Başbakan, 1,5 yıl önce bombaya benzettiği kitap için bakın şimdi ne diyor

Başbakan, 1,5 yıl önce bombaya benzettiği kitap için bakın şimdi ne diyor
18 Ekim 2012 09:03

Yazı yazmak için bilgisayarımın başına her geçişimde, “Bugün, içinde Başbakan olmayan bir yazı yazacağım” diyorum.


Baki KARAKOL H&H YORUM

Sanki Başbakan, gizliden izliyor… İzin vermiyor.
 
Bu defa da aynı oldu.
 
İnternet gazetelerinden birinde “Başbakan konuşuyor” yazısını görünce, gündem ve güncellik uğruna, vardım yandaş televizyonlardan birini açtım.
 
Başbakan, partisi AKP'nin Genel Merkezi'ndeki, Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda (17 Ekim 2012 Çarşamba) konuşuyordu.
 
Toplantıyı canlı veren yandaş televizyonun karşısına geçip oturdum.
 
İçimden de, “Dilerim, yazımı değiştirmemi gerektirecek söz etmez” dedim.
 
Demez olaydım.
 
Başbakan, konuşmasının sonlarına doğru öyle bir söz etti ki!.. Korktuğumu başıma getirdi.
 
Kafamdaki yazı konusunu ertelemekten başka seçenek bırakmadı…
….
 
Başbakan, “Terör örgütleri, cehaletten beslenirler” diyordu, “Cehaletin ortadan kalktığı bir ortamda, terör örgütü, varlık sebebini kaybedeceğini biliyor” diye de ekliyordu.
 
Usuma (aklıma), kendilerinin “eseri” 4+4+4 ucubesi geldi!..
 
“… Terör örgütü çağımızın en barbar, en ilkel, en insanlık düşmanı yapısıdır” sözünden hemen önce “Barbarlığın en bariz özelliği, eğitime düşmanlık, eğitim kurumlarına düşmanlık, kitaba, kitaplarla elde edilen aydınlık düşünceye düşmanlıktır” diyince, kendimi tutamadım “Çok doğru söz” diye haykırdım, ayağa kalkıp Başbakan'ı alkışladım.
 
Alkışlarken, “Bu bir itiraftır. Aynı zamanda çelişkiyi açığa vurmaktır” diye mırıldandığımı ayırt (fark) ettim.
 
Yerime oturduğumda… Başbakan'ın, 13 Nisan 2011'de, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde yaptığı konuşmayı; arkasından, 10 Haziran 2011'de NTV kanalında katıldığı canlı yayında bir soruya verdiği yanıtı anımsadım.
….
 
Oda TV Davası'ndan 376 gün tutuklu kaldıktan sonra, 12 Mart 2012'de “tahliye” olan gazeteci-yazar Ahmet Şık'ın basımı gerçekleşmemiş “İmamın Ordusu” kitabıyla ilgili yurtta yaşananlar, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde, bir bayan üye tarafından anlatılıyor ve Başbakan'a, “Bütün bu yaşananlar neden?” diye soruluyor.
 
Başbakan, orada yaptığı konuşmada, öyle bir yanıt verdi ki!..  
 
Kıyamet kopuyor!..
 
Bir Başbakan, kitabı “bomba”ya benzetirse, dünyada kıyamet kopar!..
 
Kopmaz mı?!. Kopması, “çok doğal” değil mi?!.
….
 
Başbakan, dünyada kıyamet koparan konuşmasında şöyle diyor:
 
“Buraya, şahsım ve iki Bakan arkadaşlarımızla geldim. Bayan arkadaşlarımız da burada. Önyargılardan arındırılmış düşünceler önemli. Bu, basılmamış denen kitapla ilgili kararı ben vermedim. Bomba kullanmak suçtur, bombanın yapılacağı maddeleri kullanmak da suçtur. Bomba yapmanın ihbarı gelmişse, güvenlik güçleri bunları toplamaz mı? Burada da, daha önce gelmiş bilgiler gelmişse, yargı da bu kararı vermiştir ve güvenlik güçlerine 'Gidin alın' demiştir. Bu kitap, internet sitelerine girmiştir ve burada ne olduğu görülmüştür. Bu yürütmenin değil, yargının aldığı bir karardır. İşinize gelince 'Bağımsız yargı' diyorsunuz, Türkiye'ye gelince 'Yürütmeye bağlı yargı' diyorsunuz. Ama Türkiye'de bağımsız yargı var, yürütmeye bağımlı bir yargı yok.”

 
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'ndeki konuşmasında “Ben, şiir okuduğum için hapse girmiş bir liderim. 4 ay hapis yattım” demeden de edemeyen Başbakan, yaklaşık iki ay sonra, NTV kanalında, “Kitap yazmak nasıl terör olur?” diye sorulunca, “Öyle kitaplar vardır ki, bombadan daha tesirlidir” yanıtını veriyor.
….
 
“Öyle” sözcüğünün arkasına sığınsa da… “Ben, genelleme yapmadım, her kitap için söylemedim” dese de…  
 
Kitabı, bombaya benzeten, bomba eşdeğerinde gören Başbakan, 1,5 yıl aradan sonra çıkıyor, partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında “Barbarlığın en bariz özelliği, eğitime düşmanlık, eğitim kurumlarına düşmanlık, kitaba, kitaplarla elde edilen aydınlık düşünceye düşmanlıktır” diyor!..
 
Diyebiliyor!..
 
Şaşırtıcı olduğu kadar, sevindirici!..
 
Ama…  
 
“Söylem”de kalacak bir söz!..
 
Gerçeği, en yalın, en doğru biçimde dile getiren bu sözün, söyleyen Başbakan tarafından yaşama geçirilmesi, gelişip dal budak olması olası değil! Çünkü… Başbakan'ın, söylemi başkadır, eylemi başkadır! Kendi siyasi düşünce ve dünyasında ise söylemi ve eylemi, aynıdır, milim şaşmaz!..
….
 
Başbakan, genişletilmiş il başkanları toplantısındaki konuşmasında, “Baskıyla, korkuyla, zulümle insanları bir süre sindirebilirsiniz, ama asla onları kazanamazsınız” da, diyor.
 
Katılıyorum. Katılmakla kalmıyorum, Başbakanı alkışlıyor, kutluyorum. Aynı sözcüklerle Başbakan'a, ben de sesleniyorum. Ve… Bu saygın sözü Başbakan'ın da, benim gibi not etmesini, usunda tutmasını, hiç unutmamasını öneriyorum.  
….
 
Başbakan'ın aynı konuşmasında, anne ve babalara seslenişinden esinlenerek, halkımıza, tıpa tıp sözcüklerle ben de seslenmek istiyorum:
 
“Lütfen, çocuklarımızın geleceğine sahip çıkalım. Lütfen, onların ana sınıfında, ilkokulda, ortaokulda, lisede, üniversitede en iyi eğitimleri almalarını engellemeye çalışan karanlık odaklara geçit vermeyelim…”
 
[email protected]


Yazarın Son Yazıları:
Molla Kasım
Başbakan diyor ama lafla 'sağlıklı millet inşa edilmez'
Birand, hastalığın mı, ihmalin mi, gündemin mi kurbanı?