‘AKP ülkeyi yıkıma uğrattı’

‘AKP ülkeyi yıkıma uğrattı’
6 Mayıs 2022 07:44

Gelecek Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı Kerim Rota, Demokrat Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Bülent Şahinalp, Saadet Partisi Ekonomi Politikalarından Sorumlu Başkan Yardımcısı Sabri Tekir; Türkiye ekonomisinde yaşanan gelişmeleri ve gelinen noktayı değerlendirdi.

 

 

Cumhuriyet / Jale Özgentürk

 

Gelecek Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı Kerim Rota: AKP’nin hepsi çöpe giden ekonomi modelleri Türkiye’ye enflasyon, yoksulluk, işsizlik ve yıkım getirdi. Bugün en önemli sorunumuz itibar açığı. Yıkımdan Çıkış Yol Haritamızla mücadeleye hazırız.

Demokrat Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Bülent Şahinalp: Ekonomik modelimiz “yatırım, üretim ve ihracat” üzerine oturacak, taşıyıcı kolonları ise demokrasi, hukuk ve eğitim olacak. Her vatandaşımız insan onuruna yaraşır, iş, aş, gelir ve refah düzeyine ulaşacak.

Gelecek Partisi AKP’nin içinden çıkan ikinci parti. AKP’nin başından itibaren içinde olan ve üç yıl da Dışişleri Bakanlığı yapan Ahmet Davutoğlu’nun kurduğu Gelecek Partisi, ittifak masasının üyelerinden. Partinin Ekonomi Politikaları Başkanı Kerim Rota, eski bir bankacı.

Gazi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği mezunu. Yüksek lisansının işletme konusunda yapmış. Bankacılık ve finans alanında 29 yıl çeşitli özel sektör bankalarında üst düzey yöneticilik yapmış. Gelecek Partisi’nin açıkladığı 61 maddeli Yıkımdan Çıkışın Yol Haritası’nı hazırlayan ekibin başında yer alan Rota, “Türkiye ne demokratik, ne ekonomik, ne dış politika olarak hak ettiği kadar aşağıda. 2018’den sonra bir küme daha düştük. İlk odak noktamız Türkiye’nin itibar kaybını telafi etmek olacak” diyor.

 

 

- Öncelikle sizin gördüğünüz Türkiye fotoğrafını anlatır mısınız? Ekonomi ne durumda?

2018 cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden sonra ekonomide büyük bir çöküş yaşandı. Yıkım büyük. Bugün Türkiye’nin yüzde 90’ı kredi kullanamıyor. Ama vergisi üzerinden kredi kullanana servet transferi yapılıyor. Enflasyon oranı tek hanelerden şimdi yüzde 70’lere geldi. Ekonomide en yıkıcısı, enflasyon oldu. Borç stoku 900 milyar liradan 2.8 trilyon liraya çıktı. Keşke bu paraları borç alıp bir şeye harcasaydık.

 

 

ÇÖPE GİDEN MODELLER

 
– Sürekli değişen bir Türkiye modeli var. Bu modeli nasıl yorumluyorsunuz?

Borç, buzdağının görünen kısmı. Bütçenin üzerine kur korumalı mevduat, KDV indirimi gibi yüklerin gelmesiyle işin içinden çıkılamaz hale gelme ihtimali var. Türkiye yine cari açık veriyor bunca şeye rağmen. Kurlar üç buçuktan 14’e geldi. Buna rağmen cari açık veriyoruz. Yani yaptığımız devalüasyonlar boşa gitmiş durumda. Sanayide ihracatta önemli bir artış yok. Buna model demeye dilim varmıyor. Cumhurbaşkanlığı sistemi başlayalı üç buçuk sene oldu, hepsi çöp olan üç buçuk model değişti. Bugün en önemli sorunumuz itibar açığı. Ekonominin emanet edildiği Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ve Bakan Nureddin Nebati bugün özel sektörde maaşla çalıştırılacak liyakatte olmayan insanlar.

 

 

- Yaşananları “yıkım” olarak açıklıyorsunuz. Bu yıkım nasıl durdurulacak?

Türkiye’de bir iktidar değişikliği noktasında ilk yapılması gereken bu itibar açığının kapatılması. Merkez Bankası gibi kurumların başına hemen liyakatli insanlar atayacaksınız. Hedef vereceksiniz, gerçekleşmezse görevden alacaksınız. En önemli odak noktamız enflasyon. Ayrıca bütçeyi “Vatandaşın devlete emaneti” diye görüyoruz. Bu da para ve maliye politikalarının önemini ortaya koyuyor.

 

 

- Yol haritanızı anlatır mısınız?

Üç büyük sorun görüyoruz. Enflasyon, yoksulluk, gelir dağılımı sorunu ve işsizlik.

 

 

- ENFLASYON: Hedef, enflasyonun yüzde 5-6 da sürdürülebilir şekilde kalması.

