Atatürk’ün anılmadığı camilerde Cuma namazı kılmanın hükmü yoktur

Atatürk’ün anılmadığı camilerde Cuma namazı kılmanın hükmü yoktur
18 Eylül 2019 17:38

Bu makaleyi yazmamın nedeni 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın bir Cuma gününe denk gelmesi ve o gün kılınan Cuma namazındaki hutbede bu zaferi Türk ulusuna hediye eden, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni tüm kurumları ve o arada Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kuran Mustafa Kemal Atatürk’ün tek bir sözcük ile bile hutbede anılmaması nedeni ile yurtsever Atatürkçü dindar yurttaşlara İslam’ın bu konudaki fıkıhla ilgili bir şartını açıklamak içindir.

 

 

Dr. İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

 
Bu makale üzerine din üzerinden siyaset yapan, makam mevki edinenler ve din üzerinden Karun gibi zengin olanlar hemen öküz altında buzağı aramaya başlayacaklar ve eşelediğim iğrenç çıkarlarını korumam amacıyla din düşmanlığı yaftası ile suçlamaya başlayacaklardır.

 
Tarih boyunca din bezirganlarının tavırları hep böyle olmuştur ve bu işin doğası nedeniyle de bundan sonra da hep böyle olacaktır.

 
Bu din bezirganları o kadar iğrenç tavırlar içerisindedirler ki, günümüzde imam hatip okulları, ilahiyat fakülteleri propagandaları yaparak siyasal, parasal çıkarlar sağlarken kendi çocuklarını bu okullardan fersah fersah uzak tutarak kolejlerde ve Batı’daki yabancı üniversitelerde okuturlar.

 
Ben bu okulların propagandasını yapmadan bir evladını imam hatip okulu ve ilahiyat fakültesinde okutmuş bir baba olarak şimdi İslam’ın fıkıhi bir gerçeğini aktarmak istiyorum.

 
Şimdi hemen bu fıkıh kuralının altını kalın çizgilerle çizerek hükmü yazalım.

 
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde Cuma namazında hutbede Mustafa Kemal Atatürk anılmıyorsa, o namazın hükmü yoktur ve Cuma kılmanın şartı kalmamıştır.

 
Fıkıh kuralına göre Cuma namazı kılmanın şartlarının kalmadığı durumlarda 5 vakit namazını kılanlar o gün sadece bulunduğu mekanda öğle namazını kılar.

 
İslam fıkhında Cuma namazını kılmanın ‘’vücubunun şartları’’ ve ‘’edasının şartları’’ diye iki başlık vardır ve uzunca bir konu olduğu için elbette buraya aktaracak durumda değiliz.

 
Şimdi biz kısa olarak Cuma namazı kılmanın şartlarından biri olarak fıkıhta ‘’hür olmak’’ şartının bulunduğunu hemen burada belirterek konumuza devam edelim.

 
Şimdi akıllara hemen ‘’Türk ulusu hür değil mi?’’ sorusu gelir.

 
Hemen yanıtını verelim.

 
Eğer bir ulusun bağımsızlığını sağlayan, devletini kuran önderi tu kaka edilip camilerden uzaklaştırılıp kuşakların beyinlerinden silinmeye ve tamamen yok edilmeye çalışılıyorsa hürriyeti yok edilip kıskaç altına alınmıştır.

 

 
İslam’da Cuma namazları Tanrı’ya kullukla birlikte ulusu birlik ve beraberlik altında toplamak için her hafta yapılan çok etkili uygulamalardır.

 
Cuma hutbesinde verilen mesajlarla ülkenin halkı aynı ülküler etrafında kenetlenir ve çok önemli konularda uyarılar yapılır.

 
Ama ülkemizde uygulanan Cuma namazlarında birlik ve beraberlik değil, ayrıştırma vurgusu yapılıyor.

 
Bakın neden?

 
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk olmasına rağmen Cuma hutbelerinde adından bir sözcükle bile bahsedilmediği gibi, milli zaferleri bize kazandırdığı yıldönümlerinde bile öç alırcasına bahse konu olmamaktadır.

 
Bunun müsebbibi Diyanet’in kendisidir.

