‘Artık Türkiye’ye ‘Muz Cumhuriyeti’ demek ‘Muz Cumhuriyeti’ne hakaret’

‘Artık Türkiye’ye ‘Muz Cumhuriyeti’ demek ‘Muz Cumhuriyeti’ne hakaret’
19 Eylül 2022 10:59

Türkiye’nin en büyük rüşvet ve yolsuzluk skandallarından biri ortaya çıktı ancak; yargı yine harekete geçmiyor. Piyasada konuşulanlara göre bu soygun çarkının sadece bir ayağını Ali Fuat Taşkesenlioğlu ve ekibi oluşturuyor. Şirketler, aracı kurumlar ve manipülatörler de vurgunun önemli aktörleri

 

Timur Soykan / Birgün
Bir eşik daha aşıldı.

 

 

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Borsa ve Saray’ı birbirine bağlayan rüşvet ağı 85 milyonun gözleri önünde örtülüyor. Kirli aktörler, deliller, yazışmalar, kayıtlar, rüşvetin toplandığı adresler ortada ama haftalar geçmesine karşın bir operasyon yok. Sadece rüşvet ağıyla ilgili itiraflarda bulunan Ünsal Ban tutuklu. Üstelik rüşvet ve yolsuzluk suçundan değil eşi AKP Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu’nun görüntülerini ifşa ettiği için cezaevinde.

Peki suç aleniyken yargının harekete geçmediği bu çarpık, ucube sistemde gazeteci ne yapacak? Çoğu zaman belge yok, çünkü yargı işini yapmıyor, soruşturma ilerlemiyor. Gazeteci belge yok diye susacak mı?

Mecburen rüşvet ağının izlerini tanıklarla konuşup kulaktan kulağa yayılan bilgilerde süreceğiz.

Rüşvet ve yolsuzluk ağının merkezindeki isim; Ali Fuat Taşkesenlioğlu. Geçmişi malum; FETÖ’nün bankası Bank Asya’da 16 yıl yöneticilik yaptı ama ona hiç dokunulmadı. Bank Asya’da şüpheli 100 milyon dolarlık krediye imza attığı için hakkında hazırlanan BDDK raporu yok edildi ve Halk Bankası Genel Müdürü yapıldı.

 

 

KURDA KUZU EMANET EDİLDİ

 

İddiaya göre; Halk Bankası genel müdürüyken müteahhitlerle arası çok iyiydi. Kredi musluklarını kendisine gelen çantalar dolusu rüşvetle açtığı da kulaktan kulağa yayılmıştı. Büyük inşaat şirketlerinin sahipleriyle Bodrum’da ortak araziler aldığı, emanetçisinin hemşerisi K.U. isimli bir müteahhit olduğu da konuşuldu.

Bank Asya geçmişi ve tüm bu rüşvet iddialarına karşın Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun hızlı yükselişi sürdü ve 17 Nisan 2018’de SPK Başkanlığı’na atandı. SPK’nin görevi; yatırımcıyı manipülasyona karşı korumak, piyasanın adil ve etkin çalışmasını sağlamak. Bu kurumun başına Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nu getirmek kurda kuzu emanet etmekten farksızdı.

 

 

SPK BAŞKANI’NIN 101 OYUNU

 

 

Aracı kurum yöneticileri, Boğaz’a hançer gibi saplanan Gökkafes’teki SPK’nin İstanbul temsilciliğine Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nu tebrik etmek için gelmişti.

Taşkesenlioğlu’nun ilk sözü şöyleydi:

“Ben FETÖ’cü değilim, hiçbir zaman FETÖ’cü olmadım.”

Oysa bunu kimse gündeme getirmemişti.

Bir tanık Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nu daha yakından tanımak için bir özelliğinden bahsediyor:

“Okey taşlarıyla oynanan 101 oyununu çok sever. Sabahlara kadar bu oyunu oynar. Parasına oynamaz ama kaybetmeye tahammülü yoktur. Taş çalar, kavga çıkarır. Çok agresif ve takıntılı bir yapısı var.”

Bunlar ne kadar doğru bilinmez ama başaktörü olduğu rüşvet skandalı da hırsını ortaya koyuyor.

 

 

SOYGUN ÖNCESİ SESSİZLİK

 

 

Finans ve yatırım dünyasındaki tanıklıklara göre; Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun SPK’nin başına gelmesiyle rüşvet planı işlemeye başladı.