- YOKSULLUK: Bugün yoksulluk Türkiye için yakıcı bir sorun. Günlük 1.25 doların altında birkaç milyon insan var. Hemen bir çözüm üretilmesi gerekiyor. Hak temelli sosyal yardım projemiz var.

Yoksullukla mücadeleye başlarken aynı anda vergi ve kayıt dışı reformlarımızı yapacağız. Türkiye’de vergi istisnası ve teşvikler yüzde 25 civarında. Bunların çoğunluğu şirketlere dağıtılıyor. Biz bunu yüzde 5’e indireceğiz. Buradan 200-300 milyar lira kaynak çıkıyor.

 

 

MASADA ‘EKONOMİ’ İTTİFAKI

 
Türkiye’nin en büyük krizinin ardından 2003 yılında enflasyon yüzde 29.5, dolar kuru 1.64 lirayken iktidara gelen AKP, bugün enflasyonu makyajlı olarak yüzde 70’e, dolar kurunu ise 15 TL sınırına getirdi. Türkiye, tarihinin en borçlu döneminde. Vatandaş da devlet de borçlu. Dış borç stoku 421 milyar dolara ulaşmış durumda. 25.5 milyon kişi 5 bin 323 TL olan açlık sınırının altında yaşıyor. 51 milyon vatandaş ise 17 bin 340 TL olan yoksulluk sınırının altında yaşıyor. İşsiz sayısı 8.5 milyon. Gençler çaresiz kurtuluşu yurtdışında görüyor.

Bu kara tablo ortamında Türkiye seçime hazırlanıyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi nedeniyle partilerin ittifaksız seçim kazanması mümkün değil. Altı parti vatandaşı inleten bu tabloya karşı çözüm üretmek amacıyla masaya oturdu. Millet İttifakı adı altında ortak politika belirleme çalışması yapıyor. Ekonomi en yakıcı sorun. Ekonomi kurmaylarıyla yaptığım söyleşiler gösteriyor ki partilerin iddialı kadrolarla en hazır oldukları konu ekonomi. İlk adımı, “Güven ve itibarı oluşturmak, enflasyonla ezilen yurttaşa gelir desteği sağlamak” olarak açıklıyorlar. Ekonomik ve Sosyal Konsey’in toplanması, Varlık Fonu’nun kapatılması, israfın son bulması, kamu özel işbirliği projelerinin incelenmesi, mali disiplinin sağlanması da her partinin programında yer alıyor.

 

 

MİLLET KURU EKMEĞE MUHTAÇ ÖNCELİĞİMİZ ENFLASYON OLACAK

 
Demokrat Parti Ekonomi Politikaları sorumlusu Bülent Şahinalp de eski bir bürokrat. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu. Meslek hayatına Maliye Bakanlığı Hazine Genel Sekreterliği’nde başlayan Şahinalp, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşar Yardımcısı, Washington Büyükelçiliği Ticaret Başmüşavirliği gibi görevler yapmış. Şahinalp, AKP’nin yanlış projelerle Türkiye’nin geleceğini sattığını belirterek “Sistemin başlangıç noktası hak, hukuk ve adaletin sağlanması olacaktır” diyor.

 

 

- Türkiye’de uygulanan ekonomik modele ilişkin ne düşünüyorsunuz?

İktidarın “yüksek kur-düşük faiz” söylemi ile hayata geçirdiği ekonomik model, ihracatta rekor büyüme yaşanacağı ve cari fazla verileceği vaatleriyle kamuoyuna takdim edildi. Ancak “yeni ekonomi modeli” yalnızca enflasyonda değil, dış ticarette de bekleneni veremedi. Enflasyon rekorlar kırarken, cari açık son yılların en yüksek seviyesini gördü. TÜİK’e göre bile 69.97 yükselen enflasyon, bağımsız akademisyenlere göre yüzde 156.86 seviyesinde.

 

 

- Sizce bu model Türkiye’yi nasıl etkiliyor?

En iyi gösterge halkımızın pazarda, markette karşılaştığı fiyatlar ya da gerçek enflasyon. Yaklaşık bir yıl önce pazar filesi 100 TL’ye dolarken, bugün ancak 3-4 kilo domates alınabiliyor. Modelin etkilerinin ilk görüldüğü Ekim 2021’de 1.5 milyar dolar olan dış ticaret açığı Nisan 2022’de yıllık bazda yüzde 75.1 oranında artarak 8.1 milyar dolara çıktı. Dünyanın 17’nci ekonomisi olan Türkiye, 2021 sonunda 21’inci sıraya kadar geriledi. Muhtemeldir ki 2022 sonunda 23. sıraya gerileyeceğiz. Kişi başına milli gelirde ise 87. sıraya kadar indik. Böylesi bir ekonomik başarısızlıktan bahsediyoruz. Ekonomi bilimine aykırı “faiz neden, enflasyon sonuç” modeli denendi ve maalesef yanlış olduğu çok pahalı bir şekilde anlaşıldı. “Ekonominin kitabını yazıyorduk”, “Uçuyorduk”, “Bütün dünya bizi kıskanıyor”, “2023’te Ay’a sert iniş yapacağız” noktasından, bugün milleti kuru ekmeğe bile muhtaç hale getirdiler.

