Apaydın kapkaranlık

Apaydın kapkaranlık
3 Eylül 2012 10:44

Fransa’nın çağrısıyla yapılan ve Davutoğlu’nun Suriye içinde mülteciler için kamplar kurulmasını önerdiği 5 maddelik acil eylem planını sunduğu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin toplantısına, daimi üyeler ABD, Rusya ve Çin dışişleri bakanı düzeyinde temsil edilmediler.
15 üyeden sadece 5’inin bakan düzeyinde temsil edilmesi, Türkiye’nin Suriye politikalarının uluslar arası desteğinin olmadığını göstermeye yetti. Davutoğlu, Türkiye’deki kamplarda 80 bin kişinin olduğunu, 20-30 bin civarında kişinin de şehirlere yerleştiğini söyledi. Sığınmacılar için 300 milyon dolar harcadık. Dışişleri bakanımız daha da harcanacağını belirterek, BM ve NATO’nun işin içerisine girmesini istiyor…

ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey, Suriye’ye askeri müdahale tartışmalarını gerçekçi bulmadığını söylemiş. “Tampon bölge kurmaya karar verirseniz, o zaman onu koruma sorumluluğunu da üstlenmiş olursunuz. Bu da sizi silah, hava ve balistik füze sistemi kurmaya itebilir” demiş. ABD’nin katılımı olmadan Suriye’ye hava saldırısı düzenlenemeyeceğini, ABD ordusunun trilyon dolarlık bütçe kısıntısıyla karşı karşıya olduğunu ekleyen Dempsey’in, Türkiye’nin “tampon bölge” isteğinin karşılanamayacağını söylemesi, ABD’nin Türkiye’yi yolda bıraktığı yorumlarına neden oldu. Asıl ilginç olan ise, Obama’nın Suriye politikasını da eleştiren Dempsey’i, kimsenin “siyasete müdahale” etmekle suçlamamış olmasıydı!..

Açıklamalardan anlaşıldığına göre, ABD’nin çıkarları için para harcamadığı bir yerde, bizim şimdiden 300 milyon dolarımız gitmiş! Çok daha da gidecekmiş!.. “İki kişiden biri” ise, kendi durumunun düzeleceği ümidiyle, eli böğründe, başı önde, öylece bekliyor işte!.. Burası Türkiye!..

Suriye’deki rejimi silah zoruyla yıkmak isteyen rejim muhalifi generallerin, Türkiye’deki kamplarda eğitildiği ortaya çıkmış. Bizimkiler ise, sahte ve düzmece kanıtlarla, darbe yapmak iddiası ile tutuklanıp Hasdal’da esir edilmişler!… Komşu ülkenin meşru iktidarını düşürmek isteyen ve yabancı güçlerle işbirliği içindeki ordu kaçkınlarına utanmadan kuCak açıyoruz. Kendisi için demokrasiyi lüks gören “iki kişiden biri” utanmadan kendi askerinin “siyasete müdahale” ettiler diye hapislere tıkılmasına alkış tutabiliyor! Bizimkiler, ABD Genelkurmay Başkanı’nın Obama’nın Suriye politikasını eleştirmesini ise, normal karşılıyor!.. Aşağılık ve akıl dışı bir durum!..

Apaydın Kampı’na CHP milletvekilleri sokulmamış. Birkaç gün süren tartışmaların sonunda, buranın “Özgür Suriye Ordusu”nun ana üssü olarak kullanıldığı ortaya çıkmış. Sabah işe gider gibi çatışmaya giden militanlar, akşam kampa dönüyorlarmış. Bu noktadan itibaren yürürlükteki mevzuatımızı hatırlatmak gerekiyor. Zira durum mahkemelik!.. 4104 Sayılı Muharip Yabancı Ordu Mensuplarından Türkiye’ye İltica Edenler Hakkında Kanun ve yönetmelik hükümlerine göre, sığınmacılar kendi ülkelerine karşı silahlı mücadele yapamazlar. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, “silahlı mücadele ile sığınmanın insani nitelikleri bağdaşmaz.” diyor… Bu yüzden de Suriye’ye çatışmaya gidenler mülteci sayılamazlar. Açıkça anlaşılacağı üzere, mevcut durum 4104 Sayılı Yasa’ya ve ilgili yönetmeliğe aykırılık teşkil etmektedir. Apaydın Kampı’nın mülteci kampı değil de “askeri üs” olduğunu kabul edersek, o zaman da ortaya çıkan bu fiili durum, Anayasamızın 92. maddesine aykırılık teşkil eder. Anayasamıza göre, yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına, ancak TBMM’nin kararı ile izin verilebilir. Meclisin ise böyle bir kararı olmadığı bellidir. O halde en hafif tabiri ile söylersek; yaşanmakta olan durum, açık bir anayasa ihlalidir. Diğer yandan, TCK’nun 306.maddesinde:

“Türkiye Devletini savaş tehlikesi ile karşı karşıya bırakacak şekilde, yetkisiz olarak, yabancı bir devlete karşı asker toplayan veya diğer hasmane hareketlerde bulunan kimseye, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezası verilir” hükmü bulunmaktadır.

Bu açık hüküm karşısında da, başta başbakan olmak üzere, hükümet üyelerinin 306. maddede tarif edilen suçu işlemiş oldukları açıktır!..

***

Kılıçdaroğlu, Sosyalist Enternasyonal toplantısında başkan yardımcılığı görevine seçilmiş!.. Sevinelim mi üzülelim mi? 24. Kongre çalışmalarını tamamlayan Sosyalist Enternasyonal’in “Demokrasi Raporu” adlı sonuç bildirgesinde; “Suriye’de Beşar Esat yönetiminin meşruiyetini yitirdiği” belirtildikten sonra, Esat yönetimi kınanmış!.. Olacak şey değil. Son yıllarda Sosyalist Enternasyonal emperyalizmin basın bürosu gibi çalışıyor. Esat, emperyalizmin hain saldırıları karşısında vatanını korumaktan ve direnmekten başka ne yapmış da meşruiyetini kaybetmiş? Soran yok! İktidarıyla muhalefetiyle tek yürek olmuş Suriye’nin, hükümeti meşruiyetini kaybetti de rejimi silah zoru ile değiştirmek isteyen ve düşmanla iş birliği içindeki hainler mi meşruiyet kazandı?.. NATO’nun Libya’ya müdahalesi karşısında da emperyalizmin yanında yer alan bu Sosyalist Enternasyonal’in sosyalistliği kaldı mı? O şimdi sadece enternasyonaldir ve Y-CHP gibi ele geçirilmiştir!.. Bu nedenle Kılıçdaroğlu da o makama çok yakıştı!..

***

Y-CHP’li Sezgin Tanrıkulu, Hatay’ın istihbarat örgütlerinin üssü haline geldiğini söylemiş. Y-CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı CIA’nın yan kuruluşunun TR-705 numaralı haber kaynağıdır. Bu niteliği yüzünden istihbarat örgütlerine oldukça yakındır. Dolayısıyla onun söylediklerine itibar etmek gerekir!..

Av. Cemil Can


Yazarın Son Yazıları:
‘Bağımsızlık’ mı ‘hırsızlık’ mı?!..
Devletin ‘özel’i olmaz!..
‘Cesaret ödülü’nün bedeli!..