Barzani su içmekte zorlandı

Barzani su içmekte zorlandı
30 Eylül 2012 21:32

AKP’nin dünkü kongresine misafir olarak katılan Barzani, ağzı yapışkanla sımsıkı kapaltılmış 200 ml’lik naylon kaplar içinde dağıtılan suyu içmekte çok zorlandı.


Safile USUL H&H YORUM

O kapları biliyorum, açmaya çalışırken üstüme dökmediğim de zaten vaki değildir.
 
Kongrede çok ciddi bir yüzle ve Alman eski Başbakanı Schröder’in yanında oturan Barzani suyu açmaya çalışırken hayli zorlandı, bu da beni epey bir gülümsetti.
 
Bir de, o su biraz bizim kısıtlılık suyumuzdur.
 
Azcık su, açması da zor.
 
200 ml su olur mu, olmaz; ya susuz değilsindir hiç içmezsin veya adam gibi içersin.
 
Ama biz yine de büyük bir ülkeyizdir…
 
Ve, eğer 2000 dönümündeki yolumuza devam edebilseydik 200 ml’lik yapışık ağızlı su kaplarından ” herkes için bol su” mottosuyla bol sulu kaplara geçerdik ama olmadı.
 
Evet, yazı başlığında, “Erdoğan, kongre, 10. yıl, vizyon” gibi kelimeler kullanmamak için Barzani’yi taşıdım başlığa ama şimdi kongreden devam edeceğim.
 
Ben dünkü kongreyi ekran başından izlerken şunları gördüm…
 
1-AKP tabanına dikkat ettim ve AKP tabanının ve kadrolarının kimliğini henüz bulmadığını gördüm, alkış alan tek yabancı misafir Halid Meşal idi, diğerleri ile hiçbir ruhsal bağlantı yoktu, ama bu tüm salon için geçerli değildi çünkü salonda heterojen bir sosyo-kültürel yapı vardı, Halid Meşal’i çok coşkuyla alkışlayanlar bir kesimdi ama onların alkışlama kararlılığı salona da sirayet etti, salondakilerin çoğunluğu kendilerini siyasi olarak neyin coşturması gerektiği konusunda mütereddid idi.
 
2-Bu havanın tıpkısının aynısı Erdoğan’ın konuşmasında da vardı. Erdoğan’ın son 10 yıla dair anlattığı tek özgün şey şiir nedeniyle hapse girmesi, imam hatiplerin yeniden açılmış olması gibi konulardı ve Erdoğan siyasi vizyon olarak çizecek bir tablo bulamamış ve aslında MHP tabanına ait olacak sloganlar bulmuştu.
 
3-Günlerdir süren kongre haberleri tiyatrosunda, “Erdoğan öyle bir sürpriz vizyon çizecek ki…” minvalli haberlerden sonra çıka çıka “1071 Malazgirt savaşının 1000. yıldönümü olan 2071 vizyonu” çıktı. Ki, bu da aslında en fazla bir MHP vizyonu olabilir. Erdoğan AKP’ye özgü olabilecek hiçbir vizyon sunmadı. Neden? Çünkü yok.
 
4-Konuşmanın yüzüncü dakikasında filan Erdoğan, “Size bir sürprizim var” dedi, o sürpriz de Aşık Veysel’in, “uzun ince bir yoldayım” türküsünü salona dinletmekti. Bu kadar sürprize kalp dayanmaz vallahi.
 
5-Kongreye katılan bakanlar arasında kendini en iyi ve güvenli hissedenler Fatma Şahin ile Bekir Bozdağ idi. Çok neşelice konuşuyor ve Erdoğan’ın şiirlerine eşlik ediyorlardı. Erdoğan onlara, “Siz bendensiniz” garantisini vermiş olmalı.
 
