Afet İnsan Eseri

Afet İnsan Eseri
26 Ekim 2011 12:03

DEPREM DOĞAL AMA AFET İNSAN ESERİ

 
 
Yine canımız yandı. Türkiye’nin acı gerçeği deprem yine vurdu bizi.

Adres bu defa Türkiye’nin batısı değil doğusu oldu. Zaten sefalet içerisindeki doğuda çok büyük bir dram yaşanıyor. Televizyonlar istediği kadar her şey yolunda desin, hükümet istediği kadar durum kontrol altında diye açıklamalar yapsın gerçek ortada. Van depremine yine hazırlıksız yakalandık ve yine canlarımızı kaybettik.

 
Çok değil , 12 yıl önceydi. Marmara depremi hem canları almıştı hem de bizi uykudan uyandırmıştı. Ama anlaşılan o ki uyku mahmurluğu toplumu yeniden uyuttu. O günkü yaşananlar unutuldu ve deprem gerçeği bir tarafa bırakıldı. Oysa Türkiye coğrafyası   Alp-Himalaya veya Akdeniz Çevresi Deprem Kuşağı olarak adlandırılan ve her yıl Dünya’da meydana gelen depremlerin yaklaşık % 20 – 25′ inin oluştuğu bölgenin en tehlikeli kesiminde yer almaktadır.

 
Gazi Üniversitesi deprem hocalarından Prof. Süleyman Pampal, diyor ki;  “ Jeolojik dönemler, tarihsel dönemler ve aletsel dönem  deprem aktiviteleri incelendiğinde bu ülkede deprem tehlikesinin son derecede yüksek olduğu açıkça görülmektedir. Türkiye’de Kızıldeniz’den Hatay’a kadar uzanan Ölü Deniz Fayı ve Osmaniye-Kahramanmaraş-Adıyaman-Bingöl üzerinden Erzincan’a kadar uzanan Doğu Anadolu Fayı ve Bitlis-Zagros Bindirme Kuşağı boyunca doğrultu atımlı ve ters faylanmalar şeklinde önemli  aktif fay sistemleri olarak yıkıcı depremlere  kaynaklık etmektedirler.”

 
DEPREM DOĞAL AMA AFET İNSAN ESERİ

 
Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli deprem hocalarındandır Pampal hoca. Medyatik değildir belki. İstememiştir medyatik olmayı. Çünkü gerçek anlamda bir bilim adamıdır. Şovmen hocalarla arasındaki farkta budur. İş yapar, bilimin gereğini yerine getirir. Bir süre önce hazırladığı “ Deprem” raporunda, “ Depremler doğal jeolojik olaylar olup, afete dönüşmelerine ise insanlar neden olmaktadır” dedi ve önemli tespitlerde bulundu. Pampal hocanın tespitleri şöyle:

 
“  Depremlerin afete dönüşmesinde yapılaşma bakımından; Yer seçiminde düşülen hatalar  (Yanlış imar uygulamaları), Projelendirmede düşülen hatalar (mimari-mühendislik uygulamaları), Malzeme seçiminde düşülen hatalar (mühendislik-yapımcı hataları) , Yapım aşamasında uygulama hataları (deprem konusunda kalifiye olmayan mimar-mühendis-tekniker-işçiden kaynaklanan hatalar),  Denetimde görülen yetersizlikler (Belediyeler ve ilgili bakanlıkların denetim teşkilatlarının nitelik ve niceliksel yetersizliği) ve Yasal, yönetsel hatalar.  (imar afları vb…) başlıca rolü oynamaktadır.

 
BİLE BİLE LADES

 
Türkiye önemli aktif faylar üzerinde.  Acı olan ise bu gerçeği bildiğimiz halde fay hattı üzerinde kentler kuruluyor. En tipik örneği ise Kuzey Anadolu Fayı üzerine kurulmuş olan ve bu nedenle son bin yıllık süreçte 18 kez  yıkıcı deprem yaşayan Erzincan’dır.  Yani hata katmerlidir. Bugüne kadar çıkarılmış olan çok sayıdaki imar affı, afeti davet etmektedir. Bile bile lades dedikleri bu olsa gerek.

 
UYGULAMA OLMADIKTAN SONRA NEYLEYİM KANUNU

 
Bugüne kadar yaşanan her yıkıcı depremden sonra yapılan en önemli iş “DEPREM YÖNETMELİĞİ” ve “DEPREM BÖLGELERİ HARİTASI”nı değiştirmek olmuş, 1939 Erzincan Depreminden başlayarak günümüze kadar on bir adet deprem yönetmeliği ve beş adet de deprem bölgeleri haritası  çıkarılmıştır. Ayrıca bu konuda çok sayıda kanun, yönetmelik ve yönerge hazırlanmıştır. Halbuki kanun-yönetmelik-yönerge çıkarmak işin en kolay kısmıdır. Önemli olan ise bunları titizlikle uygulamaktır. Bugüne kadar uygulamanın titizlikle yapıldığını söylemek asla mümkün değildir.

 
 
PAMPAL HOCA’YA GÖRE NELER YAPILMALIDIR

 
Pampal hoca raporunda şu ifadelere yer veriyor: 

 
“ Türkiye’nin tamamının deprem tehlikesi altında olduğu unutulmamalıdır. Yani İstanbul’a takılıp kalmamak, ülkenin tamamını bütüncül olarak ele almak gerekir. O halde tüm ülke için afet planları hazırlanmalı, bu çerçevede;

Öncelikle inşaat sektörüyle ilişkili olan: kent plancıları, mimarlar, inşaat mühendisleri, yapımda çalışan tekniker-teknisyen-kalfa-usta-amele vb.., ve denetim elemanları depremler ve depreme dayanıklı yapım konusunda hazırlanacak kısa süreli, pratik eğitim programlarından geçirilerek sertifikalandırılmalıdır. Sertifika almayan hiç kimsenin sektörde çalışmasına izin verilmemelidir.

Medyanın da yardımıyla hazırlanacak afete hazırlık eğitim programları tüm halkımıza yaygın olarak uygulanmalıdır. Halkın inanmadığı ve fiilen katılmadığı hiçbir iş başarılı olamaz.
Yerel yönetimlerde oluşturulan ve oluşturulacak olan afet birimleri güçlendirilmelidir. Konuyla doğrudan ilgili olan onlardır ve ülkenin büyük bir kesiminde konuyla ilgi tek bir kelime bilgisi dahi olmayanlar bu konuda yetkili konumdadır.

Belediyelerde en önemli rant kapısı olarak görülen imar uygulamalarının RANT İÇİN DEĞİL, ÖZELLİKLE DEPREM GÜVENLİĞİ için kullanılmasının sağlanması çok önemlidir. Altından aktif fayların geçtiği alüvyal ovaların tarıma bırakılması, hiç olmazsa yeşil alan yapılması gerekir. Aksi taktirde normal zeminlere göre depremin şiddetini iki katına kadar artıran bu tür zeminler üzerindeki yapılar beklenenin çok üzerinde hasar görecek, yeni yapılar için ise maliyet çok artacaktır.

 
 
 
Ali ÖZTUNÇ
Gazeteci- Yazar
[email protected]