlara herhangi bir çözüm önerisi sunulmazken, öğretmenler arasında hiyerarşik bir yapılanma oluşturulmakta ve öğretmenlik mesleği sadece bir kariyer basamağı haline dönüştürülmektedir.
Peki mevcut durumda yapılması gerekenler nelerdir?

 

ÖĞRETMENLERİN ÖZLÜK, EKONOMİK, DEMOKRATİK VE MESLEKİ HAKLARI GÜÇLENDİRİLMELİDİR
Eğitimin niteliğinin öğretmenin niteliği ile doğrudan ilişkili olduğu dikkate alındığında, Türkiye’de öğretmenler başta olmak üzere, tüm eğitim ve bilim emekçilerinin görevlerini sağlıklı bir şekilde yapabilmeleri için öğretmenlerin sorunlarına kalıcı çözümler üretilmeli, ekonomik, demokratik ve özlük talepleri karşılanmalıdır.

 
Öğretmenlik mesleğinin tarihte hiç olmadığı kadar değersizleşti(rildi)ği, mesleki itibarının ayaklar altına alındığı bir dönemde, Türkiye’nin dört bir yanında fedakârca görev yapan öğretmenlerin yaşadığı mesleki, ekonomik ve sosyal sorunlar görmezden gelinemez. MEB, gerçek anlamda öğretmenlerin niteliklerini arttırmayı hedefliyorsa, öncelikle öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştıran, öğretmenliği herkesin yapabileceği ‘teknik bir iş’ haline getiren yanlış politika ve uygulamalara son vermelidir.
Öğretmenlik mesleğinin statüsünün geliştirilmesi hem idari hem de toplumsal koşulların iyileştirilmesini gerektirir. Bu nedenle planlı, kapsamlı ve uzun soluklu çalışmalara başlanması gereklidir.
Öğretmen Strateji Belgesi’nin uygulanmayacağı, ILO ve UNESCO tarafından 5 Ekim 1966’da kabul edilen ‘Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararı’nın’ ise eksiksiz uygulanacağı açıklanmalıdır.
Tüm eğitim emekçilerinin ek göstergeleri 3600’e çıkarılmalıdır.
Eğitim-öğretim yılı başında öğretmenlere yapılan eğitim-öğretime hazırlık ödeneği, her dönem başında, bir maaş tutarında olmak üzere bütün eğitim ve bilim emekçilerine verilmelidir.
Ayrıca 24 Kasım Öğretmenler gününde bir maaş tutarında ikramiye verilmelidir.
Başta insanca yaşayacak ücret olmak üzere, eğitim emekçilerinin bugüne kadar yaşadığı ekonomik mağduriyetler giderilmeli, son 20 yıl içinde satın alım güçlerindeki azalmayı telafi eden adaletli bir ücret artışı sağlanmalıdır.
Dünya öğretmenleri açısından bir toplu sözleşme niteliğinde olan ve Türkiye’nin de imzaladığı “Öğretmenlerin Statüsü Tavsiye Kararı” eksiksiz olarak hayata geçirilmelidir.
OHAL KHK’leri ile gerçekleştirilen hukuksuz ihraçlar iptal edilmeli, hukuksuz bir şekilde ihraç edilen tüm kamu emekçileri görevlerine iade edilmelidir.
Çalışırken alınan ek ödemelerin tamamı temel ücrete ve emekliliğe yansıtılmalı, vergi dilimi uygulaması sabitlenerek ücretlerde yaşanan erimenin önüne geçilmelidir.
Sözleşmeli/ücretli öğretmenlik gibi her türlü güvencesiz istihdam uygulamalarına esnek, kuralsız ve angarya çalışmaya son verilmelidir.
Sözleşmeli öğretmenlerin mazerete dayalı tayin hakkı başta olmak üzere tüm özlük hakları iade edilmelidir.
Kamu emekçilerinin grevli toplu sözleşme hakkı önündeki engeller kaldırılmalı, gerçek bir toplu sözleşme düzeninin yaratılması sağlanmalıdır.
Okul öncesinden üniversitelere kadar eğitimin hiçbir kademesinde kriz gerekçesiyle tasarruf yapılmamalı, okullara ve üniversitelere yönelik çeşitli adlar altında yapılan kesinti ve uygulamalara son verilmelidir.
0-6 yaş grubu çocuklar için, 50 ve üzerinde çalışanı olan bütün iş yerlerinde kreş açılmalıdır. 50’den az çalışanın bulunduğu işyerlerinde ise çalışma alanlarına yakın ortak bakım üniteleri ve kreşler açılmalıdır.
Çalışan kadınlara doğum öncesi 8, doğum sonrası 16 hafta olmak üzere toplam 24 hafta ücretli doğum izni verilmelidir. Doğumdan sonra babaya 10 iş günü ücretli izin verilmeli, sezaryenle veya erken doğum halinde bu izin ücretli olarak 15 güne çıkarılmalıdır.
Yönetici atamalarında kadın çalışanların tüm yönetim kademelerinde eşit temsiliyeti sağlanmalıdır.
İşte bu nedenlerle Cumhuriyet Halk Partisi olarak eğitimin tüm bileşenleri ile birlikte hazırladığımız ve 23 Kasım 2018 tarihinde TBMM’de sunduğumuz kanun teklifi, tüm partilerle birlikte üzerinde çalışılarak yasallaştırılmalıdır.