 
AKP İktidarı Türkiye’nin başına musallat olduktan Atatürk devlet kurumlarından ve her hafta milyonlarca insanımızın kıldığı Cuma namazlarındaki hutbelerden, milli zaferlerin yıldönümlerinde kutlamalardan unutturularak kuşakların belleğinden silinmeğe çalışılmıştır.

 
Diyanet İşleri Başkanı’nın Atatürk düşmanlığı katmerli boyutlardadır.

 
Yaşamı boyunca iftiraları ile Atatürk’e kin kusan, keşke Yunan galip gelseydi hezeyanında bulunan Kadir Mısıroğlu’nu ölümünden önce, hem de 10 Kasım günü bir nefret mesajı verircesine ziyaret eden, Mustafa Kemal’i camilerin kapısından içeri sokmayan Diyanet Başkanı Ali Erbaş’ın yönettiği Camilerde Cuma namazı kılmanın şartı kalkmıştır, ta ki bu iğrenç uygulama kalkıncaya kadar.

 
Şimdi bu noktada İslam tarihindeki uygulamaları kısaca aktararak bunu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne atıfta bulunmak istiyorum.

 
İslam tarihinde Hz.Muhammet’ten sonra gelen halife kimse Cuma namazı hutbeleri onun adı de direktifleri ile okutulurdu.

 
Yani Cuma namazları aynı zamanda yönetimde siyasal uygulamaydı.

 
Ve daha sonra gelen fıkıh bilginleri bu uygulamaları fıkhın kuralları olarak fıkıh kitaplarında zikretmişlerdir.

 
Araplar bu konuda o kadar aşırıya gitmişlerdir ki, devleti yeni ele geçiren ve yeniden kuran halifeler rakiplerine Cuma namazlarında lanetler yağdırmışlardır.

 
Bunun en açık örneği Emeviler devleti ele geçirdiği zaman, Muaviye ve daha oğlu Yezit Hz.Ali’ye tüm Cuma hutbelerinde lanetler ve hakaretler yağdırmışlardır.

 
Hz.Ali’ye ve taraftarlarına yapılan lanetleri ve hakaretleri dinlettirmek amacıyla halkı zorla Cuma günleri camilere dolduruyorlardı.

 
Evet İslam tarihindeki gelenek bu, devleti kim kurmuşsa Cuma hutbeleri de onun adına okutturuluyor.

 
Bugün Türkiye’de uygulanan Cuma namazı uygulamasına baktığımız zaman Emevi uygulamalarını çok açıkça görüyoruz.

 
O günün şartlarına göre Atatürk’e açıktan hakaretler yapılmasa bile, adı hutbelerden silinerek, cami kapılarından dışarı kovularak, her türlü şerefsiz hakaretleri yapan Kadir Mısıroğlu gibi herifleri bir Diyanet İşleri Başkanı anlamlı bir şekilde ziyaret ederek Muaviye uygulamalarından geri kalmayan dolaylı hakaretler edilmektedir Türk ulusunun ebedi önderine!

 
Mustafa Kemal Atatürk kimdir ey gaflet ve dalalet uykusunda ve hatta ötesinde olan bedbahtlar?!

 
Mustafa Kemal Atatürk koskoca bir ulusun vatanını, bayrağını, namusunu, ırzını sizin kafirler diye yaftaladığınız düşmanlardan kurtaran, size insanca, uygarca yaşamayı öğreten büyük bir önder.

 
Mustafa Kemal Atatürk’ün ömrü savaşlarla geçmiş ve hepimize uygarca yaşayacağımız bir devlet hediye etmiştir.

 
Ey Atatürk düşmanları o büyük önder kimin namusuna ve ırzına tasallut etmiştir.

 
Atatürk bir milletin namusunu, onurunu kurtarmıştır.

 
Ey Diyanet İşleri Başkanı!Başında bulunduğun kurumu Atatürk kurmuştur.

 
Bu ne kadar nankörlük ki, elde ettiğin makamı borçlu olduğun Atatürk’ü camilerden silerek Müslüman Türk’ün gönlünden silmeye çalışıyorsun.

 
O öyle bir önder ki, Elmalılı Hamdi Yazır’a Kuran’ın mealini yaptırmış ve yine çok iyi bildiğin gibi tüm İslam bilginlerinin ittifakla söylediği gibi Kuran’dan sonra İslam’ı ana kaynağı olarak niteledikleri Buhari’nin Tecrid-i Sarihini çevirttirerek İslam’a hizmet etmiştir.

