Bekir Kalyoncu ile Hulusi Akar arasında ne fark var?

Bekir Kalyoncu ile Hulusi Akar arasında ne fark var?
4 Ağustos 2013 17:34

Erdoğan istemediği için Kara Kuvvetleri Komutanı olamayarak emekli edilen Jandarma Genel Komutanı Bekir Kalyoncu ile Erdoğan’ın onanıyla Kara Kuvvetleri Komutanı olan Hulusi Akar arasında ne fark var?

Safile USUL H&H YORUM

Tabii, mesela…

Anne-baba isimleri farklıdır, belki yaşları, belki boyları farklıdır, belki sevdikleri yemekler farklıdır, belki tuttukları futbol takımı farklıdır, belki biri semizotu sever, öteki sevmez ama bu kadar…

Bunun dışında bu iki komutan arasında bence, TSK/Genelkurmay Başkanı fonksiyonelliği açısından bir fark yoktur, olmaz.

Erdoğan bunu bilmiyor mudur?

Bence biliyordur.

Ama o Bekir Kalyoncu’yu kişi olarak muhtemelen Hulusi Akar’dan daha itici buluyordur kendisi açısından ve de Kalyoncu geçmişte onun gözüne daha fazla batmıştır Hulusi Akar’dan.

Hulusi Akar da muhtemelen geçmişte daha arka fonksiyonlarda olmuş olduğu için Erdoğan’ın gözüne  batma imkanına erişememiştir veya tarzı böyle biraz daha sakin ve “mutedil”dir.

Zaten de Erdoğan’ın seçenekleri şu kadarcık ki…

TSK komutanları içinde gözüne çok batanlarla daha az batanlar arasında bir tercih yapabilir ancak.

Yoksa böyle, “Nizam-ı Cedid”, “Yeniçeri”, “Yeni-Osmanlı”, “Kanunuci”, “Yavuz Sultan Selimci” vs. gibi seçenekler yok…

O nedenle ya Bekir Kalyoncu’yu seçeceksin veya Hulusi Akar’ı. (Hulusi Akar 2005’de Kara Harp Okulları Komutanı imiş, düşünün, onun Kalyoncu’dan nasıl bir farkı olabilir ki?)

“Domates-salça” kadar bile fark yok arada.

Domates ile hakiki salça arasındaki fark örneğin bin kat daha fazladır.

Bu komutanların hepsi aynı fabrikadan  çıkmıştır ve hepsi Atatürk’ün kurduğu ve ruh verdiği orduyu temsil ederler.

Aralarında zamansal ve buna bağlı olarak ulaşılmış olan kurumsallığa bağlı olarak izlenen yollara ve kullanılan yöntemlere dair farklar vardır…

Ama bunların hepsi Cumhuriyet’e bakar, sağa, sola değil, bence bundan herkes emin olabilir.

Ki, Erdoğan’ın yaptığı seçim aslında bir seçimsizliktir ve bundan dolayı da isteklerine uyulmuştur.

Erdoğan biraz da böyle, “Benim dediğim olsun” tadı yaşamak istemiştir ve bu da imkan dahilinde olduğu için bu tadı tatması mümkün olmuştur.

Mesela batı basını şöyle yazsın, “Erdoğan TSK’yı iyice halının altına süpürdü”

Veya, “Askeri Şura’da Erdoğan’ın dediği oldu.”

Şunu da unutmamak lazım…

Türk Genelkurmay’ı Erdoğan ile, “Şu komutan, bu komutan” gerilimine ve çelişkisine girmez.

Bence objektif duruma bakar ve bu çerçevede TSK fonksiyonlarında bir değişiklik yaratmayacak Hükümet isteklerine karşı bir tutum almaz.

Ki, kurumlaşmış ve soğukkanlı yapılar gerçekten ve hakikaten bir değişiklik yaratmayacak durumlar karşısında sakin durur ve ajite olmaz.

O nedenle (de) Hulusi Akar ile Bekir Kalyoncu’nun arasında bence bir fark yoktur.

Tabii, Kalyoncu’nun elinden hakkı alınmıştır, Genelkurmay Başkanı olabilecekken emekli edilmiş ve Türkiye açısından insan kaybı yaşanmıştır ama…

Bazı zamanlar böyle geçici acılıklar yaşanabilir…

Önemli olan temelin sağlam kalmasıdır.

HÜKÜMET’İN 142’Sİ ŞÖYLE….

Mehmet Ali Şahin 1 Ağustos perşembe günü Gezi Parkı tipi protestolara katılanlara ömür boyu hapis verilebileceğini söyledi.

Bu cümle onun kişisel tarihine kara bir leke olarak geçti tabii ama bana ne onun kişisel tarihinden deyip, devam edeyim…

Anlaşılıyor ki, Hükümet protestolardan çok çok korkuyor.

Türkiye’de çıkabilecek toplumsal muhalefet eylemlerinin kendisini yönetemez hale getirmesinden korkuyor.

Hükümetin kafasında bin türlü korku senaryosu var ve bu nedenle insanları korkutmak için şimdiden tehdit ediyor…

“Protesto yaparsan, bu, TCK 312’ye, yani Hükümet’i yıkma eylemine girer, ben de sana o zaman müebbet veririm”

12 Eylül döneminde Türkiye’de siyasiler 142 ile, yani, “Devleti yıkma ve komünizm kurma niyeti” ile yargılanırdı.

Herkes bununla yargılanırdı.

Türkiye sonra bu yılları aştı alnının akıyla…

Ama sonradan yeni bir çukura düştü…

Yeni çukurun adı, “312/Hükümeti yıkma teşebbüsü”

Fakat tabii, bu çukurun da içi birgün dolacak.

Yalnız bu sürede çok can yanmamasına çalışmak hepimizin görevi.

Mesela en azından iyi bir seçim sonucu için canla başla çalışmak.


Yazarın Son Yazıları:
Didik didik bir şey aramışlar
Böyle bir kaza nasıl olur
İYİ Parti istifaları