Abdülhamit Gül, Feyzioğlu’na yakındı

Abdülhamit Gül, Feyzioğlu’na yakındı
29 Ocak 2022 15:55

Dün akşam FOX Tv’de Orta Sayfa programında Resmi Gazete’nin yayınlanması beklendi dün gece.

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

Fotoğraf: Abdülhamit Gül Twitter

 

 

 

Programın tartışmacıları Abdülhamit Gül’ün görevden alınmasının o gece yayınlanacağını düşünüyordu.

 

 

Saat 00.00’ı geçtiğinde hala bir şey yoktu Resmi Gazete’de.

 

 

Ama sabah Abdülhamit Gül istifasını duyurdu.

 

 

Şaşırtıcı olmadı istifası.

 

 

Çünkü Abdülhamit Gül hukuk devleti olayına biraz daha yakın bir isimdi.

 

 

Gerçi daha Sedef Kabaş’ın gözaltına alındığı gün onu hedef alan sert açıklamalar yaptı.

 

 

Üstünden bir hafta geçmeden ama istifa etti.

 

 

O zaman olayın gelişim mantığı nedir?

 

 

Bence şudur.

 

 

Abdülhamit Gül Sedef Kabaş’ın gözaltına alındığı gün henüz görevden alınacağını bilmiyordu ve canhıraş Erdoğan’a güzellik yapmak istedi.

 

 

Ancak kendi içinde, kişilik yapısında Erdoğan veya Süleyman Soylu’dan daha ılımlı birisi.

 

 

Hatta bunu şuradan görmek de mümkün…

 

 

Metin Feyzioğlu bir ara bu hükümeti adam etme, hukuk yoluna yaklaştırma düşüncesi ile bayağı bir hükümet sisteminin içine girdi.

 

 

Konusu da hukuk olduğu için, Adalet Bakanlığı’nın adeta doğal bir mensubu haline geldi.

 

 

Abdülhamit Gül ile de çok yakındı.

 

 

Abdülhamit Gül ondan etkileniyor ve ona sempati duyuyordu. İkisi bayağı bir yakınlık kurmuştu.

 

 

Metin Feyzioğlu hatta, Abdülhamit Gül’ün ona iyi davranışları sebebiyle daha da bir girdi hükümetin içine.

 

 

Ama tabii ki, ne Feyzioğlu ne bir başkası bu hükümeti düzeltemez.

 

 

Ve, bir ülkeye yardımın en iyi yolu demokrasi olmayan bir yönetime yaklaşıp, onu düzeltmeye çalışmak değil, gerçekten muhalefette olup, ülkede yönetim değişikliğinin gerçekleşmesini sağlayacak seçim ortamına katkı sunmaktır.

 

 

Çünkü niteliksel olarak demokrasiye uygun olmayan bir siyasi yönetime yardım, onu düzeltmez, düzeltmediği gibi yardım edeni boşa çıkarır.

 

 

Nitekim işte şimdi Abdülhamit Gül de gitti.

 

 

Bardağı taşıran son damla da , Cuma günü, tam da İmamoğlu’nun MOBESE görüntülerinin ortaya çıktığı bir günde, yaptığı konuşmada söylediği şeylerdi.

 

 

Akşamına da istifası istendi.

 

 

Bırakın Metin Feyzioğlu’nu, hükümetin içindekiler bile, azcık demokrasiyi hatırlatan bir şey söyleyince gidiyorlar.

 

 

Feyzioğlu keşke bu topa hiç girmeseydi.

 

 

Eski günlerindeki gibi kalsaydı.

 

 

Ergenekon günlerindeki gibi hukuk devleti için konuşsaydı.

 

 

Hülasası, Abdülhamit Gül de gitti.

 

 

Zaten Fahrettin Altun gibi bürokratlardan başka kimse kalmadı.

 

 

Bir de Süleyman Soylu gibi sonradan gelenler.

 

 

Bir de arada yedekte bekletilen, başka kimse bulunamayınca, göreve çağrılan Bekir Bozdağ.

 

 

NE KADAR ÜZÜCÜ

 

 

Beşiktaş’lı Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun ölümü bence çok acıklı.

 

 

Her ölüm çok acıklıdır ama onun yaşadığı daha da acı.

 

 

Tv’lerde onun vurulduğu ana dair izlediğim görüntüler bana çok otantik bilgiler verdi.

 

 

Şöyle ki…

 

 

40 yaşlarındaki bu genç adam bacak hizalarından defalarca vuruluyor.

 

 

Muhtemeldir ki, onu vuran mafya bozuntuları, bacağına ateş edersek ölmez diye düşünüyor.

 

 

Oysa üst bacakta ana damar olan kalp çıkışlı Aort’un uzantısı çok geniş çaplı büyük bir atardamar var.

 

 

Ve, bu atardamara gelen kurşun insanı çok kolay öldürebilir.

 

 

Kurşun tam nerden isabet aldı, bilmiyorum ama yine de kan kaybı esnasında kanın tazyikli çıktığı bölgenin üstünü bağlayarak (kemer gibi) kan kaybı engellenebilir.

 

 

Ve, bu genç adam kan kaybederken feci şekilde, yanındakiler, “Adam çok kan kaybediyor” diye bağırıyorlardı ama hiç kimse bir kuvvetli bez parçası ile kanın akışını azaltmayı denemedi.

 

 

Ve, bu esnada Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun yerde yatarken, “Beni kurtarın ne olur” dediği anlatıldı haberlerde.

 

 

Kimse bir şey yapmıyor, herkes sadece izliyordu.

 

 

Ambulans 7 dakikada gelmiş ama 7 dakika da çok uzun.

 

 

Birinin yaralıya kan akışını azaltacak şekilde yardım etmesi gerekirdi.

 

 

Sonra hekimler belki de bu şekilde ölüme inanamadığı için, 1 saat resüsitasyon yapmışlar, yani hastayı geri döndürmeye çalışmışlar.

 

 

Ama bu kadar kan kaybı beyni çok fena şoka sokar tabi ve geri dönüş olmaz.

 

 

Düşünün bir de Yeşilköy’de gece 12 gibi mafya dolaşıyor hala.

 

 

Bu mafya 2002 dönemecinde 57. Hükümet’in çabaları ve Emin Arslan gibi polislerin çalışmaları ile bitirilmişti.

 

 

Hortlak geri döndü şimdi.

 

 

Allah aşkına, dilini koparırım, reis, ayağının tozu olurum, beynine sıkarım, kan akıtırım gibi lafların zebil olduğu bir ülkede mafya bozuntusu üretimi otomatik olarak yeniden başlamaz mı? Başlar.

 

 

 

Safile USUL Twitter

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Köfteden de gitti birkaç puan
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz
Gökhan Zan ve ses kaydı