Anayasa ve din özgürlüğü

Anayasa ve din özgürlüğü
10 Eylül 2012 21:17

Gerçi Anayasa değişikliğini yakın bir mesele olarak görmüyorum, hatta, şimdi Hükümetin de bu işi çalakalem ve henüz önünü görmeden ve daha ziyade de inat uğruna sürdürdüğünü düşünüyorum.


Safile USUL H&H YORUM

Ama, uzlaşma komisyonunda geçtiğimiz hafta sonu çıkan tartışmalarda dikkatimi çeken bazı noktalar oldu; teorik olarak bunlara değinmek istedim çünkü zaten bu konuda çeşitli kafa karışıklıkları gözlemliyorum.
 
Neticesinde bir uzlaşma sağlanamayan ve ertelenen o günkü uzlaşma komisyonunda AKP ve CHP arasında tartışmalar olmuş.
 
Şöyle ki…
 
Din, inanç ve vicdan özgürlüğü maddesinin yazılımı esnasında AKP din ve vicdan özgürlüğünün hiçbir şekilde sınırlanmamasını istemiş.
 
CHP ise, bu özgürlüğün, “kamu düzeni, genel sağlık ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla” sınırlandırılabilmesini savunmuş.
 
CHP ve BDP bir de, madde metnine, “Bu özgürlük dini inancını değiştirme ve herhangi bir dine inanmama özgürlüğünü de içerir.” şeklinde bir ilave yapılmasını önermiş ama bu AKP tarafından kabul edilmemiş.
 
Bir başka nokta olarak da, CHP AKP’nin önerisinde yer alan, “hiç kimsenin inancının yerine getirmekten ya da getirmemekten dolayı suçlanamayacağı ve farklı bir muameleye tabii tutulamayacağı” önerisine karşı çıkarak, “Devlet, işlem ve eylemlerinde bütün dini inançlara karşı tarafsızdır.” ibaresini önermiş.
 
Şimdi…
 
Tartışmanın bu şeklinde konuları birbirine karıştırma hali görüyorum.
 
Şöyle ki…
 
Buradaki ana mesela şu…
 
CHP, AKP’nin dini özgürlükler maddesinin tarifine sokacağı cümlelerle kamuda türbana serbestlik ve/veya eğitimin dinsel temele oturmasına kapı aralamak gibi tehlikeler görüyor ve buna karşı başka türlü cümle formülasyonları öneriyor.
 
Ancak kanımca bu iki alanı birbirinden tamamen ayırmak gerekir.
 
Şunu kastediyorum.
 
Bir defa, Anayasa’ya inanmama özgürlüğü diye bir tarif girmesine gerek yok.
 
Çünkü bir Cumhuriyet anayasası veya modern bir anayasa inanmama özgürlüğünü formüle dahi etmez, bu o kadar tabiidir yani. Bu alana hiç girmez bile bir anayasa, ki, Avrupa anayasalarında veya Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde de böyle bir tarif yok.
 
Bu bir.
 
İkincisi…
 
Din özgürlüğü temel bir insan hakkıdır, herkes istediğine inanır ve istediği şekilde ibadet eder.
 
Bence bunun anayasaya hiçbir sınırlama koymadan aynen böyle yazılması gerekir.
 
Yani, örneğin, “Herkes dini inancında özgürdür ve istediği şekilde ibadet eder.” gibi ve hiçbir sınırlama olmaksızın yazılmalı.
 
Fakat…
 
Bir başka maddede çok açık ve dolaylı olmayan yollardan, yani doğrudan çok açık ifadelerle mealen şöyle bir maddenin olması gerekir…
 
“Türkiye Cumhuriyeti kuruluş tarihi ve sözleşmesi itibari ile seküler bir devlettir. Genç bir devlettir ve dinin siyasal iktidar amaçlı olarak sosyal hayatta ve kamu düzeninde kullanılmasına karşı tedbir almak zorundadır. Bu kapsamda mülki alanda ve kamu düzeninde din ile siyasal ve toplumsal biçimlenmeyi birleştirici semboller ve yöntemler kullanılamaz.”
 
Bu cümle farklı şekillerde de olabilir tabii ki.
 
Ancak burda önemli olan meramı açık anlatmak ve dolaylı cümlelere sapmamaktır.
 
Nitekim bu Hükümet’in herşeyi başımıza bela ettiği zamandan beri çok sayıda Avrupa anayasası okudum ve hep şunu gördüm…
 
Avrupa anayasaları meramı neyse onu doğrudan anlatıyor ve muğlak dolaylı cümleler üzerinden dolaylı olarak anlatmaya çalışmıyor.
 
Bence biz de aynen böyle yapmalıyız.


Yazarın Son Yazıları:
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz