AB’nin Türkiye ile fasıl açma kararının sebepleri

AB’nin Türkiye ile fasıl açma kararının sebepleri
26 Haziran 2013 17:37

Geçtiğimiz haftadan beri AB’nin Türkiye ile müzakere sürecinde açılması beklenen faslı açmayacağı, Merkel’in zaten Türkiye’nin tam üyeliğini istemediği, bunun üstüne bir de Gezi Parkı olayları çıktıktan sonra, AKP Hükümetine sanki ödül verirmiş gibi fasıl açmanın doğru olmayacağının değerlendirildiği haberleri vardı.

Safile USUL  H&H YORUM

Fakat, 25 Haziran Salı günü AB Türkiye ile müzakere sürecinin 22. faslının açılmasına karar verdİ.

AB’nin bu yönde karar vereceği aslında pazartesi günü tamamen belli olmuştu.

AB bu kararı hangi sebeplerle aldı, buna değinmek istiyorum şimdi….

1-Bundan yaklaşık 5-6 sene önce, Erdoğan Hükümetinin çok agresif bir siyasal dalga yaratmaya başladıktan ve Türkiye’nin siyasal olarak bir belirsizliğe girdiğinin iyice belli olduğu dönemde AB içindeki temel karar mekanizmalarından sürekli haberdar olan ve havayı iyi koklayan bir Orta Avrupa ülkesinin Dışişleri Bakanının sözcüsü ile konuşmamızda ona şu soruyu sormuştum…

“AB içinde şu anda Türkiye hakkında ne düşünülüyor, ne konuşuluyor?”

Şöyle demişti….

“Siz şu anda Türkiye olarak bir temel altüst oluş içindesiniz ve bu sürecin sonunda bir karar alacaksınız. Türkiye nasıl bir ülke olarak kalmaya devam edecek, neyi tercih edecek, nasıl bir ülke olmayı isteyecek, bu süreçte buna dair bir sonuç çıkacak ortaya, AB de bu sürede Türkiye’yi izleyecek ve ortaya nasıl bir sonuç çıkacağını bekleyecek.”

Benim onunla bu konuşmam üzerinden yaklaşık 5-6 yıl geçti. (2007 veya 2008 idi, yani Hükümet agresyonunun tavan yapmaya başladığı dönem)

Bu 5- 6 yıl içinde ise, çok şey oldu…

AB Erdoğan Hükümetinin orduya karşı yaptıklarını destekledi ancak bir müddet sonra Erdoğan’ın orduya karşı çıkış temelinin demokrasi olmadığını ve kendisinin demokrasiye çok uzak bir yapı taşıdığını ayan beyan gördü.

Son olarak ise, ortaya Gezi Parkı olayı çıktı ve Erdoğan’ın resmi kabak gibi açıldı. Öte yandan Gezi Parkı olayı öylesine muhteşem bir toplumsal-demokrasi hareketi idi, ki, dünyanın gelmiş geçmiş en soylu demokrasi hareketlerinden birisi oldu. Hatta bunu yazarken dahi gururdan ve sevinçten tüylerim diken diken oluyor. Çocuğunu en iyi şekilde yetiştirmiş ve onu mükemmel bir insan haline getirmiş bir anne gibi hissediyorum kendimi. (bana gülmeyin lütfen)
Bu olay, yani Gezi Parkı, AB’de de bir Türkiye saygısı ve beğenisi yarattı ki, Türkiye ilk kez gerçekten saygı ve hayranlık uyandırdı ve Atatürk’ün oluşturduğu siyasal düzenin anlamı ve muhtevası ilk kez daha iyi anlaşılabildi. Türkiye’nin yeni kuşağı artık bir Avrupa toplumu haline gelmişti.

Gezi Parkı olayının bu kadar gürbüz, güçlü, özgüvenli ve etkili olmasının bir temel sebebi ise, vatanımızın kurucusu ve koruyucusu Türk Silahlı Kuvvetlerinin geri çekilmiş olmasıydı.  2007’ye kadar filan korunmayı TSK’dan bekleyen Türk halkı Türk Silahlı Kuvvetlerinin geri çekilmesi ile önce suya atılan ördek yavrusu gibi oldu…

Ama baktı ki, ordu geri gelmiyor bu sefer kendisi gelişti.

Yani, TSK geri çekilerek sivil toplumun gürbüzleşmesine ve kendisini bulmasına imkan vermiş oldu.

TSK’nın geri çekilme kararının ne kadar doğru olduğu Gezi Parkı olayıyla iyice ortaya çıktı…

Ancak…

AB’nin fasıl açma kararının arkasındaki esas neden bunlar değil…

Şunlar:

1-AB kendi güvenliği açısından Türkiye’ye ihtiyaç duyuyor ve Türkiye’nin batıda kalmasını istiyor, bu dediğim başından beri geçerliydi, yani Erdoğan Hükümetinden sonra değil.

2-Fakat temporer, yani şu döneme dair olarak da, AB Türkiye ile bağlarını koparırsa Türkiye’de Erdoğan çizgisinin tamamen yerleşerek, demokrasinin ortadan kalkacağı ve Erdoğan’ın iyice Ortadoğululaşarak anti-Avrupa bir çizgiye oturacağı bir durum istemiyor.

3-AB, bilhassa da Almanya olmak üzere, Türkiye’nin tam üyeliğine sıcak bakmasa da, gerek AB’nin stratejik çıkarları açısından gerek de AB içinde bir yönüyle de Türkiye’yi kurda kuşa yem etmemek ve demokrasi düzenini yalnız bırakmamak güdüsü olduğu için  Türkiye’ye fasıl açmak suretiyle batı yolunda kalma motivasyonu verilmek istendi.

Peki Erdoğan nasıl baktı fasıl işine?

İstedi fasılın açılmasını, hem de nasıl…

Çünkü o da Ortadoğu’da ve dünyada, “AB ile müzakare eden Türkiye’nin Başbakanı” imajını deli gibi seviyor ve istiyor ve bunu kullanıyor.

Bir de şu var ki, Türkiye batıdan koparsa içerde TSK ile başbaşa kalacağını düşünüyor ve bunu istemiyor.

Bu arada…

Ben de 22. fasılın açılmasını çok iyi buldum.

Bugüne iyi gelsin, bana şimdilik yetiyor bu.

Ki, benim ufkum da çok stratejik ve gelecekten umutluyum.


Yazarın Son Yazıları:
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz