AKP kendi derin devletini kuruyor

AKP kendi derin devletini kuruyor
25 Temmuz 2012 09:49

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na göre, AKP derin devleti yok etmiyor, kendi derinini kuruyor.

Britanya İşçi Partisi, parti programının üretim araçlarının ortak mülkiyetini savunan dördüncü maddesini delegelerin oylarıyla iptal ederek “Yeni İşçi Partisi” haline gelmişti. CHP olarak seçmeni geçmişten koptuğunuz konusunda ikna etmek için ne gibi bir dramatik adım atabilirsiniz?

Ben “yeni CHP” söylemini de kullandım.

CHP aşağı yukarı aynı ama!

Hayır, bakınız milletvekillerine; büyük ölçüde yenilendiler. Yeni CHP hapishanelerde hasta olan, ister Hizbullah olsun, ister KCK, ister Ergenekon, ister adi suçlu olsun, tüm mahkûmlara giden CHP’dir. Hizbullahçılara eskiden gidilmezdi sorunları dinlenmeye, yeni CHP gidiyor. Suriye politikası bizim Gaziantep’ten Hatay’a uzanan zincir içinde ne tür olumsuz etkiler yarattı, gidip birebir ilgilenen ve raporlayan tek partidir. Şanlıurfa’da 13 yurttaşımız yanarak öldü cezaevinde, biri mahkûm 12’si tutukluydu. Ertesi gün beraat edebilirlerdi. O insanlara sahip çıkan tek parti yeni CHP’dir. Dolayısıyla, biz eski CHP gibi, ya da eskilerin yaptığı gibi bütün bu alanlarda etkisiz değiliz.

Seçmenler bunun farkında mı?

Büyük ölçüde farkında. Ama medya yeteri kadar farkında değil. Siz hiç gidip Niğde’de patates mitingi yapan CHP duydunuz mu? Patates üreticilerinin sorunlarını dile getirmek için. Medyada yer almadı. 300 bin ton patates şu an çürüyor. Bütün patates üreticilerinin mal varlıkları hacizli. AKP İl Başkanı da dâhil; onun da mal varlığı hacizde, ona da biz sahip çıktık. AKP sahip çıkmıyor.

Nesi var bu memleketin? Neden medya gerçekten yansıtmıyor?

Medya baskı altında. Medya mensubu yazmaktan korkuyor. Medyanın özgür olmadığını önce medya mensupları söylüyor zaten, baskı var üzerimizde diye. Biz bunu gayet iyi biliyoruz. Sansür uyguluyor kendine, patronunun başı belaya girmesin diye.

İktidar olsanız, TRT’de ne değişiklik yaparsınız?

TRT’yi tamamen İngiltere’deki BBC gibi, yeri geldiği zaman iktidarı da eleştirecek, gerçek anlamda çağdaş yayın yapan bir kurum haline getireceğiz.

Şu anda TRT nedir?

İktidarın borazanı. İktidarı eleştirmeyen bir medya olamaz ki zaten. Eğer medya halkın gözü, sesi, kulağı olacaksa, TRT’nin de öyle olması lazım. TRT ne yapar? Sabahtan akşama kadar iktidarın borazanlığını yapar. Özel kanallara bir şey dediğimiz yok. Onlar başka, sonuçta bir patronu vardır, cebinden para çıkarıp koymuştur, hesabını veriyordur, ya AKP’den ihale ya da başka avantajlar alıyordur ama TRT benim ödediğim, yurttaşın ödediği vergiyle yayın yaptığına göre, hesap verebilmesi lazım.

Medya sahiplerinin devlet ihalelerine girmesine sınır koyacak mısınız?

Evet, elinde tv kanalı tutan hiçbir patron kamunun hiçbir ihalesine doğrudan veya dolaylı yoldan girmeyecek. Getireceğimiz kural budur.

Belediye Başkan adayı olarak yüzde 36 oy aldığınız İstanbul’da şimdi neler oluyor?

İstanbul iyi yönetilmiyor. Üç büyük imparatorluğa başkentlik yapmış bir İstanbul neden bir Paris kadar turist çekmez? İnsanlar neden beş saat araçta zaman geçirirler evlerine gitmek için? Otuz yıldır aynı zihniyet İstanbul’u yönetiyor. Bir dünya kenti yapmak yerine, İstanbul’u rantın bölüşüldüğü br kent haline getirdiler. Yapımı süren gökdelenler bittiğinde İstanbul’un trafiği çok daha karmaşık hale gelecek. İstanbul şapkasını önüne koyup şunu düşünsün, yirmi yıl önceki İstanbul’da mı daha rahat eve gidiyordum, şimdikinde mi daha rahat eve gidiyorum?

