Bırakın, tepeleyeyim diyor

Bırakın, tepeleyeyim diyor
1 Mart 2020 12:11

Önce son durum nedir ile başlamak istiyorum.

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 

Hükümet tarafından yönlendirilen basından bilgi alamıyoruz. Bu kirli bir basın.

 

Zira fikir namusu ve hürriyeti yok ve Türk Halkı’na yalan söylüyor.

 

İki gündür gerek Avrupa basını, gerek bulduğum her yerden anladığım şu ki…

 

Perşembe gecesi sabah kadar süren çatışmalardan sonra Rusya şu anda bekleyiş pozisyonunda ancak İdlib’in güneyinde Suriye ordusu ile El Nusra gibi gruplar arasında düşük yoğunluklu çatışmalar sürüyor.

 

Şu anda Suriye tam İdlib’i ele geçirme dönemecinde, Perşembe günü üzerinde Rus ruleti oynanan 34 evladımızın hayatını kaybetmesinden sonra Rusya destekli adımlar yavaşladı ancak olay tüm potansiyeli ile beklemede.

 

Erdoğan ilerlemek istiyor ancak destek alamıyor.

 

Trump lo lo lo yapıyor. (çok afedersiniz bu amiyane ifade için)

 

Erdoğan’a komik komik sorular soruyor. (Putin’in orda amacı ne gibi.))))

 

AB kesinlikle destek vermiyor.

 

İran destek vermiyor.

 

Irak vermiyor. Kimse vermiyor.

 

Bu noktada küçücük bir not…

 

Almanya, Fransa İdlib’de Esad’ın tam hakimiyetini şu nedenle desteklemiyor…

 

Almanya ve Fransa o hatta Kürt devleti istiyor.

 

Bizim halkımıza perşembeden beri askerimiz İdlib’de sanki PKK’dan gelecek tehlikelere karşı duruyormuş havası yaymaya çalışanların yaptıklarının PKK ile zerre alakası yok.

 

Ordaki olay şu, hükümet Esad’a karşı radikal siyasal İslamcıları destekliyor askeri olarak.

 

Orda zırnık PKK veya YPG yok.

 

Ve diyor ki Erdoğan kendi ifadesiyle, “Putin’e, sen aradan çekil, bizi Suriye rejimi ile baş başa bırak dedim”.

 

Yani, arada Rusya olmasa Erdoğan TSK’ya, Esad’ı devirme görevi verecek.

 

Bu tür bir savaş Türkiye’nin değildir.

 

Asla değildir.

 

Biz Türkiye olarak, biz başka ülkenin egemen rejimini yıkmak gibi bir işin içinde olamayız.

 

Nitekim…

 

Cuma günü TBMM’de temsil edilen siyasi partilerin imzaladığı ortak metne CHP ve İyi Parti’nin şu iki noktada itiraz ederek metinden kaldırttığını basından öğrendik…

 

1-Türk askeri İdlib’de Astana ve Soçi mutabakatı çerçevesinde bulunmaktadır (Astana ve Soçi kimseye Esad rejimini yıkma yetkisi vermiyor

2-TSK kendine verilen görevi….(CHP ve İyi Parti, TSK kendisine TBMM tarafından verilen görevi olarak değiştirtmiş, verdiğim oy helal olsun size)

 

 

Bu arada…

 

Erdoğan bu sefer de Perşembe gecesinden sonra basının karşısına çıkmadı.

 

Ve, öğrendik ki basından basının karşısına çıkmadığı süreçte Meral Akşener’i aramış.

 

Bu sefer de o kurtarır diye düşünmüş olabilir.

 

Zira geçmişte böyle iki fırtınalı zor dönemde Deniz Baykal ve Metin Feyzioğlu ile çıkmıştı sessizliğinden.

 

Ancak Meral Akşener doğrudan bir şey söylemese de, İYİ Parti bu konuda taviz vermedi.

 

Hatta, İyi Parti sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, “Devletin görevi şehit tepesini doldurmak değildir” dedi.

 

Kılıçdaroğlu da dün, “Bizim iktidarımızda, Millet ittifakının iktidarında Şehitler tepesi boş kalacak” dedi ve ben ağlamaya başladım.

 

Zira bu bizim savaşımız değil.

 

100 yıl öncesi gibi diyor Erdoğan, biz 100 yıl önce vatanımızı işgal edenlere karşı savaştık.

 

Haklıydık, meşru müdaafadaydık.

 

Şu anda yapılan ise, kendi hırslarını tatmin etmek için evlatlarımızı ateşin içine atıp, onlar üzerinden Rus ruleti oynamak.

 

ŞUNU HİÇ YALANLAMADI HÜKÜMET

 

Rusya iki kez açıklama yaptı. Biri Putin, diğer, de Savunma Bakanlığı olmak üzere.

 

Bu açıklamalarda deniyor ki…

 

“Biz Türk askerinin bulunduğu gözlem noktasına ateş etmedik. Türk askerleri bizim ateş ettiğimiz terörist gruplar arasındaydı”

 

Bunu hiç yalanlamadı hükümet.

 

Ve, yalanlamıyorsanız eğer bunu TBMM’de anlatmak zorundasınız.

 

Siz bizim askerimizi neden El Nusra gibi grupların arasına karıştırıp, hedef haline getiriyorsunuz.

 

Rus ruleti oynuyorsunuz di mi? Tutarsa ilerleriz, tutmazsa şehitler tepesini doldururuz.

 

YA O ZAVALLI GÖÇMENLER, YA O ÇOCUKLAR

 

Bir toplumun, bir devletin şerefi ile bu kadar oynanmaz.

 

Almanya ve Fransa’yı zorlamak için elimizdeki göçmenleri yola döküp, onları kullanmak çok ağır bir durum.

 

Tv’lerde çocukları gördüm, çok kötü oldum, bir de geceyi eksi derecelerde geçirecekler.

 

Hiçbir devlet insanları bu şekilde kullanamaz.

 

Biz değiliz bu.

 

Türkiye böyle bir şeyi asla yapmazdı.

 

Ne Ecevit yapardı, ne Erbakan, ne Mesut Yılmaz yapardı, ne Demirel, ne İsmail Cem…

 

Bu arada, Haluk Levent’in çağrısı çok yerindeydi, umarım o bölgedeki Türk halkı göçmenlere ve çocuklarına bir parça, en azından yiyecek giyecek olarak yardım edebilir.

 

Bu arada Yunan sınırına saldıkları göçmenler üstelik İdlib’den bile değil. Daha önceden gelmiş Afgan, Irak gibi göçmenler.

 

Böyle bir şantaj politikası ayrıca her devleti uluslararası planda diskalifiye eder, de grade eder.

 

PERŞEMBE GECESİ

 

O gece çok kötü bir geceydi. Mahvolduk.

 

Tüm toplum çok gergindi.

 

Sosyal medya da zaten hemen çöktü.

 

Ve, eğer bu hükümet bu işi tırmandırırsa, Suriye’de savaşa ordumuz daha da devamla ve artarak sokulursa Türkiye’de toplum psikolojisi tamamen bozulur.

 

Ekonomik dengeler tamamen bozulur.

 

Halkın endişeleri piyasayı zorlayacak eğilimler alır.

 

Bu yol çıkmaz bir yol.

 

Derhal çekin askerimizi İdlib’den. Esad ile savaşmayın. Türkiye’nin sınır ve güvenlik sorunları için yeni bir plan oluşturmasına fırsat verilmesi için acilen seçime gidin.

 

Bu olayı artık ancak ve ancak yeni ve bir Cumhuriyet hükümeti çözebilir.

 

Siz çözemesiniz ama askerimizi acilen İdlib’den çekmekle mükellefsiniz.

 

 

 

Safile USUL Twitter

 

Fotoğraf: AFP

 

 


Yazarın Son Yazıları:
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz
Gökhan Zan ve ses kaydı
Didik didik bir şey aramışlar