'Birleşmiş Milletler Suriye halkından özür dileyecek'

'Birleşmiş Milletler Suriye halkından özür dileyecek'
18 Ekim 2012 16:05

BALKAN Savaşlarının 100. Yılı çerçevesinde, İstanbul Hilton Cenvention Center’da düzenlenen “Balkan Savaşlarından Balkan Barışına” başlıklı uluslararası konferansın açılışında konuşan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Saraybosna’dan İstanbul’a kadar olan coğrafyadaki bütün şehirlerin, birlik sembolü olduğunu söyledi.

Bakan Davutoğlu, Bir daha Balkanlar’da hangi kökenden olursa olsun yeni Karaciçlerin, Mladiçlerin çıkmasına izin vermememiz lazım. Yeni bir atmosfere ihtiyacımız var. Karaciçlerin dönemi bitti ve bir daha Balkanlar’a geri gelmeyecek” dedi.

Balkanların tarihine değinen Davutoğlu, şöyle konuştu:

“20 yüzyılda dört büyük acı yaşadık Balkanlar olarak. O tecrübelerden dersler çıkarmak zorundayız ki, 21. yüzyılda da benzer acıları görmeyelim, yaşamayalım. 21. yüzyılda benzer acıların yaşanmaması için dört ana yöntemde anlaşmamız gerektiğini düşünüyorum. Birincisi, bölgesel sahiplenme ve kapsayıcılık. İkincisi, bu bölgesel sahiplenmeye paralel olarak bölgesel entegrasyon fikrini yaygınlaştırmak durumundayız. Bölgesel entegrasyon, bir anlamda bütün bu bölgesel sahiplenmenin beraberinde kültürel, ekonomik ve siyasal olarak bölge insanlarının daha yoğun bir iletişime geçmesini sağlayacak temel politika önceliği olamlıdır. Üçüncüsü bir politika önceliği olarak Avrupa içinde ortak bir havza oluşturmak. Dördüncüsü, uluslararası bütün platformlarda Balkan ülkelerinin istişare mekaznizmaları kurmaları.”

Davutoğlu, Balkanlar ve Ortadoğu’nun son yüzyılda krizlerle anıldığını ifade ederek, “Şimdi biz bu makus tarihi değiştirmek zorundayız. Aslında bugün Dışişleri Bakanları arasında öylesine yakın bir diyalog, işbirliği var ki, bu kriz çağrışımını ortadan kaldıracak bir potansiyel mevcut. Biz yeni bir dönemi başlatırken, ortak bir vizyondan hareket etmek durumundayız” dedi.

KARACİÇLERİN DÖNEMİ BİTTİ

Dışişleri Bakanları daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Lahey’deki uluslararası mahkemede yargılanan eski Bosnalı Sırp lider Radovan Karaciç’in, Bosna’da yaşananlardan zamanın Bosna hükümetini sorumlu tuttuğuna yönelik açıklamaları hatırlatılınca, Davutoğlu, Radovan Karaciç’in yaptığı açıklamaların, aslında kendilerinin de Balkanlar’da yıkmak istedikleri anlayışı yanısttığını söyledi.

Davutoğlu, “Maalesef bugün Lahey’de yargılanan Karaciç, Balkanlar’da eski çatışmacı, dışlayıcı kültürün, etnik ve bağnazcılığın sembolü bir kişliktir. Srebrenitsa’da yaşananlar hepimiz için bir utanç vesilesidir. Karaciç, bu söylediklerini keşke o savaş esnasında söyleyebilmiş olsaydı. Ancak savaş esnasında kendisinin ve Mladiç’in tutumlarını biliyoruz. Bir daha Balkanlar’da hangi kökenden olursa olsun yeni Karaciçlerin, Mladiçlerin çıkmasına izin vermememiz lazım. Yeni bir atmosfere ihtiyacımız var. Karaciçlerin dönemi bitti ve bir daha Balkanlar’a geri gelmeyecek” diye konuştu.

SURİYE, BOSNA HERSEK TECRÜBESİNİ HATIRLATIYOR

Suriye’de yaşananlar karşısında uluslararası toplumun tepkisini nasıl değerlendirdiklerinin sorulması üzerine Davutoğlu, şunları söyledi:

“Aslında Bosna-Hersek’de 3 yıl yaşanan katliamlara duyarsız kalan uluslararası toplum, orada akan kandan, yapılan katliamlardan daha sonra nedamet göstermek, özür dilemek zorunda kalmıştır. Uluslararası toplumun birinci sorumluluğu bu tür katliamları engellemektir. Maalesef Bosna-Hersek’te çok geç kalınmıştı ve Srebrenitsa’da çok açık bir şekilde bir gecede 7-8 bin Boşnak’ın katledilmesi ile ancak uluslararası toplum kendine nispeten gelebildi ve daha bir ortak tavıra yöneldi. Bugün maalesef Suriye’de yaşadıklarımız bir çok açılardan Bosna-Hersek tecrübesini hatırlatıyor. Şehirlerin uzaktan tanklarla, toplarla ateşe tutulması, çevredeki dağlardan Saray Bosna’nın snaypırlarla ve ağır silahlarla ateş altında tutulması ile bugün Halep’in, Şam’ın, Hama’nın, Humus’un kuşatma ile meskun mahallerin top, tank ateş, hatta havadan helikopter ve uçak bombardımanı ile tahrip edilmesi arasında büyük bir benzerlik var. Aynen Saray Bosna gibi Halep de insanlığın ürettiği en eski kültürlerden biri. Bugün Halep’te o tarihi zenginliğin nasıl tahrip edildiğini hep beraber görüyoruz. Bu noktada hepimize düşen görev bir an önce bu katliamın durdurulması noktasında elimizden gelen her türlü çabayı göstermek, tabi öncelikli görev, sorumluluk da BM’ye ait. BM’nin bu konuda Bosna-Hersek’de olduğu gibi gecikmemesini diliyoruz.
 Aksi taktirde bundan 10-20 sene sonra bir başka BM Genel Sekreteri giderek Halep, Şam halkından özür dilemek zorunda kalacak. BM’nin bu anlamda geçmiş tecrübelerden de ders alarak bir an önce devreye girmesini bekliyoruz.”