İlk 8 ay boyunca halka arz ve bedelli sermaye artırımı başvurularının çoğunluğu reddedildi ya da yanıt verilmedi. Danışmanlar ve şirketler arasında “Ne yapalım, nereye, ne kadar ödeyelim” konuşmaları başlamıştı. Bu sırada C.U. isimli bir kişi SPK’deki işleri çözebileceğini söyleyerek bazı bekleyen dosyalarla ilgili piyasaya çıkmıştı. Rivayete göre; C.U. Bodrum’da yatında Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nu sıklıkla ağırlamaktaydı. Bu ilişki kulaktan kulağa yayılmıştı. 2019’da C.U. İzmir merkezli bir şirketin sahipleriyle buluştu. Bu şirket, bir yılı aşkın süredir yaklaşık 30-40 milyon liralık halka arz için yaptığı başvuruya yanıt alamamıştı. C.U. ile görüşmelerinden hemen sonra SPK uzmanı şirket ziyaretini yaptı. SPK ile bağlantısını kanıtlayan C.U. “4 milyon TL istiyorlar” dedi. Şirket bu parayı ödemediği için halka arz başvurusu 2 yıl bekletildi. Normalde halka arz başvuruları 5-7 ay içinde sonuçlanıyor.

Bazı danışmanlar rüşvet taleplerini şirketlere iletirken SPK muslukları açmaya başladı. Piyasanın deneyimli isimleri bugün “SPK Başkanı’nın bu rüşvet ağının başında olabileceğini hiç düşünemedik. Bir daire başkanı ya da bazı memurların işler çevirdiğini zannetmiştik” diyor.

 

 

İMKANSIZ İŞLEMLER TAHTADA

 

 

Ancak kısa süre sonra imkansız zannedilen işlemler tahtalarda görünmeye başlayacaktı. Piyasa kurallarına tamamen aykırı olan halka arz ve bedelli sermaye artırımlarına Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun başkanlığındaki SPK onay veriyordu. İşin uzmanları, tahtalardaki manipülasyonları hemen anlamıştı. Bazı içi boş şirketlerin veya matruşka gibi iç içe şirketlerin kasası, halka arz ve bedelli sermaye artırımı ile dolduruluyor, hisse fiyatları manipülasyonlarla şişiriliyordu. Şişirilmiş hisse fiyatlarından şirket sahipleri Borsa’da ortak satışı yapıyor, patronlar cebini doldururken rüşvet verdiği parayı da çıkıyordu. Hisseler düştüğünde tek kaybeden binlerce küçük yatırımcıydı. Kağıtları düşük fiyattan yeniden toplayan patronlar bu tuzaklı yoldan çıktıklarında ceplerindeki parayı katbekat artırmış oluyordu.

Bu sırada iktidar, ekonomi politikaları ile küçük yatırımcıyı borsaya itiyor, yatırımcı sayısında rekorlar kırılıyordu. Halka arzlarda rekor artış yaşanıyor, büyük çoğunlukla iktidara yakın şirketlerin büyük paralar toplaması sağlanıyordu. Yani sadece küçük yatırımcı dolandırılmıyor, büyük sermaye transferi yapılıyordu.

2020 yılında Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun adamı olarak Nedim Özbek ismi duyuldu. (Sedat Peker ifşalarında halka arz için SPK’ye başvuranların Nedim Özbek’e yönlendirildiğini söylemişti.) Ağabeyi SPK Başkanı olan AKP Erzurum milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu’nun danışmanlık şirketi de devredeydi. Başka danışmanlar da rüşvet ağının içine yerleşmişti.

 

 

TESLA VE RÜYA ÇİFTLİĞİ

 

 

Zehra Taşkesenlioğlu ile 2019’da evlenen Ünsal Ban ise piyasalarda fırtına gibi esiyordu. Artık halka arz olmak için başvuran şirketlere aracı kurum yetkilileri “SPK izni için Hoca ile görüştünüz mü?” diye soruyordu. “Görüşmedik” diyenlere randevu alan aracı kurumlar türemişti.

Ünsal Ban çok cüretkardı. İlk zamanlar bazı şirket patronlarını, Bolu Mengen’deki Rüya Çiftliği’ne çağırılıyordu. 250 dönümlük, lüks lokantalar, ağaç evler ve otel bulunan çiftliğe Ünsal Ban, Bolu plakalı Tesla marka aracıyla gelirdi. 200 milyon lira değerindeki bu çiftliğini daha sonra şoförü Ahmet Karakaş’ın üzerine geçirecekti.