 
Yukarıda belirttiğim gibi esasen İslami uygulamalara göre Türkiye Cumhuriyeti Devletini Türk oluşunun önderi olarak kazandığı zaferler ile tüm kurum ve kurallarıyla beraber kuran Mustafa Kemal Atatürk tüm Cuma ve bayram namazlarında bize anlattıkları ile anılmalıdır.

 
Siz garabete bakın ki uzun İslam tarihinden Araplar dönemine ait nice kervan soyguncusu savaşçılar hutbelerde anlatılırken büyük bir ulusu bağımsızlığına kavuşturan, topraklarını, ırzını ve namasunu kafir olarak yaftaladıklarından kurtaran Mustafa Kemal anılmadığı gibi bir de hakaretlere tabi tutuluyor.

 
Üstelik bu devletin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk.

 
İşte bu nedenle özgürlüğü kısıtlanan ve kurucu önderinin Cuma ve bayram hutbelerinde anılmadığı vaziyet itibariyle Cuma namazı kılmanın şartı kalkmıştır.

 
Bu İslami kural bilinçli bir şekilde konulmuştur ve Müslümanların kamuoyu oluşturarak yöneticileri demokratik uygulama ile hizaya getirip doğru yola sevk etmek içindir.

 
Günümüzde bunun adına bildiğiniz gibi ‘’sivil itaatsizlik’’ denmektedir.

 
Çok etkili bir uygulamadır ve İslam tarihinde özgürlüğün ve bağımsızlığın kaybolduğu dönemlerde uygulanama çok etkili sonuçlara ulaşılmıştır.

 
Örneğin, en etkili uygulama mütareke( işgal) yıllarında Kahramanmaraş’ı işgal eden Fransızlar’a karşı şehrin din bilgini Sütçü İmam ‘’Düşman işgali altında Cuma namazı kılınmaz!’’ diyerek direniş başlatılmış ve şehir işgalcilerden temizlenmiştir.

 
Bildiğiniz gibi ‘’sivil itaatsizlik’’ Batı’dan gelen ve uygar dünyanın sonuç aldığı yasalara karşı gelmeden çok etkili bir uygulamadır.

 
Elbette ‘’sivil itaatsizliğin” çok etkili yöntemleri vardır.

 
İşte İslami uygulamalardan Cuma namazı kılmanın şartının belli durumlarda dini kurallara dayanarak kalkması da son derece etkilidir.

 
AKP iktidarının Cuma cemaatinin azalmasından çok rahatsız olduğunu biliyoruz.

 
Yukarıda yazdığım bilgiler doğrultusunda Cuma namazı kılmanın şartının olmadığını ve bunun nedeninin birlik ve beraberliğimiz ile özgürlüğümüzün sembolü olan Mustafa Kemal Atatürk’ün sistemli ve düşmanca bir tarzda camilerden kovulmasından dolayı olduğunu Türk ulusu bilmelidir.

 
Elbette bu karanlık günler yürekten inanıyorum ki, yakında bitecek Yüce Atatürk’ün ‘’GENÇLİĞE HİTABE’’ ve ‘’NUTUK’’undan İslam tarihinin çok önemli bölümlerini teşkil eden Türk ulusunun kurtuluşu ve devletinin kuruluşu, nasıl korunması gerektiği her Cuma hutbesinde anlatılacaktır.

 
Bu hedefe ulaşıncaya kadar Cuma namazı kılmanın şartı yoktur, geçersizdir.

 
Bu şartı yani Atatürk’ü anma şartını yukarıda yazdığım fıkıh kaidesine göre ya camilere ya kendileri sokarlar ki çok zor görüyorum bunu; ya da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başına aydınlıkçı, Atatürk yolunda yeni bir yönetim gelerek sağlar ve isteyen o zaman Cuma namazını kılar.

 
Bunun dışında, özgürlükler yok edilmişken kılınan Cuma namazı batıldır ve Emevilerdeki Muaviye ve Yezit’in Hz.Ali ve taraftarlarına lanet ve hakaret yağdırmaları gibidir.

 
Atatürk’ün kurduğu bir devlette onun muarızları istedikleri gibi at oynatamaz.

 

 

Dr. İbrahim ÖZDOĞAN Twitter

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!