6-Asık suratlı ve bozuk olanların başında Ali Babacan geliyordu. Yanında oturan eşi de neşeli değildi. Bakan Çağlayan da neşe taşımıyordu. Bülent Arınç ise, şiirlere ağlamak ile, “ya, bu işin ben artık neresindeyim ki” havasındaydı, boşlamaya başlamış artık yani
 
7-Erdoğan’ın en büyük derdi’nin Gül olduğu belli oldu. Salonda Gül’ün soğuk nefesi ensede hissediliyordu. Erdoğan’ın bu konudaki zorluğunu, “Bizde kişisel çekişme ve rekabet olmaz, olmamalı” sözlerinden belli oldu. “Rekabet yok” demedi, “olmamalı” dedi, Yani, Gül’e, “Lütfen benimle rekabet etme” dedi.
 
8-Erdoğan’ın bir başka mesajı yine Gül’e ve, “Ben son olarak Cumhurbaşkanlığı yapıp bitireceğim, sen hepsini yaptın, sen şimdi çekil” idi.
 
9-Erdoğan’ın eğer geçen sene geçirdiği hastalık olmasaydı kendisi de daha devam etmek isterdi ama buna çok uzun zamanlı olarak ihtimal vermiyor.
 
10-Erdoğan’ın en etkilendiği söz, “otoriterleşme” olmuş. Muhalif kesimin bu kavramından etkilenmiş olduğu dünkü konuşmada belli oldu. Bu kavramı çok kullandı ve içinden geçen kanımca şu, “Ben otoriterdim ama ben başkayım, benden sonrakiler tek başına yönetemesin, kimse tek başına fazla öne çıkamasın.”
 
11-Yabancı ülkelerden gelenlere baktım, hepsinin beyni kısa devre yaptı çünkü böylesine garip bir siyasi konuşmayı kendi demokrasiye uzak ülkelerinde bile duymamış olmalılar. Şiirler, türküler, kendini dünyanın sahibi olarak lanse etmeler vs. vs. Valla bakın tv kanallarında izleyin çıkarsa, beyinlerinin yaptığı kısa devreyi fark edeceksiniz. Bir de çok sıkıldılar ve esneye esneye bir hal oldular.
 
12-Schröder de, “Ben burda ne arıyorum” havasındaydı. Erdoğan’ın konuşmasını garipsedi ve konuşmayı dinlerken içinde hiçbir empati duygusu uyanmadığı yüzünden çok belliydi. Zaten batıdan o vardı sadece, o da emekli ve tonton arkadaş rolündeydi.
 
13-Barzani Schröder’in yanına oturmuştu bu aynı zamanda Kuzey Iraklı Kürtlerin AB’ye yakınlığının ve komşularının dini devlet idareli kültürlerine mesafesinin bir göstergesi idi.
 
14-Erdoğan’ın konuşmasının ilk başında okuduğu şiir atraksiyon ve görsel olarak iyiydi. “Sevgili” diye başladı söze, sanıldı ki salona hitap cümlesinin ilk kelimesi, sonra, “En sevgili” dedi, ardından, “Ey sevgili” dedi ve bunun bir şiirin girizgahı olduğu anlaşıldı. Bu atraksiyon iyiydi yani. Atraksiyon sevenler örnek alabilir. Bu kongreden haberi olmayan bir yerde taklidi yapılabilir.
 
15-Erdoğan’ın dünkü konuşması şu ana kadar yaptığı konuşmaların tıpkısının aynısıydı, mesela birkaç hafta önce İl Başkanları toplantısında da aynı konular vardı (camileri ahır yapan CHP, halkla kucaklaşan imam hatip okulları, onun okuduğu şiirler, yaptığı duble yollar…)
 
16- Ve de, hülasası; AKP henüz yerine oturmadı, hiç oturmadı, daha evrilecek ve bir yere doğru gidecek. Belki bölünerek, belki değişerek ve oturarak ama her halukarda AKP’ye uyan en iyi şarkı, “Kapıldım gidiyorum, bahtımın rüzgarına”dır. Yolculuk henüz bitmedi ve devinim bol.
 
Bitmedi ama yazı bitsin artık.


Yazarın Son Yazıları:
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz