Arınç:'Bazı kararların,bazı kişiler için çok fazla olduğu söylenebilir.'

Arınç:'Bazı kararların,bazı kişiler için çok fazla olduğu söylenebilir.'
5 Ağustos 2013 17:43

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu Toplantısı sonrası yaptığı açıklamada; “Mahkeme, bugün verdiği kararla dosyayı kapatmış oldu.

 Bazı kararların bazı kişiler için çok fazla olduğu söylenebilir şüphesiz. Yakıştırılanlar vardır, yakıştırılmayanlar vardır” dedi.

Bakanlar Kurulu Toplantısı sonrasında Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, bugün sona eren Ergenekon davasında açıklanan kararları değerlendirdi. Adalet Bakanı ile görüşüldüğünü ve hükümetin bu konuda görüşü olamayacağını belirten Bülent Arınç, “Türkiye için önemli bir dava. Ergenekon terör örgütü iddiasıyla açılan bir dava. İçersinde asker kişiler var, rektörler, seçilmiş milletvekilleri, gazeteciler var. Beraat edenler oldu, ceza görenler oldu. Herkese geçmiş olsun .Bu karar bir yargı kararı. Ve yargıda anayasamızın 3 erkten birisi olan bağımsız yargı kararı. Mahkeme, bugün verdiği kararla dosyayı kapatmış oldu. Bazı kararların bazı kişiler için çok fazla olduğu söylenebilir şüphesiz. Yakıştırılanlar vardır, yakıştırılmayanlar vardır. Kararların pek çoğunda tek suç yok. Kararı beğenmek ya da beğenmemek noktasında değiliz, bir yargı kararıdır. Bu yargı kararına hepimiz uymak mecburiyetindeyiz. Şu anda kesinleşmiş bir hüküm yok, ancak önemli bir aşamadayız. Türkiye son yıllarda böylesi bir davayla karşılaşmamıştı. Biz kimsenin mahkum olmasından, tutuklanmasından, şahsen sevinen, el çırpan insanlar değiliz. Ama bir yargı kararı var ve herkes buna saygı göstermek zorundadır” dedi.
Arınç, sanık veya yakınları tarafından yapılan eleştirilerin daha çok duygusal olduğunu düşündüğünü ifade etti; “Önemli olan siyasetçilerin ve üçüncü kişilerin maksadını aşan ifadeler kullanmaması ve olaya daha objektif bakabilmesidir. Şimdilik herkese geçmiş olsun demekten başka ifade edeceğimiz bir husus yok” dedi.

“KILIÇDAROĞLU’NUN SÖZÜ TÜMDEN YANLIŞ”

Arınç, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun kararlar hakkında ‘Kararlar gayrimeşrudur’ sözünü de değerlendirerek; “Maksadını aşan bir söz, bir genel başkana yakışmaz. Ama bilelim ki Kılıçdaroğlu bundan daha ağırlarını da yargılama sırasında söylemişti. ‘Bu örgüt nerede, bana adresini gösterin gidip üye olayım’ deyinceye kadar. Ondan önceki genel başkanın bu örgüte avukatlık yapmaya kalkışmasına kadar, CHP’nin pek çok milletvekilinin, bugün zannediyorum sayıları 30 civarındaymış, oraya giderek mahkeme basmaya varıncaya kadar yaptıkları eylemleri hepimiz biliyoruz. O konuşulanlara, yapılanlara bakıldığı zaman bugünkü sözü biraz daha hafif kalıyor. Ama tümden yanlış. Hiçbir siyasetçi Türkiye’deki adli yargıyı, mahkemeleri böylesine ağır sözlerle suçlayamaz” dedi.

“GÖRÜLÜYOR Kİ YARGI BİZİM SÖZLERİMİZE BAĞLI DEĞİL, KENDİ VİCDANİ KANAATİYLE KARAR VERİYOR”

Bir gazetecinin Başbakan Erdoğa’ın İlker Başbuğ için ‘tutuksuz yargılanmalı” dediğini ve Başbuğ’un müebbet hapis cezası aldığını hatırlatması üzerine Arınç şunları söyledi; “Görülüyor ki yargı bizim sözlerimize bağlı değil, yargı kendi dosyasına bağlı, kendi vicdani kanaatiyle karar veriyor. Beğenelim, beğenmeyelim bizim bir kişi veya bir grup hakkında söylediğimiz söz, yargıya gerekçe teşkil edecek sözler değildir. Yargı, kendi elindeki deliller ve bu konuda kendi vicdani kanaatiyle bir mahkeme hükmü tesis etmeye çalışıyor.”

“KANUNSUZ GÖSTERİLERE HİÇBİR ZAMAN İZİN VERİLMEYECEKTİR”

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Eylül ayında sokak eylemlerinin yeniden başlayacağı yönündeki iddialar için de şunları söyledi:
“İlgili kurum ve kuruluşlar kendilerine düşen görevi yapıyorlar. Bağıra bağıra gelen şey, zaten istihbarat veya özel bilgi sayılmaz. Düşünün ki “Silivri’yi işgal et” mesajları, arkasından gelecek olanlar açıktır. Güvenlik güçleri olsun, istihbarat örgütlerimiz olsun gelişmelere karşı her an teyakkuz halindeler. Kanunsuz gösterilere, yasadışı örgütlerin ortalığı yakıp yıkmasına hiçbir zaman izin verilmeyecektir. Biz bu örgütlerle nasıl olsa başederiz, gücümüz bunlara fazlasıyla yetiyor. Yeter ki masum insanlar veya farklı duyarlılıkla ortaya çıkan gruplar, bu örgütlerin ekmeklerine yağ sürmesin, oyununa gelmesin. Yeter ki siyasetçiler, bu örgütlerin önünde ve arkasında bulunmasın. Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanunu, sonuna kadar bütün topluluklara toplantı yapma, gösteri yapma, protesto yapma haklarını veriyor. Bunları yerince kullanmak varken, tahribata yönelmek, ölümlere, yaralanmalara yol açmak, ülkeyi adete huzursuzluk ülkesi haline getirmeye çabalamak, elbette karşı olduğumuz budur. Bunların ne yapacağı konusu, şimdi konuşanlar değil, yapılacak şey bunlara izin vermemektir. Bunu herkes böyle bilsin .’Silivri’yi işgal et’ dedikten sonra Silivri’de yapılacak olanlar belliydi. Bugün, birçoğu kıpırdayamadan, sadece bağırmakla kaldılar.Biz ‘şu yapılacak bu yapılacak’ gibi bir endişe içinde değiliz, yeter ki masum insanlar ve ülkemiz bir zarar görmesin.”