Üçüncü Köprü yolda…

Üçüncü Köprü İstanbul’un trafik sorununu çözmez. İsterseniz dördüncü, beşinci köprüyü yapın, gene çözmez. İstanbul’un trafik sorununu çözmeden de onu dünya metropolü, yaşanabilir bir kent haline getiremezsiniz. İstanbul Anadolu’yu boşaltıyor. Anadolu’da milletvekili sayısı azalıyor, İstanbul’daki artıyor. Boşalan bir Anadolu sizin ekonomi politikanızın, sosyal politikalarınızın doğru olmadığını gösteriyor. Anadolu’da yeni cazibe merkezleri yaratmamız gerekiyor.

Ama bu uzun vadeli bir çözüm…

Salt İstanbul’u ele almak doğru değil. Trakya’dan başlayacaksınız Bolu’ya kadar trafiği, su sorununu, çöp sorununu ele alacaksınız. Kentleşmeyi bu mantıkla ele alıp değerlendireceksiniz. İstanbul’un ne güzel denizi var, deniz trafiğinden biz sadece yüzde bir-iki oranında yararlanıyoruz.

Hususi araç kullanımını teşvik etmemek gibi bir projeniz var mı?

Toplu ulaşım, özel araç, metro ve park yeri, bunları beraber düşünmemiz gerekiyor. Kentin dışından ya da belli bölgelerinden gelen insanların, belli yerlerde araçlarını park edip, toplu ulaşım araçları ile kent merkezlerine gelmelerini sağlamanız gerekiyor. Ama otopark yok.

İstanbul Belediye Başkan adayınızı açıklayabilir misiniz?

İstanbul Belediyesi’ni ya da yerel yönetimini bu sefer almaya kararlıyız. İyi adaylar çıkaracağız. Halkın sevdiği, güven duyduğu, bunlar gelirlerse sorunları çözebilir dedirtecek. Şimdi isimleri vermem doğru olmaz.

Adaylar nasıl seçilecek, siz mi seçeceksiniz?

Önce kamuoyu yoklaması yapacağız. Adayları siz bunlardan kimin belediye başkanı olmasını istiyorsunuz diye halka soracağız. Bu kamuoyu yoklamasını birden fazla şirketle yapacağız ve ona göre adaylarımızı belirleyeceğiz.

Siz ilk başlarda dev bir terminatör gibiydiniz. İki devlet bakanını devirdiniz ama yolsuzlukla mücadeleden vazgeçmiş gibisiniz.

Yolsuzluk AKP iktidarında artık olağanlaştı. Bakan yolsuzluk yaptı denince olabilir deniliyor.Bunca şeyin içinde bu mu dile getirilir diye bir algıyı medya pompaladı kamuoyuna. AKP medyası yaptı bunu. Siz Batı etik kültürünü bilen birisiniz; bir bakan Deniz Feneri olayında, sizde arama yapacaklar diye dolaylı yoldan haber yollarsa, o saat o koltuktan ayrılır. Biz bunu ‘köstebek Bakan’ diye açıkladık. Koltuğu sağlamlaştı. Hala koltuğunda oturuyor. Yolsuzluk yapanlar var; sayın Suat Kılıç. Belgeleriyle oldu ama hala koltuğunda oturuyor. AKP iktidarı yolsuzluk yapmaya toplumu bir anlamda alıştırdı.

Yolsuzluğa kimse bakmıyor mu artık?

Yolsuzluk yapanların makamları daha da güçleniyor siyasette.

Çaresi var mıdır?

Çare bu yolsuzlukların faturasının halka çıktığını halka anlatmaktır.

Hrant Dink’i derin devlet mi öldürdü yoksa öylesine bir genç mi?

Hrant Dink olayı hepimizin üzerinde dikkatle durması gereken bir olaydır. Onu en iyi araştıran, sorgulayan, belgeleri ortaya koyan gazeteci sayın Nedim Şener’dir. O da bedel ödedi, hapse atıldı. Orada da bir derin devlet olgusundan söz edilebilir. Hukuk dışına çıkan bir devlet olgusundan söz edilebilir. O dosyayı ve yargılamayı sağlıklı şekilde yapmanın önündeki en büyük engel AKP’nin kendisiydi. Kendi derin devletiydi. O da kendisine bir derin devlet oluşturuyor.

TARAF