Bir istifanın kodları

Bir istifanın kodları
4 Kasım 2014 09:00

Türkiye’nin kaderine hükmedecek bir seçime doğru hızla yol alırken CHP çok önemli bir istifa ile sarsıldı.

 

Çağların IŞIK H&H YORUM

 

Çok kimsenin Demir Leydi ünvanlı Margaret Thatcher’e benzettiği Sayın Emine Ülker Tarhan bir süredir sorunlar yaşadığı partisinden istifa ettiğini açıkladı.

 

Çoğu zaman parti içerisindeki ulusalcı kanadın önde gelen temsilcisi olarak görülmekle birlikte siyasi kimliği ve felsefesini böylesine dar bir kalıba sokmak Sayın Tarhan’a haksızlık olacaktır.

 

Tıpkı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu istifayı yorumlarken Sayın Tarhan’ı ufku dar olmakla suçlamasındaki talihsizlik gibi.
Bir genel başkandan beklenen, istifanın altında yatan nedenleri sağlıklı şekilde değerlendirmesi ve kamuoyunu bu endişeleri önemsediğine ikna etmesidir.

 

Fakat Sayın Tarhan’ı bariz şekilde vizyonsuz ve dar görüşlü olmakla suçlayan Kılıçdaroğlu’nun bunu yapacağına dair bir emare görünmemektedir.

 

Üstelik Kılıçdaroğlu bu istifanın gecikmiş bir davranış olduğu mesajını vermeyi de ihmal etmemiştir.

 

Oysa Sayın Emine Ülker Tarhan milletvekilliği döneminde gösterdiği performansla her kesimden seçmenin dikkatini çekerek göz doldurdu.

 

Açıkladığı istifa metninde;

Parti içi demokrasi eksikliğine,

Seçim yenilgilerinin sorgulanmadığına,

2015 seçimlerine yönelik ciddi bir yol haritasının olmadığına,

Tutarsız ve vizyonsuz bir politika yürütüldüğüne,

Otoriter bir rejime kaydığını düşündüğü ülkesinin geleceğinden kaygı duyduğuna,

Halkın duyarlılıklarından kopuk muhalefet anlayışına,

Ve en önemlisi umudunu kaybettiğine dikkat çekiyor.

Bu eleştirilerden hangisinin haksız olduğu söylenebilirki?

Üstelik CHP seçmeninin bile partisinin iktidarından umutlu olmadığı anketlerle ortaya çıkmışken.

Bütün bunlara rağmen bu istifayı doğru okuyamayanlar Dersim katliamını gündeme getirdiği için ulusalcı kesimin hedef aldığı Sayın Hüseyin Aygün’ün “Sayın Tarhan’ın istifası partinin nerelere savrulduğunu bir kere daha göstermektedir.” şeklindeki açıklamasına baksınlar.

Partinin içinde bulunduğu siyasi yörüngesizliğin ispatı olarak zıt iki kutbun paylaştığı ortak endişeden daha iyi bir örnek bulunabilir mi?

Cumhuriyeti kurmakla övünen bir partiden her kesimden seçmenin duyarlılığına sahip bir demokrasi dilini geliştirmesi beklenirken, kendi tabanının endişelerini bile paylaşmaktan uzak bir tavır sergilemesi hakikaten izaha muhtaç bir durumdur.

Sayın Kılıçdaroğlu bu istifayı yeterince önemsemiyor ya da bu seçimleri salt kendi politik geleceği açısından değerlendiriyor olabilir.

Fakat durum bu kadar basit değil.

Tarihin yazıldığı bir süreçten geçerken ülkenin geleceğini belirleyecek bu seçimlere salt bir yarış gözüyle bakılamaz.

Seçim stratejisi geliştirmek konusunda tartışmasız bir beceriye sahip AKP nin iki partili bir meclis oluşturma planı veya en azından anayasa referandumuna yetecek sayıda milletvekili çıkarma beklentisi belki de CHP’nin ve daha birçok şeyin de tasfiyesi anlamına gelecektir.

Sayın Genel Başkanın kaygı duyması gereken nokta budur ve tarihsel bir sorumluluk gerektirmektedir.

Öte yandan bu istifanın CHP’nin iktidar olmasından umudunu kesmiş bir çok kesimi heyecanlandırdığı da inkar edilemez.

Sayın Süheyl Batum’un birçok kimsenin duygularına tercüman olarak, istifayı uyandırıcı ve yol gösterici, Sayın Tarhan’ı da belki yön gösterici olarak yorumlaması boşuna değildir.

Yine de Sayın Tarhan’ın bu istifa sonrası yeni bir parti kurması veya var olan bir partiyle seçime girmesi ihtimali hiçte olası görünmemektedir.

Ülkesinin geleceği için böylesine kaygılı olduğunu belirten bir siyasetçi, AKP’ye umut ettiği siyasi ortamı yaratma ihtimalinden özenle kaçınacaktır.

Ne de olsa artık seçim sathı mahalline girilen bir dönemde seçime hazırlanmak için yeterli zaman ve başarı şansı olmadığını bilecek kadar öngörülü ve vizyon sahibi bir siyasetçiden söz ediyoruz.

 

 

Çağların IŞIK

Twitter @caglarinisik

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Seni başkan yaptıracağız
Yarının gülüşleri bugünün gözyaşlarında boğuldu
Dağlıca saldırısının Cizre’yle ilgisi var mı?