Rüşvet pazarlıklarının diğer adresi ise Ankara’da kamu bağlantılı karanlık işlerin en önemli merkezi Next Level’dı. Borsa patronları, Ali Fuat Taşkesenlioğlu’na ulaşamayınca Next Level’daki danışmanlık şirketine yönlendiriliyordu. Ünsal Ban burada rüşvet tarifesini önlerine koyuyordu.

 

 

GÖKDELENDEKİ 54 NUMARA

 

 

İddialara göre; bir süre sonra İstanbul’da da ofis kullanmaya başladılar. Maslak’taki bir gökdelenin 14. katında 54 numaradaki danışmanlık şirketinde rüşvet pazarlıkları yapılıyordu. Bu ofiste Ünsal Ban’ın yanında AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Çiğdem Karaaslan’ın eşi Direnç Karaaslan vardı. Direnç Karaaslan, parmağındaki Osmanlı tuğralı büyük yüzüğüyle oynarken rüşvet oranlarından ve Borsa’ya açıldıktan sonraki hisse fiyatının nereye ve nasıl çıkarılacağından bahsediliyordu.

 

 

YÜZDE 3 BİN ORANLI SERMAYE

 

 

Hiç olmayacak işler SPK bültenlerinde yayınlanıyordu.

Mesela 2020’de 6 milyon 750 bin TL sermayeli, üstelik yüzde 70’i fiili dolaşımda yani halka satılmış bir şirkete, yüzde 3 bin 85 oranıyla bedelli sermaye artırımı izni çıktı. Bu daha önce görülmüş bir örnek değildi. İddiaya göre; bu şirketin sahibi Ali Fuat Taşkesenlioğlu ile görüşmüş ve “Kurulda şu an senin profilin bozuk, 3 ay sonra seni arayacağım” yanıtı almıştı. Gerçekten 3 ay sonra inanılmaz orandaki bedelli sermaye artırımı SPK’dan onay aldı. Şirket 200 milyon TL üzerinde yatırımcıdan para topladı, hisse fiyatı bedelli öncesi yapılan manipülasyonla 10-13 TL den 250 TL ye çıkartıldı, bu esnada patron yüksek fiyattan ortak satışı yaptı.

Bir başka çok konuşulan iddiaya göre; bir gayrimenkul yatırım ortaklığı şirketinde, bedelli sermaye artırımı için şart olan izahname bile SPK’ya sunulmadan onay kararı çıkmıştı. Karardan haftalar sonra izahname sunuldu. Yüzde 80’i halka açık olan, yatırımlarının çoğu yurtdışında olan şirketin patronu hiçbir taahhütte bulunmadan piyasadan 1 milyar lira toplayacaktı. Bu patronun Ali Fuat Taşkesenlioğlu’na 20 milyon lira rüşvet verdiği iddia ediliyordu.

 

 

ARACI KURUMLAR KAZANDI

 

 

Yatırım piyasalarındaki konuşmalara göre; rüşvet tarifesindeki oranlar halka arz veya bedelli sermaye artırımının yüzde 5 ile yüzde 10’u arasında değişiyordu. Ancak rüşvetin 5 milyon liradan az olmaması şartı vardı. Tabii ki tek kazanan onlar değildi. İddiaya göre; bu süreçte işbirliği yaptıkları aracı kurumlar da servetler kazandı. SPK Başkanı’ndan aldıkları cesaretle yasaya, mevzuata aykırı işlere imza atıyorlardı. Eski SPK yöneticilerinin de aracı kurumlarda çalışması dikkat çekiciydi. Ali Fuat Taşkesenlioğlu’ndan önce SPK koltuğunda oturan Vahdettin Ertaş bile, daha önce büyük manipülasyonlarla gündeme gelmiş bir ismin şirketinde danışmanlık yapıyordu.

Büyük halka arzları, Ünsal Ban ile ilişkili, iktidara yakın aracı kurumlar tek başına yapıyor ve sadece istediğine hisse satıyordu. Oysa bu SPK’nin amaç maddesine aykırı olduğu gibi, Pay Tebliği’nin oransal eşitlik ilkelerine de aykırıydı. Bu işlemler SPK’ye defalarca bildirildi ama bir sonuç çıkmadı.

Birkaç aracı kurumun, 2020’de yatırım bankası kurmak için BDDK’den izin alması da finans dünyasında şaşkınlık yaratmıştı. Aracı kurumların aldıkları komisyonlarla yatırım bankası açacak noktaya gelmesinin imkansız olduğu anlatılıyor.

 

 

‘ORTAK SATIŞ’LI DÜMENLER

 

 

Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun döneminde pek çok halka arz ‘ortak satış’lı oldu. Yani halka arz ve bedelli sermaye artırımı ile şişirilen hisselerin karlarının hepsini patronlar topladı. Sadece patronlar ve rüşvet ağı ceplerini doldurdu.

2020’de toplam halka arz büyüklüğü 1 milyar 258 milyon TL’ydi. Bunun yüzde 38’i ortak satışıydı: 477 milyon 500 bin TL. Bedelli sermaye artırımı ise 780 milyon 600 bin TL olmuştu. 2021’e gelindiğinde ise halka arz büyüklüğü fırladı. 1 milyar 258 bin TL’den 22 milyar 574 milyon TL’ye çıktı. Bunun yaklaşık 12 milyar TL’si ortak satışıydı. Ortak satışı oranı yüzde 52.69’a çıkmıştı. 2022 Eylül ayı itibarıyla halka arz büyüklüğü yaklaşık 13 milyar TL. Bunun yaklaşık 6 milyar TL’si ortak satışı. 2022 oranı yüzde 45’i geçti.

 

 

MANİPÜLATÖRLERE YÜZDE 25

 

 

Elbette bu çarkta manipülatörler çok önemliydi. Bazı büyük aracı kurumların manipülasyon organizasyonlarını yönettiği de iddialar arasında. “Tahtayı yapmak lazım” diyorlar ve manipülatörler için yüzde 25 istiyorlardı. Anlaşma sağlandıktan sonra özellikle internette büyük bir ağa sahip olan manipülatörler kağıdı yükseltip indirecek haberleri yayıyordu. Sedat Peker ifşalarında bahsettiği gibi ‘Borsa Gündem’ isimli sitenin de bunun için kullanıldığı uzun zamandır konuşuluyordu.

Yüzde 10 rüşveti Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun şebekesine veren şirketler, yüzde 25’i de manipülatörlere teslim ediyor yine de kazançlı çıkıyorlardı. Çünkü para küçük yatırımcıdan geliyordu.

Tahtaya bakan herkes hisseleri 10 liradan 73 liraya, 3 liradan 21 liraya fırlayan şirketleri gördü. Bu kağıtların hızlı düşüşüne de tanıklık ettiler. Ama bunları incelemesi gereken SPK’nin başındaki kişi zaten kirli tezgahın merkezindeydi. Toplam 2.5 milyon yatırımcının bu süreçte parasını büyük oranda kaybettiği tahmin ediliyor.

 

 

1 MİLYAR TL’LİK VURGUN

 

 

Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun döneminde 33 milyar TL halka arz, 22 milyar TL bedelli sermaye artırımı yapıldı. Toplam para; 50 milyar TL. Piyasadaki deneyimli isimler bu dönemde en az 1 milyar TL’lik rüşvet toplandığını öne sürüyor.

Şimdi Ali Fuat Taşkesenlioğlu hakkındaki rüşvet ve devasa mal varlığı iddiaları ortada duruyor. Kardeşi Zehra Taşkesenlioğlu ile Ünsal Ban’ın 5 yıllığına 3 milyon 850 bin avro ödediği tekne Yunanistan’da demirli. Yurt dışında her gün yeni bir gayrimenkulleri ortaya çıkıyor. Zehra Taşkesenlioğlu’nun Ünsal Ban’a elden 2.5 milyon dolar verdiğini de biliyoruz. Ülke babalarının çiftliği olmuş ve gizli mal varlıkları sadece tahmin edilebiliyor. Hepsi gözümüzün önünde yaşandı. Haftalar geçti ve 85 milyonun vergileriyle var olan yargı bu güruha karşı bir adım atmadı. Bu süreçte hangi deliller yok edildi, konuşabilecek kimler susmaya karar verdi?

Artık Türkiye’ye “Muz Cumhuriyeti” demek ‘Muz Cumhuriyeti’ne hakaret.