ABD Devlet Başkanı Hüseyin Barack Obama ve üst yönetimine açık mektup

ABD Devlet Başkanı Hüseyin Barack Obama ve üst yönetimine açık mektup
8 Temmuz 2013 16:40

Sayın President Obama/Sayın ABD Üst Yönetimi;


İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

Öncelikle dünya barışı ve tüm insanlığın ebedi mutluluğu adına hepinizi selamlıyorum.

Kısaca kendimi tanıtayım.

Ben 22.dönem yani 2002-2007 yılları arasında Tayyip Erdoğan’ın genel başkanlığını yaptığı ”Adalet ve Kalkınma Partisi”nden seçilerek ”TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ”nde parlamenterlik yapmış bir siyasetçiyim.

Hem de Adalet ve Kalkınma Partisi”nin ilk kurucu ‘‘İl Başkanı” olarak.

Kısaca, partinin gerek kurulmadan önce gerekse kurulduktan sonra büyümesinde ve Türk halkı nezdinde kabul görmesinde çok büyük katkılarım olmuştur.

Tüm bu katkıları ”Türk Milleti’‘nin mutluluğu ve dünya barışı adına, en azından ”Ortadoğu” bölgesinde kalıcı bir huzura ve stabiliteye erişmek adına yaptım.

Ama ”Parlamento”ya geldikten sonra Tayyip Erdoğan’ın ve onun güdümündeki ekibinin gerek yasal kılıflı yolsuzluklara bulaşması gerekse dünya ve özellikle ”Ortadoğu” bölgesi barışı için çok tehlike arz etmesi nedeni ile 2005 Mart ayında bu partiden ayrıldım; bir süre bağımsız milletvekili olarak çalışmalar yaparak daha sonra eski cumhurbaşkanlarımızdan Turgut Özal’ın ”Anavatan Partisi”ne katılarak ”Adalet ve Kalkınma Partisi”ni demokratik yollardan yönetimden uzaklaştırmak amacı ile çok aktif olarak ve partimize katılıp grup kurduğumuz milletvekili arkadaşlarımızla çok sert bir mücadele verdik.

Ama 2007 seçimlerinde Anavatan Partisi’nin yakaladığı ivmeyi Tayyip Erdoğan yaptığı ”Siyasi mühendislik”le basiretsiz ve çıkara dayalı yöneticilerimiz sayesinde yok ederek seçimlere girmemizi bile bu şekilde engelledi.

Siyasi tarihimiz,satın alan ve satılan siyasetçi lider taslaklarını kaydetmiştir; zamanı gelince bilanço açığa çıkacaktır.

Sayın President/Sayın ABD Üst Yönetimi;

Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ı Tayyip Erdoğan’ın çok güçlü destek alma adına ‘’Amerika Birleşik Devletleri’’ ile sıkı fıkı ilişkileri olmasa bu açık mektubu elbette size yazmazdım.

Ben bir siyasetçiyim,bugünkü şartlarda size ancak bu şekilde yani ‘’Açık mektup’’ yöntemi ile ulaşabilirim.

Parlamenterlik dönemimde aktif bir siyasetçi olarak elbette ki, ABD Büyükelçiliği ile bazı görüşmeler ve resepsiyon davetleri münasebetiyle temaslarımız olmuştur.

Sayın President/Sayın ABD Üst Yönetimi;

Hemen sadede gelmek istiyorum.

ABD olarak öteden beri sınırsız destek verdiğiniz ‘’Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’’ Tayyip Erdoğan gerek ‘’Türk Milleti’’ gerekse ‘’Ortadoğu’’ bölgesi barışı için çok büyük tehlike arz etmektedir.

Bu nedenle de Türkiye’de halk nezdinde Amerikan düşmanlığı pik yapmıştır.

Öyle ki, bu oran yüzde 80 lerden aşağı değildir.

