Bahçeli: Türkiye’de Kürt sorunu yoktur

Bahçeli: Türkiye’de Kürt sorunu yoktur
5 Ekim 2021 11:52

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli’nin konuşmasından satır başları şöyle:

 

 

 

“MHP yaparsa en iyisini yapar, davamızın haklarını savunacağız. Yapamazsınız diyenlere gülüp geçeceğiz. Nerede bir mazlum varsa elinden tutacağız. Nerede bir hain çıkmışsa tam karşı cephesinde yerimizi alacağız.

Bartın’daki kazada yaşamını yitiren dava arkadaşlarıma Allah’tan rahmet diliyorum.

Dünya ne eski dünya, insan ne eski insandır. Yığılan açmazlar ve çarpıklıklar hepimizin gündemini meşgul etmektedir.

2020’de şiddetin maliyeti 15 trilyon dolara ulaşmış. Karşımızdaki küresel tablo umut saçan durumdan çok uzak. BM, 5 ülkenin tekeline girerek onların yüksek yayılmacı politikalarına kılıf hazırlamakla meşguldür. Adaletsizlik ve eşitsizlik korkunç seviyelerdedir.

 

 

Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi Suriye’de kalıcı çözüm bulma vakti gelmiştir. Ülkemizde misafir bulunan Suriyeli sığınmacıların evlerine ve yurtlarına güvenle dönebilmeleri, İdlib merkezli yeni bir göç dalgasının sınırlarımıza yığılmasına mani olabilmek için bahse konu çözüm ikliminin gerçekçi bir biçimde yeşermesi şarttır.

Soçi Zirvesi, İdlib’in çok ötesine geçerek, bütüncül bir perspektife bürünmüş, Türkiye ile Rusya arasındaki iş birliği imkânları derinlemesine ele alınmış ve karşılıklı anlayış ön plana çıkmıştır. Kaldı ki Suriye konusu kâğıda dökülmüş, defalarca üzerinde mutabakat sağlanmış bir konumdadır.

 

 

Rusya ve Esad rejimi İdlib’deki radikal terör unsurlarını bahane ederek askeri müdahaleleri son 6 aydan beri artırmıştır. Rus hava saldırıları da Türkiye’nin M-4 Karayolu’nun güneyindeki askeri varlığını ve üslerini direk tehdit boyutuna ulaşmıştır.

PKK / PYD’ye Moskova’da ofis açma imkânı sunan Rusya’nın İdlib’de terörle mücadele söylemi bize göre inandırıcı ve ikna edici değildir. Rusya’nın bu yıl içinde İdlib merkezli gerçekleştirdiği operasyonun dörtte üçü ağustos ayının ikinci yarısıyla, eylül ayının son haftasını kapsamıştır. Sözde M-4 karayolunun güvenliğini sağlamak maksadıyla Suriye – Rusya ortaklığı tarafından bir kara operasyonu dahi gündeme gelmiştir. Böylesi bir askeri operasyon demek insanların Türkiye’ye kaçmaları demek olacaktır ki buna rıza göstermemiz hayal ötesi bir beklentidir.

 

 

ABD yaptırım kartını masaya çıkardı diye devletimizin egemen vasfından vazgeçeceğimizi bekleyenler, bunu dileyenler, aldığımız füze ve hava savunma sistemini depolarda çürümeye terk edilmesini tavsiye edenler işbirlikçilerdir. Türkiye olarak neyi, ne zaman, nasıl alacağımızı ihtiyaç duyulan hesabını yalnızca büyük Türk milletine vereceğimizi herkesin bilmesinin yararı vardır.

ABD yönetimi bizi yeni yaptırımlarla bizi tehdit ediyormuş, varsın etsinler, nasıl olsa alıştık, yaptırım var diye Türkiye Cumhuriyeti’nin haysiyetini hiç kimseye çiğnettirmeyiz.

Yağlı kuyruk gördüler mi ağızlarının suyu akan içimizdeki emperyalist kalıntıların Türkiye’de hükmü geçemez.

