Amaç operasyonsuzluk baskısı

Amaç operasyonsuzluk baskısı
13 Ağustos 2012 22:13

CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün PKK tarafından kaçırılmasının tek bir sebebi olmadığını düşünüyorum.

Bu tür bir olayda terör örgütü açısından o andaki, o zamanki imkanlar da bir etkendir, yani kaçırmak istedikleri insanlar arasından kimi bulabilirlerse, kim uygunsa onu seçerler.

SAFİLE USUL H&H YORUM

 
Ama bu asıl faktör değil.
 
Asıl faktör kanımca, PKK’nın bu olayda devlete operasyon yapmayın baskısını denemek istemesi.
 
Şimdi…
 
PKK Hüseyin Aygün kaçırıldıktan bir müddet sonra yaptığı açıklamada, “Hüseyin Aygün’ü gözaltına aldıktan sonra Ovacık İlçesi’ne bağlı Sal Vadisi, Veng ile Turnuva alanlarına yönelik olarak bir operasyon başlatılmıştır. Gerçekleştirilen bu operasyon Hüseyin Aygün’ün can güvenliğini tehlikeye sokmaktadır” dedi.
 
Burdan şunu anlıyoruz.
 
Aygün kaçırıldıktan sonra askerin başlattığı operasyonun hattı doğruydu.
 
Yani, Hüseyin Aygün askerin operasyon yaptığı ve PKK’nın açıklamasında Sal Vadisi, Veng ve Turnuva olarak yer isimlerini verdiği bir coğrafi bölgedeydi.
 
PKK da zaten askerin onun izini bulacağını tahmin ediyordu ama buna rağmen askeri operasyonsuzluğa zorlayabileceği bir olayın içindeydi.
 
Çünkü, bilhassa da bir milletvekili olarak, Hüseyin Aygün’e birşey olması (Allah korusun) bölge halkı ile askerin arasını açacağı için güvenlik güçleri bundan imtina etmek zorunda diye düşünüyor PKK.
 
Nitekim, hem Hüseyin Aygün’ün eşi hem de ailesi ve yakınları operasyon yapılmamasını istediler.
 
Tabii, Aygün değil de, bir başkası da kaçırılsa, o kişinin ailesi de istemezdi operasyon yakınları olan kişinin hayatı tehlikeye girecekse…
 
Ama Aygün olayında şöyle bir özellik var, Aygün’e birşey olsa (maazallah) Aygün’ün içinde etkin olduğu sosyal katmanlar ve de geniş anlamda bölge halkının devlete ve askere karşı tepkisi çok daha büyük olur.
 
Zaten de o bölgede halk genel olarak PKK ile asker arasına bizim sandığımızdan daha az bir asimetri koyuyor, yani onları aynı hizada görmeye meyilli.
 
Dolayısıyla PKK bu olayı kullanmak için, yani o bölgedeki halkın Hüseyin Aygün’ün can güvenliği açısından askerin operasyon yapmasını istemeyeceğini ve buna rağmen bir operasyon yapılır da birşey olursa bölge halkının askeri suçlayacağını bildiği için Hüseyin Aygün’ü seçti kanımca.
 
PKK’nın amacı TSK’yı operasyonsuzluk pozisyonuna sokmak.
 
Bu onun stratejisinde önemli bir ara adım.
 
Kendini kabul ettirmek, Türkiye Cumhuriyeti’nin askeri ile eşitlendirilmek, onun bir muhatabı olmak vs.
 
Buna ulaşmak için sürekli yol arıyor.
 
Bir de tabii, bu bir propoganda eylemi.
 
“Gözaltına aldık, hukuki işlerden sonra bırakacağız” gibi komik sözler bundan dolayı.
 
Şimdi yine…
 
Bu, olayın bir yönü.
 
Bir diğer yönü de şu ki…
 
Hükümet bu işe hiç şaşırmadı.
 
Zaten en pişkin şekilde, “Böyle bir olay bekliyorduk” dediler.
 
Ki, alışmışlar zaten, bu sene toplam 145 kişinin kaçırıldığını CHP’li Bülent Kuşoğlu’nun rapor ettiğini Çiğdem Toker’in dünkü haberinden öğrendim.
 
Son 10 senede kaçırılan insan sayısının toplamından fazlası son bir yılda kaçırılmış.
 
Ve, şundan eminim ki…
 
Bu olayın bu kadar lejer (lastiği gevşemiş) hale gelmesinin makro çerçevesini İran’dan dün gelen açıklama anlatıyor…
 
İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komitesi Üyesi İbrahim Aka Muhammedi dün şöyle demiş, haberden aktarıyorum…
 
İran’ın İngilizce yayın yapan devlet televizyonu Press TV’nin haberine göre, Muhammedi Türkiye’nin Suriye politikasını eleştirdi. “Erdoğan ve dostlarına tavsiyem bu işe bulaşmamaları” diyen Muhammedi, iktidar partisinin gelecek seçimlerde bu durumun kurbanı olabileceğini söyledi. Muhammedi, Türkiye’nin İran ve Suriye ile dostane ilişkiler kurması gerektiğine dikkat çekti. Ankara yönetiminin “Bir avuç katil ve eşkiya” olarak nitelendirdiği Suriyeli muhalifleri desteklemekten vazgeçmesi gerektiğini savundu.”
 
Daha nasıl desin adamlar, “Sen Suriye’yi karıştırdın, biz de PKK’yı üstüne saldık”ı.


Yazarın Son Yazıları:
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz
Gökhan Zan ve ses kaydı
Didik didik bir şey aramışlar