Yani,Tayyip Erdoğan’a oy veren kitleler bile Amerikan düşmanlığında sıraya girmişlerdir.

Bu çelişkili bir durum gibi görünüyor ama doğru.

Neden böyle?

Tek nedeni vardır; o da Tayyip Erdoğan’ın sizden aldığı destek ve cesaretle çok ölçüsüz hareket ederek başlangıçta size ‘’Ilımlı İslam’’ sözü vermesine rağmen ‘’Radikal İslam’’a kayarak laik, demokrat, ilerici, batıcı, aydın, seküler insanlara despotizmi uygulayarak ‘’Dinsel faşizm’’in en uç noktasına gelmiş ve bu insanlarımızı yönetim oyunları ile görevlerden uzaklaştırmış, gazeteciler dahil bir kısmını da hapishanelere tıktırmıştır.

Ve yine Türkiye’yi ‘’Ortadoğu’’ gerici yönetimi olan Arap paradigmasına dayalı ‘’Şeriat’’ rejimine götürmek için ‘’Türk Ordusu’’nun general ve subaylarını bile sizden aldığı güç ve aşırı destekle ‘’Ben Ergenekon davasının savcısıyım’’ diyerek yine çılgınca hapishanelere tıktırmıştır; emrindeki çoğunluğa dayanıp hukuk kurallarını Parlamento’da istediği gibi değiştirerek.

Sayın President/Sayın ABD Üst Yönetimi;

Tayyip Erdoğan sizden aldığı sınırsız destekle neden Atatürk’ün Batı uygarlığı standartlarına göre kurduğu laik, seküler, demokratik, insan hakları esaslarına dayalı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yıkıp ‘’Ortaçağ’’ karanlığının günümüzdeki temsilcisi ‘’Arap paradigması’’na dayalı,’’İslam’’la ilgisi olmayan ‘’Şeriat’’ düzenine geçmek istiyor.

Her şeyden önce ‘’Sosyal Psikoloji’’ ve ‘’İslam Sosyoloji’’sini çok iyi bilen bir siyasi olarak tarihsel bir yanlışınızı düzeltmek istiyorum ki,burası meselenin can alıcı noktasıdır.

‘’Ilımlı İslam’’
tanımlaması ABD stratejistleri tarafından ‘’Oratadoğu’’ ve ‘’Orta Asya’’ya bir düzen vermek ve ‘’Radikal İslam’’ın anılan bu bölgelerde dünya barışı için gelişmesini önlemek için ortaya atılmış içi boş ve bugün geldiğimiz nokta itibariyle çok tehlikeli ve aldatıcı bir kavramdır.

Çünkü bugünkü başta Tayyip Erdoğan ve diğer Türkiye yöneticilerinin Amerikan desteğini fırsat bilerek derhal faaliyetlerini ‘’Radikal İslam’’a dönüştürmektedirler.

Bunun yerine ne olması gerektiğini birazdan yazacağım ama öncelikle ‘’Radikal İslam’’ın kısaca ne olduğunu belirtmeliyim.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, Hz.Muhammed’in getirdiği ‘’İslam’’ tektir, birçok çeşidi yoktur.

Ama Hz.Muhammed’den sonra Müslüman olan milletler, halklar ona kendi gelenek, görenek, anlayış, yaşam şekilleri ve paradigmalarını bilhassa çıkarcı halk önderleri tarafından katılarak İslam adına yeni inanışlar oluşturmuşlardır.

İşte gerçek İslam’la hiç ilgisi olmayan ‘’Radikal İslam’’ inanış ve anlayışı da tamamen ‘’Ortaçağ’’ Arap dogmatik düşünce,yaşam şekli ve paradigmalarına dayanmaktadır ki, Hz.Muhammed’in vefatından sonra Arap ırkçı zihniyeti esas alınarak oluşturulmuştur ve bunun inşası ‘’Emevi Devleti’’ kurucusu, Hz.Muhammed’in yakın sahabesinden (Arkadaşı) Muaviye ve oğlu Yezit döneminde başlamıştır.

Öncelikle Arap paradigmasına ait şu bilgiyi vermem gerekir ki,Araplar arasında kurnazlık esastır ve bir atasözlerinde ‘’Kurnazlık, kahramanlıktan daha iyi sonuçlar’’ getirir der.

İşte bu kurnazlık ve insanları aldatma fikri Araplar tarafından Hz.Muhammed’den sonra ‘’Radikal İslam’’a sokularak dinin önemli bir maddesi haline getirilmiştir.

İşte çeşitli İslam devletlerinde ‘’Radikal İslamcılar’’ halkı ve Batı’yı özellikle ABD’yi aldatarak iktidara gelip en seri insanlık cinayetlerinin olmasına yoğun olarak sebep olmaktadırlar.

Adına ‘’Takiyye’’ denilen ve gerektiği zaman ‘’Müslüman olmayanlar ile düşmanlarına inanmadığın şekilde görünüp onları aldatarak amacına ulaşabilirsin’’ inanışı işte bu şekilde ‘’Radikal İslamcılar’’ tarafından dine eklemlenmiştir.

Maalesef ki, İslam dünyasının bir kısmına bu dinsel inanış ve anlayış yüz yıllar boyu süreçte yayılarak hem gerçek  ‘’Barışçı İslam Dini’’ne önemli darbeler vurmuş hem de ‘’Dünya barışı’’ için tehlikeli olmuştur.

20. yüzyıl da ve 21.yüz yılın başlarında gerçek ‘’İslam’’ın asla onaylamadığı sadece ‘’Ortaçağ Arap paradigması’’na dayalı ‘’Radikal İslam’’ın anlayışına göre dünya da çok önemli terörist faaliyetler oluşarak hemen her coğrafya kana bulanmıştır.

Sayın President/Sayın ABD Üst Yönetimi;

İşte sizin uzun yıllardır sınırsız destek verdiğiniz Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan’da, geçmiş siyasi faaliyetleri ve dini anlayışı Ortaçağ Arap paradigmasına dayalı ‘’Radikal İslam’’ denilen uydurmalara dayandığı için Ortadoğu ve dünya barışı için çok büyük tehlike arz etmektedir.

Tayyip Erdoğan’a bugüne kadar verdiğiniz desteği çekmediğiniz taktirde hem Türkiye, hem Ortadoğu, hem ABD hem de dünya için çok tehlikeli olacaktır.

Daha sonra bunun altından kalkamazsınız ve ektiğinizi biçmeye mecbur olursunuz.

Aynı zamanda Tayyip Erdoğan vasıtasıyla Türkiye’de yükselen Amerikan düşmanlığını bir daha da geriye döndüremezsiniz ki, ben 26 Şubat 2013 tarihli ‘’HALKINHABERCİSİ1923.COM İNTERNET HABER SİTESİ’’nde ‘’TAYYİP ERDOĞAN İLE AMERİKAN DÜŞMANLIĞI ALEV ALEV YÜKSELİYOR’’ başlıklı makalemde nedenleri ile yazmıştım.

İşte bu makaleyi aşağıdaki linkten okuyarak daha sağlıklı bilgiler edinebilirsiniz.

Tayyip Erdoğan ile Amerikan düşmanlığı alev alev yükseliyor

Bu noktada Türkiye kamuoyunun bir kısım çevrelerinde bilinen ama ABD yetkililerince bilinmeyen çok önemli bir kavramı dünya kamuoyunun gündemine sokmak istiyorum.

Bu da ‘’Türk Müslümanlığı’’ kavramıdır ki, Hz.Muhammed’in getirdiği en doğru, tamamen barış,sevgi,hümanizmaya dayalı bir Müslümanlık’tır ki, Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaş, Hoca Ahmet Yesevi ve daha nice büyük temsilcileri bu gerçek ‘’İslam’’ın yüce örnek ve önderleridirler.

İşte siyasetçiler olarak bizim mensup olduğumuz ‘’İslam’’ barışçı ve hümanist ‘’Türk İslamı’’dır.

İtirazı olan bir kısım yobaz ‘’Radikal İslamcı’’lar yukarıda adlarını zikrettiğim ‘’Türk Müslümanlığı’’nın yapıtlarını okuyarak ‘’Hümanizma’’nın en berrak şeklini görsünler.

Tayyip Erdoğan neden ‘’Türk Milleti’’ne ve ‘’Türklük’’le ilgili her şeye düşmanca karşıttır?

Nedeni koyu bir ‘’Radikal İslamcı’’ olması ve bu terörist dinciliğin karşısında barışçı ‘’Türk Müslümanlığı’’nın bir kale gibi durmasıdır.

Ben yıllar önce ABD yönetimini ki, o zaman aktif bir parlamenterdim; Tayyip Erdoğan konusunda uyarmıştım.

Çünkü tehlikeli gidişi bugün geldiğimiz noktada anlıyordum ki başta ‘’Türkiye’’ ve ‘’Türk Milleti’’ne çok büyük zarar veriyordu.

Açıkça kamuoyu önünde bunu paylaşmak istiyorum.

Yıl 2005 ben Adalet ve Kalkınma Partisi’nden yukarıda zikrettiğim nedenlerden dolayı istifa etmiş daha henüz bağımsız milletvekiliyim.

Türkiye’ye o tarihlerde ABD Dışişleri Bakanlığı müsteşar yardımcısı bir Hanımefendi gelmiş, bazı görüşmelerde bulunmak üzere.

Birgün Mayıs ayı Türkiye ABD Büyükelçiliği’ne toplantıya çağırdılar.

Öğlenden sonra toplantıya gittiğimde ki, dersime çalışarak ve ABD’de ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde  büyükelçilik yapmış bir kısım şahsiyetlerden bilgiler alıp istişare ederek çok hazırlıklı gittim.

Bakın bu toplantıya İktidar partisi olması nedeni ile Ak Parti’den bugünkü Çalışma ve sosyal Güvenlik Bakanı olan o zamanki Bursa milletvekili ve grup başkanvekili Faruk Çelik,yine o tarihlerde İstanbul milletvekili olan daha sonra Devlet Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı yapan o zamanki adıyla Nimet Çubukçu, şimdilerde Nimet Baş, yine o zaman İstanbul milletvekili olan Zeynep Karahan Uslu(Bu dönem Şanlıurfa milletvekili), ile Anavatan Partisi’nden ki, henüz bu partiye girmemiştim, İzmir milletvekili Serpil Yıldız ve bağımsız milletvekili olarak da ben davet edilip katılmıştım.

Bu toplantıda tercümanda hazır bulunarak herkese söz hakkı verdiler ama çok dikkatimi çeken iki hususu yazmadan geçemeyeceğim.

Bunlardan birisi bu toplantıya katılan iki milletvekilinin daha sonra bakan yapılması,diğerinin de (Zeynep Karahan Uslu) bir dönem Tayyip Erdoğan’ca ara verdirildikten sonra bu dönem tekrar Şanlıurfa’dan tıpkı Faruk Çelik gibi milletvekili yapılmıştır.

Diğer husus, bilhassa AK Parti milletvekillerini müsteşar yardımcısı hanımefendinin azarlayarak sözlerini çok kısa keserek yarıda bıraktırmasına karşılık beni, çok üst perdeden ve tamamen Türkiye’nin çıkarlarını ön planda tutan konuşma yapmama rağmen sonuna kadar dinlemiştir ve de çok saygılı davranmıştır.

Bu bir ABD siyasi diplomatik tarzımı idi bilmem ama zaten saygısız davransaydı benden en sert tepkiyi alacağından hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

Zira o zaman ABD Büyükelçiliği’ne girişte cep telefonumu orada bırakmam gerektiği hususunda uyarıldığımda bunun Türk parlamentere yapılacak bir hakaret olduğunu söyleyerek toplantıya katılamayacağımı belirtip,geri dönüp giderken görevliler özür dileyip telefonla toplantıya girmemi kabul ettiler.

Herhalde toplantıya katılan diğer milletvekillerinin cep telefonlarını girişte alıkoymuşlardır.

Ben toplantının bitiminden sonra Tayyip Erdoğan konusunda daha önceden hazırladığım, ABD üst yönetimini uyaran bir mektubu ABD Dışişleri Bakanlığı müsteşar yardımcısına verdim ki, bugün geldiğimiz nokta itibariyle bu adamın bölge ve dünya barışı için ne kadar çok risk taşıdığı ortaya çıkmıştır.

Sayın President/Sayın ABD Üst Yönetimi;

Biz Amerikan halkı ile Türk halkı arasında hatta yönetimleri arasında asla düşmanlık istemiyoruz.

Bilakis karşılıklı çıkarların eşit paylaşıldığı, sevgi ve dostluk bağlarının kuvvetlendiği bir anlayışın gelişmesini yürekten istiyoruz.

Ayrıca ‘’Kürt sorunu’’ denilen suni sorunda ABD’nin bırakın bu konuda federatif yapıya geçişte müdahil olmayı bilakis yüzde 90’ı Türk olan Anadolu’da dostluğunu göstermek istiyorsa üniter devlet yapımızın korunmasında ve PKK terörünün önlenmesinde Türkiye’ye yardımcı olmalıdır.

Bu bağlamda ABD yönetimi samimiyetini göstermek istiyorsa, nüfusun sadece yüzde 10’u oluşturan Kürtler’in arasında Sayın Büyükelçi Francis J.Ricciardone dolaşmamalı yüzde 90’lık Türk nüfus arasında da dolaşıp birde onların düşüncelerini almalıdır.

Aksi halde iyi bir samimiyet testinden geçemez.

Ve Amerikan düşmanlığı da Tayyip Erdoğan’ın yoğun katkılarıyla yükselmeye devam eder.

Sayın President/Sayın ABD Üst yönetimi;

Türkiye’de Tayyip Erdoğan’ın ‘’Radikal İslam’’ anlayışı nedeniyle Amerikan düşmanlığı maksimal seviyeye gelmesine karşılık sizin yapacağınız en geçerli çare ona uzun yıllardır verdiğiniz yoğun destekten derhal vazgeçmenizdir.

Siz desteği kestiğiniz andan itibaren ‘’Türk Milleti’’ demokratik yollardan onu düşürmesini çok kolay sağlayacak ve ‘’Yüce Divan’’da yargılatacaktır.

Tarihsel Türk-Amerikan dostluğunun tekrar tesis edilmesinde en önemli etken Tayyip Erdoğan’ın demokratik yöntemlerle yönetimden derhal uzaklaştırılmasındadır.

Bu konuda bir günlük gecikme bile ‘’Ortadoğu’’ barışına büyük zararlar verir ve Türkiye’nin bu yüzden ‘’Radikal İslamcı’’ bir yönetim tarzına geçişi halinde terör bakımından Türkiye, ABD ve dünya için büyük tehlikeler çığ gibi büyür.

Sayın President Hüseyin Barack Obama/Sayın ABD Üst yönetimi;

Eşit şartlarda, sadece ABD’nin değil, Türkiye’nin çıkarlarınında ön planda olduğu bir vasatta her zaman Amerikan düşmanlığının karşısındayız ve insanlık düşmanı dinsel terörü lanetleriz.

Her türlü terör ve bu arada dinsel terör ile bu terörün fitilini ateşleyenlerle mücadelenizde üstün başarılar dilerim.

Dostlukla ve barışa katkı dileklerimle hoşça kalın.


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!