 

 

ABD silah almayın diye ülkemize yaptırım gözdağı verirken aynı anda Suriye’nin kuzeydoğusunda ne işler çevirdiğini itiraf edecek dürüstlüğe sahip midir? PKK’ya, YPG’ye suikast silahlarını bedelsiz vermeyi kendisine hak görüyor da milli güvenliğimizi korumak amacıyla temin ettiğimiz silahlar mı gözüne batıyor? Teröristlerle ittifak içinde olan bu ülkenin şaşkın ve şuursuz yöneticileri Türkiye’yi ne sanıyorlar?

Afganistan’ı bu hale getiren kimdir? Dünya üzerinde 800 noktada 350 bine yakın askeri konuşlandırarak yapmadığını bırakmayan ülke, Türkiye’ye ne anlatıyor?

Kimin kimlerle yürüdüğü netleşiyor, sis perdesi aralandıkça aralanıyor. Biz HDP demek PKK demek diyorduk meğerse bu denkleme de ABD bağımsız değişken olarak eklenmiştir. Yüz kızartıcı, utanç verici, insanlık değerlerini hiçe sayan kanlı bir ittifak Türkiye’ye karşı kurulmuştur. Böylesi bir dönemde CHP Genel Başkanı’nın sözde Kürt sorununu telaffuz etmesi tesadüf müdür? Yoksa bayatlamış sömürge teklifi midir?

Bu kadar mı kâbuslar görüyorlar ülkücülerin varlığından, bu denli mi ürküyorlar cesaretimizden. Ben Ülkü Ocakları’nda yetişmekten iftihar eden bir genel başkanım. Dünyaya bir kez daha gelsem yine Ülkü Ocakları’nın bir ferdi olurdum. Ülkü Ocakları’ndan şehit, gazi, kahraman, vatan ve millet sevdalısı, devlet ve siyasetçi, sanatçı ve bilim insanı, adam gibi adam çıkar. Bir tek çıkmayacak teröristtir. İlle de terörist arıyorlarsa Pensilvanya’ya, PKK’ya bakın. Baktıkları yerde görecekleri yalnız kendileri olacaktır.”

 

 

Zillet İttifakı’nın ana ortaklarını ikaz ediyorum. Sözde Kürt sorununu tartışmak demek milleti tartışmak demektir. Milletin tartışılması devleti tartışmaya açmakla eş anlamlıdır.

Türkiye’de Kürt sorunu yoktur, Kürt kardeşlerim, sorun olarak gören CHP, İP, HDP vardır. Türk milleti birdir, kardeştir, büyük bir ailedir. Meclis her meselenin çözüm mekânıdır fakat ihanetin, bölünmenin çözüm kaynağı görülemez!

Kılıçdaroğlu başka bir alemde yaşamıyorsa Kandil merceğine gözüne koydurmamışsa bu yakıcı gerçeklerden ne zaman haberi olacaktır? İzanı kaldırdıysa itiraf etsin, sonra nedamet getirsin. Meraklanmasın bu millet onu bile affedecek gönül enginliğine haizdir. Gece baykuşları gibi öten CHP Sözcüsü ekonomide karamsar tablo çizerken hiç mi yüreği titremiyor. Hiç mi patronu Kemal Derviş’ten fikir almıyor. Masum ve haklı öğrencilerimizi hariç tutarak söylüyorum, yurt sorunu var diyenler, nöbetçi provokatörleri sahaya sürenler, “Barınamıyoruz” diye banklarda eylem yapan örgüt üyeleri, sizin propagandasını yaptığınız bu caniler olmasaydı, bu devlet her mahalleye yurt yapar ve her evladımızı da sıcacık ve insani şartlarda ağırlardı.

Yumurta, et, süt, peynir fiyatlarının artışından, çarşı-pazar- marketlerdeki vicdani olmayan zamlı ürün satışlarından samimi olarak sızlananlara, şikayet edenlere, bir şey demiyorum.”