 

 

- Enflasyon, işsizlik, gelir adaleti gibi konularda ne kadar sürede normal bir döneme girilir?

Ekonomideki değişimi, tüm kurumların görevlerini eksiksiz yerine getireceği, vesayet altında kalmadan çalışan, liyakat esasına dayalı, tarafsız, hukuka uygun, etkin, şeffaf ve denetlenebilir kamu yönetimi ile başaracağız. İş dünyasının yatırım, üretim ve ihracata yöneleceği, gelir dağılımında eşitsizliğin giderileceği, her vatandaşın insan onuruna yaraşır, iş, aş, gelir ve refah düzeyine ulaşacağı yeni dönemde, milletimizi karanlıktan aydınlığa çıkartacağız.

 

 

- İktidara geldiğiniz takdirde ilk atacağınız adımlar neler?

Demokrat Parti olarak ekonomik modelimizi “Yatırım, üretim ve ihracat” üzerine kuracağız. Bu ekonomi politikasının taşıyıcı kolonları ise demokrasi, hukuk ve eğitim olacaktır. Demokrasi anlayışımızın önemli temellerinden birisi girişim hürriyetidir. Bu çerçevede, özel sektörün esas olduğu, piyasa ekonomisi ve rekabet koşullarını tam ve eksiksiz oluşturacağız. Sistem içinde haksız rekabeti yaratan yasal ve ekonomik nedenleri ortadan kaldıracağız. Önceliğimiz, enflasyon ile sistemli ve kararlı mücadeleyi başlatmak olacaktır.

 

 

TENCERE BOŞ KALMAYACAK

 
– Nasıl bir Türkiye hayaliniz var? Türkiye’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

– Gençlerimizin ve yetişmiş insan gücümüzün, doğduğu topraklarda yeniden gelecek hayali kuracağı,

– İş insanlarımızın başka coğrafyalar yerine bu ülkede yatırım, üretim ve ihracat yapacağı,

– Herkesin iş bulacağı, elektrik, doğalgaz, yakıt ve gıda maddeleri gibi temel ihtiyaç maddelerini karşılayabildiği,

– Tencerelerin boş olmadığı, pazar ve market filelerinin dolduğu,

– Kimsenin geleceğinden endişe etmediği, herkese güven veren, sokakta insanların yüzlerinin güldüğü, ıslık çalıp, şarkı söylediği bir Türkiye hayal ediyoruz.

 

 

TÜRKİYE EKONOMİSİNDE DENİZ BİTTİ

 
İttifak masasında oturan mufazakâr partilerden biri Saadet Partisi. Temel Karamollaoğlu’nun Başkan olduğu partinin Ekonomi Politikalarından Sorumlu başkan yardımcısı Sabri Tekir, iktisat profesörü.

Tekir, Refah Partisi döneminde Necmettin Erbakan’ın başbakanlı-ğında kurulan 54’üncü hükümette Devlet Bakanı olarak görev almış. Tekir’e göre bugün Türkiye’nin üç önemli konusu, “işsizlik, geçim sıkıntısı, israf ve yolsuzluk…”

AKP’nin ekonomi politikalarına karşı sosyal medyadan etkili videolarla muhalefet yapan Saadet Partisi’nin önceliğinin sistemin değişmesi, ve güvenin yeniden tesis edilmesi olduğunu söyleyen Tekir, uygulanan ekonomi modelini “akla ziyan” buluyor.

Tekir, kuralı, sistemi, mantığı olmayan bu modelle Türkiye’nin büyük bir sıkıntı yaşadığını belirterek “Türkiye, sanayiden ekonomiye, eğitimden yatırıma, “topyekûn yeniden planlama ve yapılanma sürecine girmelidir” diyor ve partinin ekonomik önerileri şöyle sıralıyor:

 

 

– Ekonomik ve siyasi krizlerin en büyük ilacı şeffaflıktır.

– Üretime dönük olmayan bütün yatırımlar durdurulacak, kamu kurumlarında “Lale Devri” sona erdirilecek.

– Üreticiye girdi desteği ve faizsiz kredi verilerek ayağa kalkması sağlanacak.

– Birlikler, koporeratifler, ticaret borsaları bu sürece aktif bir şekilde dahil edilecek.

– Esnafın borçlarında faizsiz yapılandırmaya gidilecek, yine esnafa devlet bankalarından faizsiz kredi desteği sağlanacak.